Toplumsal Yaşamda boşluk
Burjuvazinin eskisi gibi yönetememe bunalımı, buna karşılık her geçen gün, sosyal kazanımlarını bir bir yitiren işçi sınıfının Komünist önderlikten yoksun oluşu, ortaya genel bir toplumsal kriz çıkartmaktadır.
Emek Cephesinde ki toplumsal kriz, Emeğin dayandığı teorinin gerek Sağ gerekse Sol oportunistlerce revizyona uğratılması nedeniyle Toplumsal Yaşamda bir boşluğa neden
olmuştur.
Toplumsal Yaşam boşluk tanımayacağından, her türlü Anti Marksist görüş, bu Toplumsal Boşluğu doldurmaya kendini görevli görmüştür.
Bugün Liberal akımların, dünya üzerinde geçmişe oranla etkinliklerinin bir nedeni de budur.
Marksist Teorinin revizyonu pratikte de revizyona neden olmuş, öyle ki bugün teori en çetin pratik haline gelmiştir.
Tabi ki Sınıfla Siyaset arasında ki bağın kopması, Sınıfla Siyaset arasındaki mesafenin gün geçtikçe açılması, Marksist Teorinin daha kolay revize edilmesine neden teşkil etmiştir.
Bu durum Sınıfa güvenmeyen, Sınıf yerine başka dinamikleri ikame eden, Sınıfın Devrimciliğinden kuşku duyan, Küçük Burjuva Devrimcilerinin ve Sol Liberallerin toplumsal alanda boy göstermelerine neden olmuştur.
Liberaller, Kapitalizm’in geldiği bu evrede kullanım süreleri dolsa da, bir kenara atılsalar da, sol içerisine sızarak sınıflardan kopuk bir Demokrasi anlayışı çerçevesinde, Kapitalizm’in ömrünü uzatmak adına, yığınların düzen içi, sahte çözümler peşinde koşmaları için çabalamaktadırlar.
Küçük Burjuva Devrimcilerine gelince, onlar için için Devrim bir ETİK sorunudur!
Onlar Tarihsel Materyalizm’in ortaya koyduğu, üretici güçler, üretim ilişkileri arasındaki diyalektik bağın nesnelliğinde, bu nesnelliğe müdahale eden irade sonucu Devrimlerin ortaya çıktığı gerçeğini görmezden gelirler.
Onlar için Devrim, kurulu düzene tepki duyan, ezilenlerin kurtuluşunu isteyen ve bu amac için gerekirse kendini feda etmeye hazır bir avuç insanın kafalarında şekillendirdikleri, baştan sona kahramanlık manzumesi olan, eylemler bütünlüğüdür.
Onlar bu temelde İşçi Sınıfının devrimdeki öncü gücünün, ekonomik ve politik ilişkilere dayalı bir gerçeklik olduğunu da görmeyerek, İşçi Sınıfı yerine SINIF kavramını görmezden gelerek soyut bir HALK kavramını koyarlar.
Tabi ki bu teorik yanlışlık, kendini bu düşünceye uygun bir örgütlenme anlayışıyla da gösterir.
Bu örgütlenme anlayışı bağlamında ortaya konan eylemler, çoğunlukla İşçi Sınıfından kopuk, bireysel eylemlerdir.
Küçük Burjuva Devrimcileri kendilerini İşçi Sınıfının bir neferi olmaktan daha çok İşçi Sınıfının kurtarıcısı olarak görürler!
Oysa İşçi Sınıfının kurtuluşu kendi ellerindedir.
İşçi Sınıfının kurtulmak için, bir avuç kurtarıcıya gereksinmesi yoktur.
O nedenle hep söylediğimiz gibi YOLUMUZ İŞÇİ SINIFININ DEVRİMCİ YOLUDUR.