Gündem

Bıçak kemikte

Daha önce de mevcut dünya ve ülke fotoğrafını tanımlarken bir cinnet halinden bir dehşet tablosundan söz ettik. Bugün attığımız üst başlık bunun bir diğer ifadesi. Sevgili Hasan Hüseyin vaktinde bunu “Topraksa paylaşılmış kıyılarsa yağmalanmış/(…)/umut hacizde,” diyerek şiirleştirmiş. Bugün hemen tüm toplum kesimleri, tüm ülkeler, bir avuç egemen ve işbirlikçi dışında herkes, bıçağı kendi kemiğinde hissediyor. Ancak tüm dünya ölçeğinde ortaklaşmış ölüm, yıkım, acı, yokluk vb.ye rağmen ezilenlerin, mağdurların, açlık-yokluk ve geleceksizlikle boğuşanların bu ortak sorunlar etrafında buluşmadığı, kenetlenmediği, güç ve imkanlarını bileştirmediği görülüyor. Bu, cinnetin ezilenler üzerinden ölçümüdür. Ve gerçekte buna sebep olanların, kötülüğü örgütleyenlerin neden hala iktidar olabildiğinin yanıtıdır.

Cinnet/dehşet tablosu

Daha önce de mevcut dünya ve ülke fotoğrafını tanımlarken bir cinnet halinden bir dehşet tablosundan söz ettik. Bugün attığımız üst başlık bunun bir diğer ifadesi. Sevgili Hasan Hüseyin vaktinde bunu “Topraksa paylaşılmış kıyılarsa yağmalanmış/(…)/umut hacizde,” diyerek şiirleştirmiş. Bugün hemen tüm toplum kesimleri, tüm ülkeler, bir avuç egemen ve işbirlikçi dışında herkes, bıçağı kendi kemiğinde hissediyor. Ancak tüm dünya ölçeğinde ortaklaşmış ölüm, yıkım, acı, yokluk vb.ye rağmen ezilenlerin, mağdurların, açlık-yokluk ve geleceksizlikle boğuşanların bu ortak sorunlar etrafında buluşmadığı, kenetlenmediği, güç ve imkanlarını bileştirmediği görülüyor. Bu, cinnetin ezilenler üzerinden ölçümüdür. Ve gerçekte buna sebep olanların, kötülüğü örgütleyenlerin neden hala iktidar olabildiğinin yanıtıdır.

Geçmişte kimi oturmuş, kurumlaşmış, kimi şeklen de olsa geçerli olan pek çok norm, kural, gelenek vb. bugün terk edilmiş durumda. Emperyalist kapitalizm/sermaye, ekonomik-sosyal-siyasal-kültürel koşulları biçimlendirebildiği ölçüde, önündeki tüm engelleri kaldırmış, dün yasak olan bugün teşvik edilir hale gelmiş, dün kurtuluş savaşıyla gönderilen işgalciler bugün alkışlanır ve kırmızı halı ile karşılanır olmuştur. Daha da önemlisi, bugünkü işgal dünkü işgalden çok daha derin ve boyutludur. Burjuva demokratik anlamda dahi olsa kazanılmış kimi haklar, aşılmış eşikler, bizzat ülke iktidarları eliyle kaybettirilmiş, ülkenin soyulması da ekonomik, kültürel ve askeri olarak işgalinin tamamlanması da sağlanmıştır.

Darbe artık sadece belirli aralıklardaki askeri müdahale değil sürekli ve kalıcıdır. Faşizm, tam da askeri darbe dönemlerindeki tanıma uygun biçimde açık ve süreklidir. İktidarın parlamentoda olmadığını, devletin sermaye karşısında görece de olsa özerkliğinin kalmadığını, kuvvetler ayrılığının yerini kuvvet tekeline bıraktığını anlatmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Emperyalizmin savaş, işgal, göç, doğa tahribatı, sömürü ve yağma olduğu, gittiği yere siyasal gericilik götürdüğü, faşizmi ve ırkçılığı büyüttüğü hiç bu denli görünür olmamıştı.

Solun da toplumun da genetiği ile oynandığı, toplumsallığın parçalandığı, kolektif davranış reflekslerinin köreltildiği, ortak çözüm arama bilincinin aşındırıldığı ve örgütlülüğün zayıf düşürüldüğü bu özel konjonktürde ne yapmak gerektiği; çözümün kimlerle, nerede ve nasıl aranması gerektiği, hemen tüm toplumsal dinamikler için acil yanıt gerektiren bir soru(n)dur. Bunun için öncelikle dünyadan ve ülkeden belirli konulara/sorunlara dikkat çekmekte yarar görüyoruz.

İsrail, emperyalizmin ve toplam kötülüğün sembolü

Kuruluşundan bugüne emperyalizmin bölge gücü olarak işlev gören İsrail, bugün bu niteliğini yeniden paylaşım ve hegemonya savaşı koşullarında ABD’nin vurucu gücü, savaş etiği bağlamındaki her türlü sınırı aşan saldırılar için bir taşeronu, koçbaşı olarak güncellemiştir. Gazze’deki saldırıların niteliği ve boyutu, Lübnan ve İran’daki suikastler, dönemin niteliğine ve savaşın nasıl bir seyir izleyeceğine dair bir çeşit ipucudur. Bunlar tüm dünyaya bir gözdağıdır.

Gazze, bir harabeye ve kan gölüne çevrilirken, bunun uygulayıcısı Netanyahu, ABD’de Kongre’de ayakta alkışlanıyor. Alkışlayanlar arasında yer alan Elon Musk, lityum darbelerinin kendisine yaradığı yönündeki eleştiriye “kime istiyorsak darbe yaparız. Aş bunları” diye yanıt verebiliyor. Evet “aş bunları” buradaki kilit kavramdır. Bugüne dek uluslararası saldırı ve yağma arenasında bile yasak veya suç sayılabilen pek çok saldırının, silah ve yöntemin emperyalizm ve işbirlikçileri için normlar içine alındığının itirafıdır.

Artık, ABD ile İsrail, İngiltere ile Fransa, Almanya vb. arasında önemli bir fark kalmamıştır. NATO’nun 75. yılında alınan kararlar, Ukrayna ve İsrail’e verilen destekler, Ukrayna’nın Rusya’nın içine 15 KM derinliğine girecek kadar teşvik edilmesi, bir taraftan el yükseltme anlamına gelirken diğer taraftan insan kaybının ve yıkımın vekalet savaşının kumanda merkezinde yer alanlarca nasıl önemsiz bir olgu olarak değerlendirildiğini gösteriyor.

Özetle dünya coğrafyasında iktidarlaşarak küreselleşen kötülük, tüm ülkelere ve tüm halklara tehdittir; Amazonlar dâhil ormanların yakılmasında, toprağın siyanürle zehirlenmesinde, GDO’da ve hibrit tohumda, karbon salınımında, hayvan katliamında ve bu katliamların projelendirilmesinde görüldüğü gibi doğadaki diğer canlılara ve gezegenin bizzat kendisine tehdittir.

Mücadele birliği için ilk adım

Küresel boyutta yaşanan saldırıların, yıkım ve yağmanın ülkemize izdüşümünü hayatın her kesitinde izlemek mümkün. Meclis de sokaklar da üretim alanları da maaşlar, pazarlar, müfredat veya okullar da birer örnektir. Aynı tabloyu iş bırakan işçi, traktörlerle yol kesen tarım emekçisi, toprağını-ormanını ve doğadaki dostlarını savunan halk, hızla yoksullaşan emekli, ücretli, sayısı hızla artan işsizler ordusu, yıkımın ranta çevrildiğine tanık olan depremzede vb. üzerinden de okuyabiliriz. Öyle görünüyor ki Mehmet Şimşek’in üç yıllık kemer (gerçekte boğaz) sıkma programı bir yılını bile zor dolduracak. İktisadi, sosyal ve siyasal veriler bunu gösteriyor. O halde rakamların da düzen aparatlarının da ters döneceği süreçte rol ve sorumluluk üstlenmek için bugünden hazırlıklı olmak durumundayız.

İrili ufaklı her itirazın, her direniş ve muhalefetin bir anlamı, sonuç alamasa dahi bir önemi vardır. Ancak bugün gelinen aşamada her toplumsal kesimin, her dinamiğin ve hatta her kişinin kendi bulunduğu yerden gördüğü gibi direnişlerin sonuç alabilmesi, daha yaygın direnişlere örnek olması ve 23 yıllık karanlık gidişata dur denilebilmesi için en geniş zeminde ve çeşitlilikte bir mücadele birliğine (farklı parçaların bir bütün farklı güçlerin bir bileşke kuvvet oluşturmasına) ihtiyaç vardır.

İktidarın bugüne kadar cinnetle özdeş bu gidişatı sürdürebilmesinin nedenlerinden biri de halkı farkları üzerinden ayrıştırabilmiş olmasıdır. Örgütlü-örgütsüz halk kesimleri arasında elbette fark vardır. Ancak bu farkların hiçbiri, kötülüğün kaynağı iktidara karşı ortaklaşmaya engel değildir. İktidarın aklı çelmeleyen ve halklar arasında yapay mesafeler oluşturan yönlendirmelerinin dışına çıkılabildiğinde, her yaşam alanının her üretim ve mücadele alanının birbirini ilgilendirdiğini, birinin kazanımının diğerinin de dolaylı kazanımı anlamına geldiğini görmek hiç de zor olmayacaktır.

Beraber yaşamak için de beraber mücadele etmek için de aynılaşmak, birbirini değiştirmek veya asimile etmek gerekmiyor. Konu ister çevre, ister inanç, ister emek, ister cinsiyet hakları vb. olsun insanca yaşam hepimizin hakkıdır; bu sağlanabildiğinde görülecektir ki farklar, ayrışmanın değil doğallığın ve güzelliğin ifadesidir.

Bu bir stratejik metin veya bir program değil, bir çağrı, bir öneridir. Yarın kim, nerede duracak olursa olsun, bugünün acil meseleleri karşısında en geniş biçimde ortaklaşabilmenin, güç ve eylem birliği yapmanın mümkünlüğüne dikkat çekmektir. Ve tabii ki dikkat çektiğimiz meseleler sadece solun/devrimcilerin sorunu değildir. Ancak solun birikimi, tecrübesi, mayalayıcı niteliği vb. nitelikler; ilk adımın atılması, güven vermek ve en geniş çevrelere ulaşıp katılımını sağlamak, yapay ayrışmaların bozuculuğuna dikkat çekmek, imkânları, araç ve yöntemleri ortaklaştırabilmek açısından önemlidir.

Erdoğan Ateşin

Profilinizi oluşturmak için, biraz hayat hikayenizi anlatın. Bu alan, herkesçe görünebilir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu