Gündem

DERSİM’DE SİSTEMİN İDEOLOJİK AYGITLARI…

Erdoğan ATEŞİN

DERSİM’DE SİSTEMİN İDEOLOJİK AYGITLARI…

” Biz Halkız, Yeniden Doğarız Ölümlerden”
Her toplum tarihsel gelişiminin akışı içinde birçok evreden geçer ve bu süreç çatışan karşıtların mücadelesinden bağımsız değildir. Tarihin her evresinde ve çatışmanın zorunlu olarak yaşandığı koşullar bağlamında insanlık tarihinin ilerleyen süreçleri, daima tarihsel gerici müdahalelere açıktır. İnsanlık tarihinde nihai mutlak veya kutsal hiçbir şey olmayacağına göre tarihsel ve dönemsel olarak insanın insanla çatışması her yerdedir.
Toplumlar statik, özdeş ve çelişmez formel olmadıklarından, neden ve sonuç bağlamında birbirleriyle karşıt anti tez içindedirler. Her şeyin durmaksızın hareket halinde olduğu, bu hareketiyle varlık kazandığı, bu varlığıyla süreç tamamlandığında ortadan kalktığı, bütün bu süreçlerde hiçbir şeyin sabit olmadığı çelişkinin evrensel yasasında karşılığını bulur….
Belirli bir sosyal ve toplumsal formasyon içinde, farklı üretim ve ve kültürel tarzların bir aradanlığı içinde, çok farklı çelişkiler özgülünde her biri bütünün ya da ötekinin toplumsal ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel karakteri üzerinde, kompleks ve karşılıklı egemenlik ve tabilik ilişkileri içinde yerini alır, konumlanır. Bütün toplumsal formasyonların dinamikleri süreç içinde kendi çatışan ilişkilerine dayanarak yol alırlar. Bu süreçler kendi formu içinde değişerek yeni şeylere dönüşürler…
Dersim'deki proje köylüler ile belediyeyi karşı... | Rudaw.net
Bölgenin, Dersim’in ekonomik, politik, kültürel alanlarda yaşadığı hızlı değişim, bu değişimin mekan ve zaman algılarımızı nasıl etkilediği yaşanan süreçlerin ortaya çıkardığı toplumsal ve sosyal değişim ve gelişmeler sorunla ilgilenen insanın/ insanların hayal dünyasını da etkileyerek, geleceğe yönelik bütün devrimcileri ve halkı düşünmeye zorluyor. Sosyal ve kültürel biçimlerin ve yaklaşımların gelişen sürece ilişkin, zaman ve mekanın değişen boyutlarıyla eşzamanlılık, zorunlu ya da nedensel bağlantının varlığı, zaman ve mekan üzerindeki etkileri geleceğe dair güçlü kanıtlar bırakmaktadır.
Dersim’de Yeni Bir Süreç Şekilleniyor…
Bugün içinde geçmekte olduğumuz tarihsel durumun anlaşılması ve açıklanması Dersim’de sistemin ekonomik, sosyal ve kültürel olarak nereye doğru evrildiği bir sorun olarak her Dersim’liyi ve devrimciyi ilgilendirmektedir. Dersim halkı ve insanı ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel bakış ve derinlik düzeyinde bir sürece evrilmiştir. Dünün basit metodolojik yöntemleriyle Dersim’i anlamak ve açıklamak artık çok zor.
Tarihsel gericilik Dersim’de, ideolojik düzlemde d’klase olmuş, devrimin karşısına geçmiş ve bu süreç içinde çıkar amaçlı suç örgütlerine dönüşmüş, ve bütün küçük dar grupçu varlıklarıyla Devrime ve halka karşı suç üreten varlıklarıyla, aşiretler ve gerici çağ dışı ilişkilerle kol kola bir zemin üzerinde harekete geçerek, orta-çağ feodal gerici zeminlerden kök alan bir stratejiyle, esasta bölgenin kaynakları üzerinden, temelini ekonomik çıkar ilişkilerinin belirlediği bir çatışma yaşamaktadır.
Devrimci mücadelenin geri çekildiği süreçlerde bu türden ilişkiler yeniden sahne alırlar. Bu süreçlerin gelecek kuşaklar üzerinde ki etkileri doğa, çevre, kültür ve toplumsal, ekonomik sorunlara yaklaşımda büyük yeni sorunlar ve pratikler yaratığı kuşkusuzdur. Dersim halkının halkçı devrimci hafızası yok edilmek isteniyor. Ahlakını bozdular önce yeni jenerasyonların, yaşam ve düşünce tarzlarını kirleterek, kendi gerçek kimliklerinden soyutladılar. Büyük endişe ve korkularla yönetilen bu süreç gericiliğin kontrolünde sistematik geliştirilerek Dersim adım adım kendi gerçeğinden koparılarak düşmanca müdahalelerle gericilik hakim kılındı..
Bugün Dersim ve Dersim halkı üç farklı ideolojik saldırıyla karşı karşıyadır.
1. Sistemin yerli gericilikle ele ele tekçi ideolojik faşist saldırganlığı
2. Kürt milliyetçisi gerici ulusal kültürün zor yoluyla Dersim halkına empoze ettirilmesi..
3. Sahte sol grup ve grupcukların devrim ve devrimcilik adına Dersim’de yarattığı büyük sosyal ve kültürel yıkım ve tahribat..
Bütün bu üç saldırganlığın ortak hedefi Dersim’in tarihsel görgüsünü, kültürel ve tarihsel dokusunu bozmak, yarım yüzyıldır oluşan devrimci ve halkçı sosyal yapısını tahrip etmek ve Dersim’in bakir ve bozulmamış müstesna coğrafyasını ve yerel zenginliklerini kontrol etmektir.
Özellikle Dersim’de açık ve gizli koruculuk, gizli ajanlaştırma faaliyetleri, bütün bölgeyi bir kaos ortamına sürüklemiştir. Dersim bu konuda adeta pilot il olarak seçilmiş, ajanlaştırma ve gizli koruculuk, Dersim halkında müthiş bir bilinç bulanıklığına ve güvensizliğe yol açmış, ve bu plan emperyalist bir plan olarak işlemektedir…
Bu plan, kitleleri ideolojik olarak, psikolojik olarak kontrol altına almanın bir yöntemidir. Dersim halkının toplamda aklını fikrini, tarihsel görgüsünü, tarihsel derinliğini, gelenek ve göreneklerini, inançlarını yok etmek amaçlıdır. Sistemin İdeolojik aygıtlarına dönüşmüş çete bozuntuları sahte sol grupcuklar, istedikleri kurvarda bir burjuva kültür inşa etmek amacındalar…
Dersim, yukarıda sıraladığımız nedenlerle çok ciddi bir bilinç bulanıklığı yaşamakta ve Dersim halkının beynine en direk müdahale edilmekte ve Dersim’in yüzyıllardır biriken kültürü ve devrimci bilinci yok edilmek istenmektedir. Kültürel derinlik tarihsel derinliğinden koparılmak isteniyor ve bu süreç Kemalist tekçi faşist devletçi politikalarla başladı, sonrasında Kürt ulusal feodal gerici kültürel baskıyla farklı bir kültürel müdahaleye maruz kalan Dersim halkı, sahte sol revizyonist akımların bu sürece angaje olmalarıyla bu gerici saldırı doruğuna ulaştı ve bugün Dersim’de büyük bir kültürel boşluk ve kültürel çatışma yaşanmaktadır. Gri pasaportlu dedeler, gri pasaportlu örgüt elemanları, bir ayakları Dersim’de, bir yanlarıyla emperyalist ideolojik merkezlerden talimatlandırılan ve oralardan beslenen, küçük bir çeteleşmis elitler güruhu…Muazzam bir ekonomik, sosyal ve kültürel çatışma…
Kültürel çatışmalar, kültürel boşluklar, sosyo-ekonomik gelişmelerin nesnel gerçekliğiyle, üst yapısal değerler arasındaki çelişkinin bir sonucu olarak oluşurlar. Sosyo-kültürel değerler, tarihsel süreçlerden gelen, oradan beslenen çeşitli kültürel biçimlerin etkisi altındadır ve tarihsel süreçlerin derin izlerini toplumsal bir gelenek olarak taşırlar. O nedenle kültürel eğitim süreci, toplumsal, ekonomik nesnellikten ayrı değil ve hiç bir şey bir diğerinden kopuk olamaz ve bu süreç bütünsel bir diyalektik süreçtir ve insan bütün bu süreçlerin merkezindedir…
Toplumsal bir yapının sosyo-kültürel değerler alanı, toplumsal bilinç düzeyinde, mevcut toplumun ideolojik üst yapısını oluşturur. Çünkü toplumun bütün normları, dinsel değerleri, gelenek ve görenekleri, hukuksal kuralları, davranış kalıpları, bütün tinsel değerleri, sanatsal, ahlaki değerler, ideolojik üst yapı tarafından belirlenir. Üretim güçleri ile üretim ilişkileri arasındaki çelişkiden, sınıfsal ayrışmalar ve bu ayrışmalardan da toplumun kültürel, sosyal ve siyasal durumları şekillenir.
Bütün toplumsal süreçler, kendi tarihsel süreçleri içinde değişerek gelişirler, ve durmaksızın üst biçimlerini yaratırlar. Kültürler insanlığın tarihi kadar eskidirler ve on binlerce yıllık bir tarihsel sürecin ürünüdürler. Feodal sistemlerin hakim dinci ideolojisinden-kültüründen, burjuva liberal, kendine yabancılaşmış ideolojik kültürlere kadar.
Gelinen aşamada Dersim’de büyük bir oyun oynanmaktadır ve bu sürecin kimler tarafından yönetildiğini bizler ve Dersim halkı çok iyi bilmektedir. Munzur Gözeleri, Dersim’in yeraltı ve yerüstü bütün kaynakları üzerinden yürütülen büyük operasyonun daha genel hedefi bütün Dersim coğrafyasının tarihsel ekonomik kültürel kaynak ve değerleridir. Bu değerler üzerinden büyük bir kavga yürütülmektedir. Bu kavga bazen ” Komünist Belediye” üzerinden, bazen Sistemin ideolojik değneği, sopası olmuş dedeler üzerinden, bazen kendisini Dedef, Dhf, Smf, Kürtçülük, Zazacılık vb. Üzerinden gerekçelendirmeye çalışan, bir ayaklarıyla Parlamentoda burjuvaziyi yasalarından yalayan, bazen Munzur gözeleri, bazen Munzur suyu, madenler, doğa tahribatı, kültürel yozlaşma üzerinden bir karakter kazanmıştır.
Aslında 2000 yılında başlayan ”Munzur Doğa Ve Kültür Festivali” bu sürecin nereye doğru evrileceğini gösteriyordu ve Festival değil adeta Kürt milliyetçisi akımla, revizyonist sahte solun düellosuna dönüşmüş bir süreç yaşanıyordu. Bütün bu süreçlerde sahte revizyonist sol grup ve grupcuklar daha sonra Kürt milliyetçisi akıma angaje oldular ve bu süreç beraberinde kaynakların kontrolü ve rant kavgasına dönüşerek bugünkü sorunların da başlangıcı oldu.
Bütün bu süreçlerin bilincinde olan yerli gericilik, çelişkinin bir üçüncü tarafı olarak ortaya çıktı ve şimdi bu akım, Dersim’de yaşanan devrimci yenilginin yarattığı boşluktan yararlanarak büyük dönüşümsel ideolojik, siyasi ve kültürel operasyonlar yapmaktadır. Aslında yerli gericilik, feodal orta-çağ aşiret ilişkileri Dersim’de hiç bir dönem tasfiye olmadı ve bu arkaik feodal ilişkiler Dersim kültüründe ve bilinç altında hep vardı. Devrimci durumun yüksek olduğu koşullarda geri çekilen bu ilişkiler, şimdi yeniden tarihin sahnesinde yerini aldı, yani bir nevi yeniden sahne aldı ve yeni bir oyunun perdelerini açtı.
” Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerden “
Erdoğan ATEŞİN
Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden İbrahim Kaypakkaya'nın katledilişinin 48'inci yılı… – Alevi Haber Ağı

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu