Gündem

ABD’nin Karadeniz Planları ve Türkiye

Ukrayna-Rus savaşı ile birlikte Karadeniz hava sahasında istihbari çalışmalarını artıran ABD’ye ait askeri bir dronun, 2023’de Rus Savaş uçakları tarafından düşürülmesiyle Karadeniz’de sular yeniden ısınmaya başladı. Olay üzerine Rusya ABD’yi casuslukla, ABD ise Rusya’yı saldırganlıkla suçlamıştı. Bir soru üzerine Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby: ”Karadeniz hiçbir millete ait değildir. Ulusal güvenlik çıkarlarımız için gereğini yapmaya devam edeceğiz.” Dedi. Şimdilerde Pentagon’un karanlık labirentlerinde Ukrayna savaşı sonrası Karadeniz stratejisinin nasıl olması gerektiği tartışılıyor.

AHMET HULUSİ KIRIMFotoğraf açıklaması yok.

 

Ukrayna-Rus savaşı ile birlikte Karadeniz hava sahasında istihbari çalışmalarını artıran ABD’ye ait askeri bir dronun, 2023’de Rus Savaş uçakları tarafından düşürülmesiyle Karadeniz’de sular yeniden ısınmaya başladı. Olay üzerine Rusya ABD’yi casuslukla, ABD ise Rusya’yı saldırganlıkla suçlamıştı. Bir soru üzerine Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby: ”Karadeniz hiçbir millete ait değildir. Ulusal güvenlik çıkarlarımız için gereğini yapmaya devam edeceğiz.” Dedi. Şimdilerde Pentagon’un karanlık labirentlerinde Ukrayna savaşı sonrası Karadeniz stratejisinin nasıl olması gerektiği tartışılıyor.

Bilindiği gibi Karadeniz’in statüsü 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi ile düzenlendi. Sözleşme Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlere gemi sayısı, tonajı ve zaman sınırı getirdi. Bu hükümler doğaldır ki ABD’nin Karadeniz’de konuşlanmasını engelliyor. ABD, 2006’dan itibaren bu durumdan şikayetçi ve antlaşma hükümlerinin güncellenmesini istiyor. Rusya’da, bir süredir durulmuş gibi görünen, ABD’nin Karadeniz üzerindeki emellerinden vazgeçmemiş olmasından rahatsız. ABD’nin dönem dönem yaptığı, Montrö’yü delme girişimlerine karşın Antlaşmanın hükümleri bugüne kadar SSCB ve Türkiye’nin kararlı politikaları sonucu yürürlükte kaldı.

ABD 2006’daki NATO Riga zirvesinde, “demokratik çok taraflılık” fikri bağlamında “küresel
işbirliği” şemasını ortaya attı. Buna göre NATO, görev alanı dışındaki bölgelerde de bölge ülkeleriyle askeri operasyonlar dahil işbirliği yapmalıydı. Eski Sovyet alanlarında sınırlı etki araçlarına sahip ABD, söz konusu bölgenin genişlemiş Avrupa ve geniş Ortadoğu arasında bulunmasından ve kilit enerji transit bölgesi olmasından dolayı, Avrupa güvenliği açısından hayati önem taşıdığı gerekçesiyle büyük Karadeniz’in Avrupa tarafından kapsanması gerektiğini ileri sürüyor. Büyük Ortadoğu projesinin yan ürünü olarak ortaya atılan Geniş Karadeniz veya Büyük Karadeniz projesi de, canlanan transatlantik ilişkilerinin ve aynı zamanda “demokratik çok taraflılık” fikrinin uygulanması olarak görülmelidir. ABD
ve Avrupa’nın ortak çıkarlara sahip olduğu savıyla temellendirilen geniş Karadeniz bölgesinde,
transatlantik işbirliği fikrinin doğal sonucu olarak Karadeniz’e kıyısı olan Bulgaristan ve Romanya’dan sonra Ukrayna ve Gürcistan’ın da NATO kanalıyla Batı’ya bağlanması “kalıcı Barış” adına ABD tarafından hedefleniyor.

KARADENİZ’İN STRATEJİK DERİNLİĞİ
ABD’nin Rusya çevresinde girememiş olduğu tek bölge olan kapalı deniz Karadeniz’de, AKTİF ÇABA adlı NATO deniz gücünün konuşlandırılması planı, bilindiği üzere Türkiye ve Rusya’nın müşterek gayretleriyle 2006’da engellenebilmişti. Ne var ki Bulgaristan ve Romanya’da deniz üsleri kurmak için antlaşmalar yapan ABD, isteğini ertelemiş gibi görünse de Karadeniz’e girmek de ısrarlıdır. Stratejik önemi olan Karadeniz’de bayrak gösteremezse Rusya’yı kuşatma politikasında zafiyetler oluşacağı, gelecekte Hazar ve Orta Asya’dan gelecek enerji hammaddelerinin güvenli geçişi ve Kafkasya’dan Orta Asya’ya uzanan ülkelerin kontrolünde sorunlar çıkabileceğinin farkında. Bu nedenlerle Karadeniz çevresinde ABD’nin, emperyal emellerini sadece havadan sağladığı bağlantılarla gerçekleştirmek isteyeceği düşünülmemelidir.

ABD’NİN KARADENİZ HEDEFLERİ
-Soğuk savaşın sona ermesini takiben ortadan kalkan Avrupa’daki Rus etkisinin yeniden canlanmasını önlemek. -Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya entegre ederek Rusya’nın Karadeniz’deki stratejik konumunu daha da kısıtlamak.
-Kendisinin ve Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlamak amacıyla, gerektiğinde Kafkasya ve Hazar bölgesine müdahale edebilmek için Karadeniz’de jeostratejik üstünlüğü ele geçirmek. ABD, bu 3 hedefe ulaşabilmek için Kafkasya bölgesinde caydırıcı ve politik kontrolü sağlayabilecek daimi bir askeri gücü konuşlandırmakta kararlı görünüyor. NATO’ya dahil edilen Romanya ve Bulgaristan ile birlikte fotoğrafın parçaları bir araya getirildiğinde, ABD’nin SSCB’nin dağılmasından sonra NATO’nun genişleme stratejisini kullanarak askeri yığınağını Avrupa’dan Karadeniz ve Kafkasya’ya kaydırmaya çalıştığı görülüyor.

KİLİT ÜLKE UKRAYNA
Ukrayna, Gürcistan ile birlikte ABD’nin Karadeniz plan ve stratejilerinde kilit ülke konumundadır. Ukrayna’nın politik olarak ABD elebaşılığındaki emperyalizme entegrasyonu halinde (NATO, AB üyeliği) Hazar enerji bölgesine bin kilometre daha yaklaşılmış olacak, Karadeniz bağlamında doğu-batı ekseninde en süratli ve ucuz enerji akışı sağlanabilecektir. Ayrıca Ukrayna’nın saf değiştirmesiyle Rusya, Soçi ile Novorisisk arasında dar bir kıyı şeridine hapsedilerek donanması kontrol altına alınıp Rus anavatanı kıskaca alınacaktır. Bütün bu kapsamlı stratejinin farkında olan Putin, gerekli hamleyi yaparak önce Kırım’ı ilhak edip bir sene sonra da Ukrayna’yı işgal etti. Halen devam etmekte olan Ukrayna savaşında da asıl söz konusu olan sadece Ukrayna değil, Avrupa ve Asya sınırındaki stratejik önem taşıyan Karadeniz’de serbest dolaşımdır.

KARADENİZ’DE GÜÇ DENGELERİ
Dağılan SSCB sonrası ABD elebaşılığındaki emperyalizm Kuzey Moldovya, Beyaz Rusya ve Ukrayna hariç eski Sovyet peyklerini emperyalist sisteme entegre etti. Bundan sonraki ABD plan ve stratejilerinin amacı Karadeniz, Hazar ve Orta Asya üzerinden benzer bir stratejik konuma ulaşmak olacak. Bu açıdan Karadeniz, batıdan doğuya doğru uzayan jeostratejik eksenin en önemli enstrümanını oluşturmaktadır. Hazar denizinden Adriyatik’e uzanan coğrafyanın Güney Kafkasya bölgesi Kuzey-Güney ve Doğu-Batı nakliye koridorlarının kesişme noktasıdır. ABD bu yüzden bu bölgedeki enerji ve eşya hareketlerini denetlemelidir. Temel hedef Rusya ve Çin’i dışlamak, ABD ve NATO’yu sokmaktı. Alternatif enerji kaynakları bakımından zengin Karadeniz ile Hazar’daki enerji kaynakları ve hidrokarbonların Batı Avrupa’ya güvenli bir şekilde ulaştırılması konusunda ABD’nin petrol ve gaz devleri, Rusya’nın enerji Çarları şimdiden büyük bir mücadeleye hazırlanıyor.

Rusya’nın güvenliği için Karadeniz, kesinlikle taviz verilmeyecek ve hiç çekinmeden savaşın göze alınacağı önemli bir bölgedir. Kırım’ı topraklarına katan Rusya, Karadeniz hava sahası üzerinde egemenlik iddia ederken, ABD Karadeniz’i bir NATO gölü haline getirmeye çalışıyor. Son senelerde artan şekilde Karadeniz’de gerçekleştirilen NATO tatbikatları, Gürcistan’a yönelik yaklaşımlar, askeri dronlar ve savaş uçaklarıyla zorlanan sınırlar, ABD ve NATO’nun Rusya’yı Karadeniz’de sıkıştırmaya çalıştıklarının işareti.

Karadeniz’de suların ısınmasından doğrudan etkilenecek ülkelerden birisi de şüphesiz
Türkiye’dir. Bir tarafta ülkenin NATO üyesi olması, diğer taraftan Rusya ile olan karanlık stratejik ilişkilerin karmaşıklığı ve Türkiye’nin kendi yayılmacılık politikası açısından taşıdığı önem, Türkiye devletinin Karadeniz’deki gelişmelere nasıl yaklaşacağı sorusunu gündeme getiriyor. Şimdiye kadar ikili oynayarak durumu idare eden Türkiye için artık deniz bitip kara görünmüştür. Temmuz ayında yapılan son NATO zirvesinde Türkiye Ukrayna’nın desteklenmesi ve sair konularda mutabakat metnine imza atarak ABD emperyalizmi yanında saf tutacağını deklare etmiştir.

29.08.2024

Erdoğan Ateşin

Profilinizi oluşturmak için, biraz hayat hikayenizi anlatın. Bu alan, herkesçe görünebilir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu