GenelBölge

KERKÜK ve ŞENGALI KİM SATTI?

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

Evet, Kerkük ve Şengalı kim sattı? Valla biz satmadık ama satanları biliyoruz. Nasıl mı? Ortada ıslak imzalı anlaşmalar var.

Örneğin Kerkük meselesi. İmza sahipleri belli. Irak Savunma Bakanı ve Peşmerge Bakanı. ABD gözlemci. Aşağıda anlaşma yapanların resmini veriyoruz. ABD Hazina Bakanlığı Sorumlusu Bayan, Irak Savunma Bakanı ve Peşmerge Bakanı. Anlaşma imzalanırken o dönem Kürdistan Federe Devlet Başkanı Mesud Barzani ayakta duruyor. Gerçi uzun süredir “Kürdistan Federe Devlet“ ibaresini Türkiye ve İran korkusundan kimse kullanmıyor. Bir de kalkıyorlar utanmadan bağımsızlıktan bahsediyorlar.

Anlaşma 8 Maddelik. Kerkük dahil tüm “Tartışmalı Bölgeler” petrol kuyuları ve gümrük kapıların bir kısmının Irak Merkezi Hükümeti’ne teslim edilecek. Anlaşmanın bir maddeside ABD peşmergeye maaş olarak 415 milyon dolar verecek. Anlaşma tarihi 22 Temmuz 2016.

2016 yılında Musul’un İŞID terör örgütünden kurtarılmasından sonra Bağdat ile Hewler arasındaki ilişki bu anlaşma ile çevrelendi. Bu anlaşmaya göre Musul kurtarıldıktan sonra tüm güçler, 2014 sınırlarına çekilecekti. Hewler bu anlaşma ile bunu kabul etti ama sonra buna uymadı. Uymayınca iş zora düştü. ABD’nin onayını alan Bağdat tartışmalı bölgelere girmek istedi. Girmeden bir gün önce YNK ve Irak-PDK kurmayları Dukan’da bir araya geldi. Toplantıya Irak Devlet Başkanı Fuad Masum ve Qasım Süleymani’de katıldı. Alınan ortak kararla Irak’ın saldırısı halinde karşı çıkılmayacaktı. Irak güçleri saldırdığında da kimse karşı çıkmadı. Sadece YNK’nin bir anti-terör timi çatıştı. O çatışmada 40 kişi şehit düştü. Bunun üzerine operasyon gözlemcisi ABD general bir açıklamada bulundu. “Bu kaybın koordinasyon eksikliğinden dolayı meydana geldiğini“ söyledi. Hatta Mesud Barzani o dönem yaptığı bir konuşma da; “kan dökülmemesi için geri çekildik“ dedi. Irak-PDK Sekreteri Fazıl Mirani, bir Irak radyosuna verdiği röportajda “geri çekilmemizin nedeni 22 Temmuz 2016 tarihli anlaşma gereğidir“ dedi. Bu söylemlerin hepsi basında var. Bunlar bir şeyler ifade etmiyor mu?

Tüm bu olan bitenlere rağmen Irak-PDK ve özelikle kuzeyli destekleyicileri olayın sorumlusu adres olarak YNK‘yi işaret etti. YNK ihanetlikle suçlandı. Evet bir ihanet yaşandı ama bu ihaneti YNK yapmadı. İhanetin mimarı Mesud Barzani’nin kendisiydi. Çünkü o dönem Kürdistan Federe Başkanı o zat-ı muhteremdi. Yanı sıra ordu baş komutanıydı. 22 Temmuz 2016 anlaşmasına onay verende o zat-ı şahaneydi. Bununda nedeni var. Türkiye ve İran, Mesud Barzani üstünde baskı yaptı. O da bu anlaşmanın gereğini yaptı. Mesele bu kadar açık. Yanı sıra başka nedenleride var.

Irak-PDK, İŞID savaşındaki başarısızlıkları ile Şengal trajedisinin baskısı altında idi. Yanı sıra yolsuzluk, rüşvet ve hukuksuz uygulamalarla güç kaybediyordu. Bütün dünyanın karşı olduğu ve başarı şansı olmıyan bağımsızlık projesi ve Kerkük ihaneti ile başarısızlıklarını perdeleyip suçu rakibi YNK‘ye atarak kamuoyunu ve Kürd halkını manüple etmeyi politika edindi. Çünkü kendine en büyük ve tehlikeli rakip olarak YNK görülüyordu. Her halükarda YNK töhmet altında kalmalıydı. Irak-PDK tüm politikası bunun üzerine inşa etti.

Çünkü Kerkük’ün Kürdistan’a katılmasıyla YNK birinci parti olacaktı. Bu Irak-PDK’nin işine gelmiyordu. O nedenle Kerkük Kürdistan’a bağlı olmaktansa Irak’a bağlı kalsın düşüncesi sonucu 22 Temmuz 2016 anlaşmasını imzaladı. Kerkük’ü Irak’a verdi. Ama suçu YNK’ye fature etti. Bunu perdelemek içinde bağımsızlık referandum sopasına sarıldı. YNK bu planı biliyordu ama Irak-PDK planlarına sırf bağımsızlık karşıtı görünmemek için desteklemek zorunda kaldı. Buna rağmen ihanetçi olarak lanse edilip fatura ona kesildi. Bu çok kirli ve tehlikeli politika sömürgecilerin ekmeğine bağımsızlık adı altında yağ sürdü. Çok yönlü düşünülmüş sonucu Kürdler için yıkım, ama Irak-PDK ve dayandığı sömürgeciler için bulunmaz bir fırsat yarattı. Bu politika ile boşa çıkarılan Kürd milli yürüyüşünün sekteye uğraması oldu. Biz bunu o süreçte defalarca dile getirdik ama Irak-PDK kapısında kemik kuyruğundaki müptezelleri ikna edemediğimiz gibi bizi “güneye düşmanlık yapmakla“ suçlamışlardı.
Dün başta Kerkük olmak üzere “Tartışmalı Bölgeler“ üzernde oynanan oyun bugün Şengal üzerinde oynanıyor. Bu bölgeerde Irak-PDK ne siyasi, ne kitlesel olarak egemen bir güç değildir. Bu bölgelerde egemen olan YNK ve PKK’dir. Bu da Irak-PDK’nin işine gelmiyor. Onlara göre bu Kürd güçleri burada egemen olacaklarına Irak devleti veya başka bir sömürgeci güç egemen olsun görüşündedir. Olay budur ve bu nedenle bu bölgeleri sömürgecilere peşkeş çekmektedir. Bunun yurtseverlikle bir alakası yoktur. Ki, Irak-PDK veya Barzani hanedanlığın böyle bir derdi de yoktur. Eğer olsaydı Kerkük valisi seçilirken toplantıları katılır ve Kerkük’te en güçlü güç olan YNK lehine oy kullanırdı. Ama toplantılara katılmıyor. Katılmayıncada Kerkük valisi Araplara geçiyor. Bu da Kerkük’ün demokrafik yapısının değişimine yol açıyor. Bunun sorumlusuda Irak-PDK veya Barzani hanedanlığıdır.

Fakat burada bir başka tuhaflık yaşandı ve hala yaşanıyor. Irak-PDK ve özelikle kuzeyli destekleyicileri YNK’yi bu işte sorumlu tutmaya devam ediyorlar. Bunun üzerine YNK Eşbaşkanı Lahor Şeyh Cengi Kürdistan Parlamentosuna iki kez mektup gönderip bir komisyonun oluşturulmasını ve olayın soruşturmasını talep etti. Irak-PDK bunu kabul etmedi. Hem suçlu, hem güçlüleri oynamaya devam ediyorlar. Utanılacak bir durum. Olan bitenleri öğrenmek isteyen herkese buradan bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Herkes 22 Temmuz 2016 anlaşmasını bulup incelemelidir. Bu yapılırsa kimin ihanet ettiği kendiliğinde ortaya çıkar.
25 Nisan 2021

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu