Gündem

Seçim Konusunda ki Tavrımız…

Türk devleti 14 Mayıs 2023’te genel ve cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken esasta sistemin iki kanadı -cumhur ve millet ittifakı- arasında kıran kırana bir mücadele sürüyor.

 

Hasan H. YildirimHussein ErkanFotoğraf açıklaması yok.

 

 

Türk devleti 14 Mayıs 2023’te genel ve cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken esasta sistemin iki kanadı -cumhur ve millet ittifakı- arasında kıran kırana bir mücadele sürüyor. Hangi kanat kazanırsa kazansın Kürdlerin payına baskı, şiddet, katletme, soykırım, göçertilme, korku, fitne, fesat, ikiyüzlülük, dalavere, talan, soygun, hortumlama, sömürü, kayırma, dahası her türlü züllümden başka bir şey düşmeyeceğini her Kürd biliyor. Yaşanmışlıklar bunun kanıtıdır.
Bu seçim arefesinde sistem içi kanatların muharebelerine şahit oluyoruz. Bunlar arasında kıyasıya bir mücadele var. Aralarında kim cumhuriyetin ikinci yüzyılını yönetecek kavgası var. Kürdlerin bu kavgada yeri yoktur. Yer aramaya da gerek yoktur. Sistemin hangi kanadı gelirse gelsin Kürdler açısından olumlu bir gelişmeye yol vermeyecektir. Sistemin ortada olan kanatlarının izlediği siyasetleri ortadadır. Biri ırkçı cihatçı, biri ırkçı Kemalist. Aralarında bir fark yoktur. Hele Kürd/Kürdistan sorunu karşısında iki kanadın da izlediği siyasetin güvenlikçi olduğu gerçeği ortadayken.
Kürd düşmanlığı sadece sömürgeci-faşist sistemin bu iki kanadı ile sınırlı değildir. İstisnalar hariç büsbütün olarak Anadolu toplumu olarak böyledir. Kürd/Kürdistan kavramlarına bile tahammülleri olmayan toplumsal bir yapı ile karşı karşıyayız. “İyi Kürd ölü Kürd’ür“ ezberi ortada. Kürdlere karşı kin ve nefretle doludurlar. İsmi muhafazakâr olur, dinci olur, liberal olur, demokrat olur, solcu olur fark etmiyor. İsimleri ne olursa olsun Türk egemenlik sistemini savunanlar ırkçı ve cihatçıdırlar. Devletin millet ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğünün ve anayasanın ilk dört maddesinin bekçileridirler. Bu zeminde Kürdlere yer yoktur. Bunlar bilinen gerçekler.
İşte bu koşullarda Kürdler, Türk devletinin seçimlerine katılıyorlar. Siyasi mücadelede, başarıya ulaşmada temennilere yer olmadığını hepimiz biliyoruz. Başarının yolu günün ülke ve uluslararası koşullarına uygun doğru siyasal bir yaklaşım, bunu uygulayacak bir örgütlülük ve her şeyden önemli olan kendini koruma, istediğini yaşama uygulayacak yol ve yöntemlerin doğru seçimine bağlıdır. Bu temelde önümüzdeki seçimde tavır ne olmalıdır meselesi Kürdler arasında yoğun olarak tartışılmaktadır.
Tüm baskı ve sindirmelere rağmen Türk devleti Kürd milletinin direncini kıramıyor. Kürdler politikleşmiş bir halk ve dik duruş sahibidirler. Kürd milleti ayaktadır. Diri, dinamik ve atılgandır. Cesur, yiğit ve kahramandır. Tüm baskı, işkence ve tutuklamalara rağmen inadım inat mücadelesinden vaz geçmiyor. Ne istediğini bilen ve çekinmeden haykıran, talebi anlaşılır ve basit kılan bir yaklaşım sahibidirler. ”Burası Kürdistan sömürgeciler Kürdistan’dan defolun!” diye haykırıyorlar. Halkımızın herkese mesajı budur. Mesaj tercümeye yer bırakmayacak kadar açık ve nettir. Kürdler milli haklarını istiyor.
Kürdlerin genel seçime ilişkin düşüncesi açık ve nettir. “Biz ve onlar” şeklinde tezahür ediyor. Doğru olanda budur. Fakat cumhurbaşkanı seçiminde kafalar karışık. Kendisine uzatılan değneğin her iki ucu pislik. Tutsa bir türlü, tutmasa bir türlü. Bir ucunda ırkçı cihatçı cumhur ittifakının, diğer ucunda ırkçı, Kemalist millet ittifakının adayı var. Kürdlerin önüne konulan tercihler bunlar. Kürdlerin bunlar arasında tercih yapma lüksü olmamalı. Zira kendileri müstakil bir öznedirler.
Türkiye’nin mevcut koşullarında normal bir seçim olmayacaktır. Normal seçim koşullarında cumhur ittifakının kaybedeceği, millet ittifakının kazanacağı kesin. Ama buna yol verilecek mi? Ne pahasına olursa olsun cumhur ittifakının iktidarını korumaya çalışacağı kesindir. Nedenine gelince cumhur ittifakı, devletin tüm kurumlarının içini boşaltmıştır. Siyasi olarak uluslararası alanda tecrit olmuştur. Ekonomik iflasın eşiğine gelmiştir. Bunun mevcut kadro, politika ve uygulamalarla düzeleceği yoktur. Devlet her geçen gün yok oluşa gidecektir. Daha da katılaşacaktır. Batı sisteminden büsbütün kopacaktır. Bu da onu batı sistemi ile karşı karşıya getirecektir. Batı karşısında kaybedeceği kesindir. Türk devletinin kaybetmesi Kürdlerin kazanımı olacaktır. Bu zeminde Kürdlere alan açılacaktır.
Bu, bizim yaklaşımımız.
Fakat ABD ve Batı sistemi farklı düşünüyor. Onlar ‘Cumhur İttifakı’nın gitmesini, ‘Millet İttifakı’nın iktidar olmasını istiyorlar. Bunlara dayanarak Türkiye’de kendilerine bağlı bir güç oluşturmayı düşünüyorlar. Çünkü Türkiye’de dayanacak başka bir güç kalmamıştır. Olan da 15 Temmuz 2016 Erdoğan darbesiyle tasfiye edilmiştir. Şunu da çok iyi biliyoruz: ABD veya Batı sistemi bu süreçte Türkiye’ye yönelik bir dış müdahalede bulunmayacaktır. Türkiye’yi içte dönüştürme politikasını izliyorlar. Batı sistemi ile uyumlu çalışacak bir güç devşirmek için bu süreçte politikalarını buna göre oluşturmuşlar. CHP’de büyük bir değişimin olduğunu, bünyesinde katı ırkçı, milliyetçi Ergenekoncu kesimin tasfiye edildiği düşüncesine sahiptirler. İktidara gelmeleri ile birçok değişimi gerçekleştirecekleri inancını taşıyorlar. Kuşkusuz bu değişim kendiliğinden olmadı. Batı’nın müdahalesi burada belirleyici oldu. Olan biten Batı sisteminin planıdır. Kürdlerden de bu planın desteklenmesi istenmektedir. Bu plan tutar mı, tutmaz mı bilmiyoruz. Denenmeden peşin bir öngörüde bulunmayı doğru bulmuyoruz.
Kürdler bunu görmeli, politikalarını bu temelde oluşturmalıdır. Kafayı HDP’yi kim kurdu, niye kurdu, programı, tüzüğü, misyonu nedir, yöneticileri kimdir, niye şu bu adamı aday adayı gösteriliyor, niye bu cumhurbaşkanı adayını destekliyor gibi türedi olaylara kapılmadan şuna endekslemelidirler; ister HDP ister YSP adı altında seçime girilsin ne karar alırlarsa alsınlar, Kürdler bunların arkasında durmalıdır.
Bunun nedeni açıktır. Kürd milli potansiyeli bu partilerin bünyesinde örgütlenmiştir. Programını, yöneticilerini, aday adaylarını beğenmeyebilirsiniz (biz de beğenmiyoruz), seçime girdikten sonra TBMM’ne gidip o ırkçı yemini etmesini içimize sindiremiyoruz. TBMM’ne gidip o ırkçı yeminini ettikten sonra kimin vekil seçildiğinin pek bir önemi kalmıyor. Fakat değişmeyen hiçbir şey yoktur. Yaşam devam ediyor. Programdır, tüzüktür, yönetimdir her zaman değiştirilebilir. Legal alanda Kürd milletinin elinde HDP ve YSP dışında başka bir güç yoktur. Politik Kürd potansiyeli bunların bünyesinde örgütlüdür. Mevcut örgütlülüğün devamı için destek HDP veya YSP’ye olmalıdır.
Bölgemizde gelişen alt-üst oluşa bakıldığında bu Kürd potansiyeli yarının milli mücadelesinin teminatıdır. Bu nedenle siyaset mevcut büyük resme bakılarak inşa edilmelidir. Orta Doğu yeniden şekilleniyor. Bu şekillenmede Kürdlerin sosyal ve milli haklarının alınma koşullarının doğmasına yol açacaktır. Bunun yükünü zafere taşıyacak olan HDP veya YSP bünyesinde örgütlü olan bu Kürd milli potansiyelidir. Kimi aday göstereceğiz, kaç vekil çıkaracağız, hangi koltuğu alacağız, hangi cumhurbaşkanı adayını destekleyeceğiz saplantısına kapılmadan esasta mevcut Kürd potansiyelinin korunmasına odaklanmalıyız. Ayrıca bizimle örtüştüğü ölçüde Batı güçlerinin siyaseti ile uyumlu olmak zorundayız. HDP ve Yeşil Sol Parti de Kürd milli taleplerini önceleyerek bu kritik dönemeçte ayrı bir özne olma bilinciyle hareket etmelidir. Kürd milletini zafere taşıyacak olan budur.
TEVGERA KAWA
30 Mart 2023

Erdoğan Ateşin

Profilinizi oluşturmak için, biraz hayat hikayenizi anlatın. Bu alan, herkesçe görünebilir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu