Genel

LİBYANIN SERENCAMI

Ahmet Hulusi KIRIM

1951 senesinde bağımsızlığını kazanan yaklaşık 8 milyon nüfuslu Libya (2 milyonu yabancı),
zengin gaz ve değerli beyaz petrol rezervi olan bir devlet.1,5 trilyon metreküplük doğalgaz rezervinin yanında,50 milyar varilde, büyük çoğunluğunu AB rafinerilerinin işlediği çok değerli beyaz petrole sahip. Jeostratejik konumu da oldukça önemli. Zira Afrika’nın, Akdeniz’e açılan limanı konumunda. Aşiretler devleti olan Libya’nın sosyal dokusunu oluşturan 3 büyük aşiret mevcut. 1969 senesinde bir darbe ile işbaşına gelen Muammer Kaddafi, aşiret temsilcilerinin oluşturduğu Genel Halk Kongresi marifetiyle 42 sene, ototriter-totaliter yönetimini sürdürebildi. Bunda, özellikle ülkenin batı bölgesine yaptığı muazzam yatırımların sağladığı kitle desteğinin ve sadaka kültürünün etkisi oldu.


Kaddafi, 2003 senesine kadar ırkçılığa, sömürgeciliğe ve toplumsal sömürüye tavır aldı. Anti-
emperyalist hareketlere destek verdi. Sarayının yıkılması ve oğlunun ölümüyle sonuçlanan ABD bombardımanı ve 1988 senesinde İskoçya üzerinde düşürülen uçağa Libya vatandaşı Megrahi’nin bomba koyduğunun anlaşılması, Kaddafi için kırılma anı oldu.
İktidarını kaybetmekten korkup 2003 senesinde politik çizgisini değiştirdi. ABD’nin tüm taleplerini kabul edip (11 Eylülden sonra, ABD’nin topraklarını işkence merkezi olarak kullanmasına dahi izin verdi.) uzlaşma yoluna gitse de affedilmedi.


Kaddafi’nin uzlaşma çabalarına rağmen ABD hiçbir zaman ona güven duymadı ve stratejik planı
doğrultusunda alttan alta rejimin altını oymaya devam etti. Zaten otoriter keyfi yönetim, gelir ve
servet dağılımındaki adaletsizlikler, yolsuzluklar halkın isyanı için potansiyel gücü harekete geçirmeye uygun ortamı sağlıyordu. ABD, Libya halkının isyanı başlamadan 2 ay önce harekete geçerek, fazla ön plana çıkmadan operasyona başladı. Önce Abdülhekim Belsac, Abdülhekim El Asadi, İsmail El Salabi gibi üst düzey komutanları eğiterek Libya’ya gönderdi. İsyanın ilk günlerinde 6.filo Libya kıyılarına yaklaşıp isyancılara hafif silahlar sağladı. İngiliz gizli servis elemanları isyanı koordine etti. Koşullar olgunlaştığında da, NATO’nun askeri operasyonu ile Kaddafi feci şekilde katledilip, Ömer Muhtar’ın ülkesi Libya işgal edildi.


ABD’nin sütre gerisinde kalarak NATO’yu kullandığı Libya operasyonuyla, enerji kaynaklarına,
doğal zenginliklere ulaşmanın yanı sıra, şu an merkezi Almanya’da bulunan ABD’nin Afrika komutanlığı (Afri-Com) Libya’ya getirilerek ABD’nin Afrika’ya girişine yeni bir ivme kazandırılacak, ABD’nin Afrika topraklarında konuşlanmasına ve Libya işgaline karşı çıkan Afrika Birliği Örgütüne, Çin’in Afrika’da ki yayılmasına karşı mevzi kurulacaktı. Tabii bu işgal, genel stratejinin sonucu olarak İran, Suriye ve Hizbullah’a karşı bir NATO-Sünni ittifakını da tahkim edecekti.


İşgal başladığında celallenip ”NATO’nun ne işi var” diyerek işgale şiddetle karşı çıkan Erdoğan,
ganimetten parsa toplamak için bir çırpıda dönüş yapıp işgale bilfiil katıldı. Daha birkaç sene önce Kaddafi’den madalya alan Erdoğan, TC’nin uçak ve gemilerinin bombalarıyla Libya’yı mahvettiği gibi Kaddafi’nın sonunu hazırlayanlardan oldu.


İşgalden buyana 11 sene geçmesine karşın, işgalin amacına ulaştığı söylenemez. ABD için tek
olumlu sonuç, Libya’da yatırımları olan Çin’in tasfiye edilmesi oldu. Afri-Com ise Libya’da
konuşlanamadı. Libya fiilen doğu, batı ve güney diye üçe ayrıldı. Tobruk merkezli doğuda ABD’nin
adamı Halife Hafter, Liberaller, Kaddafi’nin eski adamları ve merkezi hükümetten umudunu kesmiş aşiretler var. Trablus merkezli batıda ise Müslüman Kardeşler, İslamcı müttefikleri, Mısratalilar ve Berberi aşiretleri var. Fransa, BAE, Mısır, Rusya, General Hafter’in yanında, İtalya, Türkiye, Katar ise batıdan yana konumlanmış durumdalar. Emperyalist güçler yol açtıkları kaos ortamının ortadan kaldırılması için ciddi bir çaba göstermezken harici aktörler,Suriye’den transfer ettiği cihatçı güçlerle Türkiye,Katar ve Rus Wagner gurubu vekalet savaşlarıyla ülkeyi parçalanmaya götürüyorlar.


2020 sonlarında Almanya, AB emperyalizmi adına sürece müdahil oldu ve BM şemsiyesi altında,
çatışan tarafları bir araya getirdi. Barış Anlaşmasının üzerinden 2 yıl geçti ve anlaşma emperyalist
rekabeti ortadan kaldıramadığı gibi büyük bir gerilim ve belirsizlik Libya’ya geri döndü.


Geçen yüzyıldan bu yana Sovyetler Birliğinin varlığında şekillenen dünya hızla parçalanıyor.
2.Paylaşım savaşından beri değişmeyen sınırların artık emperyalist rekabetin konusu olacak şekilde savaş ve müdahalelerle değiştirildiği/değiştirileceği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Anlaşıldığı kadarıyla Libya’da bu süreçten nasibini alacak ve muhtemeldir ki iki devlete bölünecektir.

21.11.2022

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu