Genel

EMEKÇİ KADINLAR KATILMADAN DEVRİM OLMAZDEVRİM OLMADAN EMEKÇİ KADINLARKURTULAMAZ…

  1. Bölüm (Devam edecek…)

TOPLUMSAL KANSER: KADINA ŞİDDET!

Erkek eğemen sisteminin 2012 yılında da EMEKÇİ KADIN HAKLARI ‘na yönelik saldırgan politikaları çeşitli biçimde devam etti ve hala günümüze kadar devam etmektedir. Gün geçmiyor ki cinsel taciz, şiddet, ölüm haberleri gazete manşetlerinden duyulmasın.
EMEKÇİ KADINLAR’ kuluçka makinası ve çocuk bakıcısı olarak gören anlayış, 3 çocuk israrını , onun da yetersiz olduğu, hatta ihanetle eş değer görülmesini söyleyen Faşist devletin başındaki daha fazlasını dikta etme noktasına kadar genişletti “ Bir çocuk iflas, iki çocuk iflas, 3 çocuk ancak yerinde saymaktır. (R.T. Erdoğan 02-01-2013) sonradan da 5 rakamını telaffuz edecek kadar şirazeden çıkanların yaklaşımı 2071 hedefindeki AKP faşist klipinin ezen ulusunu çoğaltma ve kendi gerici yobaz Radikal dici nesli yetiştirmedeki popülasyon hesaplarından bağımsız değildir.
Kürtaj konusu da bağlı olarak gündemleştirilmiştir. “Çok çocuk daha çok çocuk” parolası mevcut mevzudaki 10 haftalık süreyi 4 haftaya çekmeyi, hatta Sağlık Bakanına göre “Tıbbi gereklilikler hariç tamamen yasaklanma” sını gerektiriyordu ama EMEKÇİ KADINLAR’ımızın gösterdiği ciddi bir direniş mücadelesi karşısında geri adım atmak zorunda kaldılar. Ancak yine benzer durumlarda yaptıkları gibi, yeni düzenleme ile konuya ilişkin başka bir atak geliştirmenin hazırlıklarına giriştiler. Osmanlı’da Nası ki kirli oyunlar oynanmışsa günümüzde de buna benzer kirli oyunlar Faşist devlet yöneticileri tarafından oynanıyor. Emekçi kadınlarımıza güveniyorum . Bu kirli oyunları mücadeleleriyle boşa çıkartacaklardır.
2013 ‘ ün ilk aylarında yine bir kirli oyun parlamento denilen burjuvaların tepiştiği ahır olan meclise gönderilen taslakta kürtajla ilgili süreye dokunulmamasına karşın, sorunu kökten çözmek amacıyla kadını kürtaj kararından vazgeçirmek için getirilen prosedür (Tam teşekküllü devlet hastanesi, uzman hekim, hekimin vicdani red hakkı vs.) ve çeşitli yöntemlerle iknaya zorlama ( Dolayısıyla Fiilen yasaklama) esas alınmış durumdadır.
Faşist Türk Devleti açısından Emekçi Kadınlarla ilgili hesaplar öyle kritik bir yerde durmaktadır.
Emekçi kadınlarımıza yönelik sömürü ve ayrımcılığın en önemli boyutlarından birisi EMEĞİN GASPI’yla ortaya çıkıyor. TEPAV ( Türkiye Ekonomik Politikaları Araştırma Vakfı)nın Ağustos 2012 tarihli “ Türkiye’nin kriz sonrası eve dönen kadınları” başlıklı raporuna göre 37 milyon 191 Emekçi Kadınlarımızdan 27 milyon 594 bini çalışabilir durumdadır. Ve bunların 11 milyon 933 bini ev kadınıdır. Emekçi Kadınlarımızın iş gücüne katılım oranları 2011 verilerine göre yüzde 28.8 dir. Bu oran Avrupa ülkelerinde ise yüzde 60 olarak bilinmektedir.
İş yaşamına girebilmelerin UCUZ EMEK statüsünde istihdam edilmesi söz konusudur.
Kadın istihdamında en yüksek orana sahip 10 sektör genelinde yapılan bir araştırmamda , erkeklerin gelirinin yüzde 8 oranda fazla olduğunu belirtebilirim. Üstelik bunların büyük önemli bölümü güvencesiz koşullarda çalışmaktadır. Kayıt dışı çalışanların( evde) çalışanların da yüzde 73’ü Emekçi Kadınlarımızdır.
Bundan daha önemlisini belirtecek olursam o da EMEĞİN yok sayıldığı aile hapishanesi (mutfak) koşullarıdır.
Ülkemizde ( Türkiye ‘de) 15 yaş üstü Kadınlarımızın dörtte üçü, yani 20 milyon emekçi kadın ev hapishanesinde yaşamakta ve pek “doğallıkla” faşist devletin yargı kurumları Kadının ev içi emeğini yok sayan kararlar vermektedirler.

GAZETE KÖK AVUSTRALYA
HÜSEYİN BİÇER
8/10/2021
Victoria/ Melbourne

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu