Gündem

Faik BULUT – İsrail’de barış savunucuları kimler? (1)

Faik BULUT

İsrail’de barış savunucuları kimler? (1)

Faik BULUT 

Dünya ve Türkiye kamuoyu, askerileştirilmiş İsrail toplumunun sadece militarist yanını görüyor.

Evet, büyük bir kısmı Siyonist milliyetçi savaş naraları atmakla birlikte, Yahudi toplumunda İsrail Devleti’nin kuruluşu öncesi ve sonrasında barışçıl itirazlar da duyuldu/duyuluyor.

Naturei Karta meşrebinden olan Yahudiler, Siyonizm ile Yahudiliğin zıt olduğunu ve İsrail devletinin dinen meşru olmadığını savunuyorlar. .jpg
Naturei Karta meşrebinden olan Yahudiler, Siyonizm ile Yahudiliğin zıt olduğunu ve İsrail devletinin dinen meşru olmadığını savunuyorlar

 

Örneğin koyu Ortodoks temelde ve kutsal kitap Tevrat’a dayanarak İsrail Devleti’nin kuruluşunun “ilahi buyruğa aykırı olduğunu” dile getiren Naturei Karta ve Hasidizm mezhep mensupları işgal edilen Filistin’in özgür olmasından yanalar.

Museviliğin Hasidik mezhebinden Yahudiler, İsrail işgalinin bitmesini ve Filistin'in özgür olmasını istiyorlar.jpg
Museviliğin Hasidik mezhebinden Yahudiler, İsrail işgalinin bitmesini ve Filistin’in özgür olmasını istiyorlar

Daha modern olanları, “Barış İçin Yahudilerin Sesi” adı altında sosyal demokrat bir anlayışla bilhassa ABD’nin bazı şehirlerinde hemen her münasebette gösteriler düzenliyor.

2014 yılında Amerikalı Yahudiler tarafından kurulan ve Filistin işgaline karşı çıkan “If Not Now?” (Şimdi değil de ne zaman?) isimli gençlik hareketi de benzer bir tutum sergiliyor.

ABD'deki Yahudi gençlerden oluşan Şimdi Değilse Ne Zaman barış hareketi, İsrail yanlısı Yahudi lobisini protesto ediyor-2017. .jpg
ABD’deki Yahudi gençlerden oluşan Şimdi Değilse Ne Zaman barış hareketi, İsrail yanlısı Yahudi lobisini protesto ediyor, 2017

 

(Bu hareketten bazıları son birkaç yıl içinde tavır değiştirerek İsrail’den yana görünmeye başladı.) 

IfNotNow yani Şimdi Değilse Ne ZamanBarış hareketinin logosu.jpg
IfNotNow yani “Şimdi Değilse Ne Zaman” barış hareketinin logosu

 

7 Ekim’deki Hamas baskınından sonra İsrail’in Gazze‘deki insan kıyımına karşı çıkan bireysel sesler de duyuldu.

Örneğin sol eğilimli Barış ve Eşitlik için Demokratik Cephe‘nin (Hadaş) milletvekili Ofer Cassif, Katar merkezli El cezire TV kanalındaki 8 Ekim 2023 tarihli söyleşisinde şunları söyledi:

Masum sivillere yönelik her türlü saldırıyı kınıyor ve karşı çıkıyoruz. İsrail hükümetinin Filistinli sivillere yönelik her türlü saldırısına da karşıyız. Bu korkunç olayları doğru bağlamda analiz etmeliyiz. Sorunun kaynağı, Filistin topraklarında devam eden işgaldir. Binyamin Netanyahu hükümeti, Filistinlilere yönelik politikalarını değiştirmediği sürece durum kontrolden çıkacaktır.

Faşist bir hükümet olan İsrail hükümeti Filistinlilere karşı katliamları destekliyor, teşvik ediyor ve yönetiyor.  Filistin’deki etnik temizlik sürmektedir. Bırakın işgal altındaki topraklardaki Filistinlileri, Netanyahu İsrail vatandaşlarının refahıyla bile ilgilenmiyor. O sadece hayatta kalmakla ilgileniyor. Sadece hapse girmemek istiyor. Onu harekete geçiren tek motivasyon ve teşvik budur. 2

İsrailli Solcu milletvekili Ofer Cassif, Netanyahu hükümetini faşistlikle suçlayıp parlamentoda eleştirdi .jpg
İsrailli Solcu milletvekili Ofer Cassif, Netanyahu hükümetini faşistlikle suçlayıp parlamentoda eleştirdi

 

İsrailli eski barış müzakerecisi Daniel Levy de Dailymotion TV kanalında Maryam Moshiri’nin sunduğu haber bültenine katılarak savaş karşıtı tavrını dile getirdi:

Halk içinde yer edinmiş bir örgütün askeri operasyonlarla kökünün kazınacağını mı sanıyorsunuz? Tarihte görülmemiş şeydir. Hamas militanlarının yaptığı eylem, yıllar süren işgale tepkidir. İsrail’in yalanlarına itiraz etmezsek savaş çığırtkanlığı yapmış oluruz. Bu bizi yanlış politikalara götürür. 3

Eski politikacı ve barış müzakerecisi İsrailli Daniel Levy, Netanyahu'nun savaş politikasına karşı çıkıyor_.jpg
Eski politikacı ve barış müzakerecisi İsrailli Daniel Levy, Netanyahu’nun savaş politikasına karşı çıkıyor

 

16 Ekim 2023’de ortak açıklama yapan İsrail’deki aktivistlerin talepleri ise şunlardı:

Bu metin hem İsrail sivil toplumu hem de uluslararası sivil toplum için bir eylem çağrısıdır.  İntikam ölenleri geri getirmeyecek, yaraları iyileştirmeyecek ya da acıları dindirmeyecektir.

İsrailli esirlerin ailelerine geri getirilmesi, İsrail’in, vatandaşlarına karşı yerine getirmesi gereken çok önemli bir yükümlülüğüdür.

Bu, İsraillilerin yeni yollar düşünmesine imkân tanıyacaktır. Filistinli mahkûmların serbest bırakılması da Filistinlilerin yeni yollar düşünmesine imkân tanıyacaktır. 4

Benzer biçimde yakın dönemlerde oluşan Tel Aviv merkezli sivil toplum kuruluşu Zochrot ise İsrailli Yahudiler arasında da boşaltılan Filistin köyleri ve dönüş hakkı için farkındalık yaratmaya çalışıyor.

Mesela yok edilen köylerin bulunduğu yerlere bilgi içeren tabelalar yerleştiriyor.

Bir grup İsrailli Yahudi tarafından kurulan Zochrot, bu konuda “tanıma, sorumluluk ve hesap verilebilirlik” hedefliyor; İbranice bilgi kitapçıkları basıyor, turlar düzenliyor, tanıklıkları belgeliyor.” 5

Biz, biraz daha geriye giderek İsrail’in işgalci politikalarına karşı çıkan Yahudi bir gazeteci ile bazı barış hareketlerinden bahsedeceğiz.

Isidor Feinstein Stone, Yahudi kökenli ilk aktivist teorisyen ve gazeteci sayılır.jpg
Isidor Feinstein Stone, Yahudi kökenli ilk aktivist teorisyen ve gazeteci sayılır

 

Isidor Feinstein Stone (1907-1989) isimli Amerikalı araştırmacı gazeteci, ilerici politik görüşleriyle tanınır. Amerikan çıkarları ve savaş politikalarına karşı çıkmış; bu nedenle de “Sovyet ajanı” olmakla suçlandı.

Ona göre: “İsrail, kazanmaya endeksli bir dönüşüm ve kalkınma süreci içinde. Her defasında bir sonraki savaşı kazanmaya hazırlanıyor. Böylece savaşlar birbirini izleyecek. Ta ki Filistinlilerle anlaşmaya varana kadar. Zira barışın yolu Filistin mülteci kamplarının arasından geçmektedir.” 

Stone, “Holy War (Kutsal Savaş), Haziran 1967” isimli çalışmasında şu tespiti de yapıyor:

Fransız, İngiliz ve Rusların Ortadoğu’da nüfuz bölgeleri yaratmak için vardıkları Sykes-Picot Anlaşması (1916) sonucu kurulan İsrail Devleti (1948), Arap-İsrail çatışmasına yol açmıştır. Ortadoğu’ya egemen olmak gayesiyle süper devletlerin başvurdukları jeopolitik oyunlar Arap-Yahudi çatışmasını körüklemiştir. Yahudilere yurt kurulması, bu halkın çıkarlarından ziyade ABD’nin çıkarlarına yaramıştır. 6

Barış için kurulan pek çok hareket bulunuyor. Başlıcaları şunlar:

1. İsrail-Filistin Barışı İçin İsrail Meclisi

Tümgeneral Mattityahu Peled (1923-1995), İngiliz sömürge yönetimi günlerinde bir Yahudi devleti kurmak maksadıyla oluşturulan paramiliter Sosyalist Siyonist gençlik hareketi içinde yer aldı.

Alman Generali Rommel’in Kuzey Afrika’da hızla ilerlemesi karşısında tedbir olarak kurulan Yahudi Palmah (Palmach) milis kuvvetine katıldı.

1948 yılında İsrail Devleti kurulurken ordusunun belkemiğini oluşturan subaylar arasındaydı.

1956 yılında İsrail ordusunun Gazze’yi ele geçirmesi nedeniyle Mısır ile başlayan Süveyş Kanalı krizinde bölge komutanıydı. 1967 Arap-İsrail Savaşı sırasında önemli roller üstlendi.

1975 yılında “İsrail-Filistin Barışı İçin İsrail Meclisi” (Israeli Council for Israeli-Palestinian Peace-ICIPP) kurucusu oldu.

Yanında Uri Avneri, Yaakov Amon, Yossi Amitai, Amos Keinan ve Aryeh Eliav gibi ünlü şahsiyetler de yer aldı.

General Mattityahu Peled, İsrailli meslektaşları arasında Filistin'de barış için mücadele veren tek şahsiyet idi .jpg
General Mattityahu Peled, İsrailli meslektaşları arasında Filistin’de barış için mücadele veren tek şahsiyet idi

 

O, aynı zamanda İsrailli generaller arasında barış için bir hareket başlatan biricik general olarak bilinir.

ICIPP, İsrail’in 1967’de işgal ettiği topraklardan çekilerek burada bir Filistin devletinin kurulmasını, Arapların yoğun olduğu eski Doğu Kudüs ile Yahudilerin kurdukları yeni Kudüs şehrinin iki devlet tarafından ortaklaşa yönetilmesini talep ediyor.

Bu yüzden de bazı kimseler tarafından “anti Siyonist” olarak damgalanıyor.

Oluşum aynı zamanda Filistinlilerle İsrailliler arasında bir an önce diyalog kurulmasını ve bilahare bunun İsrail Devleti ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında resmi müzakerelere dönüştürülmesini de öneriyor.

Mattityahu Peled, Mısırlı ünlü yazar Necib Mahfuz ile birlikte.jpg
Mattityahu Peled, Mısırlı ünlü yazar Necib Mahfuz ile birlikte

 

ICIPP’in koordinatörlüğünü üstlenmiş olan Peled, İsrail nezdinde terörist ve yasadışı görülen FKÖ ileri gelenleriyle (İssam Sartawi, Said Hamami, Yaser Arafat gibi)  farklı ülkelerde birçok görüşme yapmıştı.

Ne yazık ki radikal retçi görünen ve aslında kiralık katil rolü üstlenen Filistinli Ebu Nidal grubu, hem Sartawi hem de diyalogun kurulmasında hayati bir rol oynayan Mısırlı Yahudi kökenli komünist Henri Curiel’i, Paris’teki evinde 1983’te katletti.

1977’de siyasi hayata atılan Peled, İsrail Sol Bloku’nu oluşturdu. 1984 yılında omuzdaşı Uri Avneri ile birlikte girdikleri parlamentoda “Barış İçin İlerici Liste” adı altında bir Arap-İsrail Partisi kurdu.

Yanına yörenin farklı şehirlerinden çeşitli kiliselerin önderlerini de almıştı.

Peled, barış ve diyalogun yanı sıra son yıllarını Arap edebiyatının incelemesine ayırdı.

Barışsever Mattityahu Peled'in kızı aktivist Nurit, Kasım 2013.jpg
Barışsever Mattityahu Peled’in kızı aktivist Nurit, Kasım 2013

 

Birçok Arap roman ve şiirini İbraniceye çevirdi. Bunlardan biri de Suriye Kürtlerinden Selim Bereket’in Karanlığın Bilgeleri ( فقهاء الظلام , The Sages of Darkness) isimli kitabı idi.

1993 yılında Guş Şalom (Barış Bloku) hareketi içinde yer aldı. İsrail ile Filistin (FKÖ) yönetimi arasında imzalanan 1993 Oslo Çerçeve Anlaşması’ndan umduğunu bulamayan Peled, ölümünden az önce barışı reddeden ve anlaşma maddelerini uymayan Öteki İsrail’i anlatarak kitabın ismini “Oslo’nun Ruhuna Fatiha” koymuştu.

Gözlemleri sayesinde Peled 2000 yılında patlak verecek olan İkinci İntifada’nın daha beter şekilde geleceğini çok önceden görmüştü. 

2. Şalom Ahşav 

Bir sivil toplum örgütü olan Barış Şimdi Hareketi (BŞH), İsrail ordusunda görev yapan 348 yedek asker ve subay tarafından, İsrail’le Mısır arasında şekillenmeye başlayan barış görüşmelerini desteklemek amacıyla 1978’de kuruldu.

Hareketin liderliğini Yariv Oppenheimer yürütmektedir. Siyasi kariyerine İşçi Partisi Gençlik Kolları Başkanı olarak başlayan Oppenheimer, 2002 yılında Barış Şimdi’nin sözcülüğüne getirilmiş ve birkaç ay içerisinde de hareketin genel sekreteri oldu.

Şimdi Barış Hareketinin kurucu lideri Yariv Oppenheimer, eski askeri üniformasıyla Batı Şeria'da.jpg
Şimdi Barış Hareketinin kurucu lideri Yariv Oppenheimer, eski askeri üniformasıyla Batı Şeria’da

 

Hareketin İsrail’dekiler dâhil olmak üzere 10 binden fazla üyesi ve akademisyen, politikacı ve filozoflardan oluşan yüzlerce destekçisi bulunuyor.

Siyasi bir pozisyon almadığını ileri süren BŞH, İsrail’de Knesset (parlamento) seçimlerinde belirli bir partiyi desteklemek yerine, BŞH’nin programına destek veren partilerin hepsine arka çıkmaya ve üyelerine “Barışı program edinen partilere oy verin” çağrısı yapıyor.

BŞH kendisini İsrail’in güvenli sınırlar içerisinde var olma hakkını ve İsrail-Filistin sorununa siyasi müzakereler sonucu iki devletli çözüm önerisini savunan bir barış örgütü olarak tanımlıyor.

Başta Amerika ve Avrupa olmak üzere yurtdışında da faaliyet göstermeyi amaçlıyor.

1981 yılında İsrail’deki Barış Şimdi Hareketi’ne destek vermek amacıyla “Barış Şimdi için Amerikalılar Hareketi” kuruldu ve Yahudi yerleşim hareketini engellemek amacıyla Amerikan Siyonist organizasyonu içerisinde gelişti.

İsrail’in geleceği konusunda endişeli olan diaspora Yahudilerinin barış sürecinde çıkarlarının olduğunu belirten hareket, İsrail dışında yaşayan bütün Yahudilerden iki devletli çözüm için destek almaya çalışıyor.

Dönemin Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın İsrail’e gerçekleştireceği ziyaret öncesinde 348 asker Başbakan Menahem Begin’e mektup yazarak, bölgede barışın sağlanması adına bu fırsatın değerlendirilmesi çağrısında bulunmuştu.

Bu görüşmenin barış anlaşmasıyla sonuçlanması için 40 binden fazla imza toplanmış ve 100 bin civarında kişi Tel Aviv’deki gösteriye katılmıştı. 

Hareket İsrail-Filistin sorununun çözümü için, Filistin’in bağımsız bir devlet olmasını, Filistin topraklarındaki İsrail işgaline son verilmesini ve yerleşim bölgelerinin boşaltılmasını gerekli görüyor.

İsrail’in Ortadoğu’daki tek demokratik ve açık toplum olduğunu söyleyen örgüt, İsrail halkının ve devletinin bölgede insan hakları, eşitlik ve adalet gibi değerleri yayma sorumluluğu olduğuna inanıyor.

Bu doğrultuda örgüt, liberal değerlerin korunması için çabalamakta, İsrail toplumunu susturmak ve örgütlenmesini engellemek üzere çıkarılmış yasalarla mücadele ediyor.

Barışsever Musevi aktivistler, İsrail'in 2008'deki Gazze işgalini ABD'de protesto ettiler. Fotoğraf-Martyna Starosta. .jpg
Barışsever Musevi aktivistler, İsrail’in 2008’deki Gazze işgalini ABD’de protesto ettiler / Fotoğraf: Martyna Starosta

 

Barış Şimdi, Batı Şeria’nın ve orada yaşayan yaklaşık 3 milyon Filistinlinin askeri ve sivil olarak kontrol altında tutulmasının hem güvenliğe hem de İsrail’in demokratik yapısına ve Yahudi karakterine zarar verdiğini iddia ediyor.

Siyonist hareketin dünyanın değişik yerlerinde zulme uğramış Yahudilere güvenli bir yurt sağlamayı hedeflediğini, başka insanlara zarar verme amacı olmadığını belirten BŞH, Haziran 1967 sınırlarına dayanan iki devletli bir çözümü savunuyor.

Hem Filistinliler hem de İsrailliler için aynı devlet altında iki farklı millet olarak yaşamanın mümkün olmadığını ileri süren BŞH, iki devletli çözümün en gerçekçi ve barışçıl çözüm alternatifi olduğunu ileri sürüyor.

1988’de FKÖ’nün BM’nin 242 sayılı kararını ve iki devletli çözümü kabul etmesi üzerine, BŞH, 100 bin kişiyi gösteri yapmak üzere toplayarak İsrail hükümetini FKÖ ile müzakerelere başlamaya çağırmıştı.
1987’deki Birinci İntifada sırasında BŞH’nin en dikkate değer kampanyası ise, işgal altındaki topraklar ve Doğu Kudüs’teki yerleşim yerlerinin gelişimini takip etme, gözleme ve hükümetin yanlış bilgilendirmesini önleme amaçlı “Yerleşimlerin Takibi” oluşumunu kurmasıdır.

Hareket, İsrail’in Gazze’deki askerlerini geri çekmesini ve FKÖ’nün İsrail’in varlığını resmen tanıdığı 1993 Oslo Görüşmelerini desteklemiş ve İsrail halkını bilinçlendirme adına çaba gösterdi.

Oslo Barış Görüşmeleri sırasında etkinliğini artıran hareket, “barışa karşı toprak” uygulamasını destekledi, fakat Oslo’nun sonu olarak görülen İkinci İntifada sonrasında etkinliği azaldı.

1994 yılında, İsrail ve Ürdün arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi adına yapılan anlaşmayı tarihi bir değişim olarak gördü.

Her ne kadar 2003 yılında “Barışa karşı toprak!” esasına dayanan barış girişimini tekrar gerçekleştirmiş olsa da BŞH, 1990’lardaki etkinliğini geri kazanamadı.

Bu süreçteki faaliyetleri İsrail’in yerleşim bölgelerindeki hareketleri gözlemek ve bu konuda kamuoyunu bilgilendirmekle sınırlanan hareket, “İsrail halkını bölme” suçlamasıyla karşı karşıya kaldı…

BŞH lideri Yariv Oppenheimer, yerleşim yerlerinin inşasına karşı çıksalar ve bağımsız Filistin devletini destekleseler de 450 bin İsraillinin aidiyeti tartışmalı topraklar üzerinde yaşıyor olmasının barış çabalarını giderek anlamsızlaştırdığını ifade etti.

Oppenheimer yine de BŞH olmasa başta Batı Şeria olmak üzere diğer yerlerdeki yerleşimler konusunun daha da içinden çıkılmaz bir hale geleceğini vurguluyor.

Yerleşim politikasının iki taraf adına da değerlendirilmesi gerektiğine inanan BŞH, İsrail tarafından bakıldığında (Filistin topraklarında kurulmakta olan-FB) Yahudi yerleşimlerin pek çok açıdan zarar verici olduğunu ileri sürüyor.

BŞH, yerleşimlerin İsrail’in demokratik karakterine zarar verdiğini, Yahudi olmayan ve demokratik haklarından mahrum edilen büyük bir Filistinli nüfus üzerinde hâkimiyet kurulduğunun altını çiziyor…

Yerleşimler konusunun nasıl çözüleceği üzerinde de duran BŞH, yerleşim yerlerinden bazılarının İsrail’e dâhil edilebileceğini belirtirken, bazılarının lağvedilmesi ve bazılarının da Filistin egemenliğine girmesini önerdi.

Amerika’nın Batı Şeria ve Kudüs’teki yerleşim faaliyetlerine karşı olduğunu belirten BŞH, Amerika’nın bu siyasi karşıtlığını pratiğe yansıtamadığı eleştirisinde bulundu…

BŞH’ye göre; barış sürecinin amaçlarından biri de (Filistinli) mültecilerin maruz kaldığı hak ihlallerinin ve yaşadıkları acıların tanınmasıdır.

Mülteci probleminin çözümünün merkezine İsrail’in kendi sınırları içinde kimin yaşayacağına karar verme hakkına sahip olduğu fikrini koyan hareket, Filistinli mülteciler sorununun çözümünün İsrail sınırları içerisinde değil bir Filistin devleti sınırları içerisinde mümkün olduğunu, bunun da yine iki devletli çözümle bağlantılı olduğunu belirtiyor.

BŞH sadece Arap mülteciler konusuna değil, Yahudi mülteciler konusuna da eğiliyor.

Filistinli mülteciler sorunu ile Arap ülkelerinde bulunan Yahudi mülteciler meselesinin birbirini dengelemediğini, ikisinin çözümünün birbirinden farklı olduğunu ifade ediyor…

Jessica Montell, Siyonist olmakla barışı savunmak arasında çelişki görmüyor.jpg
Jessica Montell, Siyonist olmakla barışı savunmak arasında çelişki görmüyor

 

BŞH, 2006’da yapılan seçimler sonucunda Hamas’ın galibiyeti üzerine Filistin halkının tercihlerine saygı gösterilmesi gerektiğini ifade etti.

Bir yandan karşı tarafta kim olursa olsun Cenevre sözleşmeleri ve Clinton’ın arabuluculuk yaptığı barış görüşmeleri doğrultusunda, iki devletli çözüm planı üzerinde anlaşma sağlamak adına çabalayacağını vurgulayan BŞH bir yandan da Hamas’ın Amerika tarafından terör örgütü olarak tanımlandığını belirtti.

Görüşmeler için Filistin tarafının terör faaliyetlerini durdurması gerektiğini belirten ve görüşmelere katılan Filistinli kişi ve gruplarla diyalog halinde olacağını açıklayan harekete göre 2008’de başlayan Gazze ablukasıyla oluşan durum sürdürülemez bir halde.

Buna ek olarak İsrail’in ablukayı sonlandırmaya yanaşmaması Gazze’deki sivil halkı cezalandırmak; Hamas’ın roket saldırılarına devam etmesi ise çatışmayı sürdürmek anlamına geliyor.

Türkiye ile ilişkiler konusuna da eğilen BŞH’ye göre; 2008 Gazze Savaşı ve 2010’daki Mavi Marmara olayı iki ülke arasındaki sağlam ilişkileri tehlikeye soktu.

Türkiye ile ilişkileri destekleyen İsrailliler arasında Türk hükümetinin İslamcı bir çizgiye kaydığı, İran ve Suriye gibi ülkelerle iyi ilişkiler kurduğu, Hamas ile dayanışma içerisinde ve İsrail’i sert bir dille eleştirerek Ortadoğu’daki iktidarını güçlendirmeyi amaçladığı endişesi yayılıyor.

BŞH, İsrail-Türkiye ilişkilerinde meydana gelen bu erozyonun, İsrail’i Arap ülkeleriyle arada köprü vazifesi görecek olan bölgedeki en güçlü müttefikinden mahrum ettiğini iddia ediyor…

Londra merkezli Suudi Şark’ul Avsat gazetesinin 21 Ağustos 2021 tarihli haberine göre; Barış Şimdi Hareketi, “Siyonist düzeni, Siyonist vizyonun sona ermesine yol açabilecek şekilde hareket etmekle” suçluyor.

Hareketin açıklamasına bakılırsa; Yahudi sağ çevreleri Yahudi Milli Fonu’nu, Tevrat Bahçesi inşa etmek adına Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te daha fazla toprak ele geçirmek suretiyle tek devlet denetimi altında Batı Şeria ile Doğu Kudüs ilhak etmeyi planlıyor.

İşgalci Kudüs belediyesine göre;

Kurulması planlanan Tevrat Bahçesi iki yıl içinde açılacak ve 28 milyon şekel (İsrail para birimi) maliyetle 25 dönümlük bir alana inşa edilecek.

Filistinlilerin elinden alınacak binlerce dönümlük arazi üzerine 500 kadar yerleşim birimi ve bir adet askeri karargâh kurulacaktır.

Amaç; Yahudi yerleşim projesinin çalışmalarını derinleştirmektir. Evlerini kaybeden Batı Kudüslü Filistinliler, İsrail’in işgal politikasının bir sonucu olarak işgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan ikinci evlerinden de zorla çıkarılarak bu evleri de kaybedebilirler. 9

Batı Şeria'nın Eriha şehri yakınında toplanan İsrailli-Filistinli kadınlar, çözüm talep ettiler. Fotoğraf-İssam Rimawi.jpg
Batı Şeria’nın Eriha şehri yakınında toplanan İsrailli-Filistinli kadınlar, çözüm talep ettiler / Fotoğraf: İssam Rimawi-AA

 

3. İsrailli ve Filistinli Kadın Hareketi: 

Aslında farklı isimler adı altında bir araya gelen İsrailli ve Filistinli barışsever kadınlar, yıllar boyunca oluşturdukları iletişim ağı sayesinde birleşip barış için uzun yürüyüşler yapıyorlar. Bazen de çıplak ayaklarla yol alıyorlar.

Bu yürüyüşlere “Mesirat-ul Selem” (Uzun Barış Yürüyüşü) denilmekle birlikte, farklı inanç ve etnik kökenlerden bir araya gelerek barış şarkıları söylemeleri nedeniyle “Annelerin Duası” ismiyle de anılıyorlar.

Barış yürüyüşünden bir görüntü. Fotoğraf-İssam Rimawi, AA.jpg
Barış yürüyüşünden bir görüntü / Fotoğraf: İssam Rimawi-AA

 

İngilizce çevirisi “Barışı Ücretlendiren Kadınlar” başlığıyla yayımlanmış olsa da biz, konunun muhtevasını uygun biçimde bunu “Barışı Değerli Kılan Kadınlar” şeklinde tanımlamanın daha yerinde olacağı kanısındayız.

Filistin ve İsrailli kadınlar en son, “İsrail işgalinin son bulması ve barışın tesisi” için Batı Şeria’nın Eriha kentindeki Vaftiz bölgesinde barış mitingi düzenlediler.

Yüzlerce kadın bu mitingde, “İsrail-Filistin sorunun çözümü için barış görüşmelerinin yeniden başlaması ve ciddi adımlar atılması” çağrısı yaptılar. 10

 

Devam edecek… 

 

Kaynakça:

1. https://jewishcurrents.org/what-happened-to-ifnotnow, 26 Nisan 2021.
2. https://bianet.org/haber/israil-israil-e-karsi-suc-isledi-122446, 13 Ekim 2023; https://artigercek.com/dunya/israilli-milletvekili-cassif-fasist-netanyahu-hukumeti-katliami-tesvik-ediyor-ve-268130h, 8 Ekim 2023.
3. https://www.dailymotion.com/video/x8osjnj, 13 Ekim 2023.
4. https://bianet.org/haber/israil-den-aktivistler-rehinelerin-derhal-takas-edilmesi-icin-harekete-gecin-286407.
5. https://artigercek.com/dunya/90-yasindaki-mecdelli-souad-al-alem-ikinci-nakbayi-yasiyorum-bu-daha-kotu-270681h. 27 Emil 2023.
6. Wikipedia İngilizce, “İsidor Feinstein Stone” maddesi.
7. Wikipedia İngilizce, “Matityahu Peled” maddesi.
8. http://peacenow.org/pages/history.html Erişim tarihi: 27 Temmuz 2012.
9. Wikipedia İngilizce, “Peace Now” maddesi. Ayrıca Peace Now sitesi.
10. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/filistinli-ve-israilli-kadinlardan-baris-mitingi/668493, 19 Ekim 2016; https://www.aa.com.tr/tr/pg/foto-galeri/filistinli-ve-israilli-kadinlardan-baris-yuruyusu, 8 Ekim 2017.

 

Independent Türkçe’den

 

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Gazete KÖK’ün  editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu