Genel

TEKNOLOJİNİN GELİŞMESİNİN EKONOMİK SİSTEM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ !!!

Erdoğan ATEŞİN

 

TEKNOLOJİNİN GELİŞMESİNİN EKONOMİK SİSTEM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ !!!

Marx, tarihsel sürecin son sınıflı toplumunu, sınıflar arası çelişkilerin son sistemini kapitalizm olarak tanımlamıştır. Marx, klasik iktisatçıları, onların kapitalist ekonominin salt görünen yanlarıyla ilgilendiklerini, oysaki esas sorunun görüngünün arkasındaki gerçeklerde yattığını ifade eder. Marx’a göre Adam Smith, ekonominin sadece görünen ücret, kar ve rant’tan ibaret olduğunu, arkasındaki eşitsizliğini ise analiz etmeyerek, kapitalizmin gerçek doğasını anlayamamıştır . Bir başka klasik yaklaşım ise ekonominin yasalarını evrensel olarak nitelemiş, kapitalizmin ve sınıflı toplumların kendine içkin özgün yasalarıyla ilgilenmemiştir.
Oysaki Marx’a göre, her ekonomik sistemin kendine özgün işleyen yasaları vardır ve bu anlamda kapitalizm iç işleyiş yasaları gereği diğer sınıflı toplumlardan tamamen ayrışmıştır. Kapitalizm, kendisinden önceki üretim biçiminden farklı olarak, özel meta üretiminin en yüksek seviyesine çıktığı ve bugün gelinen aşamada metaların piyasaları kuşattığı bir çağ yaşamaktayız. Bugün artık piyasalarda her şeyin alınıp satıldığı ve her şeyin bir değerinin olduğu bir sistemde yaşamaktayız. Marx, kapitalizmde özel meta üretimi ve onun bir sonucu olarak artı değer, yani kar yaratma süreklileşmiş ve bu sürecin Sonuçta kapitalizmin ölümcül rekabetiyle sonuçlanacağını söyler.
İnsanlar yaşamak için üretmek zorundadırlar o nedenle, maddi malların üretimi insanın varoluş nedenidir.
Teknolojinin Gelişmesi, Yapay Zeka İle, Kapitalist Sistemin Çöküşü Arasındaki İlişki…
Marx, Grundrisse adlı eserinde Teknolojinin gelişmesi ile kapitalist sistemin çöküşünü ve bu çöküş arasında ki ilişkiyi şöyle anlatır.
”Büyük ölçekli sanayi geliştikçe reel servet yaratımı, emek zamanına ve miktarına daha az, ama kullanılan araçların gücüne daha çok bağımlı duruma gelir. Bu araçlar ve etkinlikleri, üretilmeleri için gereken emek zamanına değil, bilim düzeyi ve teknolojik gelişmeye, yani bilimin üretim yöntemine uygulanmasına bağlıdır. Böylece insan emeği ile üretim yöntemi arasındaki ilişki zayıflamakta, insan üretim sürecine gözlemci ve düzenleyici olarak katılmakta, bir anlamda, üretimin ana unsuru olmak yerine dışında kalmaktadır. Bu dönüşümde üretim ve servetin ana dayanağı artık insan emeği ve emek zamanı değil, insanın evrensel üretkenliği, yani bilgi ve toplumsal varlığı nedeniyle doğasında bulunan ustalık ya da kısaca toplumsal bireyin gelişimidir. İnsan emeği servetin ana kaynağı olmaktan çıkar çıkmaz, emek zamanı servet ölçüsü ve değişim değeri de kullanım değeri ölçüsü olmaktan zorunlu olarak çıkacaktır. Böylece değişim değerine dayanan üretim biçimi çöker”…
Bu aktarmadan çıkan sonuç şudur, öncelikle kapitalist üretim biçimi, teknolojinin en çok geliştiği batıda çökecektir ve Marx, süreci böyle öngörmüştür.
Bilindiği üzere teknoloji de değişim, değeri olan bir maldır ve bu üretim süreci bir emekten oluşmaktadır. Emek ile üretilen teknoloji, daha bir nitelik kazanmıştır. İnsanlık kendi tarihinde yeni ve daha ileri teknolojiler geliştirdikçe, nitelikli emeğin payı da artar. Bu nitelik emeğin verimliliğini arttırır ve nitelik emeğe yansıdıkça iş gücü maliyeti düşer, emek karşılığı ödeme azalarak karın artmasına yol açar ve ödenmeyen emek miktarı da bu oranda artar.
İleri teknoloji geliştiren ve kullanan bir girişimci, üreteceği malı daha az bir emekle üretecektir. Sermaye emeğin üretkenliğinin ölçüsüne göre verimliliğe göre piyasaya dağıldığı için, bu teknoloji bütün piyasayı sonuçta kuşatarak, üretilen mal yine emeğe göre değişilecektir. Bu süreçte nitelikli teknoloji piyasaya satım yoluyla dağılır ve piyasayı kuşatır ve nitelikli teknoloji yine eşdeğerleriyle değişerek, yeniden üretilmesi için yine ortalama bir emek gerektirecektir.
Teknoloji nitelikli emektir, ve onu üreten de nitelikli emekçidir ve onu üretim faaliyeti içinde kullanacak olanlarda yine emekçiler olacaktır. Yani ileri teknolojiyi kullanan yine insan olacaktır, yapay zeka değil. Emeğin verimliliği arttıkça, malların maliyeti de o oranda düşer. Kapitalizmin bugün geldiği nokta budur ve zirve yapmıştır, rekabet dayanılmaz boyuttadır. Bu teknolojik gelişmenin aynı zamanda üretici güçleri de geliştirdiği iddiasındadır.
Emeğin maliyeti düştükçe,emeğe ödenen toplam ücrette azalır ve bu süreç, giderek piyasaları da olumsuz etkileyerek arz ve talep yasasını bozar ve talebin düşmesine yol açar, çünkü ücretler talebi direk etkileyendir. Teknoloji geliştikçe ve süreci kontrol etmeye başladığı andan itibaren üretim fazlası piyasaları kuşatarak, kapitalizmi ölümcül bir çıkmazın içine sokar. Bu süreçte kapitalizmin azami kar yasası, malların bollaşarak piyasayı kuşatmasıyla kapitalizmin krizine dönüşür ve verimli emeğin kapitalist sistemdeki işleyiş biçiminin sonunu getirir. Çünkü kar amaçlı yapılan üretim aynı zamanda değişim için yapılan bir üretimdir.
Teknoloji geliştikçe üretim için harcanan emek miktarı azalır ve bu durum piyasada malların aşırı şişmesine yol açar ve piyasa kendi içine çöker. Bu süreç kapitalist sistemi dış piyasalara zorladı ve yeni pazar arayışları emperyalizmin pazar savasıyla sonuçlandı. Marx ve Engels, bu süreci yaşayamadıkları için kapitalist piyasanın batıda çökeceğini düşünüyorlardı. Ancak bu defa sömürü direk sermayenin ihracı üzerinde yapılıyordu.
Marx, öncesi burjuva iktisatçılar Adam Smith, David Ricardo, piyasada malların üretilmesi için toplam zorunlu olan emek miktarına oranla değişeceğini söylüyorlardı. Emek değer teorisi, Marx, emeğin karşılığının tamamının ödenmediğini ve bunun kapitalizmin temel bir yasası olduğunu belirtti. Karın kaynağı ödenen emek ile ödemeyen emek arasındaki farktı. Ama işgücü de diğer mallar gibi eşdeğerleriyle değiştirilebilseydi, karşılığını bulduğu için ödenmeyen emek olmayacaktı, bu nedenle kar da olmayacaktı.
Bu buAncak bugün gelişmiş kapitalist batıda emperyalist burjuvazinin kendi işçisine ödediği ücret aylık yaşam koşullarının üstündedir ve işçi de birikim yapabilmektedir. ihtiyaç fazlası ev ,araba ve özel birikim yapmaktadır. Emperyalist burjuvazi, bunu dünyanın geri bıraktırılmış ülkelerinden talan ettikleriyle sömürüyle gerçekleştirmektedir.
Bütün bunlardan ötürü, Marx döneminin değer teorisyle bugünü anlatmak zorlaşmaktadır. teknolojinin olağan üstü gelişmesi, emek değer teorisini de alt üst eden bir süreç yaratacaktır ki, bu durum kapitalist dünyanında sonunu getirecektir. Ürünler bollaştıkça rekabet ölümcül olacaktır. Tek alternatif insanın kolektif kamucu dünyası, herkesin yeteneği kadar üreteceği, ihtiyacı kadar tüketeceği bir toplumsal dünya…
Erdoğan ATEŞİN

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu