Genel
İdeoloji Kavramı belki de tanım çeşitliliği bağlamında en zor anlaşılan kavramlardan biridir.
Terry Eagleton İdeolojinin 16 tanımının yapıldığından bahseder. Hepsinin üzerinde ortaklaştığı genel tanım ise; İdeolojinin insana ve topluma yönelik bir düşünce, inanç sistemi olduğudur.
Umut İLERİ
İdeoloji Kavramı belki de tanım çeşitliliği bağlamında en zor anlaşılan kavramlardan biridir.
Terry Eagleton İdeolojinin 16 tanımının yapıldığından bahseder.
Hepsinin üzerinde ortaklaştığı genel tanım ise; İdeolojinin insana ve topluma yönelik bir düşünce, inanç sistemi olduğudur.
Biz burada İDEOLOJİYİ, Siyasal bağlamında ele alacağız.
Marks İdeolojiyi Alt Yapı, Üst Yapı diyalektik bütünlüğü içerisinde ele alır.
Marks’a göre İdeoloji kabaca, bir kişinin ya da toplumsal kesimin zihninde yer alan, ona egemen olan düşünceler sistemidir.
Demek ki İdeoloji Marksizm’e göre zihne akan, bilinci belirleyen toplumun içerisinde bulunduğu maddi koşullardan bağımsız değildir.
Bu bağlamda baktığımızda; Marks’ın dahiyane bir saptaması vardır!
Üretim Araçlarına sahip olan sınıf aynı zamanda Zihinsel Üretim Araçlarına da sahiptir.
Alman İdeolojisinde bunu şu şekilde belirtir;
“Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda, egemen düşüncelerdir, başka bir deyişle, toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen zihinsel güçtür.
Maddi üretim araçlarını elinde bulunduran sınıf, aynı zamanda, zihinsel üretimin araçlarını da emrinde bulundurur, bunlar o kadar birbirinin içine girmiş durumdadırlar ki, kendilerine zihinsel üretim araçları verilmeyenlerin düşünceleri de aynı zamanda bu egemen sınıfa bağımlıdır. Egemen düşünceler, egemen maddi ilişkilerin fikirsel ifadesinden başka bir şey değildir.”(Karl Marks- Alman İdeolojisi)
Egemen Sınıf bu Egemenliğini üretim araçlarının özel mülkiyetinin sahipliği temelinde, aynı zamanda zihinsel üretim araçlarına da sahip olmasıyla sağlar.
Böylece toplumdaki diğer kesimlerin düşüncelerini de belirleme üstünlüğüne sahiptir.
Toplumda egemen olan düşünceler, o toplumda egemen olan, o toplumda yaşayan insanların birbiri ile girdikleri maddi ilişkilerin düşünsel ifadesidir.
Eğer Devlet bir Sınıf Egemenliği aracı, üretim araçlarını elinde tutan sınıfın diğerleri üzerinde ki baskı ve zor aygıtı ise ve sınıfsal iktidarı elinde tutan sınıf egemenliğini Devleti kullanarak sağlıyorsa, kendisini toplumda egemen düşünsel bir güç olarak ortaya koyabilmek için de Devlet bünyesinde yer alan, ona ideolojik hakimiyet sağlayan İDEOLOJİK ARAÇLARA gereksinimi vardır.
Egemen Sınıf, Sistemin ürettiği ekonomik ve sosyal sıkıntılara karşı yığınlarda oluşan öfke ve hoşnutsuzluğu, Sistem partileri aracılığıyla sistem içerisinde tutarlarken, diğer taraftan, ideolojik aygıtları aracılığıyla yığınların geri bilincine yönelerek, yığınlarda oluşan bu öfke ve hoşnutsuzluğun, vatan, millet, bayrak ve din motifleriyle üzerinin örtülmesini sağlarlar.
Bu şekilde bu soygun ve talan düzeninin devamını sağlar.
Bu motiflerden biride DİN’dir.
Örnekleme yaparsak Din; Egemenlerin sürdürdüğü bu soygun ve talan düzeninden hoşnutsuz kitleleri, sahte cennetler vaad ederek uyutan, uyuşturan, onların bu sisteme karşı duydukları tepkiyi, tepkisizliğe çeviren bir nevi manevi alkoldür.
Bir diğer motif, Ülke Çıkarı, Ulus Çıkarı adı altında servis ettiği VATANDIR.
Egemen Sınıf çıkarlarını VATAN etiketiyle pazarlar.
Tabi Medyanın da rolünü göz ardı etmemek gerek.
Egemen Sınıf Medya aracılığıyla olan olumsuzlukların üzerini örterek, yığınlara pembe tablolar çizer.
Vatan, Millet Bayrak, Din gibi motifleri kullanarak, yığınların geri bilincini şişirirler.
Bu bağlamda Komünistler’in işi, sistemin yarattığı olumsuzlukların yığınlar üzerindeki olumsuz etkisini, yığınlara anlatmak bağlamında kolay gibi görünse de, iktidardaki sınıfın devlet ve elinde tuttuğu zihinsel üretim araçları aracılığıyla, yığınların bilincinde yaratığı bu tahribatı, oluşan bu geri bilinci kırması geçekten çok zordur.
Böyle de olsa, Komünistlerin yapması gereken, vatan, millet, bayrak, din motifleriyle süslenmiş, Ülke Çıkarı, Yurt Çıkarı gibi, yığınlara empoze edilmiş, onların bilincini bulandıran bu geri bilinç argümanlarını kırmaktır.
Yaşanan olumsuz nesnellik, Komünistlere bu konuda, kullanabilecekleri önemli veriler sunmaktır.
İşte o nedenle sürekli söylediğimiz İşçi Sınıfının mücadelesinin, bir biri ile bağıntılı Ekonomik, Siyasal ve İdeolojik alanlarda verilmesi gerektiğidir.
Eğer işçi sınıfı sınıfsal erki karşıtından alacak ve kendi sınıf egemenliğini kuracaksa, mutlaka karşıt sınıfı, ideolojik olarak da mülksüzleştirmek zorundadır.