Genel

KÜRD MİLLET POLİTİKASI PROBLEMLİDİR- 4

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

 

KÜRD MİLLET POLİTİKASI PROBLEMLİDİR- 4
ERDOĞAN AİLE HANEDANLIĞI
Recep Tayyip Erdoğan, İhvanı Müslüm geleneğinden geliyor. Onun üyesi. Şu an bu geleneğin önemli liderlerinden biri. Hatta ona ve çevresine sorulursa bu geleneğin tartışmasız önderi. Uzun bir mücadele sonucu Kemalizm’den bıkmış Anadolu toplumunun desteğini alarak iktidara geldi. 20 senedir Türkiye’yi yönetiyor. İktidara gelir gelmez ilk defa Kemalist kurumları işlevsizleştirdi. Devleti adım adım ele geçirdi. Devletin tüm kurumlarını kendi denetimine aldı. Ordu, polis, MİT, bürokrasi, yargı, basın, ekonomi üzerinde hakimiyetini kurdu. Kendine alternatif bir güç odağı bırakmadı.
14-28 Mayıs 2023 seçimleri ile bunu perçinledi. Daha yapacakları var. Muhalefeti kendi denetimine alıp istediği gibi yönetmesi sürecini başlattı. Bu konu da zorlanacak bir durum yok. Zaten seçim zaferini ilan ettikten sonra sözde muhalif olan kesimler birer birer onun arkasından dizili verdiler. 6’lı masa darmadağın. Engel olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu görüyor. Onu da etkisiz hale getirmek için dövmeye bastı. Hakkında 30 suçtan dolayı soruşturma başlattı. Öbür yandan CHP içindeki Brütüs ve yandaşı gazetecilerle altını oyuyor. Hepsinin aynı frekanstan Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırmaları boşuna değildir. Bu, şu demektir. Erdoğan ve temsil ettiği İhvanı Müslüm iktidarının kabulü demektir. Zaten Türkiye uzun bir süre bu sistemle yöneltilecektir. Bu kanıksandı. Bu süreçte kimsenin buna alternatif bir politika oluşturma mecali de yok.
Kemalistler 20. Yüzyılda Osmanlı devletinin temeli üzerinde iktidarını kurdu. Erdoğan, 21. Yüzyılında Kemalizm’i tasfiye ederek aile diktatörlüğünü kurdu. Artık Erdoğan ailesi iktidar dönemi başladı. Osmanlı oğulları yerini Kemalist diktatörlüğe, Kemalist diktatörlükte yerini Erdoğan oğullarına bıraktı. Kendisinden sonra oğul mu yoksa damat mı yerini alır bilinmez ama iktidar bu ailenin elinde kalır. Ayarlamalar bu minvaldedir. Bunu sağlayan mekanizmalar oluşturuldu. Yasal düzenlemeler yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Ekonomi zaten ellerinde. Bizdeki bilgiye göre serveti trilyon doları bulmuş. Bu parayla istediği adamı satın alır, çalıştırır. Tıpkı Suudi, BEA, Katan vs. de olduğu gibi. Etrafındakilere gelince sadece bir dönem kullanacağı birer aparat olmanın ötesinde bir kıymeti harbiyeleri yoktur. Kullanılır sonra bir kararname ile şutlanır. Erdoğan’ın sahaya inişinden beri olan biten budur.
20. Yüzyılın Anadolu toplumunun lideri nasıl Atatürk ise, 21. Yüzyılın Anadolu toplumun lideri artık Erdoğan’dır. O artık bir tabudur. Eleştirilemez seviyesine ulaşmıştır. Pek yakında tıpkı Atatürk için nasıl koruma kanunu çıkarıydıysa tıpkısı Erdoğan içinde çıkarılırsa kimse şaşırmasın. Bundan sonra onu eleştirilenler canını kurtarırsa kendini zindanda bulur. Bunun alt yapısı oluşturulmuş durumda. Zaten hakkında dava açmadığı kişi kalmadı. Bundan sonra bu ek olarak yönelimlerde olacağı kaçınılmazdır.
Anlaşılacağı üzere Recep Tayyip Erdoğan, Kasımpaşa’nın varoşlarında bir yüzük sermaye ile işe başladı. Şimdi saraylarda oturuyor. Kışlık, yazlık derken sayısı bilinmiyor. Kendini Sultan sanıyor. Astığı astık, kestiği kestik.
Gerçeklik bu ama kimi çevreler hala oy sayımı peşinde. Seçimle Erdoğan aile iktidarını devirecekleri hayalini kuruyorlar. Bu, bir hayal. Erdoğan bunun bütün yollarını kapatmış durumda. Erdoğan aile iktidarı iki koşulda düşürülebilir. Birincisi, Türk-İslam sentezine alternatif bir düşünce ki bu demokrasi olabilir ile toplumu ayaklandırıp iktidara el koymak, ikincisi; dış bir müdahale ile olur. Bu süreçte bu her iki koşulda yok. Ama yarın olmayacak diye bir şeyde yoktur. Kuşkusuz hiçbir hanedanlık, diktatörlük ebedi değildir. Bunlara da sıra gelecek ama bugün değil.
Fakat bu süreçte böyle bir dinamik yok. Kimse yanılmasın. “Erdoğan ve sistemi gittikçe güç kaybediyor” yanılgısına düşmesin. Mesele kitle desteği ise bunun pek bir kıymeti harbiyesi yok. Aynı durum Saddam Irak’ı, Esad Suriye’sinde de vardı. Buralarda azınlık iktidarları 40-50 yıl sürdü. Erdoğan ve sisteminin yarın kitle desteği diyelim %20’lere düştü. Bu neyi değiştirecektir? Devlet kurumlarını ele geçiren Erdoğan ve sistemi bürokrasi ile bu işi kolayca hal eder. Tıpkı Saddam ve Esad’ın yaptığı gibi. Halk sandığa gider. Oyunu kullanır. Devlet bürokrasisi sayar. Sizce ne sonuç çıkar? Bunu bilmeyecek ne var? Bu, 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinde görüldü. “Millet İttifakı” ve Kılıçdaroğlu, “Cumhur İttifakı” ve Erdoğan’dan 6 puan öndeydi. Sonuç ne oldu? Tersine sunuldu. Kimse itirazda etmedi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun en büyük hatalarından biri bu oldu. Gerçi tek hatası bu değildir. Erdoğan’ı Erdoğan yapan CHP ve başındaki Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Her süreçte onun yükselişi için koltuk değneği görevini gördüler. Liberal Demokratların, NATO’cu subayların ve Fetuhlah Gülen Hareketinin tasfiyesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun desteği inkâr edilemez. Demokrasiye sahiplenme adına “Yenikapı Yürüyüşü” bunun tuzu-biberi oldu. Bu hatalarının bedeli olarak şimdi tasfiye olmayla karşı karşıyadır.
Kimi çevreler göre Erdoğan iktidarını halkın açlığı sonlandıracakmış(!) Böyle bir düşünce var. En saçma düşünce budur. Dünyada hiçbir ülkede açlık iktidarları değiştirmemiştir. Bunun örneği yok. Hele kendine “Türküm” diyen 72,5 milletten oluşan çok bohçalı bır toplumda zaten bu mümkün değil. Onlar vatan, millet, Sakarya, ezan susmaz, bayrak inmez, şehitler ölmez, kuran, Turan mottonda. Açlıkmış, baskıymış, hakmış, hukukmuş, demokrasiymiş umurlarından değil. Kuşkusuz toplum kendiliğinden buraya gelmedi. Cumhuriyetin kuruluşundan dayatılan düşünce ile bu sağlandı. Bu da Erdoğan’ın elini güçlendiren esas faktördür. Durum bu olunca Erdoğan’ın toplumla bir problemi olmuyor. Rahatsız olan bir kesim varsa da onları da baskı ve korkuyla denetimine almış bulunuyor. Zaten bir korku imparatorlu kurmuştur. Anlaşılacağı üzere Erdoğan için her şey berkemal.
Erdoğan, yakaladığı bu avantajlarla Türkiye’yi Türk usulü bir şeriat düzenine adım adım getirdi. Kemalist kurumların tasfiyesi, tüm devlet kurumlarını ele geçirmesi, kurduğu vakıflar, açtığı kuran kursları, Ayasofya’nın camiye çevirmesi, okullara danışman olarak imam tayin emesi, halifeliği temsil ediyoruz söylemi vs. Bu konu da Katar’dan büyük bir destek aldığı biliniyor. Birlikte Türkiye’de bir şeriat düzeni kurmaya çalışıyorlar. Bu, bunların çok dinci olması anlamına gelmiyor. Din sadece oluşturdukları baskı ve soygun sistemini perdelemek için bir örtü görevini görüyor.
Erdoğan’ın kurduğu sistem, eğitim ve basın-yayın yolu ile toplumu tamamen istediği şekilde şekillendiriyor. Eski Kemalist toplum yerine sahte İslami ve ırkçı bir toplum şekillendiriyor. Erdoğan’a ve kuracağı sisteme tehlike teşkil edebilecek hiçbir güç odağı ve dinamiği bırakmayacaktır. Zaten bunları önemli ölçüde tasfiye etmiştir. Kalan kırıntıları da ya temizleyecek ya da tamamen kontrolüne alacaktır.
Biz bunları yazdığımızda kimi birey ve çevreler “bunalım teorileridir, halkın moralini bozuyorsunuz” diyorlar. Onların düşüncesi deyip geçiyoruz. Biz kimsenin duygularına göre düşünce belirtmiyoruz. Duygu sömürüsü yapmayı ahlaki bulmuyoruz. Biz olacakları dile getiriyoruz. Toplumu uyarıyoruz. Tehlike budur diyoruz. Toplum bunun önlemini alır mı almaz mı bizim tayin edeceğimiz bir alan değildir. Toplumun sorunudur.
Siz Erdoğan’ın ikide bir “yerli ve milli” demesine bakmayın. Kendisi ne yerli ne millidir. Ne Türk’tür ne de İslam’a inanan biridir. Bu nedenle Türkiye batmış onun umurundan değildir. Umurundan olan kendi aile çıkarıdır. Bunu perçinlemek için yapmadığı ve yapmayacağı bir hukuksuzluk yoktur. Bu nedenle Türkiye’yi parça parça satacaktır. Alıcıda çok. Çin, Rusya, başta Katar olmak üzere Arap devletleri, simsarlar, mafya çeteleri, kara para aklayıcıları pusuda bekliyor. Onlarda para çok, Erdoğan’ın elinde de satacak çok mal var. Ekonomiyi bu yol ile yürütecek. Yoksa Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan gibi kişilerin ekonomiyi rayına sokması için getirilmiş değildir. Onların pek etkisi olmayacak. Çünkü onların ekonomik sistemi Erdoğan’ın izlediği ekonomik sistemle uzaktan yakından bir alakası yoktur. Bu nedenle batı sisteminden Türkiye’ye tek bir kuruş gelmeyecektir. Gelecek olan Türkiye’yi batı sisteminden uzaklaştırmak isteyen ülkelerden gelecek para olacaktır. Bu da Erdoğan için yeterli olacaktır.
Türkiye simsarlar, faizciler, kara para aklayıcıların cirit atacağı bir ülke olacaktır. Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan bu işin taşıyıcısı olacaktır. Yoksa bunlar üzerinde batıdan sermaye akışı olmayacaktır. Batı sermayesi güven ister hukuk ister. Bu her ikisi de Erdoğan’ın kurduğu sistemde yoktur. Türkiye artık gelecekte mevcut yapı ile ne ekonomik olarak düzelecek ne de istikrar ve hukuk olacaktır. Tamamen orta çağ karanlığında diktatörlük ile hızla totaliter bir yapıya dönüşecektir. Gidişat budur. Bu sistem fakiri daha fakir, zengin daha zengin edecektir. Baskı ve sömürü giderek derinleşecek. Erdoğan sitemi içte sömürü ve baskıya baş vururken dışta da yayılmacı bir politika izleyecektir. Bu politika ile batı sisteminden giderek kopacak, doğu blokuna yanaşacaktır.
Bu da Türkiye’nin batı sistemi ile büyük sorunlar yaşamasına yol açacaktır. Zaten şu an bu durum yaşanıyor. Türkiye, ABD’nin Orta Doğu politikasını engellemek için her yola baş vuruyor. ABD bunu görüyor ve yutuyor. Türkiye’yi Rusya’ya ve doğu blokuna daha fazla itmemek için çok sabırlı davranıyor. Bu sabır ne zamana kadar devam eder derseniz Türkiye’nin batının stratejik çıkarlarına büyük darbe vurmasına kadar sürer. Türkiye’de batının şimşeklerini üstüne çekmemek için şimdiye kadar aşmaması gereken sınırda kendini tutuyor. Fakat bulduğu ilk fırsata bu çizgiyi aşacağı tartışılmaz bir gerçekliktir.
Batının Türkiye’ye karşı bir planı var. Türkiye’ye saldırıp bölecektir. Bunu defalarca yazdık. Hatta Rusya, Ukrayna’ya saldırıya geçmediği süreçte Türkiye’ye saldırı planı masadaydı. Hatırlarsanız o süreçte Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, ABD’ye gitti. Gerekli temaslarda bulundu. Yunanistan silah deposuna dönüştürüldü. Dünyada ne kadar eli silah tutabilecek Yunanlı varsa Yunanistan’a taşındı, ABD ve Fransa savaş uçakları Akdeniz’de konuşlandırıldı. Savaş için büyük bir bütçe oluşturuldu. Bu sırada Rusya, Ukrayna’yı işgal edinci Türkiye’ye öngörülen saldır planı durduruldu. Bunu Türk devleti gördü. Hatırlarsanız o dönem başta Erdoğan olmak üzere Türk devlet yetkilileri “ansızın gelebiliriz” çığırtkanlığını yapıyordu. Çaresizliğin feryadıydı bu. Bahsettiğimiz süreç işte o süreç. Bu plan ortadan kalktı mı? Elbette hayır. Masadadır. ABD ve batı için şu an birinci öncelik Rusya’yı dize getirmektir. Bu başarılmadan Türkiye’ye karşı öngörülen müdahaleye baş vurulmayacaktır.
Bu süreçte Erdoğan sistemi, PKK ve HDP şahsında Kürdlere yönelecektir. Büyük bir bedel ödetmeye çalışılacaktır. Onları tasfiye ettiği oranda boşan alanı Hüda-Par ile doldurmaya çalışacaktır. Bu konuda da başarı olma şansları vardır. Bu ortamda vardır. Bir taraftan açlıkla boğuşan halk Hüda-Par üzerinde kırıntılarla beslenecek. Bölgedeki AKP yanlısı Kürdler, Barzaniler, kuzeydeki uzantıları, PKK ve HDP içindeki Türkiyeci olan kesimlerin desteği ile bunu yapacaklardır. Bu konuda ne kadar mesafe kat eder süreç gösterecek. Bir de Kürd yurtsever güçlerin izleyeceği politikaya bağlıdır. İçte halka dayalı milli bir politika ve uluslararası destek güçlerle bu süreci en az bir bedel ile atlatmak mümkündür.
Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan
Devam Edecek..!

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu