Genel

Düşünce ancak yığınlar tarafından benimsendiğinde maddi bir güç haline gelir ve pratiğe dökülür.

Umut İLERİ

Düşüncelerimiz ancak pratik eleştirel faaliyet içersinde bir anlam kazanır.İşte pratikte anlam kazanan düşüncelerle bizler dünyayı yalnız anlamakla kalmaz, onu değiştirmek için mücadele ederiz.

Ancak bunun ilk koşulu Örgütlü olmaktır, ikinci koşulu da İktidar perspektifimizin olmasıdır. Aslında bu iki koşul birbirini tamamlayan, birbiri ile Diyalektik bir bütünlük içersindedir.

İktidar olabilmenin yolu, Örgütlü olmaktan geçer. Çünkü karşımızdaki Sınıf karşıtımız, bugün Siyasi erki elinde tutan güç, yaşamın tüm alanlarında, Örgütlenmiş bir yapıdadır. Onunla girdiğimiz Erk mücadelesinde Örgütsüz olmamız, baştan bu mücadeleyi kaybetmemiz anlamına gelir.

Ülke somutuna, Sınıf Hareketinin geriliğine baktığımızda, Sınıf Hareketinin ivme kazanması, atılım yapması için gerekli nesnel koşullar olmasına karşın, ne yazık ki buna önderlik edecek bir yapı yoktur.

Yaşadıklarımız, Sınıf Hareketini yerden kaldırmak için, kendiliğinden sınıf kalkışmalarına önderlik edecek bir Siyasal Önderliği olmazsa, olmaz kılmaktadır. İşte bu Önderlikte, İşçi Sınıfının Düşünen Eli, Aklı, Komünist Partisidir.

Nasıl ki, Toplumsal Hareketliliğin öncüsü İşçi Sınıfı ise, İşçi Sınıfının öncüsü de onun Partisidir. Lenin “ERK savaşında İşçi Sınıfının Silahı, onun Partisidir” der. İktidar olmayı istemek, iktidar perspektifine sahip olmak vazgeçilemeyecek bir koşuldur. Ancak İktidar olarak Dünyayı değiştirebilir, bu Soygun ve Sömürü düzenine neden olan maddi koşulları yok ederek, onu ortadan kaldırabiliriz.

Siyasi İktidar ULUS ölçekli olduğu için, tıpkı Marks’ın Komünist Manifesto da dile getirdiği gibi, İşçi Sınıfı öncelikle bulunduğu topraklarda Siyasi İktidarı ele geçirmeli, kendini Toplumda Egemen Konuma, ULUS konumuna yükseltmelidir. İktidar olmak o topraklarda aynı zamanda ULUS olmaktır.

Ama burada ki ULUS sözcüğü Marks’ın altını çizdiği gibi, sözcüğün Burjuva anlamında değildir. Nedense Yurtseverliği siyasetine temel alanlar, Ulusculuğu savunmak adına Marks’ın bu paragrafında ki “sözcüğün burjuva anlamında değil” kısmını ya görmezden gelirler, ya da atlarlar.

Ancak bizler sonul amacımız olan Komünist Topluma ulaşabilmek için, bizi çevreleyen, bizi Dünyanın diğer insanlarından ayıran, Egemenler tarafından kendi sömürü alanlarını belirlemek için konulan adına yurt denilen kırmızı çitlere GEÇİCİ olarak katlanmak zorundayız.

Tüm dünyada, bir dünya sistemi olan Kapitalizm ortadan kaldırıldıktan sonra ancak bu kırmızı çitleri ortadan kaldırabiliriz.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu