Genel

ORTA ASYA’DAN LOZAN’A

Hasan H. YILDIRIM

 

ORTA ASYA’DAN LOZAN’A
Orta Asya’dan koyun, katır, insan sürüleriyle kopup geldiler. Coğrafyamıza felaket getirdiler. İstila ve işgal ettiler. Egemenliklerini kurdular. Gasp, talan, ganimet, soygun ve çapulculuğu meslek edindiler. Coğrafyamıza ayak bastıklarından bugüne halklarımızı asıp kesiyorlar. Bunu egemenliğine aldıkları toplumlardan devşirdikleriyle birlikte yapıyorlar.
Türk egemenlik sisteminde devşirmecilik kendini yeniden üretmek için daima başvurulan bir politika oldu. Daha sonralari Türk egememlik sistemi devşirmelerin denetimine girdi. Yönetim kademesi devşirmelerden oluştu. Dünden bugüne bu sürüp geldi. Bugünde TC devletini idare edenlerin tamamı devşirmedir. “Dönme“dir.
Dönme bağnazdır. Geçmişine, kökenine saldırandır. Kendine yabancılaşan, başkalaşandır. Kendi boynuna zorla, alavere dalevereyle asılan yeni kimliğine dört ele sarılandır. Mecburiyetleri vardır. Kurulu sistem içinde kendini ispat sorunu vardır. Ancak böyle kabul görülür. Melik Firat, bunu bir “sahtekarlık” olarak değerlendirir. “Siz bir Boşnak, bir Çerkez için nasıl Türk dersiniz? Cem Özer geçenlerde ben bir Türk’üm ve Çerkez’im diyordu. Bu nasıl olur? Bu bir sahtekarlıktır.”
Devşirme, dönme Hasan Cemal’ın buna itirazi var: “Elbette sahtekarlık örneği değildir… İnsan hem Kürd hem Türk olabilir… Hasan Cemal gibi dört ayrı kökten gelebilir ama Türk olabilir.” Hasan Cemal gerçeği Türk toplumunun gerçekliğidir. Türk egemenlik yönetim kadrosunun gerçekliğidir. Bunların köklerini araştırmaya değer. Türk egemenlik sistemi kadrosunda tek bir Türk bulamasınız. Cumhuriyeti bile Türk olmayanlar kurdu. Bizim iddiamız değil. TC devletine Cumhurbaşkanlığı dahil her kademesinde görev yapmış, bir yerde TC tarihiyle özdeşleşmiş Süleyman Demirel’in iddiasıdır.
“Renkli bir mozaiktir Anadolu. Yirmi kusur dil vardır. Ne mutlu Türk’üm diyene de, bakmayın olana dememiş falan, biraz ırkçılık kokar. Balkanlar’dan gelenler kurmuştur cumhuriyeti.”
Koyu bir baskı sistemi koruyorlar. Etnik kökeni, dili, dini, inancı ne olursa olsun baskı, işkence, katliam, asimilasyon ve binbir türlü alicengiz oyunlarıyla “harmanlıyorlar.“ Ucube bir “millet“ yaratıyorlar. İsmine “Türk milleti“ diyorlar. Diğerleri yok sayılarak, “Nu Mutlu Türk’üm Diyene,“ ırkçı söylemi eşliğinde “Tek yurt, tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek dili“ dayatıyorlar. Irkçı-şoven, militarist bir toplum yaratıyorlar. Süleyman Demirel’in değişiyle, “Resmi dil Türkçe’dir. Uniter devlettir. Bayragi tektir. İşte Lozan budur.“
Türklük adına başkaları devlet kuruyor. Kuranlar Türk değil. Türk’ten başkadır. Atatürk’ün kim olduğu söylendi, tekrarlamaya gerek yok. Atatürk’ün yaverı Salih Bozok Arnavut, İsmet İnönü, kimine göre Kürd, kimine göre Ermeni, Rauf Orbay Abaza ve bu liste sürüp gider. Ve kendi millet ve halkına en çok düşmanlık duyanlar-da bunlardır.
“Bu ülkede yanlız Türk milleti, etnik ve ırki hak talebinde bulunabilir. Başka hiçbir unsurun buna hakkı yoktur.“(İsmet İnönü) Ülkesine, Irkına, milletine, halkına yabancılamış, başkalaşmış xırpo İsmet böyle der. Onu, onun gibi bir başkası takip eder.
Türkiye’de gelmiş geçmiş en ırkçı, en şoven, en milliyetçi Bülent Ecevit‘in gider ayak Kürd kökenli olduğunu açıklandı. Yaşamı boyunca Hitler ve Mosuloni’nin öğretmeni Atatük’ün ve de xırpo İsmet’in en vefalı ögrencisi oldu. Öğretmenleri gibi Rum, Ermeni, Süryani-Asuri ve Kürd düşmanlığı yapmayı siyaset edindi.
Kürd millet köküne incir diken hainleşmiş Kürd, bunlarla sınırlı değildir. Türk “komünistleri“ tarafından bile sahiplenilen 1961 ihtilali yapan Milli Birlik Komitesi Başkanı Cemal Gürsel’de hain bir Kürd’tür. “Eğer dağlı Türkler rahat durmazlarsa, ordu, şehir ve köyleri bombalayıp yakmakla teredüt etmeyecektir. Öyle bir kan gülü olacaktır ki, onlarda, ülkeleride yok olacaktır… Her şeyden önce, milletimizi, Türk milletine dönüştürmeliyiz. Türkiye Türklere ait olmalıdır.”
TC devletine Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık dahil önemli görevlerde bulunmuş Turgut Özal’da kendi Kürdlük damarını itiraf etti. Fakat o da, her hain kadar Kürdlere yapmadıklarını bırakmadı. Meşhur 8 maddelik “Terörle mücadele yasası,“ ”Sansür ve Sürgün Kararnamesi,“ “Olaganüstü Hal,“ Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde devreye sokuldu. Kürdistan’da binlerce köy boşaltılması ve milyonlarca Kürd’ün sürgün ve mesburi iskana tabi kılınması yine Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde gerçekleştirildi.
Ülkesine, milletine, halkına ihanet eden Kürdler bunlarla sınırlı değildir. Heci Bedir Ağalar, Diyap Ağalar, İsmet Sezginler, Kamuran İnanlar, Hikmet Cetinler, Sedat Bucaklar… vs. Bu liste uzadıkça uzar. Bu temiz sayfaları bunlarin isimleriyle daha fazla kirletmemek için burada kesiyorum.
Kimi kökene önem vermiyebilir, ben veririrm. Önemsemesenizde o peşinizi bırakmaz, bir gölge gibi sizinle beraberdir. Çoğu zaman bunun farkında olmasanızda bu gerçeği değiştiremesiniz. Size bir uç örnek vereyim. Ecevit bilinen bir kişilik. Etnik kökenide bilinir. Kime hizmet ettiği inkara gelmez. Hatırlayın, unutanlara hatırlatayım. Devletle bütünleşen Süleyman Demirel ile ters düşünce Demirel‘in gündeme getirdiği ilk şey Ecevit‘in kökeni oldu. Ecevit‘in Türk ırkçılığı ayuktayken Kürdçü damarı şişinmesin kaygısı depreşti. Acaba sorusu soruldu. Kime ne çağrıştırırsa onu algılasın diye yazdım bunları.
“Yaşanan ortada. Bu sistemin garabetlerinde biri şu: eğer siz Arap, Kürd, Arnavut, Boşnak, Çerkez olduğunuz halde ‘Ben Türk’üm’ derseniz, Kürdlüğünüzü dile getirmeseniz, size bu ülkede en yüce noktalar bahsedilir. Bir nevi Osmanlının devşirmeleri gibisiniz. Bir süre önce ülkeye Başbakan aranıyordu. İleri sürülen isimlerin üçü de Kürd’tü: Bülen Ecevit, İsmet Sezgin ve Yalım Erez.” (Abdülmelik Fırat)
Karşılıksız değildir. Verilen onurdur, kişiliktir. Kendini inkardır, yabancılaşmadır, başkalaşmadır. Ülkesine, ırkına, milletine ve halkına karşı ihanettir. İnkar ve imha etmektir. Bağlandığı kapıda havlamaktır. Orada kemik bulduğu müddetçede ayrılmamaktır.
Demirel’in değişiyle: “İşte Lozan budur.”

Hasan H. YILDIRIM

10 Temmuz 2015

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu