Genel

LENİNİZM, REFORMİZMDEN DEVRİMCİ KOPUŞTUR!

Umut İLERİ

Komün yenilgisinin ardından Marksizm içersinde egemen olan görüş; (ki bu görüş İkinci Enternasyonalin de düşünsel temelini oluşturur) Komünizm’in maddi ve teknik öncüllerinin oluşmadığı, Kapitalizmin yeterince olgunlaşmadığı bir ortamda Devrimin başarısız olacağı saptamasına dayanarak, mücadelenin siyasal olarak Devletin “Demokratikleştirilmesi” temeli üzerinden yürütülmesi gereğidir.

Bernstain ve diğer İkinci Enternasyonal Döneklerince dile getirilen bu görüş, özellikle Alman Solunda Rosa Luxemburg’un şiddetle karşı çıkmasına karşın, etkili olmuştur.

Bunun somut ifadesi Devrim yerine, politikanın BARIŞÇIL bir geçiş dönemini işaret etmesidir.
Bugün hala politikasını bu temel üzerinden yürüten, Devletin “Demokratikleştirmesini” amaç edinen siyasi yapıların olması aslında şaşırtıcı değildir.

Bugün hala Kapitalizm’i karşısına almayan, Demokrasinin başına türlü kavramlar getirerek onun sınıfsal içeriğini boşaltan ve böylece Demokrasiyi bir araç olmaktan çıkartıp, AMAÇ haline getiren yapılar vardır.
Bunun adı REFORMİZMDİR.

İşte Leninizm, Marksizm içerisinde ki bu SAPMADAN Devrimci kopuştur.
Leninizm Devrimin koşullarını üretici güçler, üretim ilişkileri çatışması temelinde görmesine karşın, olabilirliğini bu çatışmadan bağımsız ama bu çatışmanın dolaylı etkilediği bir krizden DEVRİMCİ VAZİFE çıkartmaya bağlar.

Ekim Devrimi, Burjuvazinin içine düştüğü genel kriz içersinden Bolşeviklerin çıkarttığı DEVRİMCİ GÖREVİN sonucudur.
Nedir bu görev veya vazife?
Bu krizden yararlanarak, direkt olarak sınıfsal iktidara yönelik POLİTİK MÜDAHALEDİR.

Leninizm’de Devrim, Sermayenin üretim araçlarının özel mülkiyeti sahipliğini kullanarak emeği tahakkümü altına alması sürecinde içinde düştüğü krizleri, toplumsal bir karşıtlığa dönüştürecek POLİTİK MÜCADELEYE DAYANIR.


Bu dönemde Kautsky ve Şürekası, Devletin bir zor aygıtı bir sınıf egemenliği biçimi olmasından çıkarak, sermaye ve bunun karşısındaki kesimler arasında bir hakem görevi üstlenmesini ve reformlarla Devletin demokratikleştirilmesi gerektiğini, bu reform sürecinde de emeğin kurucu özne rolünü oynamasını savundular.

Devrimcilerle, Reformistler arasındaki en belirgin fark Emeğin Rolü üzerinedir!
Reformistler bu mücadelede Emeği kurucu özne olarak görür, onun bu mücadeledeki YIKICI rolünü görmezken, Devrimciler emeğin rolünü hem YIKICI, hemde KURUCU olarak nitelerler.

Bu saptamanın siyasal olarak anlamı, İşçi Sınıfı siyasal iktidarı ele geçirdiğinde yapması gereken, eski yapıyı YIKARAK kendi sınıf egemenliğini KURMASIDIR.
Bu temelde Proletarya Diktatörlüğü, Komünistlerin sonul amacı olan DEVLETSİZLİĞE ulaşmanın bir anlamda ŞİDDETİDİR.
VEDA
 KayıtlıYeryüzüne tohum gibi saçmışım ölülerimi, kimi odesa’da yatar, kimi prag\’da, istanbul\’da kimi.
En sevdiğim memleket yeryüzüdür, sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi…NAZIM HİKMET

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu