Genel

MARKS’A DÖNÜŞ!!!

Ahmet Hulusi Kırım

Çeşitli tarihi ve politik şartlar yüzünden marksizmin, uzun bir süre içine kapandığı, resmi ve
kalıplaşmış bir yorumun yaratıcı marksist düşünce ve yöntemin yerini aldığı bilinmektedir. ”Reel
sosyalizmin”
çöküşünden sonra geriye dönüşlerin, bilimin, felsefi düşüncenin ve sanatın ortaya
koyduğu meselelerin marksist yöntemle ele alınarak daha geniş ve bilimsel bir açıdan çözülmesi
zorunluluğunun şiddetle hissedilmesi, resmi ve kalıplaşmış yorumun aşılmasını ve kaynaklara
dönülmesini gerekli kılmıştır.

“Marks’a dönüş” sloganı, marksist yöntemin önemi ön plana
geçmiş, Marx ve Engels’in özellikle gençlik eserleri inceleme konusu haline gelmiştir. Bundan ötürü Marksizm bir dogma değil, eyleme kılavuzluk eden bir yöntemdir sözü genel bir ilke olarak benimsenmiştir.

Marksizmi kuranların öz düşüncelerine ve dünya görüşlerinin çekirdeğini teşkil eden gençlik
eserlerine, aradaki aracıları kaldırarak yapılan bu dönüş hareketi, kalıplara zorla sokuşturulan
tahrifatların ele alınarak açıklanmasını sağlayan bir zenginleşme ve derinleşme hareketidir.

,Marksizmin ilk eğilip bükülmesi Marx’ın ölümünden sonra İkinci Enternasyonal tarafından
Marx’ın komünist toplumun birinci aşaması dediğine sosyalizm, komünist toplumun daha yüksek bir aşaması dediğine komünizm denilerek yapıldı.
Marx’ın terminolojisi bu şekilde çarpıtıldıktan sonra teoriyi tahrif etmenin yolu açıldı.

Oysa ki Marx 1875 senesinde kaleme aldığı Gotha Programının Eleştıri’sinde komünist toplumun içerisinde iki aşamadan bahsetmiş ve birinci aşamaya sosyalizm dememiştir.
“Kapitalist toplum ile komünist toplum arasında birinden ötekine devrim yoluyla geçiş
Dönemi yer alır. Buna bir siyasal geçiş dönemi tekabül eder ki burada devlet
Proletaryanın devrimci diktatörlüğünden başka bir şey olamaz.”
(Gotha Programının Eleştirisi)

Marks Sosyalizm ile Komünizm terimlerini geleceğin komünal insanlığını adlandırmada
birbirlerinin yerine geçen eşanlamlı terimler olarak kullanmıştır. Marks hiçbir yazısında komünist
toplumun birinci aşamasına sosyalist toplum dememiştir. İkinci enternasyonal sosyalist toplum
terimini komünizmin ilk aşaması olarak koyarak teoriyi tahrif etmiştir. Oysaki sosyalist toplum ne komünist toplumun ilk aşamasıdır ne de dönüşüm dönemiyle ilk aşamanın toplamıdır. Bütünaşamalarının içinde olarak komünist toplumun kendisidir. Marks’ın yazdıkları, özüne sadık kalarak okunduğunda, devrimci dönüşüm dönemi yani proletarya diktatörlüğü bittikten sonra komünist toplumun birinci aşamasının başlayacağı sonucu çıkar.

İkinci Enternasyonalden tam kopamayan Lenin’de “Devlet ve Devrim” kitabında Marks’ın net
olarak tanımlanmış terminolojisi yerine İkinci Enternasyonal icadı bulanık terminolojiyi kullanmıştır.

İkinci Enternasyonal, insanların dönüştürüleceği uzun devrimci dönüşüm dönemini kavramadığı için onun yerine tek ülkede ekonominin devlet mülkiyeti altında yeniden örgütleneceği kısa bir taktiksel geçiş sürecini koymuştur. İkinci Enternasyonalcilere göre, siyasal iktidarın alınıp üretim araçları üstünde devlet mülkiyetinin kurulmasıyla komünist toplumun birinci aşamasına geçilebilecektir.

Devlet ve Devrim, komünist toplumun birinci aşamasına geçişin yaşanacağı devrimci dönüşüm dönemi ile komünist toplumun birinci aşamasını birbirine karıştıran bulamaç bir teori ileri sürmüştür.

Lenin Devlet ve Devrim de, komünist toplumun birinci aşaması içinde cüzi kapitalist azınlık, kapitalist alışkanlıklarını korumak isteyen kibar tabaka, yozlaştırılmış işçiler, asalaklar, zengin çocukları dolandırıcılar, kapitalist geleneklerin öteki koruyucuları olacağını, herkes toplumsal üretimi yönetmeyi bilmediği için birinci aşamada (sosyalist aşama) yöneten bir kesim olacağını varsaymıştır.

Yani devlet sönmemiştir ve katkıya göre dağıtımı örgütlemek için, üretim araçlarının ortak mülkiyetini korumak için, emeği toplum üyeleri arasında bölüştürmek için, insanların toplum için çalışmayı öğrenmeleri için devlete ihtiyaç vardır. Oysa Marks’a göre komünist toplumun hiçbir aşamasında devlet yoktur.

Lenin, proletarya diktatörlüğünü komünist toplumun birinci aşamasının bitip ikinci aşamasının başlamasına kadar uzatmıştır. Marks’a göre sınıfların, devletlerin yöneten ile yönetilen ayrımın ortadan kaldırılması yani komünal insanlığın yaratılması proletarya diktatörlüğü döneminde gerçekleşir. Devlet ve Devrim, proletarya diktatörlüğü döneminde gerçekleşmesi gerekenleri komünist toplumun birinci aşamasına taşıyarak Marks’ın teorisini bozmuştur.

Devlet ve Devrime göre, sosyalizm için uğraşırken (komünizmin ilk aşaması) sosyalizm gelişerek komünizme varacak ve bu nedenle nüfusun bir bölümünün öteki bölümüne karşı zor kullanma gereği ortadan kalkacaktır. Çünkü insanlar, zor kullanımı ve boyun eğme olmaksızın, toplumsal yaşamın temel koşullarına uymaya alışmış olacaklar.

Marks komünal faaliyet bilincinin yığınsal olarak üretilmesini, komünist toplumun birinci
aşamasına bırakmaz. Marks’a göre birinci aşamaya geçiş, insana yabancılaşmış faaliyete karşı
proletarya diktatörlüğü dönemi boyunca derinleşecek olan inatçı, çok boyutlu, bütün insanlığı
dönüştürücü eleştirel, devrimci, kurucu mücadelelerin yaşanacağı uzun bir toplumsal devrim
döneminin tamamlanmasıyla mümkün olacaktır.

Böyle bir dönüşüm, ancak pratik bir hareket içinde, bir devrim içinde hayata geçebilir. Bu devrim yalnızca egemen sınıf başka bir yolla devrilemediği için değil, fakat aynı zamanda, onu deviren sınıf geçmiş çağlardan beri biriken kirden kendisini ancak bir devrim içinde arındırmayı başarabileceği ve toplumu yeni bir biçimde kurmaya uygun hale gelebileceği içinde gereklidir.

Bu dönemde komünist bilinç yığınsal olarak üretilmedikçe birinci aşamaya geçiş mümkün değildir. Dünya, toplumsal çapta uzun bir dönüşüm süreci geçildikten sonra varılacak komünist toplumun birinci aşamasında, artık cüzü kapitalist azınlıktan, kibar tabakadan, yozlaştırılmış işçilerden asalaklardan vb. zor kullanarak boyun eğdirmekten bahsetmek mümkün değildir. Bütün aşamalarıyla komünist toplum sınıfsız, devletsiz bir toplumdur.

Sosyalist toplumsal devrim mücadelesi açısından devlet, pratikte adım adım inkar edilerek
ortadan kaldırılması gereken bir baskı unsurudur. Bu unsuru ortadan kaldırma mücadelesi, devletin gasp ettiği toplumsal güçleri siyasal biçimlerden soyarak topluma geri döndürmek demektir.

Dar siyasi akılla kurtuluşu arayan bazı hareketler, devlet iktidarını ele geçirerek toplumu
yukardan aşağı dönüştürmeyi hedefleyen ütopik sosyalist hareketlerdir. Devlet İktidarını bir darbeyle ele geçirdikten sonra diktatörlük kurarak düzeni değiştirmenin ideologu Babeuf ve Blangui’dir.

Proletaryanın sınıf diktatörlüğü, proleter yığınların yönetim işlerine müdahil olarak devleti pratikte inkar mücadelesini ilerletmesi demektir. Devleti inkar mücadelesi aynı zamanda, devlet merkezli siyasetin ve devlet iktidarını ele geçirmeye odaklı partilerin de eleştirisini içermek durumundadır.

Marks’a göre gerçek halk devriminin ilk koşulu devleti devralıp kullanmak değil paramparça
etmeye girişmektir.

“Benim on sekizinci Brumiyer’in son bölümüne bakarsan göreceksin ki,
bir dahaki Fransız devriminin bürokratik askeri makineyi artık bir elden
öteki ele transfer etmeye değil, fakat paramparça etmeye girişeceğini
ilan ediyorum. Kıta’daki her gerçek halk devriminin ilk koşulu budur.”
(K.Marks Kugelman’a Mektup)

KAYNAKÇA:
K. Marks Gotha Programının Eleştirisi.
Lenin Devlet ve Devrim.
K.Marks,F.Engels Alman İdeolojisi.
K.Marks Fransa’da İç Savaş.
K.Marks 1844vFelsefe El Yazmaları.
K.Marks Kugelmann’a Mektup.
Y.Zamir Devletçi sapma.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu