BölgeGenel

KİM TERÖRİST?

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

Kuşkusuz sizin de dikkatinizi çekmiştir. Yüzyılları aşan Kürd-Türk savaşı var. Kürdler yerli, Türkler sonradan Kürdlerin yaşadığı coğrafyaya gelmiş. İşgal etmiş, ilhak etmiş, sömürgeleştirmiş. Kürd’ü yok saymış. Yok saydıkları Kürdleri soykırım, katliamdan geçirmiş, zindana atmış, sürgün etmiş. Geri kalanları asimilasyondan geçirmiş.

Kürd buna direnmiş. Kendini korumak ve geleceğe taşımak için ver elini dağlar demiş. Türk’ün dayattığı bir savaşa tutuşmuş. Ölmüş, öldürmüş. Karşılıklı ölümler olmuş. İşte burada herkes bir duruş sergilemiş. Fazla uzatmayalım. Türk egemenlik sistemi tankla, topla, uçaklarla, kimyasal ile Kürd katlettiğinde “teröristlere gereken cevap verildi” “Şu bu kadar terörist devre dışı bırakıldı” deniliyor. Kürd gerillası bir Türk askeri, polisi, bürokratını öldürdüğünde “şehit oldu” deniliyor.

Bunu devlet yapsa düşmandır der geçersiniz. Sıradan insan yapsa bilmezliğine verirsiniz. Fakat bunu yapan kendine liberal, demokrat, sol diyen yaparsa düşünmeniz gerekir. O günden sonra karşı karşıya kaldığınız tehlikenin boyutunu mercek altına alırsınız. İnsanlıktan çıkmış bir toplumla karşı karşıya olduğunuz gerçeğiyle yüzleşirsiniz. Bu da karşınızdaki toplumun resmini size verir. Bir bilen boşuna şu belirlemeyi yapmadı. “Anadolu insanı, taşı ve toprağı ile yarısı ırkçı, yarısı cihatçı olmuş.”

Osmanlı dönemini bir yana bıraktık. Koçgiri, 1925, Zilan, Ağrı, Dersim hareketleri karşısında Türk egemenlik sistemin uygulamalarını da bir yana koyduk. Şeceresi tutulmadı, unuttuk gitti diyelim. Peki 1970’lerden bu yana olan biteni nereye koyacağız? Daha dün Kürdistan’ın kuzeyinde onlarca şehrin yakılıp yıkılması, on binlerce insanımızın katledilmesine ne diyeceğiz? On binleri bulan yurtseverin zindana atılmasına ve sürgün edilişine ne demeli? Bu bir yana Türk devletinin Kürdistan’ın diğer parçalarını işgal etmesine, soykırıma varan katliamlar yaptığına ne demeli?

Efrin, Seri Gani, Gre Spi işgali daha tazedir. Orada olan biten insanlık dışı uygulamalar hafızalarda tazeliğini koruyor. Her gün Kürdistan’ın güney ve güneybatısında sihalarla, ihalarla Kürd insani resmi, sivil, kadın, çocuk ayırımı yapılmaksızın katlediliyor. Bu da yetmiyor. Kürd yurtseverlerine karşı günlük MİT’in tetikçileri tarafından silahlı suikastlar gerçekleştiriliyor.

Başka alanlarda MİT tarafından öldürülenler bir yana birkaç ay içinde Süleymaniye’de katlettikleri Hüseyin Şibli, Ulaş Doğan, Delal Azizoğlu, Mehmet Zeki Çelebi’nin kanı daha korumadan daha iki gün önce yine Süleymaniye de akademisyen Nagihan Akarsel katledildi. MİT müsteşarı Hakan Fidan o saatlerde Hewler’deydi. Bu bir tesadüf müdür? Türk devleti Kürd öldürmekten duymuyor. Hewler iktidarı ne iş görüyor, bahçe korkuluğu mu? Parastın (Irak-PDK İstihbarat Örgütü) ve Zanyari (YNK İstihbarat Örgütü) neyle meşgul? Kuşkusuz MİT’e bilgi toplamakla elbette. Doğru ya: Türk devleti ile tıpkı İran devleti arasında olduğu gibi “güvenlik anlaşması” var. Hewler hükümeti kapısında kemik kovalayan zevat bunu da “komplo teorisi” deme yüzsüzlüğü etmesin. İşte resmî belgesi.

Irak-PDK Politbüro Üyesi Hîşyar Zîbarî, “İran İslam Cumhuriyeti ile bir güvenlik mekanizmamız ve birkaç güvenlik komitemiz var. Eğer İslam Cumhuriyeti’nin güvenliğine doğrudan bir tehdit varsa bunun için çözümler var.” (Kaynak: Rudaw)

Bunu İran Dışişleri Bakanlık Sözcülerinden Nasir Ken`ani doğruladı. “Irak hükümeti ve KBY yetkilileriyle iyi görüşmeler yaptık ve bize bölgelerini silahlı militanlardan temizlemek için bazı sözler verdiler.”

Hatırlarsanız Türk devleti Efrin’i işgale başladığı gün Mesud Barzani ve Türk devleti arasında “terörizme karşı ortak mücadele etme anlaşması” imzalandı. Kimdir bu teröristler? Kuşkusuz Kürd yurtseverleridir. Bu nedenle Kürdistan’ın güneyinde MİT tarafından katledilen her Kürd yurtseverin kanından Hewler hükümetin (Irak-PDK-YNK) eli de var.

Hewler hükümeti ile MİT ortaklaşa Kürdistan’ın güneyinde Kürd yurtseverlerini katlederken Türk cenahta kendini liberal, demokrat ve sol diyen kesimlerin bu terör eylemleri karşısında dedikleri ortadadır. “Terör odaklarına karşı Türkiye’nin bekası korunuyor.” Tıpkı resmi görüş gibi. Ki bu insanların çoğu kendilerini Türk egemenlik sistemin “mağdurları” olarak lanse ediyorlar. Avrupa’ya, Amerika’ya, Kanada’ya veya dünyanın herhangi bir ülkesine sığınmış kişiler. Ama hala sistemin bekasının derdine düşmüşler. Türk devletinin Kürdlere karşı soykırıma varan hiçbir uygulamasına karşı durmuyorlar. Türk devletine terör devleti demiyorlar. İnsanlık dışı saldırılarına terör saldırısı demiyorlar.

Fakat bu zulme karşı iki gencecik kız hayatları pahasına bir Türk polisini öldürdüklerin de o polisi “şehit”, o gencecik iki kızı “terörist” ilan ediyorlar. Yaptıkları fedai eylemini “terör saldırısı” olarak lanse ediyorlar. Daha ötesi Kürdistan’ın güney ve güneybatısını işgal etmiş Türk askeri öldürüldüğün de onları da “şehit” ilan ediyorlar. Bu naneyi yiyen sadece kendine Türküm diyen göçebe, muhacirler yapmıyor. Kendine Kürdüm diyen kimi kevaşeler de yapıyor.

Bir başka kevaşe de kalkıyor diyor ki, “Kürdler Türkiye’den ayrılmak istemiyor.” Hayda gel de eyran içme? Ulan kevaşe demokratik bir ortam doğdu da Kürdistan halkı önüne bir sandık kuruldu da Türkiye’den ayrılmak istiyor musun yoksa birlikte yaşamak mı istiyorsun sorul da Kürdler “hayır biz ayrılmak istemiyoruz” mu dedi? Bunların hiçbiri olmadığına göre peki bu sonuca nasıl vardın?

Bizden de böyle düşünmemizi istiyorlar. Kendisi olmamak böyle bir şey. Yalakalık böyle bir şey. Düşmana sevdalanmak böyle bir şey. Ana dostuna baba demek böyle bir şey. Cismi Kürd, beyni Türkleşmiş kepazelerin serüvenidir, bu.

Oysaki kimsenin ülkesini işgal etmiş değiliz. Hiçbir milletin milli egemenliğini gasp etmiş değiliz. Böyle bir politikamızda yok. Politikamız açık ve net. Sömürgecilerin ülkemizden çıkıp gitmesi, millet olmamızdan kaynaklı doğal haklarımızın kabullüdür. Kötülük bunun neresinde? Bunu istemek niye teröristlik olsun? Eğer birilerine terörist denilecekse ülkemizi işgal etmiş, milli egemenliğimizi gasp etmiş Türk devleti ve onun her yaptığı insanlık dışı suçu savunanlar için denmelidir. Kendine Türküm diyen ve sistemin zulmüne uğramış kesimlerden istediğimiz budur. Liberalim, demokratım, sosyalistim diyenlerden isteğimiz budur.

Fakat görünen odur ki bu kesimler bile sistemin Kürd milletine karşı uyguladığı insanlık dışı politikanın savunuculuğunu yapıyorlar. Hatta “sınırları tartışmayın, sabrımızı taşırmayın” diyerek işi Kürdleri tehdit etmesine kadar taşıyorlar. Şimdi gel bunlara liberal, demokrat veya sol de?

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu