Genel

BİLİMSEL VE ÜTOPİK SOSYALİZM AYIRIMI!

Umut İLERİ

Ütopik Sosyalizm ile Bilimsel Sosyalizm arasındaki en temel ayırım, Ütopik Sosyalizm’in İradeci olması, olaylardaki ya da olgulardaki Nesnelliği yok saymasıdır.
İradeyi temel alan ve İRADEYLE toplumsal gelişimi açıklamaya çalışan Ütopik Sosyalizm, insanın Yabancılaşmasına, insana aykırı faaliyetlerin ortaya çıkmasına neden olan maddi koşulları ortadan
kaldırmadan, salt İradi olarak insanın Özgürleşeceğini savunur.
Bu bağlamda Metafizikçidir, bu bağlamda İDEALİSTTİR.

Marks, “Bakunin’in Devlet Ve Anarşi Kitabı Üzerine Düşünceler” adlı kitabında şunları söyler.
“Bakunin toplumsal devrim konusunda hiç bir fikre sahip değil, yalnızca bu devrimin siyasal laflarını biliyor; bu devrimin ekonomik koşullarının onun için hiç bir anlamı yok. Bundan önceki ister gelişmiş ister, gelişmemiş, bütün ekonomik biçimlerin işçinin(ister ücretli işçi, isterköylü, vb biçiminde olsun) köleleştirilmesini içermesinden ötürü, bir köklü devrimin bütün bu biçimler altında aynı derecede mümkün olduğuna inanıyor.  …Bakunin’in toplumsal devriminin temeli,ekonomik koşullar değil,iradedir.”

Ütopik Sosyalistler için Devrim, var olan Nesnellikten bağımsız İradeye bağımlı olduğu için, Devrim’in ekonomik koşullarla, üretici güçlerin gelişimi ile, bu üretici güçlerin verili üretim ilişkileri ile olan bağını yok sayarlar.
Bu nedenle de onlar için Kapitalizme uğramadan da, tarihsel gelişimin herhangi bir aşamasında Komünizme geçilebilir.
Bunun için inanmış, iyi örgütlenmiş bir SİYASAL İRADE yeterlidir.
Oysa Sosyalizmi Bilimsel yapan ve onu Ütopik olmaktan kurtaran, Devrimin üretici güçlerle, üretim ilişkileri arasındaki zorunlu uygunluk yasasının bozulması sonucuna dayandığı gerçeğidir.

Sınıf Mücadelesini yadsıyanların,işçi sınıfının devrimdeki özne rolünü görmezden gelenlerin varacakları ve kendi çıkmazlarını örtecekleri son durakları Köy Komünleridir.
Onlar Köy Komünleri ile Komünizme varmayı düşünürler.
Örnek olarak ,Marks’ın Vera Zasuliçe yazdığı mektubu gösterirler.
Marks ,o mektupta şu cümleyi kullanır :”Kapitalist üretim tarzının gelişmesinin tarihsel olarak kaçınılmaz olması, sonuç olarak ve açıkça, Batı-Avrupa’yla sınırlıdır.”

Anlatılmak istenen ; Rusya’daki toprak mülkiyetinin, batı Avrupa’dan farklı olduğudur.
Rusya’da, Batı’daki gibi, toprakta özel mülkiyet yoktur.
Var olan, mülkiyetin ortak olduğu Köy Komünleridir.
Bunlara Obişinalar denir.

Marks’ın söylediği, bu Obişinaların Komünizmin gelişiminde bir başlangıç olabileceğidir.
Daha sonra, Komünist Manifestonun 1882 ‘deki Rusça baskısına ön sözde bu konuya açıklık getirirler:

“Komünist Manifestonun görevi, günümüz burjuva mülkiyetinin yakındaki kaçınılmaz çöküşünü ilan etmekti. Oysa Rusya’da, bir yandan kapitalist düzen ateşli bir hızla gelişip burjuva toprak mülkiyeti henüz oluşurken, öbür yanda toprağın yarıdan fazlası köylülerin ortak mülkiyetindedir.
Burada sorun şu: Rus köylü cemaatleri, yani toprağın ortak mülkiyetinin zaten çok yıpratılmış olan bu ilkel biçimi, toprak mülkiyetinin üst bir komünist biçimine doğrudan geçebilir mi, yoksa önce Batı’daki tarihsel gelişimle aynı çözüşme sürecinden geçmesi mi gerekir?
Bugün için mümkün görünen tek yanıt şu: Eğer Rus Devrimi, Batı’daki işçi devrimi içinde ikisinin birbirini bütünleyeceği bir işaret olursa, o zaman bugünkü cemaat mülkiyeti komünist bir gelişmenin çıkış noktası olabilir.”

Bir kere, burada komünizme geçilir demiyor.
Denen, komünizme geçişin başlangıç noktası olacağı,yani onu kolaylaştıracağı.
Tabii ki koşula bağlı!
Nedir o koşul?
“Eğer Rus Devrimi, Batı’daki işçi devrimi için de ikisinin birbirini bütünleyeceği bir işaret olursa, o zaman bugünkü cemaat mülkiyeti komünist bir gelişmenin çıkış noktası olabilir.”
Lenin bu konuya son noktayı aşağıda ki alıntıyla koymuştur.
Lenin Ütopik Ve Bilimsel Sosyalizm adlı yapıtında şöyle der;
“Bütün dünyada olduğu gibi, Rusya’nin ekonomik gelişimi feodaliteden kapitalizme doğru ve büyük ölçüde kapitalist makine üretiminden sosyalizme doğrudur.
Kapitalizmin daha da gelişmesinin dışında, büyük ölçüde kapitalist makine üretiminin dışında “farklı” bir sosyalizme geçiş yolu üzerine kurulan bütün hayaller, Rusya’da ya liberal baylarımıza ya da gerici küçük mülk sahiplerine (küçük burjuvaziye) vergidir. Hala sol narodniklerin kafalarını dolduran bu hayaller, yalnızca küçük burjuvazinin gericiliğini(geri niteliğini) ve zayıflığını yansıtır.
Sol -Narodnik tarikatının sayın bayları, sizlere sesleniyorum; bunu anlamak yeteneğinden yoksun oluşunuz,sosyalizmden hiçbir şey anlamadığınızı ya da sosyalizmi nesnel koşulların yarattığı bir milyonların savaşı olmaktan çıkarıp iyi niyetli bir ihtiyarın peri masalı haline sokmak istediğinizi gösterir.”

Aslında bugün belli çevrelerde etkin olan bu görüşün dayandığı temel, geçmişin Narodnik Hareketidir.
Neredeyse bir asır öncesinde Lenin’in mahkum ettiği bu siyasal hareketin savunduğu düşüncelerin, aradan yüz yıl geçmesine karşın bugün yeniden ısıtılıp önümüze getirilmesi şaşırtıcı değildir.

Sınıf Hareketinin dibe vurduğu gericilik dönemlerinde yaşanan süreç içersinde, Marksizm’e ters ayrık otlarının çıkması kaçınılmazdır.
Komünizmi olması gereken zenginliğin değil de yoksulluğun paylaşımı olarak görenlerin, üretici güçlerin gelişmişlik seviyesinin en üst seviyesinde yükselmesi gerektiğini yadsıyanların, dün olduğu gibi bugünde ortalıkta dolaşması son derece doğaldır.

Onlar istediği, İnsanların Tibet Rahipleri gibi bir lokma, bir hırka yaşaması, yoksulluğu paylaşması.
Oysa Komünist Toplum üretici güçlerin gelişiminin en üst düzeyde olduğu bu sayede yoksulluğun değil, her alanda zenginliğin paylaşıldığı bir toplumdur.
veda

 Kayıtlı Yeryüzüne tohum gibi saçmışım ölülerimi, kimi odesa’da yatar, kimi prag\’da, istanbul\’da kimi.
En sevdiğim memleket yeryüzüdür, sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi…NAZIM HİKMET

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu