Genel

KEMALİST İKTİDAR DÖNEMİ:

4.Bölüm (Devam edecek…)

Kemalist iktidar döneminde hakim sınıflar iki büyük gurubu oluşturmaktaydılar. Birinci gurup 1908 ‘den itibaren Emperyalizmle işbirliğine girişen ve işbirliğini gittikçe artıran Müslüman Türk Komprador burjuvazisi ve toprak ağaların , büyük toprak sahiplerinin bir kısmı, memurların ve aydınların en üst imtiyazlı tabakası Kemalistlerdir.
İkinci gurup Osmanlı feodal monarşist devletten kalan azınlık milliyetlerden olan Komprador burjuvazi, ağalar ve büyük toprak sahiplerinin diğer bir kısmı.

  1. Muhalefetteyken ekonomide dışa bağımlılık zincirini kıracağından söz ederken, iktidara geldiğinde emperyalist devletlerden kredi dilenmeye başladı. Buna karşılık özellikle ABD emperyalizmin denetimindeki IMF ( Uluslar arası para fonu) aracılığı ile emperyalist ülkelerin bildirdiği ağır şartları kabul ettiği gibi TL nin değerini yüzde 37’e yakın bir oranla düşürdü. Diğer yandan bir tarım ülkesi olan Türkiye ‘de devlet resmî kurumlarının açıklamaya göre tarımda üretim artışı yüzde 2.5-3 olmuştur. Bu Cumhuriyet döneminin en düşük oranıdır.
  2. Yapılan istatistiklere göre 1978’in ilk 6 ayında toptan eşya fiyatlarında artış yüzde 50 olmuştur.
    Bunun yanında işsizler ordusunda büyük artış görülmüştür. 1978’in Ağustos ayında en yüksek seviyeye ulaşmıştır. İş ve işçi bulma kurumuna müracaat eden işsiz sayısı yüzde 17 artmıştır.
  3. Ecevit hükümeti TÜRK-İŞ ve DİSK ile toplumsal anlaşma adı altında, işçi sınıfına ağır darbeler indiren ve işçi sınıfının devrimci mücadeleni baltalayan bir peoğram sunmuştur.
    TÜRK-İŞ adına anlaşmayı imzalayan Halil Tunç şöyle demiştir. “ bu anlaşma Türk toplumunun refahını adaletli olarak artıracaktır . Ve işçilerin yönetime katılmasını gerçekleştirecektir.” Bu demeç şu anlama gelmekteydi bundan böyle ücret artışları kesinlikle olmayacak ve gerçek ücretler düşecektir. Bunun ötesinde işçinin emeğinin üretlinliğinin artışı ücret hesaplanmasına hiç bir şekilde yansımayacak, işçi ( örneğin makinalaşma sonucu) aynı zamanda daha fazla değer de yaratsa bu durum işçinin aldığı ücreti etkilemeyecektir.
    Diğer bir anlamda kamu kesiminde iş yeri düzeyinde toplu sözleşmeyi tümüyle ortadan kaldırmakta, iş kolu düzeyinde sözleşme ilkesini kabul etmektedir. Görülüyor ki işçi sınıfına vurulan darbeler çok ağırdır. Ne yazıkki TÜRK-İŞ ile DİSK yöneticileri işçi sınıfını Komprador patron-ağa devletinin çıkarları uğruna gurur duyan demeçler vermektedir.
  4. Ecevit hükümeti iş başına geçerken dar gelirli memurlara “ örgütlenme özgürlüğü ve maddi hayat şartlarının iyileştireceğini vaad etmiştir.” Ozan Mehmet Erdoğmuş Ecevit için şöyle sesleniyor.
    Ecevit işçinin neyi
    Kayırır paşayı beyi
    Faşizmin koltuk deyneği
    Misler misler reformistler
    Sayenizde gezer itler.
    Ecevit iktidara gelince ilk önce örgütlenme özgürlüğünü kaldırmış, getirilen zamlarla dar gelirli memurları yaşam pahalılığı içinde boğmuştur.
  5. Ecevit hükümeti biz yurt dışında bulunan zor şartlar altında ülkesine toprağına sevdiklerine hasret yaşam mücadelesi içinde bulunanların hiç bir ekonomik demokratik taleplerine el uzatmamış, hiç bir çözüm getirmemiştir. Ama diğer taraftan bağır bağır bağırarak dış ülkelerde çalışmak için sürgün edilen işçilere devletimizle el ele vererek, devletimizi dövüz darlığından kurtaracağına inancımız sonsuzdur diye konuşmuştur. İşte patron-ağa devletinin içine düştüğü ekou bunalımdan kurtulmak için onların temsilcisi Ecevit hükümetinin karga gibi şakımasıdır. Bizlerin hiç bir ekonomik demokratik taleplerine çözüm getirmeyen iktidarlar ancak biz yurtdışında çalışan işçileri dövüz makinası temelinde gördüklerinin açık belirtisidir.
  6. Ecevit hükümeti Komprador patron-ağa devletinde iktidar olduğundan bu yana çeşitli bölgeleri “ askeri yasak bölge ilan etti ve çeşitli şehirlerde zaman zaman 24 saatlik sokağa çıkma yasağı konmuştu” bu da yetmiyormuş gibi Komprador Patron-ağa sınıfının çıkarlarını daha iyi koruyabilmek için uzun süreli sıkıyönetim ilan edilmiştir.
    Güya sıkıyönetimle anarşiyi , kitle katliamlarını önleyecekmiş, suçluların yakalanması için tedbirler alınıyormuş, gerçekten hakim sınıflarının “anarşi” diye yutturdukları, anarşi mi yoksa halkımızın vermiş olduğu mücadelesi mi?
    Gerçekten alınan tedbir kitle katliamı yapan Faşistlerin mi, yoksa emekçi halkımızın kurtuluş mücadelesini sürdüren DEVRİMCİ AVI mı?
    Ecev itin sahte reformist “ orta solu proğramı altında CHP halkın muhalefetini kendi iktidar emelleri için kullanmaya çalışıyordu. Ama halkın günden güne gelişen ve yer yer silahlı mücadeleye dönüşen muhalefeti karşısında Komprador burjuva ve toprak ağalarının değişik gurupları sıkıca birleşerek ve 12 MART muhtırası ile açık FAŞİST DİKTATÖRLÜĞE geçtiler,
    (Gelecek bölümde 12 Mart muhtırasının sevenlerini anlatacağım)
  7. Bölüm (Devam edecek …)

GAZETE KÖK AVUSTRALYA
HÜSEYİN BİÇER
20/10/ 2021
Victoria/Melbourne

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu