Genel

TKP’nin Kuruluşunun 101. Yıldönümünde Kimi Düşünceler ve Devrimci Perspektif !

Umut İLERİ

Değerli Dostum Kemal Atakan Politika Gazetesinin 67 sayısında “TKP’nin Kuruluşunun 101. Yıldönümünde Kimi Düşünceler ve Devrimci Perspektif” başlıklı bir yazı paylaşmış.
http://www.politikagazetesi.org/sites/default/files/20210925.pdf?fbclid=IwAR1zNMd0vuBEJkjCIHZ_-CRxgxuFdcxmOARejg1VxkpiG4dFhyikZC-DdtU

İçerisinde doğruları ve eksikleri olan, okunması gereken bir yazı.
Bence eksikler üzerinde durmakta yarar var.

Bu bağlamda baktığımızda;
12 Eylül 1980 Faşist Darbesi sonrası, 13 Eylül 1980 günü sokakların neden boş kaldı?
80 öncesi DGM lerin çıkmasını ortaya koyduğu eylemlerle engelleyen, yine ortaya koyduğu eylemliliklerle MESS e geri adım attıran İşçi Sınıfı ve onun örgütlü yapısı sokakları neden boş bıraktı?
Neden bu denli örgütlü bir hareket, geleceği çok önceden belli 12 Eylül Faşist Darbesine karşı bir DİRENİŞ örgütleyemedi?
Neden 12 Eylül Faşist Diktatörlüğüne 2 sene, bir türlü Faşist Diktatörlük denemedi?
En büyük abinin SBKP nin bunda ki rolü neydi?
O dönemde TKP nin ideolojik, programatik hattında ne tür yanlışlıklar vardı?
Yine o dönemde SSCB Bilimler Akademisi tarafından üretilen sağ oportünist ve revizyonist tezlerin TKP’ nim programında yer almasının, bu direnmeme de etkisi oldu mu?

Kısaca Kemal Arkadaş;
” 12 Eylül 1980 sabahı faşist darbe ilan edildi, tüm grev ve direnişler yasaklandı ve maalesef grev ve direnişler sürdürülmedi. Hem de TKP’nin iş yerlerinde örgütlü parti örgütlerinin, sendikaların, gençlik, kadın, mühendis ve teknik eleman örgütlenmelerinin  direnme  eğilimine  karşın, direnmeme kararı alındı.” diyerek asıl önemli olan ve bugün ders çıkartılması gereken soruları, yanıtsız bırakarak geçiştirmiş.

Yine Kemal arkadaş bugün için bir çizgi çizmiş ve “Çünkü Sosyalizm’e yolu açacak olan devrimci demokratik dönüşümlerin, anti-emperyalist demokratik halk devrimi hedeflerinin  gerçekleşmesinin  koşulları olgunlaşmaktadır.  Türkiye  işçi  sınıfının devrimci güçleri ile Kürt özgürlük güçlerinin birleşik mücadelesi ve kolektif önderliği, bölgede ve ülkede devrimci dönüşümlerin teminatıdır.” demiş.

Aslında bu söylem üzerine söylenecek çok şey var.
Bu söylem kendi içerisinde hem tutarsız hemde çelişki barındırıyor.

Anti-Kapitalist Demokratik Halk Devrimi derken, zaten Anti-Kapitalist diyerek bu Devrimin karekterinin SOSYALİST olduğunu ortaya koyuyorsunuz.
O zaman ne gerek var birde buna Demokratik Halk kavramını eklemeye.
Eğer Kürt Özgürlük Hareketi için bu kavramı kullanıyorsanız, bahsettiğiniz Kürt Özgürlük Hareketinin ne legal alanda ne de illegal olarak KAPİTALİZM karşıtı olmadıklarının belki yüzlerce örneği var.
O zaman da bu durum Anti-Kapitalist kavramı ile çelişiyor.
veda

 KayıtlıYeryüzüne tohum gibi saçmışım ölülerimi, kimi odesada yatar, kimi prag\’da, istanbul\’da kimi.
En sevdiğim memleket yeryüzüdür, sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi…NAZIM HİKMET

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu