Genel

CHP KUŞ MU DEVE Mİ?

Ahmet HULUSİ KIRIM

 

CHP KUŞ MU DEVE Mİ?

Ahmet HULUSİ KIRIM

“Majestelerin muhalefeti” CHP, seçim yenilgisinden sonra bir kez daha kurultaya gidiyor. Kendisine oy veren seçmenin büyük çoğunluğu, uzun zamandır umudu kesmiş olsa da son seçimde de görüldüğü üzere, programında yazılı “sosyal demokrat” değerlere kanan kitlelerin ehven-iş şer boş hayali sayesinde, % 25 oyla hala ayakta kalabiliyor.
CHP, Türkiye’nin kendisine has bir partisidir. Kendisini hem halk hem de devlet olarak gören, tepeden inme metotların hala işe yaradığını düşünen BAAS benzeri bir partidir. Başlangıçta devletin resmi ideolojisinin partisi olarak inşa edilmiş,1960 sonrası dünyada devrimci rüzgarların esmesi nedeniyle halkın gelişecek muhalefetinin önünü kesmek için kendisini değiştirmeden İnönü zamanında ortanın soluna yerleşmiş, en nihayetinde de, paraşütle partinin başına getirilen kerameti kendinden menkul Bay Kemal tarafından “dünyada sağ ve sol kalmadı” yalanıyla ne idüğü belirsiz, kimliksiz bir rotaya sokulmuştur.
Emek-sermaye çelişkisi kapitalist sistemin baş çelişkisidir. Burjuvazi olduğu müddetçe de işçi sınıfı var olacaktır. Kendisini “sol”,”ilerici” olarak tanımlayan güçler üretim biçimini değiştirmek isterler ve emek-sermaye çelişkisi sorununa emekten yana yaklaşırlar. Bir siyasi partiyi “sol”,”sosyal demokrat” yapan, temel çelişkinin çözümüne getirdiği önerilerdir. Sol siyasal güçlerin temel işlevi, bu nesnel talepleri çalışan kitlelerin bilincine taşıyarak öznel taleplere dönüştürmektir.
CHP yakın siyasi geçmişinde, 1982 darbe anayasasını savunarak, demokratikleşme adımlarında SEVR paranoyasıyla kitleleri korkutarak, Kürt sorununun barışçıl çözümünde askeri çözümleri savunarak, Demirtaş ve öteki milletvekillerinin tutuklanmasının yolunu açarak, G.Kürdistan’a askeri harekat yapılmasını onaylayarak, KKTC’nin kendinden menkul “bağımsız devlet” kalarak çıban başı olmasını önererek, azınlık vakıflarının mallarının gasp edilmesini savunarak, yakıcı sorunlarda düzeni ve rejimi koruyabilmek adına cansiperane mücadele eden devletin resmi ideolojisinin bir partisidir. CHP sayesinde siyasi literatüre “AMMA” lı yeni bir kavram girmiştir. Demokratikleşmeye taraftarım amma, yeni bir anayasaya taraftarım amma, Kürt sorununun halline taraftarım amma… Bu liste uzar gider.
Mayıs seçim sürecinde CHP, siyasal mücadelesini şeriat,laiklik,pahalılık,milliyetçilik,AKP gitsin ekseni üzerinden yürütmüş,sol değerler olan düzen,sömürü,emek,fırsat eşitsizliği,gelir dengesizliği gibi kavramları ağzına bile almamıştır.Ülkemizde İMF ve Dünya Bankası koşullandırmaları altında sürdürülen Neo Liberal politikaları savunarak emeğin taleplerini iktidar platformuna taşımamıştır.
Mayıs seçimlerinde Kürt milliyetçiliğine karşı kabartılan Türk milliyetçiliği sahiplenilmeye çalışılmış, faşist İYİ Parti, İslamcı SAADET Partisi, DEVA,GELECEK,DP gibi sağcı partilerle millet ittifakını oluşturmuş, bu yetmemiş gibi son olarak ırkçı faşist Ümit Özdağ ile işbirliği yapmıştır.Üstüne üstlük birde ortaklarına haber vermeden Üzdag’a İçişleri Bakanlığı dahil 3 bakanlık ve MİT müsteşarlığını vaat ederek siyaseti iyice pespayeleştirmiştir. Aşırı sağcı ve geçmişi karanlık birtakım kişilerin son seçimde milletvekili listelerine alınmasında tereddüt edilmemiştir. Ancak estirilen rüzgar kendisine değil bu söylemlerin gerçek sahibi cumhur ittifakına yaramıştır. Yolsuzluk, vurgunlar konusu popülist yaklaşımlara kurban edilmiş, kriz içerisinde olan ülke ekonomisine çözüm olarak neo liberal politikalar savunularak, NATO’nun genişlemesine yeşil ışık yakılarak,Ukrayna’ya arka çıkılarak Batı emperyalizmine güvence verilmiştir.
CHP, demokrasinin laik cumhuriyetin tamamlayıcısı olduğunu kağıt üzerinde kabul etse bile, ülkenin ne olduğu belirsiz “özel koşulları” sebebiyle demokrasinin cumhuriyet için tehlike oluşturacağını düşünenlerin partisidir. Bu partinin yöneticileri emekten yana görünseler dahi, devletin çıkarlarının emeğin çıkarlarından önde geldiğini kabul ederler.
İdeolojik devletin bürokratik partisi son seçimlerde de majestelerin muhalefeti bay Kemal liderliğinde, sol seçmeni de peşine takarak tarihi fonksiyonunu bir kez daha yerine getirdi. Üst aklın stratejisi doğrultusunda, seçilme olasılığı en zayıf aday olmasına karşın ortaklarına kendini dayatarak seçim mağlubiyetinin baş aktörü oldu.
Devletin resmi ideolojisinin partisi CHP’nin niteliği bu derece belirginken, kitleler özellikle de dünyaya soldan bakanlar, CHP kuş mu deve mi tartışmasını bir yana bırakıp, artık aldanmaya son vererek emek cephesinin yanında yerlerini almalıdır.

31.07.2023

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu