GenelBölge

SUÇLU AYAĞA KALK DESEK Mİ?

Hasan H. Yildirim sanatı olabilir

Mustafa Selimi‘n hukuku ne oldu? Hani Hewler hükümeti bir komisyon oluşturacaktı. Mustafa Selimi’nin İran Molla rejimine teslim edenler ortaya çıkarılıp cezalandırılacaktı. Olayın üzerinde bir sene geçti. Bir gelişme olmadı. Anlaşılan bu olay da hazır altı edilmiş. Utanılacak bir durum. Konuya ilişkin yazdığımız ilk yazıyı gündemleştiriyoruz. İkincisini yarın. Sorularımız hala cevap bekliyor. İyi okumalar.

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan….

MUSTAFA SELİM DOSYASI

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

27 Mart 2020 tarihinde, Sakız cezaevindeki mahkumlar isyan çıkarıyor ve 74 kişi kaçmayı başarıyor. İsyanın önderinin Mustafa Selim olduğu söyleniyor. Mustafa Selim, dışarı çıkar çıkmaz Irak-PDK’nin istihbarat örgütü Parastın devreye giriyor. Mustafa Selim‘i alıp Siya Gwez köyüne getiriyor. Bu bir operasyondur ve İran istihbarat örgütü İtlaat‘ın bilgisi dahilinde yapılıyor. Bunun bir amacı var. Yazının ilerleyen bölümlerinde bunu izah etmeye çalışacağız.

Siya Gwez köyü, İran ile Kürdistan’ın güneyi arasındaki sınırda, sıfır noktasında bir köydür. Kürdistan’ın güneyine aittir. Mustafa Salim’in fotoğrafı bu köyün camisinde çekiliyor. Fotoğraf çekilir çekilmez anında Amerika’da bulunan Ali Javanmardi’ye gönderiliyor ve o da hemen bu fotoğrafı sosyal medyaya servis ediyor.

Burada soru şudur: Bu fotoğrafı kim çekti? Çekmesinin amacı neydi? Niye kimseye değil de, Ali Javanmardi’ye gönderildi?

Bu soruların peşine düşersek Mustafa Selim’e karşı kurulan komployu anlayabiliriz. Ve de bu komplonun amacını kolaylıkla çözebiliriz.

Ali Javanmardi, Irak-PDK’nin adamı. Amerika’da Irak-PDK için faaliyet gösteren biri. Adamın işi gücü Irak-PDK karşıtı güçler hakkında dezinformasyon yaratıp, algı oluşturmaktır. Kürd milleti nezdinde bu siyasal güçleri şeytanileştirmektir.

Fotoğrafı çeken Irak-PDK’nin istihbarat örgütü Parastın’dir. Ali Javanmardi’ye gönderenler de onlardır. O da hemen sosyal medyaya bunları servis ediyor. İran tarafından ciddi olarak aranan Mustafa Selim’in Siya Gwez köyü camisinden ne amaçla fotoğrafı çekiliyor ve neden anında sosyal medyaya servis ediliyor? Herkes bu sorunun peşine düşmelidir.

Bunun nedeni bizce açıktır. Kumpas çok daha evvel kurulmuş. Bölgede hakim olan güç YNK‘dir. Önce Mustafa Selim’in YNK bölgesinde olduğu propagandası yapılacak, ispatı için fotoğraf gösterilecek ve İran ile YNK karşı karşıya getirilecektir. Haber kaynaklarımızdan aldığımız bilgilere göre; Mustafa Selim’i Siya Gwez köyüne getiren, fotoğrafını çekip Ali Javanmardi’ye ileten ve aynı zamanda İran’a bildiren de, Irak-PDK’nin istihbarat örgütü Parastın‘dir. Ve bu kesin bilgidir. Hatta, kimi bilgi kaynaklarımızın iddiasına göre, bu komplo, Irak-PDK’nin istihbarat örgütü Parastın ile İran İstihbarat örgütü İtlaat‘ın ortaklığı ile uygulamaya konulmuştur. Amaç Mustafa Selim’i YNK eliyle İran’a teslim ettirmek ve YNK‘yi toplumda rencide etmektir. Özelikle de YNK’deki Lahr Şex Cengi grubunu toplum nezdinde suçlu durumuna sokmaktır. Bunu da başardılar…

Mustafa Selim‘in, Siya Gwez köyünde olduğu anlaşılınca, Pencivin asayişi gidip teslim alıyor. Asayiş sorumlusu YNK’li. İran ile yapılan görüşmeler sonunda, Mustafa Selim kısa bir sürede İran’a teslim ediliyor. Pencavin asayiş sorumlusunun bu işi tek başına yapmasi mümkün değildir. Mutlaka YNK merkezine sorduğu ve izin aldıktan sonra verdiği kesin. Böylelikle YNK Kürd milleti nezdinde suçlu durumuna düşürüldü.

YNK, İran istihbaratı ve Parastın‘ın oyununa geldi ve toplumda epeyce zor duruma düştü. YNK kendisine karşı kurulan bu komployu açığa çıkarabilir mi, çıkaramaz mı; bilemiyoruz. Gerçi, konunun araştırılması için Hewler Hükümeti‘nin onayı ile bir soruşturma komisyonu kurulmuş ama güneyde kurulan komisyonların ne menem olduklarını daha evvelki tecrübelerden biliyoruz. Taraflar arasındaki pazarlıklar ile sorunların üzerinin örtülmesinin tek geçerli akçe olduğu malumumuz!..

YNK, ne kadar yıpranırsa yıpransın, bunu düzeltmenin tek bir yolu vardır: Olayı hasıraltı etmemelidir. Kimin bu olayda bir suçu varsa bulup yargı önüne çıkarmalıdır. Eğer bunu yapmazsa Kürd milleti nezdinde yapılan ihanetin sorumlusu olur. Olay onların üzerinde kalır.

Mustafa Selim olayında YNK Kürd toplumu nezdinde suçlu durumuna düşürülmüştür. Irak-PDK yanlısı basında organize bir şekilde olay işlendi. Bu işte özelikle Irak-PDK kapısında maaş ve ihale alan kuzeylilerin büyük çabası oldu. Bu olay üzerine Irak-PDK ve YNK düşmanlaştırıldı. Bu konuda çok kötü bir sınav verildi. Ama işin tuhaf ve mide bulandırıcı tarafı; bu rolü oynayanların en çok “milli birlik“ çığırtkanlığı yapanlar oluşudur. Irak-PDK aldığını almıştır, amacına ulaşmıştır. Bunun üzerine dün Mesud Barzani kurmaylarıyla yaptığı toplantı sonrası Irak-PDK ve YNK arasında süren sosyal medya savaşına son verin mesajını verdi.

Kuşkusuz Irak-PDK ve YNK dost ve düşman karşısında sosyal medya üzerinde birbirini yıpratmamalı ama bu iş oldu bittiye de getirilmemelidirler. Eğer bu konuda samimi iseler; hukuksal olarak işin peşini bırakmamalıdırlar. Madem hükümetin onayı ile bir araştırma komisyonu kurulmuş, suçlular açığa çıkarılmalıdır. Kimsenin gözünün yaşına bakmaksızın, olay tüm boyutlarıyla açığa çıkarılmalıdır. Eğer hükümet iseler, adalet sahibi iseler; Mustafa Selim’in hukukunu savunmalıdırlar. Ona karşı işlenen ihanet suçu açığa çıkarılmalıdır. Eğer Hewler hükümeti ve de bu olayı medyasında üst boyutlarda ele alan Irak-PDK, işlenen suçun peşini bırakırsa, o da işlenen bu büyük suçun ortağı olur. Kürdistan yurtseverleri olarak bu işin peşini bırakmayacağız. Bu ihaneti yapanlar ortaya çıkarılıp, gereken ceza verilinceye kadar bunu gündemde tutmaya devam edeceğiz. Bugünden sonra, kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın; bu tezgahı kuranların İran istihbaratı İtlaat ve Parastın olduğunu kimseye inandıramazsınız. Nihayetinde ortada bir cinayet var. Bu cinayete yolaçanlar da YNK’nin kendisidir. Çünkü Mustafa Selim’i İran’a teslim eden YNK’nin kendisidir. İran da Mustafa Selim’i zaman kaybetmeden, aleni olarak ipe çekmiştir. Bu operasyonla YNK başındaki Lahor Şex Cengi’ye ayağını denk al mesajı verildi. Zaten, Mustafa Selim operasyonu Lahor Şex Cengi’ye bu mesajı vermek için yapıldı. Çünkü, YNK içinde İran politikalarına en çok karşı çıkan ekibin başı Lahor Şex Cengi’dir. YNK içindeki diğer iki ekipten biri İrancı, bir diğeri de Irak-PDK yanlısıdır. Bu her iki ekibin de Lahor Şex Cengi gurubuna karşı uygulanan bu komplonun içinde olduğuna kuşku duymuyoruz.

Mustafa Selim vakası birçok yönüyle tahlil edilebilir. Mustafa Selim, İran vatandaşı. Kaçak olarak Kürdistan Federe devlet topraklarına giriyor. Uluslararası ve devletlerarası anlaşmalara göre bu suçtur. Irak Federe Hükümeti onu İran’a verebilir. Buna hak ve yetkisi var. Bunun da bir çok yolu var. Eğer sınırda yakalanmışsa bir soruşturmaya gerek kalmadan İran’a teslim etme yasal hakkı var. İkinci yol, ifadesi alınır, konumu açığa çıkarılır, gerekirse tutuklar ve yargılar. Yargılama sonucu ya iltica hakkı tanır, ya da geldiği ülkeye iade eder. Prosedür budur. Bu hem uluslararası ve hem de ülkelerarası anlaşmalarda belirtilmiştir.

Fakat Mustafa Selim’inin durumunu bu yasalar çerçevesinde değerlendirmek doğru değildir. Her şeyden öte biz Kürdler olarak meseleyi böyle ele alamayız. Çünkü, Mustafa Selim bir Kürd yurtseveridir. İran Molla rejimine karşı mücadele etmiş, yakalanmış, cezalandırılarak zindana atılmıştır. 17 yıl cezaevinde kalmıştır. Bir fırsat bulup kaçmayı başarmış ve ülkem dediği ve özgürleştiğini sandığı, Kürd hükümetinin hakim olduğu, güney parçasına ulaşmıştır.

Mustafa Selim‘in kurtarılmış bildiği Kürdistan’ın güneyine ayak bastığı zaman duyduğu sevinci ve hazzı kimse tahmin edemez. O an kendini dünyanın en şanslı ve en mutlu insanı gördüğü kesindir. Fakat bu sevinç uzun sürmedi. Çok kısa bir sürede karabasana dönüştü. İhanete uğradı. Kısa sürede sevinci kursağında kaldı. Düşmana teslim edildi. Düşman göstermelik bir yargılama ile onu ipte salladı.

Bu olan biten hiçbir vicdanın kabul edeceği bir durum değildir. İnsani vicdan bir yana, yurtseverlikle izah edilecek bir durum değildir. Bir yurtsever Kürdün kendilerine Kürd Hükümeti veya gücü diyenler tarafından düşmana verilmesi affedilecek bir şey değildir. Kürd milleti açısından kara bir lekedir. Dünya insanı şaşkın. Kürdler nasıl bu hatayi yapar ve nasıl bu suçu işler diye düşünmektedirler. Utanç verici bir durum…

Bu büyük utancı bazı Kürd siyasal güçleri politika edinmişler. Tarihleri bu suçlarla doludur. Bu nereden kaynaklanıyor? Bu, Kürd siyasal hareketlerinin, Kürd milletinin ezeli ve böyle giderse ebedi düşmanı olan Türkiye, İran, Irak ve Suriye sömürgeci devletleri ile girdikleri kirli ilişkilerden kaynaklanıyor. Bu güçler, bir nevi Kürdistan halkını sömürgecilerimiz adına kontrol etme araçlarına dönmüş durumdadırlar. Öyle bir durum yaratmışlar ki; bu suçu işlemeyi olağanlaştırmışlar. Sanki olağanmış gibi, üstüne üstlük bir de savunmaktadırlar. Geçmiş bir yana, 1967-1968, 1980, 1972, 1996, Şemdin Sakık ve yüzlerce PKK gerillasının teslimi listesi uzayıp gider. Bunun önü de bir türlü alınmaz. Bırakın önünün alınmasını, bu durumu izah etmeye kalkan kim olursa olsun, günah keçisi ilan ediliverilir. Hata ve suç işleyenler haklı olur ama bunu dile getirenler suçlu sandalyesine olurtulur. Ondan sonra da Kürdler niye birlik olmuyor çığırtkanlığı yaparlar…

Mustafa Selim olayı, Kürdistan Federe Devleti’nin niteliğini de bir kez daha gündeme getirdi. Sahi böyle bir yapılanma var mıdır? Olmadığı Mustafa Selim olayıyla bir kez daha anlaşıldı. Orada bir federe devletin, bir hükümetin olmadığı gerçeği bir kez daha ortaya çıktı. Ne var peki orada? Kürd milli servetini kendi aralarında pay eden iki aile ve onlar tarafından paylaşılmış, parçalanmış ve onların otoritesi ve hakimiyeti altında inleyen bir Kürdistan parçası… Biz bunu yıllardır izah etmeye çalıştık. Kürd milletine bu konumlarıyla verdikleri zararı izah etmeye çalıştık. Fakat beynini maaş ve ihale karşılığı rehin bırakan kimi birey ve çevrelerin saldırısına maruz kaldık. Bizi güney düşmanlığı yapmakla bile suçladılar…

O zaman, şunu söyleyelim: Tüm bu olan biten olumsuzluklar bir yana, Mustafa Selim olayında; “yok YNK bölgesiymiş, sorumlu YNK imiş“ vs. Peki, Hewler iktidarı Yalova kaymakamı mı? Bostan korkuluğu mu? Hükmettiği toprak parçasında sözü geçmiyorsa, kendisine nasıl federe devlet veya hükümet diyebilir? Bunu izah edebilecek birileri var mı? Gerçi, bu soruyu çok sorduk ama bir cevap almadığımız gibi, „gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım“ misali, “ben aldığım maaş ve ihaleye bakarım, kim kimi, kim neyi satmış ve almış umurumda değil“ çıkarcılığını kendilerine ilke edinmiş, Kürd millet satıcıları ile karşı karşıya kaldık. Lanet olsun size! Sizin gibi vatan, millet satıcıları oldukça düşmana bile gerek yoktur!..

20 Nisan 2020

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu