Genel

İBRAHİM KAYPAKKAYA ve ONUN YOLDAŞLARININ KEMALİZM HAKKINDAKİ DOĞRU GÖRÜŞLERİ GÜNÜMÜZDE de GEÇERLİLĞİNİ KANITLIYOR…

İBRAHİM KAYPAKKAYA yoldaş Türkiye Sol hareketin tepkisini , saldırısını göze alarak Kemalizmden nemalan hareketlerin saldırısına uğramaktadır.
Kemalist hareketin Irkçı, faşist askeri bir diktatörlük olduğunu baştan beri vurguladı. Faşist katliamları ve Kürdistan’daki katliamları bir bir tarihsel olarak gözler önüne sermiştir.
Kemalizme karşı çıkılmadan değil Devrimci ,yurtsever, demokrat, dahi olunmayacağını üstüne basa basa söylemiştir. Ve yine İBRAHİM KAYPAKKAYA yoldaşımın 1960 yıllarının sonlarında herkesin Sovyetler Birliği hayranı olduğu bir dönemde oradaki geri dönüşleri tespit etmiştir. Sovyetler Birliğinin artık artık Sosyal Emperyalist bir ülke olduğunu vurgulamıştır. “Sol” un tüm saldırılarına , ne yazık ki fiziki saldırılara uğramıştır. (Tokat Yemiş) ama doğru görüşünden asla taviz vermemiştir. Bununla da yetinmeyerek karalama kampanyaları başlatmışlar. O tüm saldırı ve karalamalara rağmen Marksist Leninist bilimin gücüyle dağdaki Kaya gibi direnmesini bilmiş ve hayatı pahasına savunduğu doğru görüşlerinden asla taviz vermemiştir.
Anti-Revizyonist, Anti-Emperyalist, Anti-Kemalist olunması gerektiğini her fırsatta söylemiş ve savunmuştur. Bu söyleme sahip çıkanlar Kemalizmden büyük bir kopuş gerçekleştirerek doğru düşünce etrafında kenetlenmişlerdir.
Buğün gelinen aşamada tarih İBRAHİM KAYPAKKAYA yoldaşımın görüşlerinin doğruluğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
İBRAHİM KAYPAKKAYA yoldaşımızın Kemalizm konusunda neler söylediğini kendi kaleminden okuyalım:
“kemalizm demek, işçi ve köylü yığınlarının, şehir küçük burjuvazisinin, küçük memurların sınıf mücadelesinin kanlar zorbalıkla bastırılması demektir. Kemalizm işçiler için süngü ve ateş, çöp ve dipçik, mahkeme ve zindan, grev ve sendika yasağı demektir.
Köylüler için Ağa zulmü, jandarma dayağı, yine her türlü örgütlenme yasağı demektir.”
Adana, Nusaybin Demiryolunda işçilerin nasıl kurşuna dizildiklerini bütün arkadaşlarım bi kez daha hatırlasın.
Kemalizm demek her türlü ilerici ve demokrat düşüncenin zincire vurulması demektir.
Kemalizmi övmeyen her türlü yayın faaliyetleri yasaktır. Anında yayın organları kapatılır ya da cezaya çarptırılır.
Kemalizm demek her alanda Türk şovenizmin kışkırtılması, azınlık milliyetlere amansız milli baskının uygulanması, Türkleştirme ve kitle katliamları demektir.
Yine İBRAHİM KAYPAKKAYA yoldaşımın dile getirdiği: “ Kemalist Diktatörlük azınlık milliyetleri ve özellikle Kürt milliyetini amansız milli baskısıyla ezdi. Kitle katliamlarına girişti, Türk şovenizmini bütün yönleriyle körükledi” demektedir.
Düşünceme göre Kemalist iktidar Devrimci ve ilerici bir iktidar değil aksine Faşist bir ikdidardır.
Kemalist iktidarla ittifak yapmak karşı devrim safına iltica etmektir.
Kemalist faşist diktatörlük işçiler, köylüler, şehir küçük burjuvazisi, küçük memurlar ve demokrat aydınlar üzerinde askeri Faşist diktatörlüktür.
Bugün CHP ‘nin Devletçiliğinden, ilericilik, devrimcilik keşfeden sosyalist!
Hitler faşizminin de “Devletçi” olduğunu görmeyecek kadar kör ve kafasız budalanın tekidir.
Kemalist Türkiye gittikçe daha çok bir yarı-sömürge ve gerici Dinci Emperyalist dünyanın bir parçası haline gelerek kendini İngiliz, Fransız, ABD ve Rus Emperyalizminin kolarıma atmak zorunda kaldı.
Kurtuluş savaşı için işte İBRAHİM yoldaşımız şöyle demektedir:
“Kurtuluş hareketi Komprador burjuvazi ve toprak ağalarının önderliğinde gelişen bir harekettir. Kurtuluş savaşıyla sömürgeleştirilmiş topraklar kurtarıldı. Sultanlık kaldırıldı ama yarı-sömürge, yarı-feodal yapı aynen korundu. Emperyalizmin baskısı altında eski borçlar kabul edildi. Yabancılara ticaret serbestliği sağlandı. Gerek jön Türkler, gerekse Kemalistler emekçi sınıfların sırtından iktidara geldiler. Jön Türk Devrimi sultanlığıda muhabaza ettiği halde Kemalist Devrim Sultanlığı kaldırdı. Ve bir işgal altındaki toprakları kurtardı. Böylece sömürge, yarı-sömürge, yarı-Feodal düzen, yarı-sömürge, yarı-feodal bir düzen haline geldi. Kemalizmin İstiklal-i tam ilkesi demek yarı- Sömürge şartlarına seve seve razı olmak demektir.
Güdük bir anti- emperyalist savaş olarak değerlendirilen Kurtuluş hareketinden bağımsız bir Türk devletinin ortaya çıkmadığını açık açık söylemektedir.”

GAZETE KÖK AVUSTRALYA
HÜSEYİN BİÇER
16/10/2021
Victoria/Melbourne

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu