Genel

DEĞİŞİM ZAMANIDIR

Hasan H. Yıldırm & Hussein Erkan

Türkiye’nin Kürdistan’ın güneyinde 1996’dan beri tüm stratejik alanlarında askeri üsleri var. Sayısı bile tam olarak bilinmiyor. Çağın en modern askeri malzemesini oraya taşımışlar. Binlerce katil sürüsü tetikte bekliyor. Nerede Barzani karşıtı bir güç varsa yöneliyorlar. Birçok bölgede resmi MİT büroları var. Ekonomi Türklere bağlı. Sayısı bilinmeyecek kadar Türk şirketleri güneyde iş yapıyor. Çoğu ordu ve MİT bağlantılı.

Buna önayak olan Barzani ailesi veya onların koruma gücü olan Irak-PDK’dir. Barzaniler ve koruma gücü Irak-PDK, Türk işgal güçlerinin Kürdistan’ın güneyindeki varlığından hiç rahatsız değildirler. Rahatsız olmamanın ötesinde birlikte çalışıyorlar. Türkleri kendilerinin güvencesi olarak görüyorlar. Nawşırvan Mustafa daha sağken Kürdistan Parlamentosu‘ndan Gorran Hareketi defalarca bunu gündeme taşıdı. Türkleri Kürdistan’ın güneyinden çıkarmak için çok çaba verdi. Fakat Irak-PDK oralı olmadı. Çünkü diğer Kürd siyasi güçlerine karşı Türkleri kendilerinin garantör gücü olarak görüyor.

Barzanilerin ve koruma gücü Irak-PDK’nin hiçbir zaman milli birlik siyaseti olmadı. Kendi dışındaki tüm Kürd siyasal güçleri düşman olarak görmektedir. Müttefik olarak da başta Türkler olmak olmak üzere sömürgecilerimizi görmektedir. Bunu anlamak için çok politik olmaya gerek yoktur. Olan biten ortada. Bunu başka parçalardaki Kürdler bir yana, güneyli sıradan bir vatandaşa sorsanız o da bunu size verileriyle açıklar. Bunu anlamlandırmayı sizin durduğunuz yer belirler. Ya yurtsever bir tavır içinde olacaksınız, ya da ihaneti içselleştirip işlenen milli suça ortak olacaksınız. Seçenekler bu kadar açık ve özlüdür.

Barzanilerin veya onların koruma gücü Irak-PDK kapısında şelte serenlerin dışında herkes bu gerçeği görüyor. Şelte serenlerin veya sırada bekleyenlerin ise bir maaş, bir ihale veya bir aferim için milli duyguları sattığı görülüyor. Bu arada ulaştığımız bir bilgiye göre bu şelte serenlerin ezici çoğunluğunun kasetlerinin Barzaniler ve de MİT’in elinde olduğu gerçeği de orta yerde duruyor. Başlarının üstünde Musa’nın asası gibi salınıp duruyor.

Bu nedenle bu düşürülmüşlerin, Barzanileri ve Türk egemenlik sistemini savunma mecburiyetinde oldukları ortaya çıkıyor. Çünkü bu kasetlerin bir kopyasının MİT’in elinde de bulunduğunu sağır sultan bile biliyor. Bir taraftan maaş ve ihalelerin, öbür taraftan kayıtlı kasetlerin bu düşkünleri Parastın ve MİT’in kapısına bağlama zinciri işlevi gördüğü gerçeği ortaya çıkıyor. Pek yakında sinemamızda galasını mı versek acaba?

Bunca gerçekliğe rağmen kimi Kürdler, milli birlikten dem vurur durur. Kuşkusuz milletlerin devletleşmesinin yolu milli birlikten geçer. Fakat milli birlik millici olan güçlerle yapılır. Sömürgeci devletlerin valileri ve yaverleri Barzaniler ve kapılarında şelte serenler ve Kürdlerin millet olmadan doğan doğal hakkı olan bağımsızlığı ıskalayarak sömürgeci devletlerin demokratikleştirmesini önüne koyanlarla olmaz. Sömürgecileri “kardeş, dost, stratejik müttefik,“ Kürd millet düşmanların şahsında “halkların kardeşliği“ni keşfeden güçlerle milli birlik olmaz. Olsa olsa milli manipülasyon ve oyalama oyunu olur.

Bunu anlamak çok mu zor?

Zor değil, elbette ama bazı Kürdlerin anlamadığı veya anlamak istemediği şey; var olan gerçekliği görmek yerine, kendi gönlünden geçeni seslendiriyor olmalarıdır. “Körebe oyunu” oynayıp duruyorlar. Maksat, halkı aldatmak ve onların narin duygularını istismar etmektir. Kurdukları soygun tezgahını ‘millicilikle’ meşrulaştırmaktır. Çıkardıkları tozu-dumanı yutmamızı istiyorlar. Böylece kurdukları kirli tezgahlarını gizliyorlar. Gerçekler acıdır derler, ancak onu gördüğünüzde ve tanımladığınızda acılarınız azalır. Bu güçlerin sahte milliciliğini kabullendiğinizde siz de rahatlayacak ve doğru yolu keşfedeceksiniz. Ataullah İskenderi’nin dediği gibi; “Ümidini kestiğin şeyden hürsün, tamâh ettiğin şeyin ise kölesi…”

ABD’nin başını çektiği Batı sisteminin Kürdlerin önünü açtığı, devletleşme imkanını sağladığı bu olumlu koşullarda ne yazık ki, Kürdistan halkını kucaklayacak demokratik bir siyasal yapının olmaması en büyük çıkmazımızdır. Bu durum hem halkımıza ve hem de uluslararası müttefiklerimize güven vermiyor. İzlenen mevcut politikalarla Kürd milleti geleceğe taşınamaz. Bu politikanın değişmesi gerekiyor. Değişmese mevcut siyasal güçler ve izlediği politikalarla ne milli birlik kurulabilir, ne de Kürdistan halkını kucaklayabilir. Kürdistan halkını geleceğe taşımak sadece savaşmakla başarılamaz. Bu anlaşılmalıdır.

Bunun siyasal temelinin sağlam olması gerekir. O temelde bağımsızlık hedefidir. Kimi çevrelerin bunun koşulları yok demesi gerçekçi değildir. Bağımsızlık için tüm koşullar mevcuttur. Halkımız bu uğurda maddi ve manevi olarak desteklerini sunmaktadır. Uluslararası müttefiklerimiz her alanda destek vermektedir. Eksik olan Kürdistan halkına önderlik eden güçlerin kendilerini buna inandırmamalarıdır. Daha ötesi yaşamda karşılığı olmayan serüvenlerin peşinden koşmalarıdır.

Sonuç olarak; bu yolda büyük bir bedel verilse de bunun bir karşılığı olmadığı görülüyor. Bunu Kürdistan halkı da, uluslararası müttefiklerimizde görüyor. Durum bu. O zaman değişme zamanıdır. Hem Kürdistan halkına ve hem de uluslararası müttefiklerimize güven verecek politikalara ihtiyaç duyuluyor. Umalım, temenni edelim Kürd politik güçleri bunu görür ve kendilerine bir çeki düzen verirler.

3 Mart 2021

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu