Genel

SOVYETLERDE REVİZYONİZM

Sovyetlerde Revizyonizm

Bir çok değerlendirmede 1956 yılında yapılan Sovyetler Birliği Komünist Partisi 20. kongresi,Sovyetlerde revizyonizm döneminin başlangıcı olarak gösterilmektedir. Kuşkusuz, 20, Kongrede alınankararlar sosyalist inşanın Marksist- Leninist ilkelerden sapmasının açık bir göstergesi niteliğindedir.Ancak, biz, sovyetlerde revizyonizm eğiliminin 20. kongreden çok daha erken süreçlerde geliştiğidüşüncesindeyiz. 20. Kongre, revizyonizmin iktidarını ilan ettiği bir sonuçtur. Bu sonuca gelinceye kadarrevizyonizme iktidar koşullarını hazırlayan oldukça uzun bir tarihsel süreç vardır. Sovyetlerderevizyonizmin iktidarı öncelikle bürokratik ayrıcalıklara dayanır. Bürokratikleşme süreci ise özellikle ikinciemperyalist paylaşım savaşından itibaren, savaş koşullarının zorlaması ile devlet örgütünün giderekdaha yüksek oranda pofosyonelleştirilmesi ile başlamıştır. Stalin, bu devasa bürokratik aygıtın sovyetleriçin yaratacağı sorunları önceden fark edememiştir. Bu devasa bürokratizm maddi üretici güçlerinüstünde taşınmaz bir yük haline gelmiş ve kolektif üretici güçlerin gelişimini dumura uğratmıştır.20. Kongre ve sonrasında 21. ve 22. Kongrelerde açık bir Stalin düşmanlığı ile sözde insan haklarısavunuculuğu maskesi altında Marksist- Leninist ilkelerden sapmalar sistemleştirilmiştir. Revizyonizm,Stalin döneminde işleyişleri denetim altına alınmış olan meta ekonomisinin nesnel yasalarına karşıalınmış olan sosyalist önlemleri revize ederek bu yasaları denetimsiz bir biçimde serbest bırakmıştır.

Örneğin, planlı ekonomi tarafından sovyet sisteminde işleyişi üretim aşamasında sınırlandırılmış olandeğer yasasına dayandırılmış bir ekonomipolitikaya geçilmiştir. Bu, piyasa ekonomisine geçişinbaşlangıcı olmuştur. Ekonomide merkezi planlamadan vaz geçilerek işletmeler kendi planlamalarını kapitalist ekonomipolitikada olduğu gibi kar marjlarına göre yapmakta serbest bırakılmışlardır. Tarımdakooparatif işletmler, Stalin döneminde devlet mülküyetinde olan üretim araçlarının sahibi halinegetiirilmişler ve böylelikle üretim araçlarının toplumsal mülküyeti tasfiye edilmiştir.Bu süreçterevizyonizmin iktidarı koşullarında emek kitlesi ile bürokrasinin yaşam standartları arasında bir uçurumoluşturulmuştur.Revizyonizmin iktidarı sürecinde kapitalist özlemler ve tüketim kültürü teşfik edilmiştir. Dış siyasetteemperyalizm ile” barış içinde yarış” sloganı etrafında işbirlikçi ve teslimiyetçi bir yönelime girilirken,Varşova Paktı ülkelerinin ekonomik kaynakları sosyal emperyalist bir siyasetle talan edilmiştir.

Bu süreç1990’ların başında kapitalist restorasyonla sonuçlanmış ve Sovyetler Birliği tasfiye edilmiştir.Biz, bu çalışmada, revizyonizmin açık iktidarı olan 1956 yılındaki 20. parti Kongresinden öncekisüreçlere ilişkin olarak, revizyonizme iktidar koşullarını hazırlayan, başta bürokratizmin kaynakları sorunuolmak üzere belli başlı aşamaları değerlendirmeye çalıştık. Özellikle, tarihsel zorunluluklardan dolayısosyalist inşa sürecinde varlığını sürdüren burjuva hukukunun kalıntılarının işçi sınıfı iktidarı için yarattığısorunları irdeleyerek, bu sorunların hangi toplumsal dinamiklerle aşılabileceği konusu üzerinde durmayaçalıştık. Çalışmamızda, yabancılaşma sorununun sosyalist ekonomipolitikte aldığı biçimleri irdemeyeçalışarak, yine, bu sorunun sosyalist toplumda aldığı biçimlerden biri olan ve kafa emeği ile kol emeğiarasındaki yabancılaşmadan kaynaklanan bürokratizm eğilimini değerlendirmeye çalıştık.Sosyalizm deneyimleri şunu göstemiştir ki bir sosyalist inşa süreci için asıl sorun bürokratizmeğiliminden kaynaklanmaktadır.Revizyonizmin kaynaklandığı zemin bürokrasidir Bürokratizm maddiüretim üstünde bir yönetsel erke dönüşerek onu köleleştirme eğilimindedir.

Bürokratizm, kafa emeği ilekol emeğinin bir birine yabancılaşmasının biçimidir. Bürokratizm sorununun Marksizmde her derde devabir reçetesi yoktur. Bu sorun, sosyalizm deneyimlerinin ortaya çıkardığı bir sorun olarak sosyalizmtarihinin dersleri etrafında irdelenmelidir. Sosyalist inşada küçük meta üretiminin varlığını sürdürmesi yada emperyalist abluka gibi sorunlar bürokratizm sorununun yanında tali nitelikte sorunlardır. Küçük metaüretiminde kaynaklanan kapitalizm eğilimlerine karşı üretim araçlarının toplumsal mülküyeti koşullarında,meta üretiminin nesnel yasalarının işeyişlerine karşı alınabilecek önlemlerle çözümler üretilebilir. Ancak,bürokratizm eğilimi, bizzat işçi sınıfının parti ve devlet örgütlenmesi içinden kaynaklanan bir sorun olarakbir kez ortaya çıktığında mücadelesi zor olan bir sorundur..Sovyetlerde ve diğer sosyalizm deneyimlerinde revizyonizm eğilimilerinin gelişmesinine zeminhazırlayan nesnel koşullar vardır. Özelikle, maddi üretime yabancılaşmış bir toplumsal tabaka olanbürokrasi içinde çıkan revizyonist eğilimler burjuva hukukunun kalıntılarına tutunarak ve sosyalist inşanınzaafiyetlerini kullanarak sistemleşmiştir.

Bujuva hukukunun kalıntıları ,revizyonizmin gelişmesindeyarattığı nesnel zaminle öne çıkmaktadır.Revizyonizmin tutunduğu diğer bir zemin kafa emeği ile kol emeği arasındaki iş bölümüdür. Kafaemeğinin maddi üretimden ayrışarak bürokrasi biçiminde parti ve devlet aygıtı içinde profosyonelleşmesibürokratizm eğilimlerini güçlendirmiştir. Parti ve devlet örgütlenmesi içinde gittikçe güçlenen vegenişleyen bürokratizm, süreç içinde kendi ayrıcalıklı konumunu sistemleştirmeye yönelmiş verevizyonist eğilimlere zemin oluşturmuştur.Bürokratik ayrıcalıkları sistemleştiren revizyonizm, küçük meta üretiminin kapitalizm özlemleriyle deortaklaşarak piyasa ekonomisine yönelmiştir. Başta, değer yasası olmak üzere kapitalist ekonomipolitiğinnesnel yasaları serbestçe işletilmiş ve bir kapitalist restorasyon sürecine girilmiştir.

Bürokratik bir devlet kapitalizmine dönüştürülen sosyalist inşa süreci kesintiye uğratılmış, kolektif kazanımlar tasfiye edilmiştir.Sovyet deneyiminde iflas eden sosyalizm değil bürokratik devlet kapitalizmidir. Bürokratik devletkapitalizmi devasa bir bürokrasiye dayandırıldığı için üretici güçlerin üstünde taşınmaz bir yükedönüşmüş ve iflas etmiştir.Sovyet revizyonizminde 1956’dan itibaren Kruşçev döneminden başlamak üzere kapitalistekonomipolitiğin kalıntısı ücret hukuku ile birlikte bürokratik ayrıcalıkların sistemleştirilmesi vebürokrasinin ücretleri ile işçi ücretleri arasında 10-15 kata varan farklar aracılığı ile gizli artı-değer üretimibaşlatılarak emek kitlesi bürokratizm tarafından sömürülmüştür.

Sovyelerde Nitelikli İşgücü İle Niteliksiz İşgücü Arasındaki İlişkide Kolektivizmin TemelleriniSarsan Revizyon:

”İnsan emek gücünü meta durumundan kurtarmak isteyen sosyalizm bakımından emeğin değerininolmadığını ve olamayacağını anlamak büyük önem taşır. Bay Dühring’in yaşama araçlarının gelecektekibölüşümünü bir çeşit yüksek ücret olarak düzenleme yolunda ilkel işçi sosyalizminden kalıt aldığı bütüngirişimleri, işte bu anlayışı yıkar. Bölüşümün, salt iktisadi kaygılarla belirleneceği kadarıyla, üretimçıkarları tarafından düzenleneceği ve üretimin en çok toplumun bütün üyelerine, yeteneklerini en yüksekevrensellikle geliştirme, koruma ve uygulama olanakları sağlayan bir bölüşüm biçimi aracılığıylaözendirileceği fikri gene bu anlayıştan kaynaklanır.Bay Dühring’in kalıt olarak almış bulunduğu düşünmebiçimi için bir gün artık ne meslekten niteliksiz işçi, ne de meslekten mimar olacağına ve bir yarım saatboyunca mimar olarak yönerge verecek adamın, bir süre de el arabası süreceğine inanmak, zorunluolarak bir yaradılış aykırılığıdır.Meslekten niteliksiz işçileri ölmezleştiren sosyalizm ne güzel birsosyalizmdir!Eğer emek zamanının eşdeğerliliği, her işçi, eşit emek zamanları içinde, önce bir ortalama alınmasıgerek olmaksızın, eşit değerler üretir anlamına gelecekse, bu , açıkca yanlıştır.İki işçi de aynı iş kolundanda olsalar, bir saatlik emek zamanının değer ürünü, emek yoğunluğu ve ustalık derecesine göre, herzaman farklı olacaktır; sadece Dühring gibi kimseler için bir terslik olan bu tersliğe , hiç değilse bizim gökcisimimizin üzerinde çare bulabilecek bir iktisadi komün yoktur.Peki herkesin ve her bireyin bütün o emekeşdeğerliliğinden geriye ne kalır? Bay Dühring’in, değerin, emek tarafından belirlenmesi ile ücrettarafından belirlenmesi arasında ayrım yapmadaki yeteneksizliği dışında hiç bir ekonomik temeli olmayan övüngen söz ebeliğinden başka hiç bir şey, -yeni iktisadi komünün temel yasası olan şu eşitemek zamanına eşit ücret karakuşi hükmünden başka hiç bir şey! Fransa’nın eski komünist işçileri ileWeitling , kendi ücret eşitliklerini doğrulamak için yine de çok daha iyi kanıtlar veriyorlardı.Peki bütün bu birleşik emeğe daha yüksek ücret ödenmesi sorunu nasıl çözümlenir? Özel üreticilertoplumunda, nitelikli işçinin yetişme giderlerini özel kişiler ya da aileleri yüklenirler;öyleyse nitelikli emekgücünün daha yüksek fiyatı önce özel kişilere ödenir, usta köle daha pahallıya satılır, usta işçiye dahayüksek ücret ödenir. Sosyalist örgütlenmeli toplumda, bu giderleri toplum yüklenir. Öyleyse meyveler, birkez üretildikten sonra, birleşik emeğin daha büyük değerleri toplumundur.İşçinin kendisinin ek bir hakkıyoktur. Ve, bu arada, bu kıssadan alınacak hisse bir de şudur ki işçinin ”emeğinin tam ürününe” olan hakkı, buna gösterilen rağbet ne olursa olsun, hiç bir zaman ufak-tefek pürüzler olmaksızın ilerisürülemez.”

F. Engels – Anti Dühring

Engels’in burada irdelediği konu yalın emekle birleşik emek arasındaki ilişkidir. Engels, sosyalisttoplumda birleşik emeği yaratan bireysel niteliklerin tamamen sosyalist toplum tarafından yaratıldığı içinbu yeteneklere sahip olmanın sosyalist inşa sürecinde bir ayrıcalık olamayacağını açıkça belirtmektedir.Biz, bu belirlemeye şunu ekleyeceğiz ki birleşik emeğin sosyalist toplumdaki bu durumuna karşılık emeketkinliğinin kolektif nitelikleri öznelleşmiş nesnel nitelikler olarak bireyin kolektivizme uyum derecesinigösterir. Biz ise irdelememizi sosyalizm koşullarında emeğin eşitsiz gelişme yasası tarafındankoşullandırılan ve doğuştan ya da edinilmiş bireysel yetenekler biçiminde kendini gösteren yasalnitelikleri ile yasa karşıtı olarak gelişmiş kolektif nitelikleri arasındaki çelişkiyi inceleyeceğiz.Çünkü, emeketkinliğinin yasa karşıtı nitelikleri ile yasal nitelikleri arasındaki çelişkinin eski toplumdan kalan yönetselalışkanlıklarla da birleşerek bürokratizmin yaratıcılarından olduğunu düşünüyoruz ki sosyalizmdeneyimleri de bizim bu düşüncemizi doğrulamaktadır.

Sovyetlerde revizyonizm eğiliminin saptırdığı konulardan biri de budur. Engels, sosyalist toplumdabasit emekle birleşik emek arasında ücret farkı bulunmaması gerektiğini açıkça belirtmektedir. Çünkü,birleşik emeği yaratan bireysel farklılıklar tamamen kişiye toplum tarafından kazandırılmış farklılıklardırve kişinin bireysel becerileri ona kolektif üretim ilişkilerinde bir ayrıcalık kazandırmamalıdır. Buna karşılık,Büyük Sovyet Ansiklopedisi’nin ”ÇALIŞMA” ile ilgili bölümünün Dönüşüm yayınları tarafından yapılmışçevirisinde 11. sayfada revizyonizmin ağzından şöyle denilmektedir:

”Sosyalist toplum,çalışma ve tüketim oranı üzerine genel hesaplamayı ve denetimi yürütür. Sosyalistçalışmanın niceliği ve niteliği, tek tek her bir emekçinin bireysel tüketiminin kapsamını belirleyen ölçektir.Sosyalizmde hala çalışmanın çeşitli biçimlerine sahibiz; endüstriyel ve tarımsal ile zihinsel vebedensel çalışma arasında hala farklılıklar vardır; belirli bir zaman dilimi içersinde, vasıflı işçi vasıfsızişçiden daha büyük değer yaratmaktadır. Farklı işlerin iş sonucu eşit değildir ve bu, sosyalizmdekarmaşık ile basit, vasıflı ile vasıfsız iş arasındaki ekonomik farklılıkların kesinlikle korunmasının gerekliolduğu anlamına gelir.”

Burada açık bir revizyonizm vardır. Engels, vasıfsız işçi ile vasıflı işçi arasında ücret bakımından birfark olmaması gerektiğini söylerken değerin bireysel emek tarafından değil toplumsal bakımdan gerekliemek miktarı tarafından belirlendiğinden hareket etmektedir. Vaıflı işçinin vasıfsız işçiden daha fazladeğer üretmesi sorunu tamamen üretim araçları ve aletlerinin bilgisine sahip olmakla ilgili bir durumdur.Böylece, vasıflı işçinin vasıfsız işçiden birim zamanda daha fazla değer üretmesi üretim araçları vealetlerinin bir fonksiyonudur.

Ayrıca vasıflı işçinin vasıfları işçiye sosyalizmde tamamen toplum tarafındankazandırılmış vasıflardır ve onun için üretim ilişkilerinde ücret farkı gibi bir ayrıcalığa dönüştürülemezler.Bu, eşitsiz gelişme yasası ile birlikte değer yasasının dolaysız işleyine kolektif üretim ilişkilerinin açık halegetirilmesinin bir biçimidir. Kapitalizmde olduğu gibi vasıflı işçi ile vasıfsız işçi arasındaki ücret farklıtamamen değer yasasının meta üretiminde olduğu gibi uygulanmasına bağlı olarak korunmuştur; bu,burjuva hak’ın muhafaza edilmesi anlamına gelir. Burada, burjuva hak, kolektif adalet ilkesi yerine ikameedilmiştir.Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse, bir mühendisin emeği kapitalizmde bir vasıfsız işçininemeğinden daha değerlidir. Çünkü mühendisin emeği teknik bilgi ve birikim gerektirmekte ve iş gücüpiyasasında vasıfsız emeğe göre daha çok talep edilmektedir.

Ancak, örneğin, televizyon üretimi içinmühendisisin emeği ile vasıfsız bir işçinin emeği arasında kolektif üretim ilişkileri açısından toplumsalbakımdan bir fark yoktur. Çünkü, televizyonun üretilmesinde ve kullanıcılara ulaştırılmasındamühendisin emeği kadar vasıfsız işçinin emeği de toplumsal bakımdan eşit gerekliliğe sahiptir.Televizyonun teknik üretimi için mühendisin emeği gerekli iken malın kullanıcılara ulaştırılmasındataşıma işlemi için vasıfsız işçinin emeği gereklidir. Dolayısıyla, bu iki emek biçimi sosyalizmde toplumsalbakımdan eşit değere sahiptir. Çünkü, sosyalist üretim ilşkileri arz ve talep yasasına değil toplumsalyararlılık yasasına tabidir.Sovyet revizyonizmi vasıflı işçilerle vasıfsız işçiler arasında ücret farkı yaratarak elitizm yapmaktadır.Daha sonra aynı anlayışla bürokrasi içindeki üst düzey memurlarlarla sıradan işçiler arasındada büyükücret farklılıkları sistemleştirilmiştir.

Böylece, bürokratik ayrıcalıklara dönüştürülen işin niteliğine ilişkin burevizyon aracılığı ile bürokrasi üretim araçları üstünde bürokratik bir tasarrufa dönüştürülerek üretimaraçlarının toplumsal mülkiyeti tasfiye edilmiştir. Aynı biçimde işin niteliğine ilişkin bu revizyon nitelikli işgücü ile niteliksiz iş gücü, kafa emeği ile kol emeği arasındaki çelişkiyi de uzlaşmaz karşıtlığadönüştürerek kolektif inşa sürecini tasfiyeye götürmüştür.Engels’in de belirttiği gibi sosyalizmde iş gücünün eşitsiz gelişme yasası tarafından koşullandırılmışbireysel nitelik farklılıkları emeğin karşılığı belirlenirken dikkate alınmamalıdır. Çünkü, sosyalist inşaeşitsiz gelişme yasasına karşıt bir süreçtir. Kapitalist ekonomipolitik eşitsiz gelişme yasasının dolaysızişleyişi üstüne kurulmuştur. Burjuva hukuku da bu işleyişin tescilidir.

Sosyalizmde, emek etkinliğinineşitsiz gelişme yasasına karşıt olarak gelişmiş olan kolektif nitelikleri esastır. Proleter hukuk bu kolektifnitelikler üstünden gelişir ve sosyalist demokrasiye niteliğini verir.Emek gücünün karşılığının belirlenmesinde işin niceliği, yani, çalışma süresi ile birlite yasal niteliğininde hesaba katılması vasıflı iş gücü ile vasıfsız iş gücü arasında bir çelişki yaratarak, vasıflı iş gücünüayrıcalıklı konuma getirerek sosyalist adaletle çelişir. Sosyalizmde vasıflı iş gücü ile vasıfsız iş gücününyaptığı iş toplumsal yarar bakımından eş değerdir. Çünkü, vasıflı iş gücünün yaptığı iş vasıfsız iş gücüolmadan tamamlanamaz. Sosyalizmde farlı emek süreçleri arasındaki yegane farklılık bu emeksüreçlerinin içerdiği kolektif nitelikler arasındaki farklılıktır ki sosyalizmin hukuku bu farklılığındeğerlendirilmesi ile şekillenir.

Bu olgu, sosyalist hukuku doğrudan gözlem ve doğrudan demokrasiyebağlayarak kitlelerin bir birlerini denetleyerek kendi kendilerini yönettikleri bir demokratizmi gerektirir. Bu doğrudan demokrasi, sosyalist inşa sürecini tehdit eden bürokratizm hastalığının yegane önleminiteliğindedir.Engels’in birleşik emek ve nitelikli iş gücü ile niteliksiz iş gücünün karşılığı konusundaki formülasyonunda değer yasası sınırlandırılmıştır. Burada, değişim değerine karşılık gelen soyut emektendeğil kullanım değerine karşılık gelen somut emekten hareket edilmiştir. Engels’in formülasyonundaemek gücünün değişim değeri kullanım değerine tabi kılınmıştır.

Revizyonist formülasyonda ise emekgücünün kullanım değeri değişim değerine tabi kılınmıştır.Revizyonist formülasyon iş gücünün karşılığınıbelirlerken nitelikli iş gücü ile niteliksiz iş gücü arasında değer yasasının işleyişini onaylayarak ayrımyapmakla sosyalist adalet ilkesinden sapmış ve sosyalist inşayı meta üretiminin bir yasası olan değeryasasına açık hale getirerek pratik süreçlerde emek etkinliğine meta muamelesi yapmıştır. BüyükSosyalizm Ansiklopedisi’nde birkaç satır önce yapılan ”sosyalizmde emek meta değildir” belirlemesiböylece pratik uygulamada anlamını yitirmektedir.Engels’in formülasyonu sosyalist inşa sürecinde burjuva hak’kın kısıtlanmasına bir örnektir.

Burjuva hak üretim araçları üstünde özel mülkiyet koşullarında gelişir ve eşitsiz gelişme yasasının üretimilişkilerine dolaysız bir yansımmasını da tescil eder. Revizyonist formülasyonda bireysel nitelikler gibieşitsiz gelişme yasasının üretim ilişkilerindeki bir yansıması, nitelikli iş gücü ile niteliksiz iş gücüarasındaki çelişkide gözetilerek burjuva hak olduğu gibi muhafaza edilmiştir.Burada, revize edilen gerçeklik şudur ki nitelikli iş gücü birim zamanda niteliksiz iş gücünden dahafazla değer üretse de niteliksiz iş gücü olmadan bu değer toplumsal olarak gerçekleşemez. Örneğin, birotomobilin tasarımını yapan mühendisin emeği aynı otomobilin üretim sürecinde işi basit olarak vidasıkmak olan bir vasıfsız işçinin emeği olmadan kendi başına bir değer yaratamaz. Değişim değeri, soyuttoplumsal emeğe içkin bir kavramdır.Değişim değeri, emek sürecinin, üretici güçlerin tarihsel düzeyininnesnel zorunlulukarı tarafından koşullandırılmış olarak aldığı tarihsel ve dolayısıyla geçici bir formdur.Değişim değeri, komünist toplumda kolektif üretici güçlerin ”herkese ihtiyacı kadar” şiarına olanaktanıyacak bir düzeye eriştiği koşullarda bir değersizliğe dönüşerek soyut emekle birlikte ortadankalkacaktır.Çünkü,değişim değeri, üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti altında aynı zamanda, ihtiyaçla,tarihsel olanaklılık arasındaki bir görelilik ilişkisine karşılık gelir. İhtiyaçların tarihsel olanaklılıkla özdeşleşeceği komünist toplumun ileri bir evresinde değişim değeri de ortadan kalkacak ve birdeğersizliğe dönüşecektir.Geriye kullanım değerinden başka bir şey kalmayacaktır.

Nitelikli iş gücü lehine yapılan bu revizyon, basit emeğin toplumsal yarar bakımından vasıflı işgücüne eş değer ve onu tamamlayan bir iş yapmasına rağmen kendi öz etkinliği olan çalışmasınınsonuçlarına yabancılaştırılmasının kapitalizmden kopya edilmiş bir biçiminden başka bir şeydeğildir.Kaldı ki nitelikli iş gücü kavramı her zaman görelilik ilişkisine tabi bir kavramdır. Kolektif üreticigüçler geliştikçe nitelikli iş gücü ile niteliksiz iş gücü arasındaki farklılıklar da giderek silinecektir.Üretim araçlarının özel mülkiyeti koşullarında emek gücünü meta formundan özgürleştirme olanağıyoktur.

Bize, emek gücünü meta formundan özgürleştirme olanağını veren üretim araçlarının toplumsalmülkiyetidir. Örneğin, çalışkanlık gibi bireysel bir nitelik üretim araçlarının özel mülkiyeti koşularında veemek gücü meta formunda kaldıkça bireysel bir nitelik olarak kalırken, üretim araçlarının toplumsalmülkiyeti koşullarında bireyin çalışkanlığı bütün toplumun yararına olarak kolektif bir niteliğedönüşür.Dolayısıyla, üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti bize toplumsal artı ürünün emek niceliği ilebirlikte emek etkinliğinin kolektif niteliklerine göre paylaştırılabileceği bir kolektif hukuksal biçimi hayatageçirme tarihsel olanağını verecektir.Üretim ilişkilerinin hukuksal biçimi, üretici güçlerin tarihsel düzeyiitibarı ile üretim araçlarının mülkiyet biçimi tarafından koşullanmıştır.Burada, basit emekle birleşik emek, niteliksiz iş gücü ile nitelikli iş gücü arasındaki ilişkide yapılan burevizyon ilk bakışta önemsiz bir revizyon olarak görülmesine rağmen, aslında, emek gücünü pratiktemeta formunda tutan, iş gücünün bireysel farklılıklarından toplumsal ayrıcalıklar yaratan ve kolektivizmitemellerinden sarsan bir revizyondur.

Yukarıdaki alıntıda, Engels’in, mimarın el arabası kullanması konusundaki işbölümünün eleştirisikonusundaki göndermesini Che Guevera Küba’da bakanken el arabası ile şeker kamışı toplayarakyanıtlıyordu. Kapitalist toplumda nitelikli iş gücü ile niteliksiz iş gücü arasındaki iş bölümünü olduğu gibisosyalizme ikame etmek kolektivizmin altını oyan bir başka revizyondur. Sosyalist inşa süreci, kol emeğiile kafa emeğini pratik süreçlerde birleştirerek iş bölümüne kolektivizmin niteliğine uygun yeni vedemokratik bir biçim verecektir.Marks’ın dediği gibi ”devlet iş bölümünden doğar”. Sosyalist inşa süreci işbülümünü demokratize etmeden proleteryanın gerçek iktidar aygıtlarını yaratamaz.

Fikret KARAVAZ

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu