Öne Çıkan

Salih Zeki Tombak: HEM REJİMİN HEM DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN DEPREMLE İMTİHANI

6 Şubat sabaha doğru, 04:17’de, merkezi Maraş’ın Pazarcık ilçesi ve ayni gün saat 13:20’de merkezi Elbistan olan 7.8 ve 7.6 şiddetinde iki çok büyük deprem yaşadık.


Deprem hem rejimin ve hem de Türkiye kapitalizminin Türkiye toplumuyla ilişkisini apaçık sekilde ortaya koydu.

Her hangi bir hak ve özgürlük talebiyle sokağa çıkan, yürüyüş yapmak isteyen her muhalif topluluğun karşısına yüzlerce, Newroz ve 1 Mayıslarda binlerce polis yığan devlet, depremin üzerinden iki gün geçtiğinde bile Hatay’da, Adıyaman’da, Antep’te,Maraş’ta enkaz altındaki yurttaşlarına arama kurtarma ekibi gönderemedi; evleri yıkılmış veya hasar görmüş halkın barınma sorununu çözemedi.

Bu şehirlere sağlık hizmeti götüremedi. Depremin en ağır hasar verdiği 10 şehrin merkezinde ve ilçelerinde elektrikler kesildiği için üretim yapamayan ekmek fırınlarının yerine mobil fırınlar ve aşevleri kuramadı. Milyonlarca insanı aç açık bıraktı, ağır kış koşullarında enkaz altında kalmış binlerce kişinin ölümlerine kayıtsız kaldı.


Güney Kürdistan’a, Suriye’ye, Rojava’ya, Ege Adalarına sık sık “Bir gece ansızın gelebiliriz” tehditleri savuranlar, iki uzun gün boyunca Adıyaman’a, Elbistan’a, Hatay’a, Antep’e gelemedi. Pek çok köyden, bırakalım ekip ve yardım göndermeyi, ne zaman haber alınacaği bile belli değil.


Bütünüyle baskı ve propaganda aygıtlarından ibaret hale gelmis devletin, büyük felaketler karşısında, halka hizmet götürmek üzere hiçbir hazırlığının olmadığı ortaya çıktı.

Deprem rejimin propaganda bakanlığı faaliyetini yürüten yandaş medyanın da gerçek bir gazetecilikle zerre ilişkisi olmadığını gözler önüne koydu. İki şehir merkezinde, bir kaç enkaz görüntüsünü dekor olarak kullanan büyük medyadan bir tane muhabir Elbistan’a, Hatay’a, Kilis’e gelmedi. Ama canlı yayın adıyla yürütülen propaganda programlarıyla gerçekte yaşanan rezalet seviyesindeki başarısızlığın ve hazırlıksızlığın üstünü ölçüsüz bir utanmazlıkla örtmeye çalıştı.

İktidar kurtarma ve destek konusunda deneyimli Zonguldak madencilerini iki gün Zonguldak’ta bekletti.

Erdoğan ve ortakları kurtarma ve destek konusunda en organize güç olan TSK’ni iki gün depremden uzak tuttu. Havaalanı, karayolları ve sağlık sistemi çökmüş şehirlere ve köylere askeri helikopterlerle ulaşmayı tercih etmedi.

Türkiye kapitalizminin en büyük, en kârlı firmaları deprem karşısında, tıpkı rejimin devlet ayağı gıbi halkı çaresizliğe terketti. İnternet kesildi, telefonlar çalışmadı, akar yakıt sevkiyati yapılamadı. Dev inşaat firmaları deprem bölgesine yakın şantiyelerinden bile iş makinalarını kurtarma çalışmasına tahsis etmedi. Enkaz altındaki yakınlarını kurtarmak için, ulaşabildiği vinç ve diğer iş makinelerine para ödeyen vatandaşların haberlerini duymaya devam ediyoruz.

AKP yıllardır yaptığı yollarla, havaalanı ve şehir hastaneleriyle övündü. Ama depremde en ağır hasarı Hatay hava alanı, kara yollarındaki köprü ve viyadükler ve şehir hastaneleri gördü.

Rejim kendi başarısızlığı bir yana, halkın birbirine sahip çıkmasından da rahatsız oldu. Gönüllülerin ve devlet dışı organizasyonların çalışmaları engelleniyor yasaklanıyor ve deprem bölgesinde yaygın gözaltılar gerçekleştiriliyor.
Rejim, halkın yardımına koşan halk güçlerini devletin rakibi ve düşmanı olarak görüyor.


Rejim, halkın yardımına koşan halk güçlerini devletin rakibi ve düşmanı olarak görüyor.

Depremden iki gün sonra ilan edilen OHAL, halkın ihtiyaçlarıni karşılamak için değil, alanda rejimin tekelini sağlamak, çalışmalarda muhalefet dahil rejim karşıtı güçleri bertaraf etmek içindir. OHAL’in kötüye kullanılmasının yeni uygulamalarıyla önümüzdeki günlerde de karşı karşıya geleceğimizden kuşkumuz yok.

Diğer taraftan Saray geleneksel ayrımcılık ve ötekileştirme tutumunu deprem anından başlayarak devam ettiriyor. Erdoğan Adana ve Hatay Büyük Şehir Belediye Başkanlarını diğer Belediye Başkanlarından farklı olarak aramaktan imtina etti. Özellikle Hatay’a yardım ve destek adına iki gün boyunca hiçbir şey gönderilmedi. Aksine, muhalefet belediyelerinin, HDK-HDP kriz koordinasyon ağının veya diğer halk güçlerinin organize ettiği yardımlara AFAD üzerinden el koymaya çalışıyor.


Bu tutum, Corona salgınında halka IBAN numarası gönderen, belediyelerin topladığı yardımlara el koyan ve yıllardır toplanan deprem vergilerini yağmalayan iktidar anlayışının devamıdır.

Halk güçleri her türlü engellemeye rağmen sahada çalışıyor. Bu çalışmaları ve yardımları daha güçlü bir birlikte davranma, organize olma ve dayanışma ile yürütmek için çaba harcamalıyız. Bu birlik ve dayanışmanın kalıcı temeller kazanması perspektifiyle davranmalıyız.

Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler dolayısıyla ortaya çıkan öfkeyi, bilinç sıçramasını ve dayanışmayı hem deprem coğrafyasında, hem de destek ve dayanışma bilincinin vücut bulduğu her yerde yerel örgütlenmelerin, meclisleşmelerin zemini haline getirmeliyiz. Bu ihtiyaç ve imkan özellikle bir büyük deprem tehdidi altında yaşayan İstanbul basta olmak üzere Marmara bölgesi için mevcuttur.

Gün, gelişmelere geleceği inşa etme açısından yaklaşma günüdür.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu