Genel

ZITLARIN BİRLİĞİ ve NİCEL, NİTEL DEĞİŞİMDEN NE ANLAMALIYIZ…(4. Bölüm) Devam edecek…

Çelişmenin iki yönü,çözümü, ortadan kalkması: Burada genel anlamda çelişmenin sorunu üzerinde dururken, Türkiye’de oportünistlerin çokça çarpıttığı bir meseleye de kısaca değinmekte yarar görüyorum.
Başta da belirttiğim gibi çelişme şeyler içinde var olan zıtlık demektir.
Zıtlık , hem birbirine ihtiyaç duyan, hem de birbirinin varlığını reddeden iki yönlü ifade eder. Bir başka deyişle, her çelişmenin iki yönü vardır.
Çelişmenin en genel anlamda ele alırsak eski ile yeni, bir çelişmenin iki yönüdür. Eski ile yeni çatışırlar. Bu çatışma içinde yeni, eskiyi yenip, onun yerini alana kadar eski, çelişmenin esas yönünü teşkil eder. Yeninin eskiyi yenip onun yerini aldığı an ise, yeni çelişmenin hakim yönü haline gelir.
Yeninin çelişmenin hakim yönü haline geldiği an, şeyin niteliğinin değişik an; çelişmenin çözüldüğü andır. Bir çelişmenin çözülmesi, bir çok dünya genelinde oportünistin iddia ettiği gibi, çelişmenin ortadan kalkması anlamına gelmez. Genel olarak hiç bir çelişmede bir yan bir anda ortadan kalkmaz. Bu çelişmenin bir yanının ortadan kalkması demek, aslında o çelişmenin tümüyle ortadan kalkması demektir. Bu çok uzun bir süreç gerektirir. Bir çelişmenin çözülmesi, o çelişmenin tali yönün, esas yön haline gelmesi demektir. Çelişmenin esas olan yönü, çelişme çözüldükten sonra, çelişmenin tali yönü haline gelir ve uzun bi süre daha varlığını sürdürür.
Bir örnek vererek bu konuya açıklık getirmekte fayda görüyorum. Hayat ile ölüm arasındadaki çelişmeyi örnek alalım. Hayat ölümün tam tersi olan, varlığı ölümün varlığı ile çelişen; varlığı ölümün varlığını reddeden bir olgudur.
Ama yine hayat, ölüm olmadan düşünülemeyecek olan, varlığı ölümü gerektiren bir olgudur.
Hayat ancak tam tersi olan ölümle birlikte ele alındığı zaman kavrananabilecek bir olgudur. Bunların tam tersi ölüm olgusu için geçerlidir. İnsanda hayat/ ölüm çelişkisini ele alacak olursak, insan yaşadıkça, bu çelişme, çelişmenin hayat yönü hakimdir. Ama bu yönün hakim olması demek, çelişmenin ölüm yönünün hiç olmadığı anlamına gelmemektedir. Hayat ölümü içinde barındırmakta ; insan yaşarken yaşarken hayat ile ölüm arasında kıyasıya bir mücadele sürmekte, insan deyim yerine ise yaşarken ölmektedir. İnsan yaşadığı sürece , insan vücudunda sürekli olarak yeni hücreler oluşmakta, bir takım hücreler ise ölmektedir.
İnsanın ihtiyarlaması zaman içinde insanlarda ölen hücrelerin armasından başka bir şey değildir. Hukuki olarak ölüm bugün, ölü beyin hücrelerinin, canlı hücrelerden fazla hale gelmesi şeklinde ifade edilmektedir. Ölüm genel olarak ele alınırsa, vücuttaki ölü hücrelerin sayısının ( özellikle beyindeki ölü hücre sayısının) canlı hücre sayısını geçmesi demektir.
Bir insan öldüğü zaman, bu hayatla ölüm arasındaki çelişmenin ölüm lehine çözülmüş olması, ya da hayat ile ölüm arasındaki çelişmenin ölümün esas yön haline gelmesi demektir.
Ölmek demek, ölen canlıda, yaşayan hiç bir hücrenin kalmaması, hayat ile ölüm arasındaki çelişmenin ortadan kalkması demek değildir. İnsan öldükten sonrada milyonlarca hücresi yaşamaya devam etmektedir. Bu hücreler şu beye bu şekilde varlıklarını bir süre daha sürdürmektedirler. Ta ki o canlıdan yaşayan tek bir hücre kalmayıncaya kadar. Ama o zaman ölümden de bahsedilemez. O zaman hayat-ölüm çelişmesi gerçekten ortadan kakmış olur. Çelişmenin bir yanı kaybolunca diğer yanı da kaybolmak zorundadır.
Her çelişmede, birbiri ile mücadele içinde bulunan iki yön vardır.
İçinde bulunan her hangi bir anda , çelişmenin iki yönünden biri hakim , diğeri tali durumdadır. Hakim olan yön çelişmenin niteliğini belirleyen yöndür.
Herhangi bir çelişmenin çözülmesi demek, o çelişmede daha önce tali durumda olan yönün esas yön; hakim olan yönün tali yön haline gelmesi demektir.

GAZETE KÖK/ AVUSTRALYA

HÜSEYİN BİÇER

20/7/2021 Melbourne

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu