GenelGündem

Covid-19 Sonrası Küresel Emperyalist Sistem

  1. AHMET HULUSİ KIRIM

Dünya salgın tarihinde, ekonomik sistemlerde önemli değişimlere yol açan, milyonlarca insanın
ölümüne neden olan Kara Veba ve İspanyol Gribi, toplumsal ve ekonomik yapıda uzun vadeli etkiler
yaratmıştır. Salgınlar da tıpkı ekonomik krizler gibi ekonomi politikada yaratıcı yıkım potansiyeline
sahiptir. Covid-19 sırasında yaşanan gelişmeler de, Covid-19 sonrası neoliberal sistemde yeni
gelişmeler yaratma potansiyeline sahiptir.

Covid-19 krizinde neoliberal politikalar sağlıkta sınıfta kaldı. Sınıfta kaldı ama bunun yanında
ekonomik, politik, kültürel, teknolojik gelişmeleri geliştirecek ve dönüştürecek dinamikleri de yarattı.
Kriz her ne kadar özellikle sağlık alanında kendini gösterse de sadece bu bağlamda ele alınamayacak
kadar yapısal bir derinliğe sahip.

Kapitalizm ve sağlık arasında organik bir ilişki söz konusudur. Engels “İngiliz İşçi Sınıfının
Koşulları” isimli çalışmasında, sanayi kapitalizminin İngiliz işçi sınıfı ve kent yoksulları üzerindeki
olumsuz etkisine dikkat çekerek, yoksulluğun ve kötü çalışma koşullarının kapitalizmin zorunlu parçası olduğu tespitini yaptı. Engels’e göre sanayi kapitalizmi sömürücü bir yapıya sahiptir. Kapitalist üretim biçimi, işçilerin yaşamını zorlayan koşulların temel nedenidir. Dolayısıyla bu olumsuz koşullar, toplumsal üretimin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.

Kapitalizmde, üretim tarzının çalışma koşulları üzerindeki etkisi en fazla sağlık alanında ortaya
çıkmaktadır. Üretimin doğanın tahribatı pahasına gerçekleşmesi sağlık alanında yaşanan krizleri
tetiklemektedir. Küreselleşme bu tür krizlerin tüm dünyaya yayılmasını kolay hale getirmektedir.
Sağlık sisteminde özel sektörün hakim olduğu gelişmiş ülkelerde, salgının yönetilmesinde başarısız
olunması, ekonomik darboğazların aşılması için kamusal müdahalelere gerek duyulması ve
kırılganlıkların ortaya çıkması, Covid-19 sonrası süreçte ekonomi-politik yapının geleceğine dair farklı
fikirlerin ortaya çıkmasına yol açtı. Tartışmaların başında, küresel neoliberal sistemin ne yönde
evrileceği geliyor. Salgın süresince ulus devletlerin mücadelede daha başarılı olması, yeni küresel
düzenin nasıl oluşacağına dair bize şimdiden bazı ipuçları veriyor.

Kapitalizm de krizlerin çok önemli bir yeri vardır. Neoliberal sistem,2008 küresel finansal krizinin,
etkilerini gideremeden 2019 sonunda yeni bir kriz ile karşı karşıya kaldı.1929 Büyük Buhranından
sonra en büyük daralmayı yaşayan küresel emperyalizmin karşılaştığı bu yeni kriz 2008 krizi ile
karşılaştırıldığında her ne kadar doğrudan kapitalizmin işleyişinden kaynaklanmasa da nihayetinde
sistemin bir krizidir. Özellikle ekonomik eşitsizliğin ve borçlanmanın artması gibi sistemin kronik
sorunları, siyasal kutuplaşmayı ve finansal istikrarsızlığı yoğunlaştırdı.

Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, 2022 yılı itibariyle dünya genelinde vaka sayısı 654
milyon, ölüm sayısı ise 6,660,687 milyondur. Bu tablo sadece sağlık alanında kalmamış, sosyo-
ekonomik açıdan da çok ciddi sonuçlar yaratmıştır.2020 yılında küresel olarak 124 milyona yakın
insanın aşırı yoksulluğa sürüklendiği (kişi başı günlük 1,90 dolar) tahmin edilmektedir. Küresel
yoksulluk en fazla Güney Asya ve Sahra Altı Afrika’yı etkilemiştir. Küresel ekonominin 2020’de %3,5
ve dünya ticaret hacminin %3,6 daraldığı tahmin edilen raporda, Çin’in diğer ülkelere nispetle daha
çabuk toparlandığı tespiti yapılmıştır. Salgın süresince istihdam ve iş kayıpları olmuş, cinsiyet eşitsizliğibakımından kadınlar üzerinde olumsuz etkileri ortaya çıkmış, öğrenciler okulların kapatılmasından
etkilenmiştir.

Covid-19 krizi, kapitalizmin 2008 küresel finans krizinden sonra ortaya çıkan sistematik
sorunlarla yeniden yüzleşmesine yol açtı. Gelişmiş ülkelerin birçoğunda düşük gelirli iş gücünün
arttığı, sosyal koruma harcamalarının azaldığı ve kemer sıkma politikalarının uygulandığı dönemde,
eşitsizlik ve servet yoğunlaşmasında önemli artışlar gerçekleşti. 2020 yılında küresel net servetin
%43,4’ü, %1’lik varlıklı kesimin eline geçti. Az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde eşitsizlik hızla artmaya devam etti. Gelişmiş ülkelerdeki ücret artışları büyümenin altında kaldığı için, gelir dağılımı ve refahtaki eşitsizlik arttı. Gelir dağılımındaki en zengin kesim lehine olan çarpıklık, toplam talebi
azaltıp, tüketim malları talebini baskıladı.

Covid-19 krizini sadece sağlık alanında ortaya çıkan bir kriz olarak ele almamak gerekiyor. Her
krizin meydana getirdiği değişim dinamikleri, Covid-19 için de söz konusudur. Sadece devletin
rolünün değişmesi değil; küreselleşmenin geleceği, ulus-üstü yapılanmada muhtemel gelişmeler ve
küresel sisteme liderlik etmede ortaya çıkacak mücadeleler, Covid sonrası dünya düzeninde en çok
tartışılan konuların başında geliyor.

Büyük küresel krizler, radikal dönüşümlere yol açmaktadır.1929 Büyük Buhranı milliyetçilik,
faşizm ve 2.Paylaşım Savaşına yol açarken, bunun yanında ABD’nin küresel güç olduğu yeni bir dünya
düzeni yarattı. 2008 finansal krizi popülizmin yükselmesini tetikledi. 21.yüzyılın ikinci büyük krizi olan
Covid-19 krizinde ise neoliberalizmin geleceğine ilişkin olarak, ABD’nin göreceli gerilemesine paralel
olarak, uluslararası düzenin erozyona uğraması ve faşizmin yeniden yükselişe geçme olasılığı
yüksektir. Neoliberal sistemde artan gerilim ve belirsizlik Covid-19 sonrası düzende, mücadelenin
ABD-Çin arasında yaşanacağı ihtimalini güçlendirmiştir.

Kapitalist sistem 1929 Büyük Buhranından, Keynes’in politik önerilerinin uygulanmasıyla çıkmıştı.
Devletin ekonomiye doğrudan müdahaleleri sonucu toplam talep canlanmış. İstihdam yaratarak,
büyümeye dinamizm kazandırılmıştı. 1970’lerde yaşanan stagflasyona çözüm üretemeyen Keynesyeniktisat giderek popülerliğini kaybetti.1980’lerde Thatcher ve Reagan ile beraber, devletin ulusal  güvenliğin sağlanması ve hukuki düzenlemelerin yapılması dışındaki devlet müdahalesinin
reddedilmesi, kamunun ekonomideki payının küçültülmesi, özelleştirme, vr piyasaların
serbestleştirilmesi gibi küresel kapitalizmle uyumlu ekonomik ve politik sistem ideolojik olarak
benimsendi. Finansallaşmanın ve denetimsiz piyasa sisteminin yol açtığı 2008 küresel kriziyle birlikte
Keynesyen iktisadın politik önermeleri yeniden gündeme geldi. Devletin ekonomi başta birçok alanda
roller üstlendiği süreç ise Covid-19 ile başladı. Neoliberal politikaların, Covid-19 krizinde görüldüğü
gibi yetersiz kalması, devletlerin en önemli aktör olarak devreye girmesi sonucunu beraberinde
getirdi.

Covid-19 krizinde, neoliberal sistemde serbestleşmenin kendiliğinden işleyen düzeni sağlamada
başarısız olduğu ve ulus-devletlerin rollerinin hayati öneme sahip olduğunu anlaşıldı. Yeniden ulus-
devletlere dönüş tartışmalarının yaşandığı dönemde patlak veren kriz, yeni dönemlerin işaretini
vermiştir. Yeni dönemde ulus-devletler muhtemeldir ki yeniden önemli bir aktör olarak küresel
sistemde yerini almış olacaktır.20.03.2023

K A Y N A K Ç A
SAYFA 3
F.ENGELS-İngiliz İşçi Sınıfının Koşulları
ORHAN CENGİZ-Covid-19 sonrası yenidünya düzeni
ELİF NUROĞLU-Büyük Sıfırlama
ERGÜDER B-Alternatif Politika
KLAUS SCHWAB-Covid Sonrası Kapitalizm.
EVAN BLAKE-Covid Kapitalizm ve Sınıf Savaşı.
ALİ TEKİN-Coronavirüs ve Kapitalizmin Geleceği.

Erdoğan Ateşin

Profilinizi oluşturmak için, biraz hayat hikayenizi anlatın. Bu alan, herkesçe görünebilir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu