Gündem

Gerçekten aptalsınız! – 1

Kime diyoruz? Gerçeklere gözlerini kapayan, halka masal anlatan, duygular üzerinde siyasi öngörüde bulunan siyasetçi, aydın, akademisyen, gazeteci, prof. müsveddelerine söylüyoruz. Hani “Birleşe birleşe geliyoruz. Erdoğan’ı koltuğunda edeceğiz, yeni bir sayfa açacağız” diyorlardı ya.

Hasan H. Yıldırım & Hussein ErkanBir 1 kişi ve gözlük görseli olabilir

Kime diyoruz? Gerçeklere gözlerini kapayan, halka masal anlatan, duygular üzerinde siyasi öngörüde bulunan siyasetçi, aydın, akademisyen, gazeteci, prof. müsveddelerine söylüyoruz. Hani “Birleşe birleşe geliyoruz. Erdoğan’ı koltuğunda edeceğiz, yeni bir sayfa açacağız” diyorlardı ya.
Ne oldu? Bu kadar mı öngörüsüzdünüz?
Meğer öyleymişsiniz. İkmale bile kalmadınız, sınıfta kaldınız. Hele youtube üzerinde program yapan, vır-vır konuşan zevat yok mu öngörüsüzlükleri ile çapsız oldukları bir kez daha ortaya çıktı. Bu arada öngörüleriyle mevcut süreci doğru analiz edenlerin olduğunu da teslim edelim. Ama kimse onlara kulak asmadı.
Biz demiştik. Ne demiştik?
Dört seneden beri şu iddiada bulunduk. AKP ve bileşenleri iktidarı seçimle devretmeyeceğini söyledik. Ya oy çalarak ya darbe yaparak. Fakat geniş bir çevre bunun aksini iddia etti. “Seçimi kaybedeceğini anlayan iktidar” ile başlayan cümlelerle kazanılacağını sandılar. Hayat pahalılığı, hak, hukuk ve adaletsizliğin olmayışı bu iktidarın sonunu getireceğini iddia edip durdular. Buna sokak röportajlarına ve anket sonuçlarına dayandırdılar. Burada unutulan bir şey vardı. Devlet mekanizmasının rolü.
Bizim iddialarımız açık ve netti. İddialarımızdan öte olan biten gelişmeler ortadaydı. Bazı olaylara dikkatinizi çekmek istiyoruz. Bu gelişmelerden sonra Erdoğan’ın başını çektiği “Cumhur İttifakı” iktidarı seçim yoluyla devreder mi diye kimse düşünmedi. Kimse buna kafa yormadı. Kafayı ekonomik kriz, mutfak yanıyor, dolar yükseliyor, hırsızlık yapıyor, devlet kurumlarının içini boşalttı, bu, şu adamın malına çöktü, şu bu ankete göre AKP’nin şu kadar oyu düştü, sokak röportajlarına bakarak Erdoğan’ın gidici olduğuna hükmedildi.
Fakat devletin kimin elinden olduğuna dikkat edilmedi. Ordu, MİT, polis, bürokrasi, cami, tarikat, Sadat ve Cihatçıların rolü görülmedi. Dahası Anadolu toplumun durduğu yer doğru tahlil edilemedi. Zannettiler ki halk sandığa gidecek, mevcut tek adam sisteminden bıkmış, oylar muhalefete verilecek ve böylece Erdoğan yönetimi devrilecek. İşte bu işler böyle olmuyor. Dünyada bunun sayısız örneği var. Dünyada açlık nedeni ile hiçbir sistem değişmemiştir. Hele de seçimle. Hiçbir diktatör hele İslamcı bir yönetim seçimlerle iktidardan düşmemiştir. Ya içten askeri bir darbe ile Mısır’da olduğu gibi, ya da dışardan bir askeri müdahale ile düşürülebilir kuralı görmemezlikten gelindi.
Şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefete karşı nasıl davrandığına bazı olmuşluklar üzerinden izah etmeye çalışalım. Bu mantık sahibi bir iktidarın seçimle iktidarı devretmeyeceğini 14 Mayıs 2023’teki seçimleriyle zaten ortaya çıktı. Sonucun bu olacağını 2018’den beri izah etmeye çalıştık. Ama kimseye dinlettiremedik. Sonuç ortada. Buraya varılacağı AKP iktidarının icraatlarında zaten beliydi.
İcraatları ne mi idi? Bakalım.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 21 Nisan 2019’te PKK tarafından öldürülen sözleşmeli er Yener Kırıkçı’nın cenazesine katıldı. Cenazeye Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler de katılmıştı. O ortamda “PKK dışarı” sloganı patladı. Ardında bir grup Kılıçdaroğlu’na yumruk ve tekmelerle saldırıya geçti. Saldırı organizeliydi. Saldırının arkasında Hulusi Akar vardı. Saldırı sonrası yaptığı şu açıklama açık ve nettir. Hulusi Akar: “Arkadaşlarım, şehidin mekânı cennet olsun. Allah anasına, babasına, silahlı kuvvetlere, sizlere sabır versin. Şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz, tepkilerinizi verdiniz. Şimdi sükûnetle Yener’in evine gidiyoruz. Annesine, babasına taziyelerimizi bildirmek üzere burayı boşaltıyoruz.”
CHP ne yaptı? Bunu görmemezlikten geldi. İçişleri Bakanını hedef gösterdi. Taraftarları, “Soysuz istifa!” sloganları attı. Sonrasında Kılıçdaroğlu, “Bu saldırı bizi yıldıramaz” dedi. CHP olayı burada noktaladı ama iktidar bunu sopa olarak sürekli kullandı.
27 Ekim 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’deki grup toplantısında linç videosunu gruba izlettirdi. “11 yıllık mağlubiyetlerden hiçbir ders çıkarmayan” ifadesinin yer aldığı bölümde linç anı verildi. Videonun sonunda yine Kılıçdaroğlu için “Millete hesap verecektir” denildi. Muhalefet bundan da ders çıkarmadı. Verilen mesajı doğru okuyamadı. “Birlikte geliyoruz, yeneceğiz“ deyip durdu. Recep Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği İhvanı Müslüm geleneğinin ne yapacaklarını ciddiye alınmadı. Hezimet ortada.
Mayıs 2021’de İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Rize’ye yaptığı ziyarete bir saldırıya uğradı. Akşener, Rize’de saldırıya uğradığında Erdoğan; “Gelin hanım bunlar iyi günlerin” dedi. 10 Ağustos 2021’de Sivas’a yaptığı esnaf ziyareti esnasında ikinci kez saldırıya uğradı. Bu saldırı karşısından da Erdoğan aynı dili kullandı. Bu dil ile Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefete karşı tutumunu açık ve net olarak dile getiriyordu. Söylemlerini tehdit üzerine kurmuştu.
Meral Akşener’in evi basıldı. Ne olmuştu? MHP lideri Devlet Bahçeli, “Bu hanımefendiye son ihtarım, bölmek ve yok etmek istediğin MHP’ye karşı sinir ve sınırları ihlal eden vandal tutumuna devam edersen sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın. Demedi deme!” dedi. Bunun üzerine İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in evinin önüne gelen MHP’liler “Bozkurtlar burada” diye slogan attı. Hakaret ve tehdit savurdular. Bunlar hakkında dava açıldı. Yargılandılar. Mahkeme, “tehdit” ve “hakaret” olarak nitelendirilen sözlerinin yasada suç olarak tanımlanmadığını gerekçe göstererek tüm sanıkların beraatına karar verdi. Erdoğan’ın öncülük ettiği “Cumhur İttifakı”nın hukuk alanındaki tutumunun sonucu. Muhalefete geçiş yok yaptırımıdır.
AKP iktidarı ve birleşenleri tarafından, Meral Akşener’i “Millet İttifakı”dan koparılması için çok girişimlerde bulunuldu. İyi Parti’nin “Millet İttifakı”ndan kalması karşısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Beni kendinle uğraştırma” tehdidinde bulundu. Erdoğan, 30.03.2023’te A Haber tv’de yaptığı açıklamada “Meral Hanım. Bizim adımıza dikkat et. Benim adım Tayyip, soyadım da Erdoğan. Erdoğan’a da dikkat et. Tayyip ismine de dikkat et. Konuşurken buna göre konuş.” Bunlar yabana atılacak söylemler değildi. Bunun pratik yansıması olacaktı. Erdoğan’ın bu tehditinden bir gün sonra 31 Mart 2023 tarihinde İyi Parti’nin Merter’de bulunan İstanbul İl Başkanlığı’na silahlı saldırı oldu. Bu tesadüf müydü? Elbette hayır!
Olan biteni doğru okuyan her sağduyulu insanın göreceği bir sonuçtu. Ama muhalefet ve onları destekleyen çevreler bunun ne anlama geldiğini anlamadan “birleşerek geliyoruz kazanacağız” gibi koru nara atmayı siyaset edindi. Sonuç ne oldu? Büyük hezimet.
En son İBB Ekrem İmamoğlu Erzurum’da bir miting yapmak istedi. Kendisine bir grup tarafından iki taş atılınca arkasına bakmadan sıra kadem bastı. Bu ruh haliyle mi Erdoğan’ı iktidardan düşürecekti? Buna kargalar kıçıyla güldü.
Devamı var…

Erdoğan Ateşin

Profilinizi oluşturmak için, biraz hayat hikayenizi anlatın. Bu alan, herkesçe görünebilir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu