TÜRKİYE ŞOKTA!
Vilnius NATO toplantısı bitti. Ne mi oldu? Türkiye teslim bayrağını çekti. Yüksekten atan, yok “dünya devletiyiz“, yok “Osmanlı hayalleri“, yok “ansızın gelebiliriz“, yok “kendi göbeğimizi kendimiz keseriz“ gibi zırvaları havada uçuştu. Tırko teslim! Türkiye şokta.
Sovyet Bloku olduğu dönemde Türkiye iki blok arasındaki çelişkilere oynayarak kendini yaşatıyordu. O dönem biteli yıllar oldu. Ama buna rağmen bu oyunu oynamaya devam etti. Vilnius’ta yapılan NATO toplantısın da bunun artık bir işe yaramadığı görüldü. Artık doğu ve batı bloku arasındaki çelişkilere oynayarak kendini yaşatamayacağını Vilnius NATO toplantısıyla anladı. Bu nedenle batı sistemin kendilerine dayattığı tüm koşulları kabulümüzdür dedi. Başka çareleride yoktu.
Türkiye siyasi, ekonomik ve askeri kriz yaşıyor, hemde derinlemesine. Siyasi olarak dünyada izole olmuş. Kendilerine dost bir ülke yok. Askeri kriz giderek derinleşiyor. Yeni askeri malzeme alamıyor. Castra sistemi uygulanıyor. Batıdan kopamıyor. Yeni bir sistemede geçemiyor. Bunun için eğitilmiş bir kadro lazım. 20 seneyi aşkın iktidarda olmalarına rağmen AKP hükümeti kendi askeri kadrosunu bile yetiştiremedi. Şu an var olan kadro Avrasyacı kadrodur. Yanı sıra batı sisteminden kopması durumunda farklı bir askeri sistem gerekiyor. Bunu bulsa bile bunun için 100-150 milyar dolar gerekiyor. Bilindiği üzere Türkiye’nin 500 milyar dolar’a yakın borcu var. Bunun faizini ödemeyen bir Türkiye gerçekliği var. Hangi para ile yeni bir askeri sisteme geçebilecek?
Siz Türkiye’nin yüksek perdeden atmalarına bakmayın. Bilindiği üzere Türk devleti, uzun süreden beri ABD, AB ve NATO karşıtı bir siyaset izliyor. NATO’dan çıkarız tehdittinde bulunuyor. Bunu göze alır mı? Mümkün değil. NATO’dan çıkmasıyla Türkiye üzerinde ABD ve batı güvenlik şemsiyesi kalkar. O koşullarda Türk devleti kendini yaşatamaz. Ege ve Kıbrıs‘ı kabeder. Yunanistan gibi ileri teknoloji silahı olan ülkelerin oyuncağı haline gelir. Yugoslavyalaşır, Iraklaşır, Suriyeleşir.
Bu nedenle Türkiye, başta ABD olmak üzere batı sistemine muhtaç, daha ötesi mecbur. Ekonomik ve askeri bağımlılıkları bir yana Türk devletini uluslararası bir mahkemede yargılamak için ellerinde sayısız dosya var. Bilal Erdoğan’ın rüşvet ve yolsuzlukları, Halk Bank Dosyası, İran ambargosunu delmeleri, Rıza Zarrab ve Baran Korkmaz dosyaları, İŞID ve benzeri terör örgütlerini organize ve yardım etmeleri, İŞID petrolünü satmaları, altın, silah, uyuşturucu ticaretini yapmaları, dünyanın neresinde mafya lideri varsa Türkiye’de kara paralarını aklamaları, Rusya’dan S-400 almaları ve beraber nükleer santral kurmaları gibi dosyalar. Bunlar açığa çıkanlar. Bir de bizim bilmediğimiz istihbaratların elindeki dosyalar var. Bunlar Türk devletini dize getirmek için yeter artar bile. Ufak bir tehditle Türk devleti hizaya gelir. Vilnius NATO toplantısında görüldüğü gibi. Kimi diyebilir ki Türkiye tavize karşı taviz kopardı. Yok öyle bir durum. Türkiye bol bol vaat dinledi. Ha bu arada Erdoğan, Biden ile bir resim karesinde bulunmak istiyordu. Eğer bu taviz ise bu tavizi aldılar. Başkada bir taviz yok. Ama bol bol tehdit aldıkları kesin.
Yanı sıra ekonomik kriz hat safhada. Bunu atlatmak için Şengay ittifakına yanaştı. Bazı kredilerde aldı. Ama bu Türkiye’deki ekonomik krizi atlatmaya yetmedi. Bu sefer santaja baş vurdu. ABD’de oturan Uygur Türklerin lideri Türkiye’ye getirildi. Devlet Bahçeli ile buluşturuldu. Resimler çekildi ve basına servis edildi. Bununla Çin’de mesaj verildi. Bak isteklerimizi yerine getirmesen Uygur Türklerini sana karşı kullanırız blüfü yapıldı. Çin’den 12 milyar dolar istedi. Çin anında bunu ret etti. Rusya’ya gelince zaten evvel verebilecek meblağı vermişti. Kendisi şu an ekonomik krizle boğuşuyor. İran’a gelince ha keza.
Altın, silah, uyuşturucu satıcılığı, vatandaşlık satışı, dünya mafya liderlerin beraberinde getirdikleri kara para Türkiye’deki ekonomik krizi atlatmaya yetmiyor.
Geriye kim kaldı? Batı sistemi. Batı sistemi muslukları çoktan kapatmıştır. Uzun süredir Türkiye’ye kredi vermiyorlar. Nedeni açık. Türkiye’deki sistem. Hak, hukuk, güven yok. Sermaye güven ister. Bu da Türkiye’de yok. Kaldımı ayazda.
Şu an elinde Arap ülkeleri kalmış. Kapılarını aşındırıyorlar. Ne kadar koparabilirler belli değil ama bu da bedava değil. Devlete büyük gelir getiren kaynaklar satışa çıkarılmış. Türk havayolları, limanlar, Türk Telekom, Türk Sel, Botaş vs. Anlaşılacağı üzere Türkiye satışa çıkarılmış. Tellal sokağa çıkmış, “Duyduk Duymadık Demeyin. Satılık Türkiye Var!“ diye bağırıyor. Bakalım artık Suudi Arabistan mı, Katar mı, BAE mi alıcı çıkar yakında belli olur. Belli olsa ne olur? Gelecek para Türkiye’yi bir sene rahatlattı diyelim, ya sonra? Onu da Türkler düşünsün.
Türkiye izlediği politikanın ceremesini çekiyor. Fatura ağır. Kürdistan’ı kaybetmeyeyim derken şimdi elindeki Anadolu gidiyor. ABD’ye kafa tutmanın bedelidir bu. ABD yıllardır kendilerini uyarıyor. Kürdlerin hakkını verin diyor. Hatta 2 Mart 2003’te bu konuda bir 9 maddeden oluşan bir anlaşmada yaptılar. Anlaşma Türk Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell tarafından imzalandı.
Fakat Türkiye bu anlaşmaya uymadı. Yanı sıra ABD’nin Orta Doğu’da uygulamaya koyduğu planı sekteye uğratmak için çok uğraştı. Hatta ABD’ye kafa tuttu. Tehdit etti. Kendileri hakkında ABD’nin elinde olan kozları kullanacağını ciddiye almadı. Bunu ne zaman anladı? Vilnius’ta yapılan NATO toplantısın da. ABD’nin ciddiyetini anlayınca Recep Tayyip Erdoğan yelkenleri suya indirdi. “Ben ettim, sen etme paşam“ dedi ve önüne konulan İsvaç’in NATO’ya katılım belgesini kozu kozu imzaladı. Eeee bu işler böyledir. Büyükler ne demişti? Büyük lokma ye ama büyük laf etme. Erdoğan büyük lokmada yedi, büyük lafta etti ama boğazında bırakıldı.
Şimdi Türkiye’de hala büyük laflar edenler var. Vilnius teslimiyetini “zafer“ olarak sunanlar var. “Vilnius zaferi“ni kutlayanlar var. Anlaşılan hala akıllanmamışlar. Akıllanmasınlar. Zaten bu akıllanmamak onların sonunu getirecektir. Beklentimiz zaten o.
Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan
15 Temmuz 2023
