Genel

HEYBET AKDOĞAN: MEVSİMLİK KÜRT İŞÇİLERİ

MEVSİMLİK KÜRT İŞÇİLERİ
Sınıflı uygarlık tarihimizden günümüze kadar, emek sömürüsü üzerine inşa edilen devletler, emek sömürüsünü yaşamış oldukları çağın sosyo-ekonomik özelliklerine göre isimlendirmişlerdir.

Emek sömürüsüyle cisimleşen her uygarlık çağının temel koşulu; üst sınıfın, alt sınıfı tüm değerleriyle sömürmesi ve yağmalaması olmuştur. Yazılı tarihten itibaren barbarlık olarak kavramlaşan bu sömürü biçimi, içinde bulunduğumuz modern çağda kendini; kapitalizm ve emperyalizm olarak niteleyen dünyanın tek sorunu hâline gelmiştir.

Medeniyetlerle birlikte barbarlığını en iyi sergileyen ırkların, yağmaladıkları ırkları sömürüsüyle günümüze kadar ulaşan bu sosyolojik olgu, günümüz dünyasında; sömürülen, katledilen Kürt sorunu olarak varlığını korumaktadır. Yağmacı ve ganimet sermayesi üzerinden şekillenen Türk ulus gücü, bütün barbarlığıyla hâlâ mazlum Kürt ulusunu ve emekçilerini sömürüsüyle ve işgalciliğiyle ezmeye devam etmektedir.

Kürt sorununun görünen yüzü olan mevsimlik Kürt işçileri, TC ordusunun yıllardır sürdürdüğü orman yakmalar, hayvancılığın engellenmesi, köylerin boşaltılması sonucu, gittikçe gelişen Kürt emekçi sınıfının ciddi bir yaşam problemidir.

Yaşanılan bu acı durum, Kürtlerin, egemen Türk ulusal burjuvazisi tarafından sömürülmesinin gerçeğidir. T. Kürdistanı coğrafyası yıllardır  işgal eden Türk devletini Kürtlerin vatanı olan Kürdistan’ da yaşam ve geçim alanlarını daraltarak, Kürt halkına karşı uygulamış olduğu işgalci politikalar, Kürtlerin mevsimlik işçilikle emeklerinin ve insani onurlarının sömürülmesine neden olmaktadır.

Neolitik devrimin beşiği olan Kürdistan coğrafyasında, işgalci Türk devletinin uyguladığı politikalar sonucu tarım alanlarının daralması birçok Kürt emekçisinin yerleşik aile düzeninin parçalanmasına neden olup, başka yerlerde, çadırlarda yaşayarak ve salgın hastalıklara yakalanarak çaresiz ve yoksul kalmalarına sebep olmaktadır.

TC devletinin, sermayeye ve sermayeye bağlı ulusal çıkarlara göre hareket etmesi, bütün işçi sınıfının olduğu gibi, Kürt işçi sınıfının da her türlü sömürüye maruz kalmasına yol açmaktadır. Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında yaşanılan Kürt halkının mevsimlik işçi sorunları, yaşadığımız modern çağla büyük tezatlık teşkil eden, Kürt emekçilerinin köleleşmesinin tarihsel olarak devam eden sürecidir.

1950’li yıllardan itibaren birçok Türk ve Kürt asıllı sosyalist romancıların, romanlarına işledikleri mevsimlik tarım işçiliği sorunu, günümüze kadar hâlâ devam eden ve Kürt emekçilerinin hayatını olağanüstü derecede yoksullaştıran bir emek sorunudur. Özellikle Kürt ulusal bilincinin başkaldırısından sonra, Türk devleti tarafından, Kürtlerin her türlü baskıya maruz kalması, Kürtlerin kendi yurtları içinde sömürgeci Türk ulusu tarafından her gün yağmalanmasına ve ilkel çalışma koşulları içerisinde tüm sağlık sorunlarıyla birlikte, kasıtlı olarak kendi alınterleri ile ölüme terk edilmelerine neden olmaktadır.

Aynı zamanda fakir Kürt mevsimlik tarım işçilerinin, kendi insanlarından olan toprak zenginlerine karşı sitem etmeleri, konumuzun bir başka trajik yanıdır. Bütünsel olarak sınıfsal bir sorun olan bu konu, Kürt burjuvazisini eleştirmek adına irdelenmesi gereken ayrıntıları da içermektedir. Mevsimlik Kürt işçilerinin yaşamış oldukları bu sınıfsal sorun, mevsimlik Kürt emekçilerinin toplum tarafından hor görülmesine ve dışlanmasına kadar neden olan, toplumsal çatışmaları da beraberinde doğurmaktadır.

Kürt ezilen emekçileri için artan toplumsal sorunlar, mevsimlik Kürt işçilerinin ölümlerinin bile ciddiye alınmamasına kadar varmaktadır. Mevsimlik Kürt işçilerinin çalışma alanlarında temiz içme suyu bulamamalarına kadar ilerleyen yaşam sorunları, çocuk ölümlerinin artmasına kadar ulaşan sağlık sorunlarını beraberinde getirmektedir.

Türkiye’nin; Karadeniz, Ege, Akdeniz, T. Kürdistanı ve iç bölgelerinde tarım ve inşaat sektörlerinde mevsimlik olarak çalışan Kürt işçilerinin, burjuva basıma  yansıtılmayan bu gerçekleri, egemen devlet sistemi ve egemen iktidar gücü olan AKP tarafından kamuoyundan gizlenilen; Kürt halkının yaşadığı bir başka zulümdür. Mevsimlik Kürt işçilerinin bu durumuna yıllardır sessiz kalmayan HDP ve sosyalist kurumlar, Kürt işçilerinin ve tüm emekçilerin sesi olmaya devam etmektedirler.

Mevsimlik Kürt işçilerinin ölen çocuklarını gömmeye bile müsaade etmeyen Türk ırkçılığı, mevcut AKP ve MHP siyasal güçleri tarafından beslenilmekte olup, toplumsal ve etnik ayrımcılığı şiddetlendiren, ulusal Türk faşizminin gerçeklerini bizlere izah etmektedir.

Bilhassa son zamanların evrensel bir salgın hastalığı olan Covid-19 virüsüne karşı, mevsimlik Kürt işçilerimiz için, TC devletinin hiçbir önlem almaması ve mevsimlik Kürt işçilerimizin; kadın ve çocuklarıyla birlikte ölüme terk edilerek, sağlık güvencesi olmadan çalıştırılmaları, Türkiye ve

AKP iktidarının Kürtlere karşı acımasız duyarlılığını gösteren kasıtlı bir politikadır. Mevsimlik Kürt işçilerinin Türk devleti tarafından kayıt dışı çalışma ve güvencesiz iş koşullarına zorunlu tutulması, Kürtlerin hem etnik konuda, hem de sınıfsal konuda yaşadıkları çaresizliklerin bir kanıtıdır. Birçok araştırma kaynaklarında Kürt işçi sınıfının yaşadığı bu acı gerçeklik, Türkiye’nin tarımsal sorunuyla ilintili olarak anlatılsa da; tarımsal sorunun neden sadece etnik bir halk üzerinde bu derece somutlaştığı ve tarımsal yatırımlara rağmen, Kürt işçi sınıfının neden hâlâ bu tür ilkel çalışma koşullarında çalıştırıldıkları, konunun ulusal ve işgalci boyutunu açığa çıkaran önemli bir hakikattir.

Tarihsel devrimler içinde insanlık hayatının Mezopotamya toprakları içinde yerleşik yaşama geçmesini sağlayan Kürtlerin, günümüze kadar sömürülerek, gerçekleştirmiş oldukları tarihsel neolitik devrimin mağdurları olması; Kürtlerin, sınıfsal bir gerçeklik olan faşizme hâlâ kurban edildiklerini tanıtlamaktadır.

Feodal sistemden, kapitalist- emperyalist sisteme kadar, Kürt halkının, TC’nin işgalciliği altında ezilmesi, Kürtlerin emek ve toprak bakımdan yaşadıkları faşist saldırıların izahıdır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu