Genel

KAPİTALİZMİN BUGÜN GELDİĞİ KRİZ BİR UYGARLIK KRİZİDİR!

Umut İLERİ

marx ın mezarı ile ilgili görsel sonucu
KAPİTALİZMİN BUGÜN GELDİĞİ KRİZ BİR UYGARLIK KRİZİDİR!

Kapitalizmin gelinen bu evresinde, krizlerin ve buhranların pes peşe gelmesi, sistemin sona yaklaştığının göstergesidir
Ancak bu seferki kriz, önceki dönemsel krizlerin çok ötesinde, içinden çıkılmaz, kapitalizmin tarihsel sınırlarına gelip  dayandığını gösteren bir krizdir.

Bir Toplumsal Formasyonun tarihsel sınırına gelip dayanması, sonunun gelmesi bir anlık bir olay değildir.
Bir Toplumsal Formasyon bir anda ortadan kalkmaz.
Bir taraftan kendi iç çelişkileri ve bu çelişkilerden doğan çatışmalar, diğer taraftan içerdiği üretici güçlerin gelişiminin  mevcut üretim ilişkileri tarafından engellenmesi, üretici güçlere uyumlu yeni üretim ilişkilerinin kendini dayatması ve en önemlisi de bu sürece DEVRİMCİ bir müdahalede bulunacak DEVRİMCİ ÖZNENİN ORTAYA ÇIKMASI ile bu süreç sonlanır.

Kriz derken, bugünler de dünyayı saran Corona Virüsünden kaynaklı Pandemiden  bahsetmiyoruz.
Corona zaten içinden çıkılmaz bir kriz içerisinde debelenen Kapitalizm’in sonunu tetiklemiş, tarihsel sonuna yaklaştırmıştır.
Bahsettiğimiz, Kapitalizm’in tarihsel sınırına gelip dayandığı, sona geldiği, kendini ekonomik ve siyasal olarak üretemediği, Yapısal Krizdir!

Bu yapısal krize yol açan nedenleri ve bunların yarattığı sonuçları açıklamaya çalışalım;
Kapitalistler sistem içerisinde ki diğer rakiplerine  karşı, elinde ki  pazarı yitirmemek, bu pazarı rakiplerine kaptırmamak için, Emeğin Üretkenliğini arttırmak adına teknolojiye ve bunun sonucu makinalaşmaya yatırım yapar.
Teknolojideki değişiminin sonucu Kapitalist, daha az zamanda daha fazla üretmek için Sabit Sermayeye yatırımını  arttırır.
Bu değişim, emeğin üretkenliğini arttırırken sermayenin organik yapısını değiştirir ve bu gelişim gerekli Emek zamanını kısaltırken Artı Emek zamanını arttırır.

Artı Emek zamanı, karşılığı ödenmemiş emek olan Artı Değerin üretildiği zamandır.
Artı Emek zamanının artışı, Artı Değerinde artmasını beraberinde getirir.
Oysa Artı Değerin artışı, Toplam Sermaye(Sabit Sermaye+Değişken Sermaye) içerisinde yer alan  Sabit Sermayenin artışından daha düşüktür.
Bu nedenle  Artı Değer artarken, Artı Değerin Toplam Sermayeye oranı olan Kar Oranları düşüş gösterir……ARTI DEĞER/TOPLAM SERMAYE(Sabit Sermaye+Değişken Sermaye)= KAR ORANLARI
Bu durumda Kar Oranlarını düşüşünü engellemek için, Toplam Sermeye içerisinde yer alan bir diğer Sermayenin, Değişken Sermayenin artışının minimum düzeyde tutulması gerekir.
Sabit sermayenin artması, buna karşılık Değişken sermayenin düzeyinin çok aşağılarda kalması, Kapitalizmin en temel  çıkmazlarından biridir.

Kapitalizm artık kendini ekonomik ve siyasal olarak üretemiyor derken kast ettiğimiz; sistemin yeterli ölçüde üretememesi, varlığını sürdürebilmesine yetecek kadar Sermaye biriktirememesidir.
Oysa Kapitalizm kendini yaşatabilmesi için sürekli yeniden üretmek zorundadır.

Oysa yeniden üretebilmesinin ve Sermaye birikimini sağlayabilmesinin bağlı olduğu  pek çok parametre vardır.
Artı- Değerin pazarda Metaya, oradan da  Sermayeye dönüşmesi, Sermayenin birikimini sağlar..
Sermayenin birikebilmesi için Artı- Değerin pazarda Metaya, oradan da  Sermayeye dönüşmesi bu döngünün mutlaka tamamlanması gerekir.
Kapitalizm’in varlığının  sürmesini sağlayan, içerisinde Sermayeleşmiş emeği de barındıran, Sermayenin birikimidir.

Kapitalizm sürekli üretmek zorunda kalacağından, bu üretimde oluşan Artı- Değerin  pazarda realize olmasını sağlamak için tüketimi de, bu üretimi karşılayacak şekilde sağlamak zorundadır.
Daha somut, Ekonominin genel kuralı, Üretim, Tüketim, Tüketim de Üretim içindir.

Canlı emeğin yerini cansız emeğin alması, canlı emeğin giderek azalması, kendini pazarda da belli eder.
Çünkü emek, üretim sürecinde olduğu gibi pazarda da, tüketimde de etkindir.
Sonuçta kapitalistin malını pazarda satabilmesi için pazarda alıcılara gereksinmesi vardır.
Bu alıcıların çok büyük çoğunluğu da canlı emek, yani çalışanlardır.
İşte bu açmaz, Eksik Tüketime neden olur.

Marks’ın o göz kamaştırıcı saptamasının ne denli doğru olduğu ortaya çıkar.
Burjuvazinin artık toplumu yönetemeyeceğini vurgulayan Marks Komünist Manifesto da bunun nedenini söyle açıklar:
“Burjuvazi kölesi tarafından beslenmesi gerekirken, artık o kölesini bile besleyemez duruma gelmiştir”
Marks devamında “Toplum artık Burjuvazinin varlığıyla bağdaşmıyor” derken bu gerçeği asırlar öncesinden ifade etmiştir.

Bir diğer önemli nokta, doğası gereği büyümek zorunda olan sistem sonunda, bizzat kendisi tarafından yok edilen kaynakları sınırlı ve bu gidişata bağlı olarak kaynaklarını tüketmiş bir Dünya da gelir, duvara toslar.
Bu gelişim, Sermaye Birikimini sağlamak zorunda olan Kapitalizmin, yeterli düzeyde büyüyememenin yarattığı etkiyle Finans Sektörüne kaymasına neden olur.
Bu alanda ki Spekülatif dalgalanmalardan para kazanma yolunu seçer.
Paranın el değiştirmesi yeni bir değer yaratmayacağından, yaşadığı yapısından kaynaklı çelişkiler onun sınırlarına gelip dayanmasına neden olur.

Kendi karı için her şeyi çürüten, yok eden Kapitalizmin artık insanlığa, Baskı, Kan, Göz Yaşı ve Acı dışında vereceği bir şeyi kalmamıştır.
İşte Tüm bu açmazlar bir araya gelerek, bizlere artık Kapitalizmin SÜRDÜRÜLEMEZ olduğunu göstermektedir.
İçerisinde bulunduğumuz bu dönem, Ekonomik, Siyasal ve Çevresel bir bütünlük içeren Uygarlık Krizine denk gelmektedir.
İnsanlığın artık yeni bir Uygarlık Projesine gereksinimi vardır.

Daha öncede yazdığımız gibi, hal ve durum böyle olsa da çöküşte olan Kapitalizm sonrası, onun yerine koyabileceğimiz bir başka dünyayı hayata geçirebilmenin, Kapitalizmi tarihin çöplüğüne yollamanın yolu, bu sürece DEVRİMCİ bir müdahaleden ve bu müdahaleyi gerçekleştirecek, yerelde ve evrenselde DEVRİMCİ bir ÖZNEDEN geçer.
Yoksa Kapitalizm geldiği bu evreye uygun varlığını biraz daha sürdürebilmesi için daha baskıcı, daha totaliter egemenlik biçimlerine başvuracak, İnsanlığı Vahşet içerisinde yaşayacağı, karanlık bir BARBARLIK dönemine sürükleyecektir.

UMUT İLERİ

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu