Genel

EMEK GÜCÜNÜN DEĞERİ NEDİR?

Bütün öteki metalarda olduğu gibi, emeğin değeride onu üretmek için gerekli EMEK miktarı ile belirlenir.
Bir kimsenin emek gücü ancak onun yaşayan kişiliğinde var olur. Bir kimsenin kendini yetiştirmede ve yaşamını sürdürmek için belli miktarda geçim araçları tüketmesi gerekir.
Ama insanda makina gibi yıpranır ve onun yerine başkasının olması gerekir. Emek pazarında onun yerini alabilsin ve emekçiler soyunu sürdürüp gitsin diye, kendi öz geçimi için gereksinime duyduğu geçim araçları ve belli sayıda çocuk yetiştirmesi için belli sayıdaysa geçim araçları gereklidir. Ayrıca emek gücünü geliştirmek, belli bir beceri kazanmak, için bunun dışında kalan miktarda değerler de harcanmalıdır.
Amacımız bakımından, eğitim ve gelişme maliyetleri önemsiz olan ortalama emeği dikkate almamız yeterli olacaktır.
Ama genelde, bu fırsattan yararlanarak,
Farklı nitelikteki emek güçlerini üretim maliyetleri nasıl değişiyorsa, farklı sanayi dallarında kullanılan emek güçlerinin değerlerininde farklı olmak zorunda olduklarını belirteyim.
Dolayısıyla ücretlerdeki eşitsizlik sistemi, bir yanılgıya, hiç bir zaman yerine getirilemeyecek, akla aykırı bir isteğe dayanmaktadır. Bu kapitalist sistemin kaynağı, öncüleri kabul edip vargılardan kaçan hatalı ve yüzeysel Radikalizmdir.
Ücret sisteminde, emek gücünün değeri bütün öteki metaların değerleri gibi belirlenir. Değişik türden emek güçleri nasıl ki farklı değerlere sahipse, ya da üretimleri için farklı emek miktarı gerekiyorsa, emek pazarında farklı fiyatlara sahip olmak zorundadırlar.
Ücret sistemi altında, eşit ya da hatta adil ücret sisteminde bulunmak, kölelik sistemi temeli üzerinde özgürlük istemekle aynı şeydir.
Sorun biZim neyi haklı ya da adil bulduğumuz değildir.
Soru şudur: Belli bir üretim sisteminde, zorunlu ve kaçınılmaz olan nedir?
Emek gücünün değeri, emek gücünün üretimi geliştirmesi, bakımı ve sürdürülmesi için gerekli birincil nesnelerin değeri tarafından belirlenmesidir.
Elbette ücret isyanı kapitalizme, sermayeye karşı çok temel önemdedir.
Ama Karl Mark’ ın da dediği gibi ücret isyanı ancak ücretlilik sistemine karşı bir isyana dönüşürse kapitalizm ve sermayeye karşı bir isyana dönüşebilir. O halde isyanı büyütmeliyiz. Bunun yolu da örgütlü mücadeleden geçer.
Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanlar kurtuluşunuz kendi eserini olacaktır. Bu böyle biline…

Gazete Kök /Avustralya
HÜSEYİN BİÇER

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu