Gündem

KÜRD SİYASETİNİN ÇIKMAZI ve TÜRKİYE’NİN KUŞATILMIŞLIĞI

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

KÜRD SİYASETİNİN ÇIKMAZI ve TÜRKİYE’NİN KUŞATILMIŞLIĞI
Newşirwan Mustafa: “Birinci Dünya savaşından sonra Sykes-Picot Antlaşmasına göre bölge bölüştürüldü. Bizim ülkemizde Türk, Arap ve Farslar arasında bölüştürüldü. Birinci Dünya savaşı sonrası kurulan devletler, ikinci dünya savaşı sürecinde sağlamlaştı ve sınırları kabul gördü. Eski de Kürd hareketleri bağımsızlığı savunuyordu. Bu sınırlardan dolayı Kürd siyasileri artık bu sınırları değiştiremeyiz düşüncesinden hareketle bağımsız Kürdistan stratejisinden devletlerin sınırları içinde Kürd halkının haklarını elde etme stratejisine gittiler. Bana göre bu gerçekten de geri adım atmaktı. Çünkü, eğer Kürdler Irak’ta bağımsız Kürdistan için mücadele etseydi, otonomi için verdikleri bedeller kadar ölü verirdi.” (Aktaran Aso Zagrosi, Zagrosname)
2003 yılında Saddam Hüseyin Baas yönetimi yıkıldı. ABD, bir süreliğine Irak’ı gönderdiği valilerle yönetti. Dönemin Valisi Bremer yazdığı anı kitabında şunu yazdı:
“Kürd liderler Mam Celal ve Sayın Mesud Barzani’nin Bağdat’ ta gelip benimle görüşmek istediklerini bildirince, bende bir panik-telaş başladı. Kürd Liderler Bağdat’ta gelip Kürdistan’ın Bağımsızlığini talep edecekler, bunları Irak’tan ayrılmamaları yönünde nasıl ikna edebilirim telaşı içersindeyim. Görüşme başlayıp Kürd liderler Bağdat’taki Post-makam, ekonomi…vs’lerin paylaşamı konusunu gündeme getirince rahatladım…. artık gerisi kolaydı…!“
Böylesi liderlerimiz oldukça düşmana bile gerek yoktur. Kavga millet mücadelesi değil, Bremer’in dediği gibi, “Post-makam, ekonomi“ kavgasıymış.
Yazık bu millete!
Bu çıkmaz bugünde devam etmektedir. Kürdler millet olmadan doğan doğal hakkı olan bağımsızlık için değil, sömürgeci devletlerin sınırları içinde Kürd milletinin haklarını elde etmeye çalışıyorlar. Bu strateji çıkmaz bir yoldur. Bu çıkmazda olan ve olacak olan Kürd millet dinamiklerinin erimesine yol açar. Kürdistan’ın dört parçasında olan biten budur. Bu konuya ilişkin daha evvel bir arkadaşımla dialogumuz sonrası şu makaleyi yazdım. İlgi duyanların ilgisine.
BÜYÜK RESME BAK
Kürdler dünyayı okuyamıyor. Süreci anlamıyor. ABD’nin politikasından habersizler gibi bir basiretsizlik var. GOP’nin neyi öngördüğünü görmüyorlar. Değişmelere ayak uydurmuyorlar.
Dost ve düşmanının ayırdında değiller. Dostlarının politikasına şüphe ile bakıyorlar. Ezeli Kürd millet düşmanlarının politikalarının kölesi olmuşlar. Bir nevi sömürgecilerimiz adına Kürdleri kontrol eden birer araç oluvermişler. Acı bir durum ama gerçekliğimiz budur.
ABD’nin öncülük ettiği büyük bir proje uygulanıyor. Fas‘tan Pakistan’a kadar coğrafyaya yeni bir sistem kurmaya çalışıyorlar. 22 devletin yıkılacağını, parçalanılacağını, yeni devletlerin kurulacağını, yeni sınırların çizileceğini öngörüyorlar.
Bu projenin bir parçası olarak bağımsız Kürd devleti kurmak istiyor. Kürdler artık bunu görmeli ve buna uygun olarak bir politika uygulamalıdırlar. Bugüne dek ayak sürtüldü ama zaman geçmiş değil, artık buna uygun davranılmalıdır.
Dünya süper gücü ABD, Kürdlerden böyle bir politika izlemelerini istiyor. Türk, Fars ve Araplardan kurtulma diye bir derdimiz varsa Kürdler, bu isteme kulak vermelidir. “Ortak vatan,“ “ortak yaşam,“ gibi kaybettiren politikalar terkedilmeli, devletleşme hedeflenmelidir.
Şu kavranılmalıdır. Ezilen, milli egemenliği gasp edilen, baskı altında olan milletler devletleşmek için mücadele ederler ama devletleşmeyi süper güçler ya engeller, ya da kurmalarının yolunu açarlar.
Burada alınan kıstas uluslararası sisteme hizmet esas alınır. Çünkü kurulan her yeni devlete sistemin bir bayısı olarak bakılır. Bu bir realite. Ki Kürdler bu ihtiyaca cevap verecek durumdadırlar.
Eskiden beri; “İç dinamikler mi, yoksa dış dinamikler mi belirleyicidir?“ sarmalında çıkardığımız sonuç, “iç dinamikler belirleyicidir“ derdik. Oysa bu ezberimizin burada bir hükmü yoktur.
İsteyen 1920 sonrası kurulan 90’a yakın devletlerin kuruluşunu tek tek inceleyebilir. Burada dış dinamiklerin belirleyici olduğu görecektir. Bu kural bugünde geçerliğini korumaya devam ediyor.
Bugün değer verdiğim bir arkadaşım bu konu da emek sarf ederek çevirdiği bir yazı gönderdi. İsminini açıklamamı istemedi. Yazıyı kullanabilirsin dedi. Kendisine buradan teşekkür ediyorum. Yazıyı olduğu gibi aşağıya alıyorum.
“ABD’nin Yeni Ortadoğu Haritası New York Times’ın yeni Orta Doğu öngörüsüne göre, 5 ülkeden 14 ülke çıkacak. Irak’ın doğusunda Kürd, ortasında Sünni, güneyinde Şii devleti kurulacak. IŞİD terör örgütünün Irak ve Suriye’deki stratejik öneme sahip bölgeleri ele geçirmesi,
New York Times gazetesinin yayımladığı ve olası Orta Doğu senaryolarını içeren haritayı da gündeme getirdi. “5 ülkeden 14 ülke çıkabilir” başlığıyla yayımlanan harita ve Robin Wright imzalı Orta Doğu analizi, Libya, Suriye, Irak, Suudi Arabistan ve Yemen’deki etnik ve mezhepsel gerginlikleri ele alıp, bölgeyi bekleyen ekonomik ve siyasi krizlerin üzerine eğiliyor. Haritanın bir diğer özelliği de Türkiye sınırları için bir değişim öngörmemesi.
ÇÖZÜLMENİN BAŞLANGICI SURİYE:
Wright’ın makalesine göre Suriye iç savaşı Orta Doğu’nun kaderini değiştirecek çözülmenin başlangıç noktası olacak.
Kopuşların ve yeni oluşumların temelinde ise mezhep çatışmaları, aşiret ve kabileler arasındaki uyuşmazlıklar ve etnik farklılıkların yanı sıra Arap Baharı’nın öngörülemeyen sonuçları bulunuyor.
Geçtiğimiz yüzyılın başında Avrupalı devletler tarafından çizilen haritanın önümüzdeki dönemde ciddi değişikliklere sahne olabileceği söyleniyor.
Yeni harita sadece Orta Doğu’yu etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda uluslararası arenadaki ekonomik işbirliklerini, enerji yollarını, güvenlik anlaşmalarını ve siyasi dengeleri de değiştirecek.
Suriye’deki etnik ve dini farklılıklar aynı zamanda bu ülkenin yumuşak karnı olarak gösteriliyor. Mart ayında 4’üncü yılına giren ve en az 160 bin kişinin ölümüne, 9 milyon kişinin de evlerini terk etmesine neden olan iç savaşın yarattığı durum Wright’ın analizini destekler.
Suriye’yi 1971’den beri yöneten Esad ailesinin de bir parçası olduğu Nusayri azınlığın dar bir kıyı şeridinde bağımsız devlet kurması, kuzeyde Kürdlerin yaşadığı otonom bir bölgenin ortaya çıkması ve orta bölümleri de içine alan geniş bir Sünni devletin yer alması ön görülüyor.
SYKES-PİCOT DAYANMAYACAK:
Harita Birinci Dünya Savaşı sonrası Fransız ve İngilizler tarafından Sykes-Picot antlaşmasıyla tasarlanan Orta Doğu sınırlarının daha fazla dayanamayacağını öngörüyor.
Senaryoya göre Irak’ın doğusunda bir Kürd bölgesi, orta kısımlarında Suriye’ye kadar da uzanan bir Sünni devleti ve başkent Bağdat’ın güneyinde de bir Şii devleti kurulacak.
Libya’nın ise tarihi sınırlarına tekrar dönmesinin emareleri hissediliyor. Ülkenin Trablus, Sirenayka ve Fizan olarak üçe bölünebileceği vurgulanmış.
Güncel sınırlarından farklı çizilmiş diğer 2 devlet ise Arap Yarımadası’nda bulunan Yemen ve Suudi Arabistan. Kabileler arası gerginliklerin ve şiddet olaylarının bir türlü önüne geçilemeyen Yemen’in kuzey ve güneyinde Sana ve Aden merkezli 2 devlet kurulabilir.
Suudi Arabistan’ın da kuzey, doğu, batı ve ortada bir Vahhabi devleti olarak 4 parçaya bölünmesi öngörülmüş. Sosyal sorunların yaşandığı, gençlerin yüzde 30’unun işsiz olduğu, azınlık ve kabilelerin baskı unsuru oluşturduğu ülkenin bütünlüğünü koruması zor görünüyor.
Irak’ta Bağdat, Libya’da Misurata, Suriye’de ise Cebeli Düruz gibi kentlerin yapıları itibariyle birer şehir devleti oluşturma ihtimali ortaya çıkıyor.“
“Ne dersin Abim, olacaksa olacak.“
Arkadaşıma tekrardan teşekkür ederken olacaksa bir an önce olsun derim.
NOT: Yalnız burada “Haritanın bir diğer özelliği de Türkiye sınırları için bir değişim öngörmemesi“ meselesi hiç kimseyi yanıltmasın. Öngörmemesinin nedeni Batının o aşamada Türkiye’yi kendilerine düşmanlık etmesinin önünü alma ile ilgilidir. Fakat bu aşamada bunun da artık pek bir önemi kalmadı. Türk egemenlik sistem sahipleri tehlikeyi görüyor ve sıranın kendilerine geleceğini biliyor. Sorun Kürd/Kürdistan sorunu. Batı sistemi ile anlaşamadıkları mesele bu. Bu nedenle Batı sistemi ile kurumsal olarak tüm ilişkilerini kesmiş bulunuyor. Batı sisteminden izole olmuş durumda. Muhatap alan yok. İsrail-Hamas savaşından bu bariz olarak açığa çıktı. Zaten birkaç yıl önce bir brifingte ABD’li bir General, “Türkiye’de GOP içindedir“ demişti. Dikkat edilince Türkiye NATO üsleri tarafından koşatılmıştır. Türkiye’nin kurtuluşu yok. Zaten batmış durumda. Bu kadar akresif olmalarının nedenide budur.
Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu