BölgeGündem

HDP’NİN KAPATILMASI SENARYOLARI

Dr. Mustafa PEKÖZ

İç politik senaryolarının merkezinde HDP duruyor. HDP’nin politik geleceğine dair ortaya çıkacak sonuç aynı zamanda devletin kendi stratejisinin yönünü belirleyecektir. Bu nedenle sorun düşünülenden çok daha ciddidir. Ortaya çıkacak sonuçların sarsıcı etkileri, iç politik istikrarsızlığın çok daha fazla gelişmesine yol açacaktır.

İç politik kriz için ciddi risklerin oluşması ihtimaline rağmen HDP’nin kapatılması için MHP Lideri Bahçeli’nin Yargıtay Başsavcılığına verdiği talimat üzerine soruşturma süreci başlatıldı. Bahçeli aynı şekilde Anayasa Mahkemesine de ‘HDP’nin kapatılması dışında başka bir alternatif yok’ açıklamasıyla ikinci talimatı verdi. Böylelikle yargı üzerinde açık bir baskı oluşturarak, ‘hiç kimse yargıya talimat veremez’ anayasanın açık hükmü Bahçeli tarafından ihlal edildi/ediliyor. Bunu da kendisine verilmiş bir görev ya da sorumluluk olarak yansıtıyor.

HDP’nin kapatılmasına yönelik girişimler fiili eyleme dönüşür mü bilinmez. Ama iktidarın ‘küçük’ ama etkiyi/yetkili ortağı devletin bütün kurumlarına talimat veriyor. Hatta iktidarın ‘büyük’ ortağı, AKP’yi de yönetiyor. HDP’nin kapatılmasına yönelik soruşturmasının alt zemini hazırlanıyor. İlk adım, Kobani olayları nedeniyle Demirtaş’ın içinde yer aldığı mahkeme süreci başlayacak. Davanın ilk duruşması 26 Nisan 2021 tarihinde Ankara 22.Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacak. İkinci hamle ise HDP Milletvekillerinin fezlekelerinin kaldırılması için parlamentonun devreye sokulmasıdır. Dokunulmazlıkların kaldırılarak milletvekillerinin tutuklanmasının önü açılarak ve partinin kapatılmasının önemli bir gerekçesi haline getirilmek isteniyor. Üçüncü adım da Türkiye genelinde HDP’ye yönelik birbirini tamamlayan ve kesintisizce devam ettirilen operasyonlarla HDP-PKK ilişkisine gerekçe gösterilerek Yargıtay Başsavcılığının yürüttüğü dosyaya delil olarak konulması sağlanacak.

HDP’nin kapatılmasına ilişkin gerekçeler

Birincisi, HDP’nin kapatılması iç politik denklemin yeniden dizaynı ile ilgilidir. HDP’nin toplumsal gücü, sistem içi ilişkilerin nasıl şekilleneceğini belirleyecek olan mutlak potansiyeli oluşturuyor. 31 Mart 2018 Yerel seçim sonuçları bunun çok somut bir örneği olarak karşımızda duruyor. HDP Merkezinin politik kararı ve tabanının bilinçli tercihi olmamış olsaydı, İstanbul, Ankara, Mersin, Adana ve Antalya gibi illerde CHP’nin kazanması, AKP’nin kaybetmesi pek mümkün olmayacaktı. Bu nedenle HDP’nin toplumsal gücü, sistem içi güç dengelerinin yönünü belirleyecek düzeydedir,

İkincisi, HDP iktidar-muhalefet dengesini tek başına belirleyebilecek düzeyde olmasının ötesinde toplumsal dinamiklerinin oldukça güçlü olduğu, Diyarbakır, Van, Mardin, Batman gibi iller başta olmak üzere Kürt illerinde sistem partilerinin toplamından çok daha fazla oy alıyor. 2018 Yerel seçim sonuçlarında bu realite bir kez daha teyit edildi. Devlet, Kürtlerin yoğun olduğu illerde, eski ve yeni partiler fark etmeksizin, bütün sistem partilerinin tek merkezde hareket etmesini esas alıyor. Buna rağmen HDP’nin toplumsal tabanını zayıflatamıyor. Devlet politikasının başarılı olabilmesi için bütün gücünü kullanmasına rağmen Kürt seçmeninin tercihi değişmiyor.

Üçüncüsü, Devlet, HDP’nin bölgedeki sosyolojik tabanının önemli bir oranda PKK’ye yakınlık duyduğunu biliyor. HDP’nin etkisizleştirilmesiyle Kürtlerin PKK ile olan ilişkilerinin kesileceği ve tersine de PKK’nin sosyo-politik etki alanının hızla zayıflayacağını hesaplıyor. Böylelikle HDP’nin kapatılarak gündelik yaşamın içerisinde olan Kürt seçmenin/toplumsal tabanın yeni bir arayışa yöneleceğine dair bir fikir oluşmuş durumda. HDP’nin kapatılması durumunda Kürt toplumunun zihinsel dünyasının değişebileceği ve bir süre sonra Kürt politik güçlerinin etki alanının zayıflayarak ‘marjinal’ bir konuma geleceklerini düşünüyorlar.

Dördüncüsü, İçişleri Bakanı Soylu, PKK’nin çok ciddi oranda gerilediğini, gençlerin dağa gitmesinin nerdeyse sıfırlandığını, istihbarat bilgilerine göre 2020 yılı içerisinde sadece iki kişinin dağa gittiğini yani PKK’ye katıldığını açıkladı. Aynı şekilde PKK’nin askeri kapasitesinin çok ciddi düzeyde gerilediğini, ülke içinde kalan militan sayısının 100’ün altına düştüğünü belirtti. İçişleri Bakanı’nın değerlendirmesine göre PKK ‘dağılma noktasında’ bulunuyor. PKK’nin bittiğini ilan etmek an meselesi gibi görünüyor. Böylelikle askeri ve politik gücünü çok ciddi oranda kaybetmiş PKK ile HDP’nin kapatılması birbirine tamamlarsa Kürt toplumunun politik tercihleri değişir, sistem partilerine yönelirler. Böylelikle devlet için esas ‘tehlike’ ortadan kalkmış olur.

Devletin ortaya koyduğu politika ve strateji böyle olmadığını söylüyor: ‘Suriye’de PYD esasen PKK’dir. Bölgede güç olan, PYD ismiyle kurulan örgüt; PKK’dir. Yani PKK eşittir PYD. Bir başka ifadeyle PKK, Türkiye’de askeri gücünü minimum düzeye indirirken Suriye’de büyük bir ordu haline gelmiş. Uluslararası askeri ve politik kurumlar tarafından açıklandığına göre Suriye’de PYD tarafından kurulan Demokratik Suriye Güçlerinin 80 bin kişilik bir askeri gücü bulunuyor. DSG aynı zamanda uluslararası koalisyon gücü ve özellikle ve ABD-AB tarafından destekleniyor. Ankara’nın birlikte çalıştığı Moskova, PYD’de resmi olarak tanıyor. Demek ki PKK askeri olarak yok olmamış tersine 80 bin kişilik bir askeri güce dönüşmüş. Böylelikle ‘PKK’nin askeri olarak bittiğini ve HDP’nin de politik olarak tasfiyesi sağlanırsa, sorun çözülür’ iddiası gerçekçi ve objektif değildir.

Beşincisi, HDP’nin kapatılması girişimi aynı zamanda muhalefet iç dengelerini parçalamaya yönelik bir amacı da bulunuyor. Özellikle İYİ Parti’yi köşeye sıkıştırma taktik politikası ön plana çıkıyor. Özellikle HDP milletvekili fezlekelerinin kaldırılması için İYİ Partisinin tutumu önemlidir. MHP, İYİ Parti’nin hem HDP’nin kapatılması hem milletvekillerinin fezlekelerinin kaldırılması için açık tutum almaya zorlamaya çalışıyor. İYİ Parti’nin tutumu, HDP seçmenin muhalefetteki pozisyonunu belirlemede etkili olacaktır. Bu nedenle HDP seçmeni iktidara karşı oluşan muhalefete dahil olması, bir bakıma İYİ Parti’nin milletvekili fezlekelerinin kaldırılmasındaki tutumu belirleyici olacaktır.

Gerçekler olgular hesaba katılmadan kurgulanan ve uygulanmak istenen denklem bu kadar basit ve sonuç alıcı olsaydı, çözüm kolay olurdu. Devletin benzer politik ve askeri tercihleri onlarca kez denediği biliniyor. Bugüne kadar sayısız defa denenen bu tür politik kararlar hiçbir sonuç vermedi, bundan sonra vermez.

HDP’nin Kapatılmasında Bahçeli ve Soylu Israrı, Cumhurbaşkanı’nın kararsızlığı

Altıncısı, MHP’nin HDP Kapatılmasındaki ısrarının bir başka yönü de AKP’nin önümüzdeki süreçte olası politika değişikliğinin önüne geçme çabasıdır. AKP uluslararası alandaki sıkışmışlığını aşmak için iç politikada bir kısım değişikliklere gitmesinin bir zorunluluk haline geldiğinin farkındadır. AKP ortağı MHP’nin Avrupa’daki kurumları yasaklandı, hatta yasa dışı örgüt statüsüne alınmaya başladı. AB ülkeleri AKP’ye MHP ile ilişkilerine çeki düzen vermesi için dolaylı mesajlar veriyor. AB kurumları, Türkiye’nin iç politik dinamiklerinin demokratikleştirilmesine dikkat çekiyor. Kavala ve Demirtaş’ın serbest bırakılması için AİHM kararlarının uygulanması için çağrılarını yeniliyor. MHP çok bilinçli olarak AKP’nin AB ile ilişkilerinin düzelmesini istemiyor, politik gerginliğin süreklileşmesi AB’nin iktidara yönelik eleştirilerinin odağı haline geleceğini biliyor. HDP’nin kapatılmasında Bahçeli ve Soylu’nun ısrarla gündeme getirmesi ve Yargıtay Başsavcılığının soruşturma kararı vermesi özellikle AB’nin ciddi bir tepki göstereceğinin farkındadırlar. Cumhurbaşkanının ‘Demokratik Eylem Planı’ açıklarken, HDP’nin kapatılması, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için yoğun bir mesai başlatılması HDP’den çok AKP’nin uluslararası ilişkilerde çok daha zor durumda kalacağını gösteriyor.

Yedincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da AKP iktidarı, uluslararası ilişkilerde ciddi sorunlar yaşıyor. Özellikle AB ve ABD yönetimleri tarafından Ankara’nın kurumların demokratik değerler içerisinde işlevi kılınması, demokrasinin ve insan haklarının güçlendirilmesi uyarıları yapılıyor. AKP, HDP’nin kapatılmasının uluslararası ilişkilerde ciddi sorunlara yol açacağının farkındadır. Bu nedenle kapatılmasına pek sıcak bakmasa da MHP’nin politik baskısı altında gel-gitler oynuyor. Bir yandan MHP diğer yandan uluslararası ilişkiler, iki arada bir derede kalan AKP iktidarı var. 24-25 Mart’ta AB liderler zirvesi toplantısı var. Kavala ve Demirtaş’ın durumu gündeme gelecek. Bu sorunların çözülmesi beklenirken HDP’nin kapatılması ve milletvekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının gündeme gelmesi, AKP’nin politik geleceğini olumsuz yönden ciddi oranda etkileyecektir. Şunu söylemek yanlış olmayacaktır; AKP, MHP’nin baskısı altında iç siyaseti dizayn devam ederse, iktidarı kaybetmesi ve politik dengelerin dışına düşmesi gelmesi yüksek bir olasılıktır.

HDP’nin kapatılması girişimlerinde bölgesel faktörler

Sekizincisi, HDP’nin kapatılması girişimlerinin yoğunlaştırılmasının bir başka en önemli nedeni de bölgesel ilişkilerde gelişen politik gelişmelerdir. ABD’de yönetim değişikliğine paralel olarak Irak ve Suriye politikası da değişmeye başladı. Biden yönetimi Kuzey-Doğu Suriye’de PYD’nin merkezde olduğu Demokratik Suriye güçlerini çok daha aktif olarak destekleyeceğini açıkladı ve sahada bu çok belirgin olarak hissediliyor. En geç 2022 yılının ilk 6 ayna kadar Suriye’deki sorunlar önemli oranda çözüme kavuşacaktır. ABD-Rusya ikilisi Suriye’de sorunların çözümünde ortak hareket edecekleri, BM Güvenlik Konseyinin talepleri doğrultusunda siyasal çözümü yoğunlaştıracakları artık netleşmiş durumda. Suriye’de PYD merkezli Demokratik Suriye Güçlerinin denetiminde olan bölgenin statüsü, ‘özerklik ya da federasyon’ biçiminde düzenleneceği fikri giderek kabul görüyor. Böylelikle Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de Kürtler hukuki bir statü kazanacak.

Irak olduğu gibi Suriye’deki gelişmeler Ankara’yı çok ciddi oranda etkileyeceği açıktır. Türkiye’de Kürt realitesinin kabul edilmesi ve demokratik değerler içerisinde çözülmesi mutlak olarak gündeme gelecektir. Uluslararası ilişkilerde bu sorun çok daha kapsamlı olarak tartışılacak ve devlet sorunun çözümünü masaya yatırmak zorunda kalacaktır. Yani AKP iktidarı dahil olmak üzere gelecekti hangi politik güç gelirse gelsin Kürt sorunun demokratik çözümünde bir süreç başlatması kaçınılmazdır. Başka alternatif bulunmuyor.

Dokuzuncusu, HDP’nin kapatılma girişimleri, Kürtlerin politik merkez güçlerinden birinin masada olmasının önüne geçilmesiyle doğrudan ilişkilidir. Demokratik siyaset içerisinde Kürt sorununa çözüm aranırken, Kürtleri temsil eden politik güçlerinin masada olması istenmiyor. Böylelikle sorunu konuşabilecek muhataplarının olmadığı, doğrudan devlet merkezli siyasal çözüme göre bir planın uygulanması amaçlanıyor. Yani muhataplar masada olmadan devlet Kürt sorununu kendi belirlediği plana göre çözmeye çalışacaktır. HDP’nin sistem içerisinde güç dengelerini belirleyecek bir toplumsal dinamiğe sahip olduğunu en iyi bilen devletin kendisidir. HDP’nin masada olması, sadece Kürtler için değil, ülke genelinde demokrasinin geliştirilmesi için de önem arz ediyor. Bu nedenle devlet içerisinde etkin olan bir politik kanadının, uluslararası güçlerin baskısına ve beklentilerine rağmen HDP’nin politik olarak sürecin dışında tutulmasını istiyor. Bahçeli bu gücün politik sözcüsü olarak hareket ederken, Soylu da bu sürecin bir aktörü olarak denklemin içerisinde yer almak istiyor. Bir bakıma gelecek planlar için rol çalmaya çalışıyor.

Sonuç; HDP’nin kapatılmasının çok kolay olmayacağı açıktır. Devlet içerisindeki güçlerin HDP üzerinden nasıl bir uzlaşı sağlayacağı henüz netleşmiş değil. İktidar HDP’nin politik olarak sürecin dışında tutulmasının yaratacağı sonuçların oldukça ağır olacağının farkında olduğu için farklı alternatiflere yönelebilir. HDP kapatılmadan bir defaya mahsus seçim dışı bırakmak, hazine yardımını kesmek, kapsamı geniş olacak şekilde yöneticilerine cezalar vererek seçim dışında tutmak gibi bir kısım alternatiflere yönelebilir. HDP’nin kapatılması için içte ve dışta bütün politik risklerin göze alınmasıdır. Böyle bir tercihe yönelirler mi. Şimdiden tahmin etmek zor görünüyor.

HDP, politik kuşatmayı kırmak, kendi toplumsal dinamikleriyle bütünleşmek, uluslararası ve bölgesel ilişkilerde güçlü bir diplomasiyi örgütlemek için yoğun bir çalışma yürüt mesi gerekiyor. HDP, demokratik siyasetin temel ilkeleri içerisinde çözüm politikaları geliştirmeli, yeni politik yönelimleri belirlemeli ve bunu kamuoyuna anlatmalıdır. HDP’nin kapatılmasının çözüm olmadığı, 30 yıllık tarihsel süreçte çok net olarak görüldü. Mesele parti kapatmak değil, sorunların çözümünü ortaya koyacak politikalar uygulamaktır.

HDP’nin kapatılma girişimi ülkeye, topluma hiçbir faydası olmayacağı gibi çelişki ve çatışmaların derinleşmesine, politik krizin uluslararası boyut kazanmasına yol açar. HDP’nin kapatılması için yargı kurumlarına baskı yapmaktan ısrar etmek, esasen iktidarın politik tasfiye sürecini hızlandırır. Bunu HDP değil, AKP düşünmelidir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu