Genel

GENELDE DÜNYADA Ve ORTADOĞU’DA KADININ ÖZNEL OLMA MÜCADELESİ…

Ortadoğu’da din ve islam’da kadın…

Ortadoğu’da kadının durumundan başlayacak olursak; öncelikle feodalizmin norm ve değer yargıları ve ilişkilerinden dinin özelde de İslam dininin kural ve baskılarına, ataerkil toplumsal şekillenişe kadar uzanan iç içe geçmiş üç büyük baskısı, boyunduruğu başta olmak üzere çok yönlü bir sömürü ve baskının altında kadınlar ezilmektedir. Tek tanrılı üç din de Ortadoğu topraklarında çıkmış ve hala yaşıyor olsalar de en yaygın olanı İslam dinidir.
İslam son din olmasının da haricinde göçebe kabile toplumundan “Devlet’e “geçiş ihtiyacının ürünü olarak dönemin ihtiyaçlarına yanıt arayışla doğmuştur .
Din ile devletin iç içe girmesini ve siyasal, toplumsal yaşamın her alanında düzenlemeler yapmasını getirmiştir.
İslam dininin yaygın olduğu Ortadoğu coğrafyasının Feodalizmden Kapitalizme geçiş sürecini tamamlayamamış ve diğer dinler gibi reform süreçlerinden geçmemiş olması günümüzde hala islam dininin devlet, siyaset ve toplumsal yaşam üzerindeki etkinliğini korumasını sağlamaktadır.
Bundan dolayı Ortadoğu’da kadının konumunu, durumunu dinden, islam dininden ayrı irdeleyemeyiz.
İslam dininin genel yapısında, kadına yaklaşımını şekillendiren de o dönemin tarihi, toplumsal, ekonomik koşullarıdır. Kabile toplumundan sınıflı topluma geçildiği, anasoylu (ana etkili) sürecin izlerinin de tasfiye edildiği, açlık, yoksulluk, kaos, karmaşa ve yozlaşmanın had safhada olduğu bir süreçle ortaya çıkan İslam dini, o dönemin değerleri üzerinden yükseliyordu.
Kadına ve kadının aile ve toplumdaki konumuna dair düzenlemeler de aslında o dönemin yargı, kural ve geleneklerine göre belirlenmişti.
Örnek verecek olursam Kadının mal, köle olarak görülmesi , evlilik biçimleri vb Kuranda kadına dair birbiriyle çelişen hadis ve ayetlerin olması da toplumsal yapıdaki içime geçmişlik, sınıflı toplumun ve ataerkil devlet yapısının henüz tam olarak oturmamasından kaynaklanıyordu.
İslam’ın kadını Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmış, çobanlık edilmesi gereken, kul, köle vb. Gören erkek eğemen feodal yaklaşımına rağmen islam’ın ilk dönemlerinde de Emeviler ve Abbasiler döneminin bir bölümünde de hem siyasi bir istikrar olmasından hem de dönemin ihtiyaçlarından da kaynaklı kadının toplumdaki yeri hayli değişkenlikler gösteriyordu. Belli haklara ulaşabiliyorlardı. Örneğin giyim-kuşamda daha rahatlardı. Dini kurallara
Uymayabilirlerdi. X1. Ve X11. Yüzyıllarda profesör, avukat, şair, tercüman, doktor yargıç, ya da din alimi olabiliyorlardı.
Hatta savaşlara katılıp birliklere komutanlık ettikleri, Divan-ül Mezalim başkanlığı yaptıkları, devlet adamlarını karşıladıkları, kadılık yaptıkları bile görülüyordu.
Kısaca kadınlar, Abbasiler ‘in onuncu Halife’si mütevekkil çağına kadar görece daha geniş hak ve özgürlüklere sahiptlerdi.
Savaşlar yoluyla zenginleşen toplumda kadınlar aleyhine kısıtlamalar başlamış, erkek eğemen toplumun simgesi olan Devlet yerleşip sağlamlaştıkça ve ikdidar erkeklerin elinde daha fazla toplandıkça İslam’ın kadına dair yaklaşımı daha da katılaşmış, kadınların ezilmesi, yaşadığı yasaklar, baskı ve zulümler artmış, kazanımlarında gasp edilmiş, kamu alanından aileye doğru itilmişlerdir.

  1. Bölüm (Devam edecek)
    GAZETE KÖK/AVUSTRALYA
    HÜSEYİN BİÇER
    27/9/2021
    Melbourne.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu