BölgeGenel

ABD-TÜRKİYE KAPIŞACAK MI?

Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan

Türk egemenlik sistemi Kürdlere karşı kin ve nefret üzerine politikasını oluşturmuştur. Kürdlere olan düşmanlığı gözlerini kör etmiştir. Kürdler bir hak elde etmemesi için baş vurmadıkları bir yol ve yöntem bırakmadılar. Son dönemlerde öyle azgın bir politika izliyorlar ki, Kürdleri tarihte silmek için uğraşıp duruyorlar. Bu amaç ve hedef için Kürdistan’ın güneyi ve güneybatısını yoğun bir hava harekâtıyla bombaladı ve devam ediyor. Bununla bir sonuca varamayacaklarını bildikleri için önlerine bir kara harekâtını koymuşlar.

Türkler Kürdistan’ın güneybatısını (Rojava) karadan işgal edecek mi, Kürdlerin, ABD, AB, Rusya ve bölge ülkelerin tutumunun ne olduğu tartışıldığı bu sürece ilişkin son gelişmeleri bu makalemizde ele alacağız.

Rojava direniyor. Büyük bedeller karşılığı elde ettiği kazanımları korumak ve daha ileri hedeflere varmak için büyük bir çaba ve emek veriyor. Sömürgecilere karşı direnen Kürdistani yurtsever bir güçtür. Bu nedenle milletçe Rojava’ya sahiplenmek gerekiyor. Kimin elinden ne geliyorsa onu sunmak gerekiyor. Rojava’ya ne sebeple olursa olsun düşmanlık yapanları teşhir etmek günün başta gelen yurtseverlik görevidir. Çünkü Rojava’ya düşmanlık eden çok Kürd çevreleri var. Bunlar sömürgecilerin atadığı kayyumlardır. Bu düşman sevicileri her yurtsever Kürd biliyor ve onlardan tiksiniyor. Haklıdırlar. Rojava’da hasta haneler, okullar, altyapı bombalanıyor. Çocuklarımız katlediliyor. Kürdler soykırımdan geçiriliyor bu çevreler Rojava’nın yenilmesi için avuç ovuşturuyor. Bunlar düşmanın olmuş Kürd oluyorlar.

Fakat yurtsever Kürdler boş durmuyor. Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Kobani, The Washington Post gazetesine gönderdiği; “Biz Amerika’nın Suriye’deki en sadık müttefikiyiz. Bizi unutmayın” başlıklı yazısında tüm dünyaya sesleniyor. “Türk işgalini engelleyin. Biz barıştan yanayız. Soruna siyasi çözüm getirin” diyor. Mazlum Kobani‘nin yazdığı bu makale ABD’nin Türkiye’ye ilişkin politikalarıyla uyumlu. Ayrıca barış istemi ABD kamuoyunda büyük bir etki yarattı. Kürd dostu kesimlerin elini güçlendirdi. Bu çağrı hem düşman hem müttefikler saflarından büyük bir yankı yaptı. Başta Türkiye olmak üzere sömürgecilerimizi çılgına döndü. Ama bir bütün olarak ABD kurumlarından büyük bir destek gördü.

Bu kısa belirlemeden sonra son gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz.

ABD’nin 2011’den beri Türkiye’den istediği Suriye’de Sünni Araplar ve Kürdlerle Batı Bloku ile uyumlu ama Suriye devletine karşı mücadele etmesini istedi. Yanı sıra kuzey Kürdleri ile barışması yönünde adımların atılması dayattı. Rusya’dan uzak durması ve Batının bölgedeki politikalarını desteklemesini istedi. Fakat, Türkiye bunların hiçbirini yerine getirmediği gibi buna karşı Rusya ve İran ile iyi ilişkiler geliştirdi. Son zamanlarda Suriye ile de bir anlaşma zeminini arıyor. Ama Kürdlere karşı düşmanca politikalar yürüttü. Her ne pahasına olursa olsun Kürdlerin bir statü ve kazanım elde etmemesi için her yol ve yönteme baş vurdu ve baş vurmaya devam ediyor.

Ukrayna-Rusya savaşı ile ABD ve Batı Bloku, Rusya’ya karşı Türkiye’yi yanında görmek istedi. Fakat, Türkiye, Rusya’ya yanaştı. ABD ve Batı Bloku, Türkiye’yi Rusya’dan koparıp yanına çekmek için çok girişimlerde bulundu. Özelikle bu konuda NATO Avrupa Kuvvetler Komutanlığı (EUCOM) çok çaba sarf etti. EUCOM aynı zamanda NATO’nun Avrupa’daki müttefikleri içerisinde koordinasyon ve ilişkileri sağlayan birimdir. Bu nedenle ABD dış siyaseti gereği Rusya’ya karşı NATO saflarını sıklaştırma arayışı içerisine girdi. Türkiye’yi kaybetmek istemediler.

Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa kıtasında olduğundan EUCOM’un önemi bu dönem ön plana çıktı. Bu güç NATO üyesi Türkiye’yi müttefiki olarak Rusya’ya karşı Batı ve NATO politikalarına angaje etmek için çok yoğun bir mesai yürüttü. Bu nedenle Türkiye’ye karşı kısmen bir esnek politika yürüttüler. Bu nedenle ABD, Kürdistan’ın güney Rojava’ya karşı Türklerin hava hareketine tepkilerini yumuşattı. Fakat Türkler Kürd düşmanlığı ve Rusya ilişkilerinden geri adım atmadı. ABD ve Batının politikalarını dinlemedi. Kendisini dayattı ve hata onların politikalarını boşa çıkarmaya devam etti. Rusya ve İran ile ilişkilerini daha da geliştirdi. Özelde Rojava’ya ve genel de Kürdlere karşı düşmanlıkta çıtasını sürekli yükseltti.

Görüldüğü üzere EUCOM’un Türkiye planı tutmadı. Bunun üzerine ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) ve ABD’nin diğer kurumları tarafından Türkiye’nin Rojava’ya yönelik hava akınlarının durdurulması ve bir kara harekâtını önlemk için Beyaz Saray üstünde baskı kuruldu. Başta Temsilciler Meclisi, Senato, Pentagon gibi ABD’nin etkin kurumları Türklerin Kürdlere karşı sürdürdüğü savaşa karşı şiddetle karşı çıkan mesajlar yayınladılar. CIA Direktörü Bill Burns, MİT Başkanı Hakan Fidan ile görüştü. ABD Savunma Bakanı Lloyd James Austin‘da Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar ile görüştü. Türkiye ciddi olarak uyarıldı.

Bu arada Rojava’da görevli olan CENTCOM’un Türklerin ABD’nin çıkarlarına karşı olan politikalarından dolayı eli güçlendi. Pentagon üzerinde baskı kurdu. Pentagon’da Beyaz Saray üstünde baskı kurdu. Aynı zamanda ABD’nin farklı kurumları da Beyaz Saray üstünde baskı kurunca Türkiye üstündeki baskılar giderek arttı. Şu an ABD’nin tüm kurumları bu konu da bir uyum politikasına sahiptir. Görünen odur ki, ABD Kürdleri Türklere ezdirmeyecektir. Buna rağmen Türkler, ABD’nin bu uyarılarını dinler mi? Sanmıyoruz. Görünen odur ki Türk devleti Kürd düşmanlığından vaz geçmeyecektir. Rojava’ya karşı saldırmaya devam edecektir. Bu da onları ABD ile karşı karşıya getirecektir. Bunun bedelini de ağır ödeyecektir.

Türkiye bu cesareti Rusya’dan alıyor. Önceki makalemizde Rusya, Türklerin kara harekatının önünü açabilir dedik. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün katıldığı bir etkinlikte, “ABD, Suriye‘de bölücü bir Kürd devletini kurmak istiyor. Astana müttefikleri (Rusya, İran ve Türkiye) olarak buna sert tepki göstereceğiz” deyip hem ABD hem Kürdleri tehdit etti. Bu bizi yanılttı mı? Elbette hayır. Rusya’nın Kürd/Kürdistan sorununa karşı tarihteki politikası zaten budur. Yine bir önceki makalemizde şunada dikkat çekmiştik. Rusya, Türkiye’ye Menbiç, Tel Rıfat ve Kobani’yi işgal etmesine yol verebilir. Lavrov’un bu son açıklaması da bizin bu öngörümüzü teyit etmektedir. Mesele Kürdler devletleşmesin, Kürdleri destekleyen ABD ile Türkiye karşı karşıya gelsin hesabıdır. Rusya’nın böyle bir hesabı var. Nasıl ki ABD ve Batı Bloku, Ukrayna üzerinde Rusya’yı dize getirdiyse Rusya’da Türkiye ile ABD ve Batı Blokun Orta Doğu politikasını boşa çıkarmayı hesaplamaktadır. Türkiye bunu yapabilir mi? Kuşkusuz hayır. Küresel gücüm diyen elinde atom bombası olan Rusya, ABD ve Batı Bloku karşısında nasıl diz çöktü ise Türkiye’de onun akıbetini ve hata daha beterini yaşayacaktır.

Tüm bu olup bitenlere rağmen ABD ve Batı Bloku, Rusya ile bir anlaşmaya çalışıyor. Bu konuda görüşme kanalları açık ve sürekli görüşüyorlar. ABD ve Batı Blokun, Rusya’dan istemleri var ve bu istemleri Rusya’ya dayatıyorlar. Rusya’ya “Ukrayna’dan çekileceksin. İran ve Suriye’den desteğini sınırlandıracaksın. Kendini Batı sistemine karşı tehdit ve tehlike olabilecek politikalardan uzak tutacaksın. Bizde sana uyguladığımız ambargoları kaldırırz. Sende uslu uslu ticaretini yaparsın. Para kazanır halkınla savaşsız bir hayat sürersin. Yoksa şimdiye kadar başına getirdiğimizden daha ağırını yaparız.”

Bu sorunların hepsi müzakere edilmektedir. Bir taraftan müzakereler devam ederken aynı zamanda çeşitli cephelerde savaş dahil bilek güreşi sürmektedir. Daha iki gün önce yani 6 Aralık 2022 günü Ukrayna sınırından 600 km uzaklıktaki Rusya’nın stratejik bombardıman uçaklarının bulunduğu bir askeri hava alanı drunelerle bombalandı. Yine Ukrayna sınırından Rusya içerine doğru 500 km uzaklıktaki havada yakıt ikmali sağlayan tanker uçakları bulunan bir Rus hava üssü de vuruldu. Üçüncü bir askeri üste vuruldu. Büyük zarar verdirildi. Tüm bu saldırılar Rusya’ya senin gücün budur diye verilen birer mesajdı. Rusya akıllanır mı? Bekleyip göreceğiz.

ABD ve Batı Bloku ile Recep Tayyip Erdoğan ve Türk devleti arasındaki sorun Türklerin Kürdlere karşı olan politikası ile sınırlı değildir. Türkiye batı değerlerinden kopmuş ve mafyalaşmış bir devlet haline gelmiştir. Çağa ayak uyduramamaktadır. Bu nedenle Batı Blokunun Türk devletinin bu yapısıyla bugünden sonra birlikte yürümeleri neredeyse imkansız bir hal almıştır. Zaten Türklerinde böyle bir derleri yoktur. Kendilerince başka bir kapı bulmuşlar. Yani tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş tam Rusyalık bir devlet olup çıkmıştır. Fakat Ruslarlada sorun yaşar. Çünkü kendisini dayatan bir mantıkları var. Anlaşılan kadarıyla Türk egemenlik sistemi izlediği bu ırkçı politikalarıyla kendi elleriyle sonlarını hazırlıyor. Yakında musalah taşına yatarsa kimse şaşırmasın. Eğer birileri bize sorarlarsa mevtayı nasıl bilirdiniz diye diyeceğimiz şimdiden bellidir. Gümün ….!

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu