Gündem

Kendin ol!

Uluslararası alanda yapılan araştırmalara göre dünyada en melez toplum kendilerine “Türküm“ diyen toplumdur. Göçebe muhacirlerden oluşmuş suni olarak oluşturulmuş ve kendi deyimleri ile “72,5 milleten inşa ettik“ ve ismine “Türk ulusu“ dedikleri yamalı bohçadır.

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

Uluslararası alanda yapılan araştırmalara göre dünyada en melez toplum kendilerine “Türküm“ diyen toplumdur. Göçebe muhacirlerden oluşmuş suni olarak oluşturulmuş ve kendi deyimleri ile “72,5 milletten inşa ettik“ ve ismine “Türk ulusu“ dedikleri yamalı bohçadır.
Bu nedenle Türk denilen toplum korku içinde yaşamaktadır. “Bölündük ha bölüneceğiz,“ korkusu peşleri bırakmamaktadırlar. Nedeni: Coğrafyamızın yerlileri olmamaları, geldikleri yere bir daha dönmek istememeleri, bunu da yerli halklara karşı uyguladıkları soykırıma varan uygulamalarla engelleyeceklerini politika edinmeleridir.
Anayasalarına koydukları “vatandaşlık bağıyla devlete bağlı olan herkes Türktür,“ maddesi sistemin niteliğini ortaya koymaktadır. Bu onlarda bir algı oluşturmuştur. Kendine Türküm demeyen herkes düşmandır. Bu durum tekçi, ırkçı, cihatçı yayılmacı bir sistemin kurulmasına yol açmıştır. Bu da “Türkün Türk’ten başka dostu yoktur,“ sonucuna vardırılmıştır. Bu sistem tarafından kodlanmış ve topluma kabul ettirilmiştir. O günden sonrada “vatan, millet, Sakarya, kuran, Turan,“ felsefeleri olmuştur. Bundan milim bir sapma durumunda yok olacaklarını bilince çıkarmışlardır. Bu onları katı bir sistem yaratmaya sevk etmiştir. En ufak bir demokratik gelişme karşısında paniklemeye başlamaktadırlar.
Bu durum sadece devlet katıyla sınırlı olmayıp tüm topluma sirayet etmiştir. Bu korkusunu coğrafyamızın kadim milletlerini soykırımlara varan uygulamalardan geçirmeye ve aşağılayarak aşmaya çalışmaktadırlar. “Kahpe Bizans,“ “Ermeni Dölü,“ “Öğlenden sonra kafası çalışmayan Laz, “Kuyruklu Kürd,“ vs. bir literatür oluşturmuşlar. Fakat unuttukları bir gerçek var: İsmine “Türk“ denilen melez ucube toplum kimi iddiaya göre “Bizans veletleri,“ kimine göre “Ermeni dölü,“ kimine görede “Kürdlerin pici“ olduğudur. Veya bir başka etnik grubun. Ortada 72,5 etnik grup olduğuna göre. Sorun kendilerine “Türküm“ diyen dönmelerin bundan sonra ne yapacaklarıdır.
Çok ihtimal var.
1) “Biz ‘Kahpe Bizans’ın veletleriyiz.“
2) “Ermeni dölüyüz,”
3) “Kürdlerin piciyiz.“
4) Diğer etnik yapı menşei olmayıda unutmamak gerekir.
Ha bu arada coğrafyamızda Türk denilen bir millet yoktur, Anadolu toplumu vardır. Değişik etnik gruplardan oluşmaktadır. Bu birleşkenin bir kesimide Türk etnik kimliklidir. Yapılan araştırmalara göre bu sayının Anadolu toplumunun % 2,8 olduğudur. Ki Türk egemenlik sisteminde hiçbir etkinliği olmayan kesimdir. Yanı sıra toplumda en çok trajedilere uğrayan kesimdirde. Osmanlı dahil, cumhuriyetle birlikte bile en çok baskıya uğrayanlardır. Gerisi sonradan baskı ile Türkleştirilenlerdir.
Mimarı İttihatı Teraki teşkilatıdır. Ki İttihatı Terakki önderlerinin hiçbirisi Türk olmamalarına karşın. Farklı etnik kökenli göçebe muhacirlerden bir millet inşa etmeye koyuldular. İsmine Türk dediler. Derme çatma bir dil oluşturdular. Artık şu gerçek biliniyor. Türk, Türkçenin yüzyıllık bir geçmişi var. Daha ötesi yoktur.
Batı ve Doğu despotların yardımıyla hata bir ülke ve devlet kuruldu. Kurulan bu devlet coğrafyamızın felaketine yol açtı. Bu felaket bugünde devam etmektedir. Bu ceberut sistem tasfiye edilmedikçe bu felaketin devam edeceği kaçınılmazdır. Bunu aşmanın iki boyutu vardır. İç ve dış dinamikler.
Bu gerçeklikten sonra kendilerine “Türküm“ diyenlere bu arada bir nasihatımız olacak. İlk iş olarak buldukları aynaya bir baksınlar. Eğer belden aşağısı, belden yukarısından daha kısa, yüzleri ablak, çekik gözlü iseler Türk’türler, değillerse Türk değiller. Fiziksen bir durumdur. Bu, kimsenin ayıbı değildir. Bugüne dek kendilerini Türk sayanlar karşılaştıkları manzara ile belki kısa bir anlık moral çöküntü yaşayabilirler ama süreç içinde kendi esas etnik kimliklerini bulur rahatlarlar.
O günden sonrada ne “Türk“ olmakla gururlanma ne de başka bir etnik milleten olan birini küçümsemezler. Bu arada “Bir Türk dünyaya bedeldir,“ sevdasından vaz geçerler. Bu onları rahatlacaktır. Küçüklük komplekslerinden kurtulacaklar. Çünkü ne kendilerinin üstün ırk olduğu, ne de başkalarının aşağı olduğu gerçeğine varacaklar.
Ve şu sonuca varacaklar: Herkesin insan olduğu gerçeğine. Herkesin herkes kadar hak sahibi olduğunu kavrayacaklar. O günden sonrada coğrafyamızda kan akmayacaktır. Anadolu toplumunda demokrasinin gelişmesi ancak bu yol ile olur. Bu da sadece iç dinamiklerle olacak bir sorun değildir. İç dinamizmle beraber dış bir müdahaleyi de şart koşmaktadır. Şu an coğrafyamızda uygulamaya konulan Genişletilmiş Orta Doğu Projesi (GOP) ile bunu aşma şansı doğmuştur. Değişimden yana olan kesimlerin bunu görmeleri ve buna göre kendilerini politikleştirmeleri, pratikleştirmeleri Anadolu halklarının çıkarına olacaktır. Bu görülmelidir.
Mevcut Türk egemenlik sistemin devamı Anadolu halklarının çıkarına değildir. Sadece Türk egemenlik sistemini ele geçiren mafya bozuntularının çıkarına hizmet etmektedir. Eğer dikkat edilirse değişime en çok karşı çıkan bu mafya çeteleridir. Bugün bu çetelerin başını Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Doğu Perinçek’in çekmesi tesadüf değildir. Bu mafya çetelerinden, bu despot sistemden kurtulmanın yegane yolu Anadolu topraklarından yaşanan tüm etnik toplulukların kendilerine zorla giydirilmiş tekçi, ırkçı, cihatçı, yayılmacı Türk gömleğini yırtmak, kendi milli kimliğine sahiplenmekle olacaktır. Sonuç olarak bu da kendi aralarında Anadolu Federasyonunu kurmakla olur. Kendilerine insanca bir yaşam ortamını sağlayacak olanda budur.

Erdoğan Ateşin

Profilinizi oluşturmak için, biraz hayat hikayenizi anlatın. Bu alan, herkesçe görünebilir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu