Genel

YEDİ KOCALI HÜRMÜZ

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

Kimden mi bahsediyoruz?

Elbette Türk egemenlik sisteminden.

Çok kocalı. Maşlalahı var. Yedi kocalı Hürmüz‘ü bile solamış.

İngiltere, Almanya, Fransa, ABD, İsrail, Rusya derken saymakla bitmez.

Hepsiyle hem barışık, hem savaşır durumda.

Ne onlarla ne onlarsız oluyor.

Bugüne kadar bu siyasetle kendini taşıdı ama yolun sonuna geldi.

Bugün hepsiyle sorunlu.

Kimseyle güvene dayalı bir ilişkisi kalmamış.

Büyük bir nüfus, stratejik konum avantajı olsada bu da artık bir işe yaramıyor.

Bu nedenle top misali bir gün bir devletin, başka bir gün başka bir devletin ayağında, arada gidip geliyor, herkes onunla oynuyor.

Batı ile Doğu arasında süren mücadelede kullanılan basit bir araca dönüşmüş.

Kirli bir kimliğe sahip.

Haydut devlet, kursan devlet, kondu devlet, diktatör devlet, terorist devlet, ırkçı devlet, sömürgeci devlet, karapara aklayıcı devlet, çete devlet, kokakin cumhuriyeti. Saymakla bitmiyor.

Bu özelikleriyle siyasi olarak dünyadan izole olmuş.

İçte çeteleşmiş. Ekonomik olarak iflazın eşiğinde.

Tüm bunların nedeni Kürd/Kürdistan sorunu.

Güvenlik sorunu, beka sorunu olarak ele alıyor. Çünkü onun varlık, yokluk sorunu.

Bu nedenle içteki rezervleri silaha yatırıyor.

Dışarda da bu sorun nedeniyle herkesle kavgalı. Dünyadan izole olmasının nedenide bu.

Kürd/Kürdistan sorununu demokratik yollarla çözme diye bir politikaları yok. Sorunu silahla çözeceğine inanıyor.

Ya kazanacağım, ya toptan yok olacağım diyor.

Bu politika sadece AKP ve iktidar ortağı MHP ve Vatan Partisi’yle sınırlı değil, muhalefetinde politikasıdır. Yani Türk egemenlik sisteminin politikası. Devletin politikası.

Türk egemenlik sistemi esnemez, bökülmez. Değişeceği yok. Bundan vazgeçeceği yok. Siyasetle, demokratik yollarla Türk egemenlik sistemi değişmez. Değiştireceğim diyen yanılır. Ancak kırılır.

Sistem buna göre kendini örgütlemiş.

Zaten demokratik yollarla değişsede yok olacağını biliyor. Çünkü o zamanda Türkiye diye bir devlet kalmaz.

Sistem sahipleri bunu gördüğü için direnmeyi politika edinmiş.

Fakat bu da güç sorunudur.

Her ne kadar “kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz“ deselerde buna güçlari yetmiyor.

Bu nedenle hergün bir kapı çalışıyorlar.

En son katıldıkları 32. NATO Zirvesi’nden umduğunu bulamadılar.

ABD Başkanı Joe Biden ile görüşülmeside bir fayda sağlamadı.

Şimdi Türk devlet Başkanı Erdoğan, İran ve Rusya’nın ayağına gidiyor.

Çünkü devletin ayakta kalması için sahtede olsa bir zafere ihtiyaç duyuluyor.

Bu da başka devletlerden alacağı icazete bağlı.

Zaferide Kürdlere saldırmaktan arıyor. Çünkü gücü onlara yetiyor.

Işte burada hem ABD hem Rusya kendileriyle oynuyor.

Kürdler üzerinden birbirine karşı kullanmayı deniyorlar.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov şu açıklamayı yaptı: Türkiye’ye “ABD güneyinizde bir Kürd devleti kuruyor. Biz askerimizi çektik. Girebilirsin“ dedi.

Orada ABD var. Türkiye onu göze alamadı. “Biz Fıratın doğusunu değilde Batısındaki Tel Rıfat ve Menbiç’ı işgal etmek istiyoruz” dedi.

Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov ve Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı Bilgi ve Basın Dairesi direktörü ve sözcüsü Mariya Zaharova, “orası olmaz” dedi.

Arkasında İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Türkiye’yi ziyaret etti. Oradan Şam’a geçti. Beşar Esad ile görüştü. Yaptıkları basin açıklamalarıyla bu kabulenilemez dendi.

Bu yolda kapanmış oldu.

Bu kez ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Graham önce Türkiye, oradan Hewler ve sonra Rojava’yı ziyaret etti. Açıklamalarda bulundu. Kimse kaale almadı. Çünkü önerileri kabul görülecek gibi değildi.

Hem ABD’de kimi çevrelerce hem Rojava yönetimi tarafından kabul görülmedi.

Graham ne demişti? “ABD Türkiye’ye F-16 vermelidir. Rojava yönetimi elindeki petrolu Türkiye’ye satmalıdır. DSG güçlerini Tel Rıfat ve Menbiç’ten çekmelidir.“ Yani Türkiye’ye buyrun burayı alabilirsin dendi. Ne ABD’de ne de Rojava’da alıcı bulmadı.

Burada dikkat edilmesi gereken Lavrov ve Graham’ın amacı Türkiye’yi birbirine karşı kullanmaktı. İkiside şimdilik tutmadı.

Burada yanlış bir anlaşılmaya meydan vermemek için şunun bilinmesini isteriz.Graham, Biden yönetimi adına bu ziyaretleri yapmadı. ABD’nin bir kesimin sözcüsü olarak geldi.

Bu arada Türklerin duracağı yok. Bu kez Erdoğan, Putin ve Reisi ile görüşecek. Onlardan Fırat’ın batısının işgalini kendilerinden isteyecek. Cevap ne olur bilmiyoruz ama bize göre olumlu bir cevap alamayacak.

Ondan sonra ne olur?

Erdoğan müjde verir gibi “bir gece ansızın gelebiliriz“ demişti. Kendisine Türküm diyen toplum bunu bekliyor. Eğer Erdoğan, Putin ve Reisi ile görüşmede eli boş dönerse ne yapacak? “Kendi göbeğini kendileri kesecek“ mi?

Münecim değiliz, bekleyeceğiz.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu