ırgalanan gökyüzüyüm
yağmur damlalarına tutunup
uzak ülkelerden
sana geliyorum mezopotamya
dilimde kaybolmuş tarihimize
vuslat türküleri söylerek
kavuşmaya yakın mum gibiyim
eriyip tükenmeden
geleceğim sana kandili güneşim yurdum
bekle güzel insanım
kadim kavmimizden uyruğu sadece kürt
bir çağ getireceğim sana
sen karala hasretin sayfalarını kürdüm
inkâr edilen dilimizle
bugünün güncesine yaz beni
yok edilişimizi hainin yazgısı deyip geçme
sonsuzluğu sümerce’nin
kayıtsız aşkıyla anlat
çözülsün tarihin sırrı
geleceğim mezopotamya
dağ kokulu kadınlarımızın
halkımıza yüzyıllık aşklarını getireceğim
kalbimin alazında
yalnızlıktan imgesini yitirmiş
kürtçe şiirler fısıldayacağım hor görülen dostuma
geleceğim sana mezopotamya
yangın yeri ülkemize
suları avuçlarından akıtarak geleceğim
