BölgeGenel

İRAN’DA OLASI GELİŞMELER

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

Jina Amini’nin 13 Eylül 2022 tarihinde İran Molla rejimin polisi tarafından gözaltına alınıp işkenceden geçirilmesi sonucu 16 Eylül günü yaşamını yitirdi. Bunun üzerine Kürdistan’ın doğusu halkı olayı protesto etmek için “Jin Jiyan Azadi” sloganı ile sokaklara indi. Bunu İran’ın geneli katıldı. 50 güne varan bu sürede protestolar dinmedi. Giderek gelişiyor.

Bu arada İran Molla rejimi, protestoculara karşı çok sert davrandı. Yüzlerce protestocuyu katletti. Binlercesini yaraladı ve gözaltına aldı. Korkunç işkencelerden geçirdi. Birçoklarını sözde “mahkemelere” çıkardı. Alelacele idam cezası ile mahkûm etti. Buna rağmen halk bir adım geri adım atmadı.

Bunun üzerine Devrim muhafızları, Basij komutanı Hossein Salami, “bugünden sonra protestolar yasaktır” diye bir açıklamada bulundu. Fakat halk bu çağrının aksine eylemlerini sürdürüyor. Buna karşın İran Molla rejimi ana caddelerdeki binaların teras, balkon, pencerelere keskin nişancıları yerleştirdi. Ana caddelere çıkan kim olursa olsun ihtiyar, çocuk, kadın, erkek fark gözetmeksizin ateş ediliyor. Bunun üzerine halk ana caddelere çıkamaz durumdadır. Fakat mahalle arasında, ara sokaklarda eylemlerini sürdürüyorlar.

Protestoların bu kadar uzun sürmesi İran halklarının İran Molla rejiminden bıkmış olmasından kaynaklanıyor. Jina Amini’nin katledilmesi İran haklarının Molla rejimine karşı duyduğu kin ve nefretinin dışa vurmanın sadece ateşleyicisi oldu. İran halkları Molla sisteminden bir geleceklerinin olmadığını görüyor. Halk aç. Hak, hukuk, adalet yok. Ezilen, baskı altında olan milletler bağımsız olmayı, özgürleşmek istiyorlar. Bu nedenle Molla sisteminin değişmesini dayatıyorlar. Molla rejimi buna direniyor. Burada üç olasılık ortaya çıkıyor.

Birinci olasılık, mevcut olan rejim kendini koruyamayacağını anladığında yumuşak bir geçişle iktidarı reformcu kanatta terk edebilir. Tabii ki bu arada onlarla anlaşarak kendi güvenliklilerini sağlanması kaydıyla. Bu pek mümkün görünmese de bu olasılık vardır.

İkinci olasılık, her ne kadar İran Molla rejimi, halkı dünyadaki gelişmelerden uzak tutmak için tüm haberleşme kanallarına yasaklama getirse de İran toplumu bir yolunu bulup sosyal medya ile dünyadaki gelişmelerden haberdar oluyor. Etkileniyor. Karşı karşıya olduğu hukuksuzluk ve kötü ekonomik koşular ve de çağ dışı katı diktatörlükle idare edildiğini görüyor. Bununla yaşamak istemiyor. Toplum bu duruma gelmiş bulunuyor. Sisteme itiraz ediyor. Onun için artık bu saatten sonra Molla rejimi iktidarında İran’da istikrar olmaz. Gösteriler geçici olarak bastırılsa da farklı zaman ve gerekçelerle mevcut rejim yıkılana kadar devam edecektir.

İran Molla rejimi, mevcut yöntemlerle protestocuları geriletemeyeceğini gördüğünde kitlelerin üzerine daha sert gideceği yönündedir. Bu durumda kitlesel katliamlar kaçınılmaz olur. O zaman da İran’a dış bir müdahalenin koşulları oluşur ve dış müdahale ile karşı karşıya kalır. Bu yönde projeler var. Zaten on gün önce İsrail ve İngiltere’nin genelkurmay düzeyindeki heyetler Pentagon’u ziyaret etmesinin nedeni budur.

Üçüncü olasılık, protestocular çıtayı daha da yükseltip genel bir kalkışma ile ana caddelere inmesi ve devlet kurumlarını ele geçirmesidir. Üçüncü olasılığın en büyük çıkmazı hareketin önderliksiz, programsız ve parçalı oluşudur. Kendiliğindenci bir özelik taşımaktadır. Gerçi eylemlerin devam etmesi halinde önderliğini yaratır. Şu an İran çapında tüm kesimlerin ortak sloganı Azadi’dir (özgürlüktür).

Ki özgürlüğe her millet, din, mezhep, sınıf ve katmanın yüklediği anlam farklıdır. Fakat hepsinin ortaklaştığı sorun Molla rejiminden kurtulmaktır. Genel amaç ve hedef budur. Fakat bu tek başına İran halklarının karşı karşıya olduğu tüm sorunların çözmenin anahtarı olamaz. Çünkü her kesimin farklı istem ve hedefleri vardır.

Her millet gibi Kürdlerinde amacı Molla rejiminden kurtulmaktır. Bu konu da büyük bir çaba vardır. Kürdistan’ın doğusunda bunun için mücadele ettiği iddiasında olan birçok örgüt ve parti mevcuttur. Bunların içinde en örgütlü, organizeli, savaşkan ve kitle desteği olan PJAK’tır. Uluslararası alanda ciddiye alınan ve izlenende odur. Çünkü yürüttüğü politika olumlu karşılanmakta ve İran muhalefetinin duygularıyla da uyum halindedir. Gerek KCK ve gerek PJAK adına yapılan açıklananlar bunun somut göstergesidir. Geri kalanlar -İran-PDK, PAK ve Komala- bundan çok uzaktır. Halkta bir karşılıkları yoktur. Ciddiye alan da yoktur.

İran’da genelde insan hakları ihlalleri var. Korkunç bir açlık var. Milliyetler meselesi var. Hak ihlalleri ve yaşam koşulları İran toplumunun ortak sorun olsa da milletler meselesi tüm toplumun ortak sorunu olarak görüldüğü söylenemez. Bu sorunun çözümünde her etnik yapı ve siyasal yapının farklı çözüm biçimleri var. Aslında İran’daki tüm sorunların çözümü ezilen milletlerin -Kürdler, Azeriler, Beluçlar, Araplar- İran’dan ayrılmasıyla çözülür. Her halk özgürlüğünü kazanır ve demokratik sistemini korur. Çözüm budur.

Kürdler, Azeriler, Beluçlar ve Araplar bunun mücadelesini veriyor ve en çok da bunlar bedel ödüyor. Farslar ve Molla rejimi ile ortak gelecek kuran farklı etnik yapıların üst kesimi milletler meselesinin çözümü konusunda ne kadar rıza gösterir tartışılan konudur. Bilindiği gibi Farslar tıpkı kendilerine Türk diyen toplum gibi ırkçıdır. Biri kendine Şiiliği, diğeri Sünni İslami rehber etse de aslında bu etiketler onların ırkçılığını gizleme örtüsüdür. Şiilik ve Sünnilik perdesini kaldırdığınızda altında kapkara Fars ve Türk ırkçılığı sırıtır. Bu nedenle yaşadığımız Orta Doğu coğrafyasının demokrasiye geçmesinin önündeki engellerde Fars ve Türk ırkçılığıdır. Bu iki beladan kurtulmadan Orta Doğu halklarının demokrasiye, özgürlüğe kavuşması mümkün görünmüyor. Bu nedenle her halükârda Orta Doğu halklarının önündeki en büyük görev birçok millet, azınlık ve mezhebi baskı altında tutan bu hata ülkeleri bölmeleri gerekiyor. Kürd millet politikası bu olmalıdır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu