Genel

Karadeniz’de Abd Provokasyonları Ve Amacı

Karadeniz hava sahasında istihbari çalışmalar yapan ABD’ye ait askeri bir dronun, Rus Savaş uçakları tarafından düşürülmesiyle Karadeniz’de sular yeniden ısınmaya başladı.

 

 

 

AHMET HULUSİ KIRIMFotoğraf açıklaması yok.

 

Karadeniz hava sahasında istihbari çalışmalar yapan ABD’ye ait askeri bir dronun, Rus Savaş
uçakları tarafından düşürülmesiyle Karadeniz’de sular yeniden ısınmaya başladı. Böylece ABD 2006’dan beri devam eden Karadeniz’deki kışkırtmalarına bir yenisini daha ekledi. Olay üzerine Rusya ABD’yi casuslukla, ABD ise Rusya’yı saldırganlıkla suçladı. Bir soru üzerine Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby:”Karadeniz hiçbir millete ait değildir. Ulusal güvenlik çıkarlarımız için gereğini yapmaya devam edeceğiz.” Dedi.

Bilindiği gibi Karadeniz’in statüsü 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi ile düzenlendi. Sözleşme
Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlere gemi sayısı, tonajı ve zaman sınırı getirdi. Bu hükümler doğaldır ki ABD’nin Karadeniz’de konuşlanmasını engelliyor. ABD, 2006’dan itibaren bu durumdan şikayetçi ve antlaşma hükümlerinin güncellenmesini istiyor. Rusya’da, bir süredir durulmuş gibi görünen, ABD’nin Karadeniz üzerindeki emellerinden vazgeçmemiş olmasından rahatsız. ABD’nin dönem dönem yaptığı, Montrö’yü delme girişimlerine karşın Antlaşmanın hükümleri bugüne kadar SSCB ve Türkiye’nin kararlı politikaları sonucu yürürlükte kaldı.

ABD 2006’daki NATO Riga zirvesinde, “demokratik çok taraflılık” fikri bağlamında “küreselişbirliği” şemasını ortaya attı. Buna göre NATO, görev alanı dışındaki bölgelerde de bölge ülkeleriyle askeri operasyonlar dahil işbirliği yapmalıydı. Eski Sovyet alanlarında sınırlı etki araçlarına sahip ABD, söz konusu bölgenin genişlemiş Avrupa ve geniş Ortadoğu arasında bulunmasından ve kilit enerji transit bölgesi olmasından dolayı, Avrupa güvenliği açısından hayati önem taşıdığı gerekçesiyle büyük Karadeniz’in Avrupa tarafından kapsanması gerektiğini ileri sürüyor. Büyük Ortadoğu projesinin yan ürünü olarak ortaya atılan Geniş Karadeniz veya Büyük Karadeniz projesi de, canlanan transatlantik ilişkilerinin ve aynı zamanda “demokratik çok taraflılık” fikrinin uygulanması olarak görülmelidir. ABD ve Avrupa’nın ortak çıkarlara sahip olduğu savıyla temellendirilen geniş Karadeniz bölgesinde, transatlantik işbirliği fikrinin doğal sonucu olarak Karadeniz’e kıyısı olan Bulgaristan ve Romanya’dan sonra Ukrayna ve Gürcistan’ın da NATO kanalıyla Batı’ya bağlanması “kalıcı Barış” adına ABD tarafından hedefleniyor.

KARADENİZ’İN STRATEJİK DERİNLİĞİ
ABD’nin Rusya çevresinde girememiş olduğu tek bölge olan kapalı deniz Karadeniz’de, AKTİF ÇABA adlı NATO deniz gücünün konuşlandırılması planı, bilindiği üzere Türkiye ve Rusya’nın müşterek gayretleriyle 2006’da engellenebilmişti. Ne var ki Bulgaristan ve Romanya’da deniz üsleri kurmak için antlaşmalar yapan ABD, isteğini ertelemiş gibi görünse de Karadeniz’e girmek de ısrarlıdır. Stratejik önemi olan Karadeniz’de bayrak gösteremezse Rusya’yı kuşatma politikasında zafiyetler oluşacağı, gelecekte Hazar ve Orta Asya’dan gelecek enerji hammaddelerinin güvenli geçişi ve Kafkasya’dan Orta Asya’ya uzanan ülkelerin kontrolü açısından sorunlar çıkabileceğinin farkında. Bu nedenlerle Karadeniz çevresinde ABD’nin, emperyal emellerini sadece havadan sağladığı bağlantılarla gerçekleştirmek isteyeceği düşünülmemelidir.

ABD’NİN KARADENİZ HEDEFLERİ
Soğuk savaşın sona ermesini takiben ortadan kalkan Avrupa’daki Rus etkisinin yeniden canlanmasını önlemek.

Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya entegre ederek Rusya’nın Karadeniz’deki stratejik konumunu daha da kısıtlamak.  

Kendisinin ve Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlamak amacıyla, gerektiğinde Kafkasya ve Hazar bölgesine müdahale edebilmek için Karadeniz’de jeostratejik üstünlüğü ele geçirmek.

ABD, bu 3 hedefe ulaşabilmek için Kafkasya bölgesinde caydırıcı ve politik kontrolü
sağlayabilecek daimi bir askeri gücü konuşlandırmakta kararlı görünüyor. NATO’ya dahil edilen Romanya ve Bulgaristan ile birlikte fotoğrafın parçaları bir araya getirildiğinde, ABD’nin SSCB’nin dağılmasından sonra NATO’nun genişleme stratejisini kullanarak askeri yığınağını Avrupa’dan Karadeniz ve Kafkasya’ya kaydırmaya çalıştığı görülüyor.

KİLİT ÜLKE UKRAYNA
Ukrayna, Gürcistan ile birlikte ABD’nin Karadeniz plan ve stratejilerinde kilit ülke konumundadır. Ukrayna’nın politik olarak ABD elebaşılığındaki emperyalizme entegrasyonu halinde (NATO, AB üyeliği) Hazar enerji bölgesine bin kilometre daha yaklaşılmış olacak, Karadeniz bağlamında doğu-batı ekseninde en süratli ve ucuz enerji akışı sağlanabilecektir. Ayrıca Ukrayna’nın saf değiştirmesiyle Rusya, Soçi ile Novorisisk arasında dar bir kıyı şeridine hapsedilerek donanması kontrol altına alınıp Rus anavatanı kıskaca alınacaktır. Bütün bu kapsamlı stratejinin farkında olan Putin, gerekli hamleyi yaparak önce Kırım’ı ilhak edip bir sene sonra da Ukrayna’yı işgal etti. Halen devam etmekte olan Ukrayna savaşında da asıl söz konusu olan sadece Ukrayna değil, Avrupa ve Asya sınırındaki stratejik
önem taşıyan Karadeniz’de serbest dolaşımdır.

KARADENİZ’DE GÜÇ DENGELERİ
Dağılan SSCB sonrası ABD elebaşılığındaki emperyalizm Kuzey Moldovya, Beyaz Rusya ve Ukrayna hariç eski Sovyet peyklerini emperyalist sisteme entegre etti. Bundan sonraki ABD plan ve stratejilerinin amacı Karadeniz, Hazar ve Orta Asya üzerinden benzer bir stratejik konuma ulaşmak olacak. Bu açıdan Karadeniz, batıdan doğuya doğru uzayan jeostratejik eksenin en önemli enstrümanını oluşturmaktadır. Alternatif enerji kaynakları bakımından zengin Karadeniz ile Hazar’daki enerji kaynakları ve hidrokarbonların Batı Avrupa’ya güvenli bir şekilde ulaştırılması konusunda ABD’nin petrol ve gaz devleri, Rusya’nın enerji Çarları şimdiden büyük bir mücadeleye hazırlanıyor.

Rusya’nın güvenliği için Karadeniz kesinlikle taviz verilmeyecek ve hiç çekinmeden savaşın göze alınacağı önemli bir bölgedir. Kırım’ı topraklarına katan Rusya Karadeniz hava sahası üzerinde egemenlik iddia ederken, ABD Karadeniz’i bir NATO gölü haline getirmeye çalışıyor. Son senelerde artan şekilde Karadeniz’de gerçekleştirilen NATO tatbikatları, Gürcistan’a yönelik yaklaşımlar, askeri dronlar ve savaş uçaklarıyla zorlanan sınırlar, ABD ve NATO’nun Rusya’yı Karadeniz’de sıkıştırmaya çalıştıklarının işareti.

Karadeniz’de suların ısınmasından doğrudan etkilenecek ülkelerden birisi şüphesiz Türkiye’dir. Bir taraftan ülkenin NATO üyesi olması, diğer taraftan Rusya ile olan karanlık stratejik ilişkilerin karmaşıklığı ve Türkiye’nin kendi yayılmacılık politikası açısından taşıdığı önem Türkiye devletinin Karadeniz’deki gelişmelere nasıl yaklaşacakları sorusunu gündeme getiriyor. AKP resmi politikası biliniyor.14 Mayıs sonrası oluşacak yeni iktidarın hangi çizgiyi takip edeceğini zaman içinde göreceğiz ama farklı davranacaklarını gösteren bir emare de yok. 20.03.2023

Erdoğan Ateşin

Profilinizi oluşturmak için, biraz hayat hikayenizi anlatın. Bu alan, herkesçe görünebilir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu