Düzen Siyaseti,kendi içerisindeki kavgada sizi taraf olmaya zorlar.
Düzen Siyasetini, yada siyasetin Burjuvazi tarafından belirlendiği alanı mücadele verilecek alan olarak kabullenirseniz, bir süre sonra Komünist, ya da Sosyalist kavramları sadece parti tabelalarınızda yer bulur.
Artık siz o kimlikleri çoktan yitirmişsinizdir!
Burjuvazi sizi, kendinin belirlediği ve sınırlarını çizdiği bu alana hapsederek, zaman zaman bu alanda düzenlediği kendi içerisindeki kavgalarda TARAF olmaya zorlar.
Artık siz bu alanda, düzenlenen oyunların içerisinde figüran olmak rolünü üstlenirsiniz.
Ülke Ekonomik ve Siyasal bir Kriz içerisindeyken, Sermaye kendini Ekonomik ve Siyasal olarak üretemezken, önünüze Seçimleri koyar ve size Sermaye Grupları arasında TARAF olmayı dayatır.
Bugünde yaptığı budur!
Ama işte bizim kimlik aşınmasına uğramış Sosyalist, Komünist Partilerimiz balıklama atlar bu alana ve niyetinden bağımsız da olsa yukarıda belirttiğimiz, kendisine biçilen Figüran Rolünü oynar.
Bence Fikret Başkaya’nın aşağıdaki alıntıları tam bir DERS niteliğinde, herkesin okuması ve anlaması gerek.
“Bir kere dayatılan burjuva siyasetinin dışına çıkmak gerekiyor. Mevcut politika yapma yöntem ve araçlarını reddetmek gerekiyor. Zira geçerli burjuva siyaseti topluma tuzak kurmaktan ibarettir. Egemen sınıflar tarafından kurulan veya kurdurulan partilerin neye yaradığı konusunda açıklık olmalıdır. Zira, siyasi partiler ve seçimler
kitleleri aldatmanın, oyalamanın araçlarıdır. Kullanılan oyun bir karşılığı yok. Seçilenler seçenleri hiç bir zaman temsil etmiyor. Bu sahte oyunu bozmak gerekiyor ve bu mümkün.”(Fikret Başkaya)
Fikret Başkaya devamında çok önemli bir noktaya değinmiş.
“Bir sorunu yaratan düşünce tarzıyla o sorunu çözmek çözmek mümkün değildir. Öncelikle bir düşünsel ve entelektüel kopuşa ihtiyaç var. Düzen içi muhalefet ancak düzeni yeniden üretebilir. Oysa, verili paradigmanın dışına çıkmayı gerektiren bir zamandayız. Artık birikmiş sorunlar çözülebilir değil.”(Fikret Başkaya)
Ama biz sürekli düzen içi siyasetten ve bu siyasetin içerisinde yer alan partilerden medet umuyor, onlardan geçmişte Ecevit, şimdilerde Kılıçdaroğlu, İmamoğlu gibi kahramanlar,
kurtarıcılar yaratıyoruz.
Oysa gözden kaçırdığımız, bu kişiler düzen siyaseti içerisinde yer alan partilere mensup kişiler değil mi?
Bunlar sınırlarına dayanmış bir sistemi yeniden üretmenin mücadelesini vermiyorlar mı?
Hoca’nın dediği gibi “Düzen İçi Siyaset Ancak Düzeni Üretir”
Oysa biz artık sonuna gelmiş dayanmış bir sistemi tarihin çöplüğüne göndermek için mücadele etmeliyiz, onu yeniden üretmek için değil.
Umut İLERİ
