Bölge

Biz Ve Onlar

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

Biz ve onlar derken kimleri mi kastediyoruz? Kürd milleti ve Türk egemenlik sistemini elbette. Türk egemenlik sistemi, hak, hukukun işlediği bildiğimiz devletlerden değildir. Bildiğimiz çete devletlerden biri. Bir çeteden de oluşmuyor.

Sistemin sayısız kanattı var. Her köşe başında tezgah kurmuş. Astıkları astık, kestikleri kestik. Bu çeteler sadece Kürdler başta olmak üzere baskı altına aldıkları millet ve milli azınlıkları değil, hem diğer çete elemanlarını, hem de zamanı geldiğinde kendi içindeki kimilerini tırpanlar.

Kiminin kulağını, dilini keser, gözlerine mil çektirir, zindana atar, düşürür, ırzına geçer, iğdiş eder, sonuçta katleder, bir çöplüğe atar.Bunu bilmeyen yok. Bu, Türk usulü yönetim biçimidir.

Bilinmesine karşın çoğu kişi, çevre korkudan mı, gelecek kaygısından mı veya çıkarından mı bilinmez ama bu kurulu sistemin çarkı olmayı sinesine çeker.

Toplum mevcut yönetim biçimi ile öyle bir hale getirilmiş ki, çarkı değiştirmesi bir yana ona destek vermeyi yaşam tarzı edinmiş.“Vatan bölünmez, bayrak inmez, şehitler ölmez, rehberimiz Kuran, hedefimiz Turan” veya “Vatan, Millet, Sakarya” deyip sistemin destekleyenleri oluvermişler.

Bu, kendini Türk olarak tanımlayan toplumun amentüsü olmuş.…Kürd cephesinde durum daha da vahim. Türk egemenlik sistemin oltasına takılan sayısız Kürd insanı var.Ezici bir kesimi de ehveni şer olarak bu çarkın birer dişlisi olmuş.Bu, olağanlaşmış bir hale gelmiş.

Bunu görüp parmak basan oldu mu, “hain”, “ihanetçi” ilan edilir.Mağdur duruma düşürülür. Hak, hukukunu da savunamaz. Çünkü onun hak ve hukukunu garantileyen bir yasal zemin yok. Karşı taraf çete himayesine mazhar, bir süreliğine borusunu ötürür.

Fakat bu uzun sürmez, bir başka çete ile yüz yüze gelir ve bilinen tezgahtan geçirilir. Onların yerini başkaları ile doldurulur.Bu çark böyle sürer, gider. Kişi bazından öte genelde durum Kürd milleti için tam bir felaket. Yıllardır süren uygulamalar sonucu Kürdlerde millet olma bilinci yok edilmeye çalışıldı.

Kendilerine sömürgecisiyle yaşamanın dışında başka bir kurtuluşlarının olmadığı empoze edildi. Bu kanıksandı. Bu kanıksanma siyasi arenaya taşındı.“Ortak vatan” “ortak yaşam” politika edinilmeye çalışıldı. Barbarların şahsında “kardeşlik, dostluk, stratejik müttefiklik” kefedenler oldu.

Böyle giderse ezeli düşman, ebedi düşman dost oluverir. Öyle bir ortam yaratılmış ki ki, Kürdlerin millet olmadan doğan doğal hakkı olan devletleşme rafa kaldırıldı.

Bugün mevcut Kürd siyasal aktörleriyle bu durumun değişmesi zor görülüyor. Çünkü bu konuda bir politikaları yok. Değişebilirler mi, mümkün. Buna ek olarak bir umut daha var. Bu da ABD’nin başını çektiği Batı sistemin Orta Doğu’ya yeniden şekil veren politikası. Bu da tek başına yetmez.

Kürdlerinde bunu istemesi gerekiyor. Bu, başarılırsa Kürd/Kürdistan sorunu çözüm yoluna girer diye umut ediyoruz.Bu da bugünden yarına değil, zaman meselesi.

12 Ocak 2021

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu