GenelGündem

Son Gelişmeler Üzerine

Mart 2023’ün ilk haftasında yaşadığımız coğrafyada bir hareketlilik yaşandı. ABD askeri sorumluları Orta Doğu kapsamında başlattıkları gezinin bir durağı Kürdistan’nın güneyi ve güneybatısı (Rojava) oldu.

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan
Mart 2023’ün ilk haftasında yaşadığımız coğrafyada bir hareketlilik yaşandı. ABD askeri sorumluları Orta Doğu kapsamında başlattıkları gezinin bir durağı Kürdistan’nın güneyi ve güneybatısı (Rojava) oldu. Güney ve Rojava yetkilileri ile görüşmelerde bulundular. İddiaya göre PKK ile de görüşüldüğüdür. Bunu takiben Rusya, İran, Suriye ve Türkiye Rusya’da bir araya geliyor. Bu, Kürdistan üstünde büyük bir savaşın kapıda olduğuna işaret ediyor. Bu geliş gidişler, toplantıların yapılması buna hazırlık mahiyetindedir. Cepheler buna göre şekilleniyor.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Kürdistan’ın güneyini ziyaret etti. Neçirwan Barzani, Mesud Barzani ve Bafel Talabani ile görüştü. Güney basınında çıkan haberlerde: ABD Savunma Bakanı, güney yönetimine sundukları 12 Maddelik paket gereği Peşmerge’nin birleştirilmesi ve düzenli orduya geçilmesini ısrarla istemiştir. Bunun gerçekleşmemesi durumunda Peşmerge’ye silah ve ekonomik desteğin kesileceğini söylemiştir. İran ve Türkiye‘nin etkisinden çıkıp iki parçalı güney Kürdistan‘ın birleştirilmesi telkininde bulunmuştur. Ayrıca SDG’nin ABD’nin müttefiki olduğunu ve SDG ile anlaşmalarını da gerektiği belirtmiştir.
Aynı süreçte ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, Rojava‘yı ziyaret etti. Verdiği mesaj: “İŞID tehlikesi vardır ve ona karşı mücadelemiz devam edecektir. İŞID‘a karşı en güvenilir müttefikimiz SDG’dir. SDG eğitmeye devam edeceğiz.“
Sonra ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Eric Kurilla, Rojava’yı ziyaret etti. Verdiği mesaj: “İŞID bölge için tehlikelidir ve bu potansiyeli vardır. İŞID tehlikesine zemin sunacak hiçbir girişime müsaade etmeyeceğiz.“
ABD Savunma Bakan Yardımcısı Michael Chase’in yaptığı açıklamada: “Türkiye‘nin Rojava‘ya yapacağı herhangi bir operasyona“ karşı olduklarını söyledi.
Bu gelişmeler üzerine Türkiye Dışişleri Bakanlığı harekete geçti. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry L. Flake, alelacele Bakanlığa çağrıldı. “Bu görüşmelerin amacı ne? diye soruldu. Aldığı cevap, “bölge istikrarı için bu görüşmelerin yapıldığı”dır. Basına yansıyan bu ama perde arkasından ne konuştukları bizce bilinmiyor.
ABD‘nin Türkiye eski Büyükelçisi ve eski Suriye Özel Temsilcisi James jeffrey, 11 Mart 2023 tarihinde Rudaw tv ile yaptığı röportajda: SDG‘nin İŞID‘a karşı mücadelede en güvenilir ortaklarından olduğunu, bugüne kadar Türkiye‘ye herhangi bir saldırısının olmadığını, Türkiye için tehdit olmadığın belirti. Ayrıca Türkiye‘nin Rojava‘ya yönelik herhangi bir operasyon durumunda Türkiye ve ABD ilişkilerinin çok büyük zarar göreceğini belirterek 5 aydan beridir her şekilde ABD bunu Türkiye‘ye söylemektedir.
Aynı röpörtajda Türkiye‘nin izni ve bilgisi dahilinde 2014 yılında DSG‘ye yardım etiklerini o süreçte PKK ile barış görüşmelerinin olduğunu belirti. Defalarca Türkiye ile YPG‘yi görüşmeye teşvik etiklerini ve görüştüklerini Türkiye‘nin ikircikli olduğunu anlaşamadıklarını, anlaşmamalarının sebebinin PKK‘nin PYD üzerindeki etkisi olduğunu belirtti. Demek istediği PKK ve Türkiye anlaşırlarsa bu sorunda çözülür.
Spiker, ayrıca PYD ve Rojava yönetiminde PKK‘lilerin olduğuna dair sorusuna: jeffrey, “Bizimde istihbaratımız var, beraber çalışıyoruz biliyoruz“ deyince Spiker tekrar sordu: “Bu ABD için sorun değil mi?“ deyince Jeffrey cevaben: “Hayır bu bizim için sorun değil“ dedi.
Spiker, “ENSK ve YPG‘nin anlaşması için ABD‘nin girişimleri oldu mu?“ sorusuna: jeffrey cevaben: “ENSK‘yi Türkiye destekliyor. Bizim çabalarımız oldu ama taraflar anlaşmadı. Türkiye ayrıca Qandil‘de istemiyor“ dedi.
Bunlar önemli açıklamalardır. ABD’nin Türkiye ve Kürdlere bakış açısını anlamak açısında önemlidir.
ABD’nin tutumu açık ve nettir. Daha evvel de söyledikleri gibi bu son görüşmelerde de söyledikleri açık. “Kendinizi korumak ve geleceğe taşımak istiyorsanız birlik olmak zorundasınız.“ Bu tutumlarıyla Kürdleri birleştirme çabasını veriyorlar. Türkiye ve İran’dan uzak durmalarını istiyorlar. Bu konuda da kendilerini koruyacakları güvencesini veriyorlar. Başka ne yapsınlar? O günden sonra iş ABD’den çıkıyor. Kürd siyasal hareketlerin tutumuna kalıyor. Kürd siyasal yapıların durumu güven vermiyor. Sömürgecilerden kopma dertleri yok. Kürd milletine kayıp ettiren bir politika izliyorlar.
ABD askeri heyetlerin güney ve güneybatı Kürd yetkilileri ile görüşmelerinin nedenini üç başlık altında değerlendirilebilir. Birincisi, Kürdler birliğinizi kurun, sömürgecilerden uzak durun. İkincisi, İran’a karşı muhtemel bir askeri operasyon durumunda hazırlıklı olun. Üçüncüsü, içte sıkışan Erdoğan yönetimin Rojava’ya yönelik bir askeri operasyon riskinin olduğu, bu ziyaretlerle Türkiye’ye bundan kaçının mesajını verdikleridir.
Türk devleti kuruluşunun ikinci yüzyılına girerken kritik bir seçim sürecini yaşıyor. Birçok çevre mevcut krizden dolayı Erdoğan’ın gidici olduğunu yazıp çiziyor. Biz bunun olmayacağını üç seneden beri iddia ediyoruz. Erdoğan ve İttifak güçleri ne pahasına olursa olsun iktidarı kimseye vermeyecekler. Tıpkı 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan cumhurbaşkanını seçimi gibi. O seçimi Erdoğan kazanmadı. Sandıklar açıldı. Erdoğan’ın kazanmadığı açığa çıktı. Bunun üzerine diğer iki aday yani Muharrem İnce ve Meral Akşener AKP’liler tarafından alındı. Sonra YSK, “seçimi Erdoğan kazandı” açıklamasını yaptı. Ondan sonra Muharrem İnce ve Meral Akşener evlerine bırakıldı. Onlarda sanki hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Bunu CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dahil çok çevre bilmelerine rağmen kimse bu konuyu gündeme getirmedi. Aynı durum bu seçimde de yaşanmayacağının garantisini kim kime verebilir?
Şaka gibi değil mi? Cumhurbaşkanlığına adaylığına koyan ve seçime katılan iki adayın oy sayımı biter bitmez göz hapsine alınması ne demek? Dahası bu olmamış gibi davranmak ne demek? İktidarın değişeceğini iddia edenlerin buna bir cevapları olmalı.
Erdoğan ve müttefikleri çok zor bir seçime gittiklerini herkesten çok kendileri biliyor. Hesabını kitabını buna göre yapıyorlar. Her yol ve yönteme baş vurmaktan bir sakınca görmüyorlar. Kim ne der hesabını bile yapmıyorlar. Amaç iktidarda kalmaksa bunun için her yol mubahtır felsefesine sahipler. İlk etapta iktidarı seçim yoluyla almayı deneyecekler. Bunun için herkesle ittifak yapmaktan çekinmeyecekler. Yeter ki iktidarı kaybetmesinler. Bu yol olmadı diyelim. İkinci bir alternatif devreye sokulur. Akla gelen ilk alternatif Kürdistan’ın güneybatısına (Rojava) saldırmak olacaktır. Bunun hazırlıkları yapılmıştır. Aslında bunu Şubat ayının başında icra edeceklerdi. Depremden dolayı bu ertelendi ama gündemden düşmedi. Şimdi bunu icra etmeyi düşünüyorlar. Bunun için sahada olan Rusya, İran ve Suriye ile görüşüyorlar.
Rusya’da Türkiye, İran ve Suriye muhtemelen bugün bir ön görüşmede bulunacaklar. Önümüzdeki hafta Beşar Esad Rusya’ya gidecektir. Birçok kesimin iddiasına göre Beşar Esad, Erdoğan ile görüşmek istemese de Putin’in baskısıyla Erdoğan ile görüşebilir denilmektedir. Şu anda hangi düzeyde görüşecekleri ve görüşmede Beşar Esad’ın olup olmayacağı henüz kesinlik kazanmamıştır.
Söz konusu toplantı daha evvel Rusya ile Türkiye arasında olacağı şeklinde organize edilmişti. Konu Suriye ve Rojava olduğu için İran bu toplantıya kendisinin de katılmasını dayatmıştır. Rusya bunu geri çevirmedi. Çünkü Ukrayna-Rusya savaşında çok yardımını görmüştü. İran’ın bu toplantıya katılmasının nedeni Türkiye’nin Suriye ve Rojava’da fazla hak elde etmemesinden dolayı bulunmak istiyor olmasıdır. İran, “Türkiye, Rojava’yı işgal edebilir, ABD ile karşı karşıya gelmeli ama orada kalıcı olmamalı” hesabını yapıyor. Rusya’ya gelince ABD nasıl Ukrayna ile kendisini vurduysa o da ABD’yi Türkiye ile vurmaya çalışmaktadır. Hepsinin ortak hesabı Kürdlere darbe vurmak, Suriye’nin siyasi ve toprak birliğini korumak ve Suriye’de ABD’nin gücünü sınırlandırmaktır. Hesap budur.
Bu tutum Erdoğan ve destek güçlerinin de işine geliyor. Seçim konusunda zora düşmüş Erdoğan ve destek güçleri iktidarda kalmaları için bu yol kalıyor. Hesapları Rojava’ya saldırmak ve buradan hareketle hitan ettiği Anadolu toplumunun ırkçı-şoven dalgasını arkasına alarak iktidarda kalmaktır.
Burada ABD ne yapacak?
ABD, Türkiye’nin Rojava’ya saldırmaması için çok çaba verdi ve vermeye devam ediyor. Kimilerine göre “ABD istemezse Türkiye, Rojava’ya işgalle kalkışmaz” düşüncesi doğru değildir. Birçok konu da olduğu gibi Erdoğan bu konuda da ABD’yi dinleyemeyebilir. Erdoğan için iktidarda kalıp kalmama meselesi onun birinci önceliğidir. Rojava’ya yapılacak bir işgal hareketiyle bu olacaksa ABD’yi dinlemez. Kuşkusuz bu hamle ABD ile Türkiye arasını onarılması zor bir duruma sokar. ABD, bunu istemiyor. Erdoğan Türkiye’si bunu istiyorsa sonuç bu olur. ABD ile Türkiye’nin karşı karşıya gelmesi Kürdler için iyi olur.
15 Mart 2023

Erdoğan Ateşin

Profilinizi oluşturmak için, biraz hayat hikayenizi anlatın. Bu alan, herkesçe görünebilir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu