BölgeGenel

HALEPÇE KÜRD SOYKIRIMI UNUTULMAMALI, HALEPÇE-ENFAL SOYKIRIMLARI ve İHANET!

Hasan H. Yildirim & Hussein Erkan

Ezilen ve baskı altında olan milletlerin siyasal güçleri bağımsızlık için mücadele ederler. Fakat Kürd siyasal hareketleri bağımsızlık önünde engel olmayı politika edinmişlerdir. Kimi bağımsızlık dönemi bitti, bir kardeşlik edebiyatı tuturmuş gidiyor, kimi sahte milliyetçilik ve bağımsızlık söylemi ile bağımsızlığı engelemek için ne gerekiyorsa onu yapıyor. Ondan sonra kalkıyoruz diyoruz ki haklarımız niye verilmiyor diye sızlanıp duruyoruz.

Bu konuda çok şey söylenebilinir. Fakat biz bu yazımızda sadece işlenen bir ihaneten söz etmek istiyoruz. Birkaç gündür yıldönümü nedeniyle Enfal soykırımın üzerine yoğun bir tartışma yaşandı. Kuşkusuz Enfal soykırımı unutulmamalı, sürekli canlı tutulmalıdır. Kitlelerin beynine kazınmalıdır. Düşmana karşı kin ve nefret geliştirilmelidir. Çünkü düşmandan kurtulmanın bir yolu budur.

Enfal soykırımını gerçekleştiren diktatör Saddam Hüseyin’in başında olduğu sömürgeci Irak devletidir. Bu soykırımı gerçekleştiren sadece Saddam Hüseyin’in kendisi değildir. Devlet mekanizmasının almış olduğu bir karardır ve Kürdistan’ı Kürdsüzleştirme ve Araplaştırma hareketidir. Amaç budur. Bu operasyonu Irak ordusu, diğer militer güçler ve Irak’ın devşirdiği Kürd ihanetçileri tarafından gerçekleştirmiştir. Bu soykırım operasyonun başında da Irak Genelkurmay Başkanı Nizar Xarzeci denilen ırkçı Arap vardı. Bu zat Enfal ve Halepçe soykırımı boyunca Irak Genelkurmay Başkanı idi. Enfal ve Halepçe soykırımın birince derecede uygulayıcısıydı.

Bunu her Güneyli bilir. Dünya alem bilir ama Enfal ve Halepçe soykırımı yıldönümü nedeniyle ax-wax diyen çoğu Kuzeyli Kürd bunu bilmez. Ne acı bir durum. Bundan daha acı olan durum bu adamı temize çıkarmak için Irak-PDK, YNK ve Hizbi İslami Kurdistan’ın verdiği referanslardır.

Nizar Xarzeci, Kürdistan’da gerçekleştirilen soykırımların birinci derecede sorumlularından biri olmasına karşın Irak devletinin Kuweyt’i işgal etmesine karşı çıkmış ve Saddam Hüseyin ve yönetimle ters düşmüştür. Kendisinin öldürüleceği korkusuna kapılarak Musul’dan Akre’ye gelir. Irak-PDK’ye sığınır. Onların yardımıyla Zaxo üzerinden Danimarka’ya gidip iltica eder.

Bunu öğrenen Halepçe ve Enfal mağdurlarının akrabaları Danimarka devleti nezdinde Nizar Xarzeci’nin Halepçe ve Enfal soykırımından birici derecede sorumlularından biri olduğu konusunda şikayete bulunuyorlar. Bunun üzerine Danimarka devleti Nizar Xarzeci’yi tutuklar ve hakkında dava açar. Mahkemede Halepçe ve Enfal kurbanlarının yakınları Nizar Xarzeci’nin Halepçe ve Enfal soykırımından sorumlu olduğu konusunda ifade verirler.

Halepçe ve Enfal kurbanları bu sorumlu davranışlarına karşılık Irak-PDK, YNK ve Hizbi İslami Kurdistan, Nizar Xezreci’nin suçsuz olduğuna dair Danimarka Adalet Bakanlığına teminat mektubunu yollarlar. Oysa Saddam Hüseyin’e yargılandığında Halepçe’yi kimyasal silahlarla bombalaması konusunda kendisine sorulan soruya; “Ben Halepçe’nin kimyasal silahlarla bombalamasının emrini vermedim. Nizar Xerzeci’ye sorun,“ diye cevaplar.

Sonuç olarak Danimarka mahkemesi Irak-PDK, YNK ve Hizbi İslami Kurdistan’ın Nizar Xarzeci’nin Halepçe ve Enfal soykırımından suçsuz olduğu konusunda verdikleri teminat mektupları nedeniyle serbest bırakılır. Böylelikle uluslararası bir mahkemede Halepçe ve Enfal soykırımı resmileşmesi engellenmiş olur. Bunu sağlayan Kürdistan’ın Güneyi’nin üç büyük partisi oluyor. Biz buna ihanet dediğimizde ortalıktaki çakal-çukallar “Amanım Güneyli parti düşmanlığı yapılıyor,“ diye ihanetin sözcülüğüne soyunuyorlar.

Bitmedi. Enfal soykırımında Irak ordusu ve militer güçlerin önüne katılıp ev, ev dolaşıp yurtsever halkımızı toplatan, işkence eden, diri diri toprağa gümen Müşteşarları afeden ve onları kendi aralarında paylaşan, kanatları altına alan Irak-PDK ve YNK’yi vatana, millete, şehitlere ihanet ettiğinin altını çiziyoruz. Enfal soykırımında birfiil görev alan Müşteşarlar bugün ya general maaşıyla emeklidirler, ya da Irak-PDK ve YNK kurumlarından sorumluluklar yapmaktadırlar.

Hatta kendilerine özel ordular kurma yolunu açmışlardır. Onlar sevki sefa sürerken milli kurtuluş mücadelesi veren peşmerge ve yakınları sokaklarda kokmuş Türk malını satmaya mecbur bırakılmışlardır. Şehit peşmerge aileleri çöplüklerde yiyecek arama durumuna düşürülmüşlerdir. Millilik bu mudur? Yurtseverlik bu mudur? Kuşkusuz değildir. Bu ihanetin daniskasıdır. Maaşlılar, rantçılar, ihaleciler tarafından yere, göğe sığdıramadıkları “Ulusal damar“ dedikleri tamda bu rezaletin sorumlularıdır.

Düşünün hele. Sakince, aklıselimce niye milletleşemiyoruz, niye devletleşemyoruz diye. Bunun nedeni şudur: Eskiden sömürgeciler Kürd milletini denetimine aldıklar, bey, ağa, şeyh ve dedeler vasıtasıyla yönetiyordu. Şimdi ise kendilerine Kürd partisiyiz diyen ihanet şebekeleri vasıtasıyla bunu sürdürüyorlar. Sömürgeci devletler zarar görmesin diye Kürd milleti satılıyor.

Soykırımlara uğramış şehitlerin kanı satılıyor. Sadece Nizar Xarzeci olayı bile bunun somut kanıtıdır. Irak-PDK, YNK ve Hizbi İslami Kurdistan’nın verdiği teminat mektupları sömürgecilerimizin istemidir ve sözde bu Kürd partileride bunun noter görevini yerine getirmişlerdir.

Hani deniliyor ya: 1992 yılından bu yana Kürdistan’ın Güneyi’nde birfiil yönetimde olmalarına karşılık iki köyü niye birleştirmiyorlar. Milletleşme ve devletleşme mantığı olmayınca birleştiremezler. Ancak kurdukları mafya hanedanlıklarıyla Kürd millet servetini hortumlarlar, hukuksuzluk yaparlar, sömürü ve baskı mekanizmasını kurarlar, sömürgecilerin taşeronu görevini yaparlar. Sömürgeciler adına Kürd milletini zapt-ı rapt altına alırlar.

Böylelikle sırtını sömürgeciye dayayarak aile saltanatını korurlar. 1992 yılından bu yana yapılan tamı tamına budur. Bunlar milli duygularını yitirmişler. Dini, imanı para olmuş. Bunlar para için satmayacakları bir değer yoktur. Bu değilde milletleşme ve devletleşme politikaları olsaydı Nizar Xarzeci’nin cezalandırılması için mücadele ederlerdi.

İsraillilere bakın. Hitler döneminde Yahudi soykırımına katılan ne kadar katil varsa dünyanın öbür ucunada gitse, yıllarca kendini gizlesede sürekli arandıkları ve tespit ettiklerini yakalayıp cezalandırdıkları gerçeği var ortada. Peki ya bizim Kürd partileri ne yapıyorlar? Mahkemesi süren Halepçe ve Enfal soykırımlarının birinci derecedeki baş sorumlularından olan bir katilin serbest kalması için “suçsuzdur“ teminat mektubu veriyorlar. Bundan daha utanç bir durum yoktur. Yapılan ihanetir.

İhaneti yapanlar belidir. İhaneti savunan ve meşrulaştıran çakal-çukallarda vardır. İşin tuhaf tarafı nedir biliyor musunuz? Bu ihanetçiler Halepçe ve Enfal soykırımlarının her yıldönümünde timsah gözyaşını dökmektende geri kalmıyorlar. İkiyüzlülük dedikleri bu olsa gerek. Lanet olsun ülke, millet, şehit satıcılarına.

Siz dünyada milletini soykırımdan geçiren sömürgeci bir devletin Genelkurmay Başkanı bu suçtan yargılanırken kurtaran siyasi bir parti işitiniz mi? İşitmiş olamasınız ama Kürd siyasal partileri bu suçu işlemişlerdir. Enfal şehitlerine ihanet etmişlerdir. Bunlar mı bağımsızlık ilan edecekler? Akılı olun. Bunlar ancak birey, aile, aşiret, parti çıkarları için ülke, millet ve şehitleri satarlar.

Tüm bu pisliklerine, Kürdistan’ı sömürgeci ülkelerin ekonomik sömürü alanına, askeri işgaline yol veren, istihbarat karakolları açmalarına ve serbest faaliyet göstermelerini sağlayan, Kürd millet servetini sömürgecilerimizle birlikte hortumlamalarına, çalıp-çırpmalarına, hukuksuzluklarına, soygun ve baskı sistemlerine rağmen Güneyli siyasal güçlerin şahsında yurtseverlik keşfeden çakal-çukallara duyurulur.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu