Genel

HAİNLİK ve SUÇ

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

Birçok kavramı karıştığımız gibi hainlik ve suçuda birbirine karıştırılıyoruz. Çoğu zaman aynı anlamda kullanıyoruz. Oysa bu iki kavram farklı durumları ifade etmektedir.

Biz ne yapıyoruz?

Birisi kişiliğimize az veya çok saldırıyorsa onu hemen hain ilan ediyoruz. İki siyasal parti, örgüt veya lider birbirlerine zarar veriyorsa birini hemen hain ilan ediyoruz. Bu doğru değil. Buna hainlik denilmez. Suç işledi denir. Ne kadar ağır olursa olsun o suç hainlikle eş tutulamaz. Çünkü değildir.

Sevgiliye, dosta, kardeşe ve arkadaşa bir zarar vermişsen buna suç denir. Aynı sorunu çözmeye çalışan iki gücün birbirine karşı az veya çok zarar vermeside suçtur ama bu hainliklle ifade edilemez. Ne kadar ağır olursa olsun buna hainlik denilmez. Hainlik farklı bir şeydir.

Hainlik, düşmanla birlikte ülkene, milletine, halkına, milli mücadele veren herhangi başka bir harekete zarar vermek demektir.

Suçun zaman aşımı ve afı vardır ama hainliğin zaman aşımı yoktur. Afıda yoktur. Hainlik onarılmaz, sulandırılmaz ve afedilmez.

Milli mücadele veren güçlerin farklı ideolojik veya başka sebeblerden dolayı çatışmaları veya birbirini zayıflatma girişim ve çabaları bazen kaçınılmaz olur. Bu milli mücadeleye zararda verir. Tahribat derecesine ve durumuna göre hafif veya ağır suç olabilir ama bu hainlik olarak değerlendirilemez.

Fakat sömürgeci bir güç ile beraber herhangi bir başka milli güce karşı hareket etmek hainliktir. Milli ihanettir.

Bilidiğimiz gibi sömürgeciler, Kürd milletinin kendi haklarına kavuşmaması için elinden gelen her yol ve yönteme baş vurmaktadırlar. Kimi Kürd hareketleriyle ilişki kuruyorlar, Kimini devşiriyorlar. Bu durum devşirilen Kürd hareketinin işinede geliyor. Diğer Kürd hareketlerine karşı sömürgecilerin desteğine mazhar oluyorlar. Aldığı güçle diğer Kürd hareketlerine karşı avantaj sağlıyorlar. Milli birliği bir tarafa itip sömürgeciye sırtını dayayıp kendini yaşatıyorlar.

Bu güçler ülke ve millet çıkarını, milletçe iktidar olmayı bir yana bırakıyorlar. Bireysel, ailesel, partisel çıkarlarını esas alıyorlar. Ondan sonrada sömürgeci devletle birlikte bir başka Kürd hareketine karşı hareket ediyorlar. Bu ilişkiye girmiş bir hareket milli ihanet içindedir.

Daha ötesi adam bir Kürd hareketinde merkez komite olmak üzere bir sürü mevkide görev almış ama bu koşullarında elini kolunu salayıp Avrupa’dan Türkiye’ye dönüyor. Devletin en ufak bir yaptırımına uğramıyor. Kürd annelerin kucağındaki bebeleri kurşunlayan devletin bu dönenlere bir yaptırım uygulamamasının nedeni ne olaki? Bu, dönem kişinin devletle anlaştığı anlamına gelir. Karşılıklı alınan verilen ne? Devlet dönene karışmıyor, döneninde devlete verdiği o kişinin durduğu yer ve bilgisi ile orantılıdır. İşte ihanet budur.

Bu nereden kaynaklanmaktadır?

Kimi Kürd hareketi, çevreleri ve bireyleri müttefik ve düşman güçleri karıştırmış durumdadır. Müttefiği düşman, düşmanı müttefik olarak görüyorlar. Bu da Kürd milli mücadelesine onarılmaz zararlar veriyor.

Dün olduğu gibi bugünde bu rolü oynayan birçok Kürd hareketi, çevreleri ve bireyleri vardır. Sayısız örnekle bu izahta edilebilir. Verdikleri zararlarda izah edilebilir. İsmi A, B veya C olur. Ne fark eder? Gereksiz bir tartışmaya girmemek için isim vermek istemiyoruz. Fakat her sağduyulu yurtsever bunu bilir.

Fakat bilmek yetmiyor. Aşmak gerekiyor. Fakat bu da bugünün koşulları gereği yapılamıyor. Daha ötesi güç meselesidir. Yapılamadığı içinde milli birlik koşulları oluşmuyor. Milli birlik zemini oluşmayıncade devletleşme zemininden uzaklaşılıyor. Milletçe bugün bu açmazla karşı karşıyayız. Yazık bu millete..!

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu