Genel

EMPERYALİZM YENİ SAVAŞLAR ÜRETİYOR…

Erdoğan ATEŞİN

Bugün Ukrayna üzerinden yürütülen savaş, üçüncü dünya savaşıdır…

Kapitalist-emperyalist siyasetin özü dünya hakimiyetidir ve bu hakimiyet ancak savaşlarla sürdürülebilir. Olgular ise savaş koşullarının ağır bastığı yönündedir, yani esas akım savaştır…ABD ekonomisini askerileştirdiği için, savaştan beslenen bir savaş ekonomisine ve dünya gericiliğinin en saldırgan merkezi ve sürekli savaşlar üreten ölümcül bir makinaya dönüşmüş ve faşizmin bugünkü merkezi ABD ve İngiltere’dir…

ABD’nin ikinci dünya savaşından beri süre gelen saldırı ve işgal politikaları, Beyaz Saray’da oturanların iradesinde olmayıp, emperyalizmin karakterindendir. Emperyalizm karakteri gereği durmaksızın hegemonya peşinde koşar. Bu nedenle ABD ve İngiliz emperyalizmi dünya halklarının da baş düşmanıdır.Amerika, on binlerce askeriyle dünyanın 715 noktasında asker bulunduruyor. 153 ülkede ise askeri üsler şeklinde konumlanmış. Yerel ve bölgesel savaşlarla etki alanını durmadan genişleterek kendisi için yeni alanlar açmaya çalışıyor.

Bu yy’ın en önemli gerçeklerinden biri saldırı, ayrışma ve çatışmalardır. Özellikle ABD’nin son 20 yıllık pratiği Balkanlar, Kafkaslar, Orta Uzak doğu ve Afrika, Karadeniz, Baltık ülkeleri ve son yıllarda Çin’ i çevrelemek için izlediği saldırı, işgal ve yağma politikası bu teoriyi doğrulamaktadır. ABD, dünya genelinde gelişen son küresel krize karşı, çözüm olarak ekonomisinin büyük bir kısmını savaş ekonomisine dönüştürmüştür.. Bu nedenle olağan üstü bir silah üretimi ve ticareti yapmaktadır. Dünyayı uydularla, okyanusları denizaltılarıyla sürekli kontrol altında tutuyor.

Bir yandan başını ABD’nin ve İngiltere’nin çektiği saldırgan emperyalist devletler, diğer yanda her an emperyalizmin saldırı, talan ve yıkım tehlikesiyle yüz yüze olan ezilen mazlum dünya devletleri. Irak, Afganistan, Libya ve Suriye’de önderlik birikimleri ne olursa olsun, emperyalist işgallere karşı direnen halklar mazlum halklar ve mücadelede örnek halklardır. Ortadoğu ve Afrika’ya yayılarak devam eden halk hareketleri, çelişmeler derinleştikçe kurtuluş savaşlarına kaçınılmaz olarak dönüşeceklerdir. Bütün bu işgal altındaki ülkelerde anti emperyalist, anti faşist ve anti feodal mücadeleler, Demokratik Devrim ve giderek sosyalizmin zaferi için koşullar mutlaka oluşacaktır. Bütün Orta doğu Demokratik Devrimler sürecinde…

Savaşa Karşı Halkların Anti Faşist Birleşik Cephesi,Yeni bir dünya savaş cephesi şekilleniyor. Başını Amerika ve İngiltere emperyalizminin çektiği saldırgan savaş cephesi, diğer taraftan başını Çin ve Rusya’nın çektiği emperyalist savunma cephesi Avrasya cephesi. ABD’nin, proaktif ve aktif savaş tehtidi bütün dünyayı hedef alıyor. Ancak Amerika son süreçte geri çekilme ve yenilgi sürecine girmiştir. Bu süreç Abd’yi daha bir agresif ve saldırgan kılıyor.

Tarihten öğreniyoruz, yenilmez denilen İmparatorluklar ve orduları yenilmiştir. Büyük-Britanya, imparatorluğu yenilmekten kurtulamamıştır. Asla yenilmez denilen Napolyon yenilmiştir. Wilhelm’in ordusuna da yenilmez deniliyordu. Fransızlar, İngilizler ve Ruslara yenildi. Hitler Almanya’sı, Sovyetler Birliği’ne yenildi.

Amerika yenilecek. Çünkü bütün eyaletler yoksulluk içinde ve patlamaya hazır birer bomba gibi…Abd eyaletler düzleminde büyük sorunlar yaşayan birleşik bir emperyalist ülke.

ABD’nin dünya halklarına yönelik saldırı ve işgalleri haksız, devrimci halkların kendilerini savunmak için yürüttükleri savaşlar ise haklı savaşlardır. ABD, İşgal ettiği bütün ülkelerde direnişlerle karşılaşıyor. Yürüttükleri savaşın ” haçlı sefer i” olduğunu ilan etmeleri, bütün özgürlükçü halkları hızla Amerika’nın düşmanı yapıyor, ezilen dünya halkları Amerikan işbirlikçiliğini ve uşaklığını nefretle kınıyorlar, ona karşı olanlar ise, sevgi ve saygınlık kazanıyor. Haksız bir savaş yürüten Amerikan askerlerinin ilham alabilecekleri, gurur duyabilecekleri hiç bir amaçları yoktur. ABD’ye karşı vatanlarını savunanlarda bir amaç vardır ve onlar bağımsızlıkları için savaşıyorlar.

Çin, Rusya, İran bloku, ABD’nin, İngiltere’nin saldırganlığına karşı bir blok oluşturmaktadırlar, bu blok şimdilik dünya halkaları lehinedir. Toplamda Kapitalist-emperyalist sistemde, ABD eksenli yaşanan kriz dünya halklarının çıkarınadır ve ABD, Dünyanın yarısını karşısına almıştır. Genişleyen savaş cephesi ve jeostratejik konumu nedeniyle dünyanın bir çok bölgesini yeterince denetleyemiyor.

Türkiye’de devrimci durum ve sınıfların mevzilenişi..
Temel itici güç, işçi sınıfı ve köylülük, şehir küçük burjuvazisi, öğrenci gençlik ve yabancı sermayenin yok olmanın eşiğine getirdiği, iflasa ve işsizliğe sürüklediği esnafta da geniş bir Akp karşıtlığı oluşuyor. Türkiye’de, Türk, Kürt ve çeşitli milliyetlerden emekçiler ABD ye ve işbirlikçileri TÜSİAD’a karşı sonuçta direnmek zorunda kalacaklardır, bunun dışında başka seçenekleri yoktur.

Açlık ve işsizlik direnişini de yaratır. Köylük bölgelerde orta ve zengin köylüler, şehirlerde TÜSİAD’ ın dışında kalan ve ayağı Türkiye topraklarına basan işveren kesimi ve KOBİ’ler ile burjuva aydınların önemli bir kesimi de direnecektir. Bu cephe AKP karşıtlığı içinde büyüyor. Devrimci mücadele geliştiğinde bu sınıfların önemli bir kesimi demokratik devrimden yana tavır takınacaktır.

Emperyalist burjuvazinin acenteliğini yapan komprador burjuvazi, Türkiye-de ABD ile işbirliği içinde olan feodalizmin ayrılıkçı kanadı, emperyalizmle işbirliği içindedirler. Bunlar toplamda ihanet cephesini oluşturuyorlar.

Çelişmeler süreç içerisinde derinleştikçe ve mücadelenin gelişmesiyle bir taraftan halkların devrimci cephesi, diğer tarafta AKP, MHP, ve diğer faşist partilerin yer alacağı karşı devrim cephesi çok daha net ortaya çıkacaktır. Türkiye halklarıyla karşı devrim cephesi arasındaki bu stratejik saflaşma gelip geçici değil, uzun vadelidir. AKP, gibi karşıdevrim saflarında saf tutmuş partilerde bile bölünmelerin yaşanılması kaçınılmazdır. Bütün bu mücadelede cephe siyasetine önderlik edecek, doğru siyasetler ( stratejik ve taktik ) izleyen, devrimci bir kolektif önderlik olmadan cephe siyaseti boş bir hayal olur.

Kapitalist- emperyalist dünya derin bir kriz yaşıyor. NATO’nun doğuya, Rusya’ya doğru genişleme isteği Ukrayna’da, Rus duvarına çarparak şimdilik, Ukrayna üzerinden devam eden 10 günlük savaş, önümüzdeki günlerde yada aylarda büyük olasılıkla genişleyerek, bütün Baltık ülkeleri ve eski Varşova paktı ülkelerine yayılma eğilimi gösteriyor. Bugün yaşanan savaş bir üçüncü Dünya savaşıdır ve bu savaşın nükleer bir savaşa dönüşme olasılığı da dahil, dünya için çok yıkıcı bir savaşa dönüşebileceği olasılığı çok yüksektir…

Rusya’nın ekonomik sinir uçlarına ne kadar çok vurursaniz, savaşı bir o kadar büyütürsünüz… Çünkü bütün savaşların nedeni ekonomiktir ve kapitalizmin krizi de bundandır ve bu kriz, üçüncü dünya savaşına dönüşebilecek potansiyeller taşıyor. Batı bu süreci aşamalı tırmandırarak, (gradual escalation) savaş kışkırtıcılığı yapıyor.

Kapitalist dünya yeni bir sürece girerken, kapitalist sistemin süreğen krizi savaşlar üretiyor ve bu süreç kendi ittifaklarını da yaratıyor… Önümüzdeki günlerde, haftalarda bu sürece ilişkin çok daha yoğun haberler izlemiş olacağız… Emperyalist sistem, dünyayı yeniden paylaşmak istiyor ve dünya birinci dünya savaşı konjonktürüne geri dönmüştür… ABD ve İngiliz emperyalizmi dünya halklarının baş düşmanıdır… Bugünkü Rusya- Ukrayna savaşını kışkırtan güçler bu mihraklardır… Rusya’ya doğru genişlemeye çalışan NATO ve ittifak güçler, Rusya’yı savaşın içine çekerek, yeni savaş cephesi açıyorlar…İkinci savaş cephesini Çin üzerinden her an açabilirler… Diğer yandan Suriye, İran Irak, Türkiye Ortadoğu Savaşın merkezi ve en büyük savaş cephesi. Yeniden dünya savaşı, dünyayı orta-çağa yeniden dönüştürebilir, dünya yeniden bir ortaçağ yaşayabilir…Bütün insanlık, emekçiler bu sürece bulundukları coğrafyalarda direnişlerle karşı koymazlarsa, insanlığı büyük bir yıkım bekliyor…

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu