Genel

SOLDAKİ VE SOSYALİZMDEKİ TIKANIKLIKLAR…AYDIN ENGİN!

Umut İLERİ

Aydın Engin T-24 Haber Portalında “Marksizme bağlı Sol, Sosyalist hareketlerdeki tıkanıklıkla” ilgili bir dizi yazı yazmış.
Öncelikle Aydın Engin’in Solun ve Sosyalizm’in tıkanıklığı ile ilgili düşünce belirtebilmesi için, 2010 Anayasa Referandumunda EVET dediği için, bugün geldiğimiz duruma bakarak öz eleştiri vermesi gerekir.

Demek ki Askeri Vesayetle, Sivil Vesayet öz olarak aynı kapıya çıkmaktadır.
Vesayetin ünüformalısı, ünüformasızı olmaz.
Solun, Sosyalizm’in tıkanıklığı ile ilgili söz etmeden önce Aydın Engin’in önce bunu anlaması ve sonra sola akıl vermesi gerekiyor.

Konuya dönersek tabi ki yazdıklarında haklı yönler var.
Zaten Egemenlerde Reel Sosyalizm’in çöküşünün kendilerine sağladığı nesnel “haklılık” temelinde, sol içerisindeki truva atları aracılığıyla Sola, Sosyalizm’e ideolojik saldırılarını sürdürmektedirler.

Aydın Engin yazısını, Üretim Araçlarının Mülkiyeti bağlamında Devlet Mülkiyeti, Toplumsal Mülkiyet ikilemi üzerine kurmuş.
Kısaca bu konuda ki düşüncelerimizi ifade edersek;

Proletaryanın siyasi erki ele geçirdikten sonra kendini egemen sınıf konumuna yükseltmesi, üretim araçları üzerinde ki mülkiyete son vermesi ve burjuva devlet mekanizmasının parçalayarak yerine işçi devletini yani proleterya diktatörlüğünü kursa bile mülkiyet henüz toplumsal mülkiyet değildir.
Her ne kadar üretim araçları üzerinde ki özel mülkiyet kaldırılsa da, bu mülkiyet yine bir sınıf adına devletin mülkiyetidir.
Yani bu mülkiyet üreticilerin doğrudan ortak mülkiyeti demek değildir.

Ancak toplumsal mülkiyete giden yol da, devlet mülkiyetinin kaçınılmaz, zorunlu bir adım olduğu bir gerçektir.
Tabi ki bu yol düm düz varılabilecek dikensiz bir yol değildir.

Toplumsal mülkiyete varabilmek için, devlet mülkiyetinin dayandığı proleter devlet’in gerçekten işçi sınıfının kendi öz örgütlerine (sovyetlere) dayanması, yönetsel erkin doğrudan işçilerin elinde toplanması ve erkin işleyişinin doğrudan demokrasi çerçevesinde gerçekleşmesi gerekir.
Eğer bunun tersi bir durum yaşanır ve işçiler siyasal ve kamusal alanın dışına itilerek, onların öz ögütlülüklerinin yerine, onlar adına başka kurumlar ikame edilirse, proleter devletin tarihsel görevi olan toplumsal mülkiyeti sağlaması kesintiye uğrar ve bir süre sonra proleter devlet bu işlevselliğini yitirerek bu sürecin önün de bir engel teşkil etmeye başlar.
Reel Sosyalizm de olan ne yazık ki budur!

Aydın Engin bununla yetinmemiş, çöküşe neden olan ve aşılması gereken tıkanıklıkları, Üretim araçlarının Mülkiyetinin sorununun arasına kendi LİBERAL görüşlerinide sıkıştırarak ortaya koymuş.

“Örneğin Leninci parti ekseninden… Örneğin Komünist Manifesto’nun yazıldığı 1848’deki işçi sınıfı ile 2019 dünyasındaki işçi sınıfı ekseninden… Örneğin keskin kırmızı çizgileri olan burjuva demokrasisinden daha öte, çok daha öte, çok daha özgürlükçü bir demokrasi ekseninden… Örneğin 2019’da “Proletarya diktatörlüğü hedeflenmeli mi” sorusu üstünden…  Örneğin Çarlık Rusyası’nın acımasız baskısı altında zorunlu gizlilik (illegalite) koşullarında biçimlenmiş Leninci parti modeli ekseninden… “(Aydın Engin)

Bu nedenlere baktığımızda;
Aydın Engin’e göre sorgulanması gereken belli başlı dört başlık üzerinden bugün tıkanıklığın aşılması için yapılması gerekenler!

1)Leninist Partiyi İNKAR
2)İşçi Sınıfının o günden bugüne farklılaşması temelinde, utangaçca da olsa İşçi Sınıfının Devrimdeki ÖZNE rolünü inkar ederek, onun yerine başka “Devrimci” dinamikleri İKAME ETMEK.
3)Adı konmamış, Burjuva Demokrasisinden daha öte, çok daha “özgürlükçü” bir demokrasi derken, bu egemenlik biçiminin SINIFSAL aidiyetinin yok sayılarak HERKESE DEMOKRASİ şiarının ÖNE ÇIKARILMASI.
4) Ve tabi bir önceki başlıkla uyumlu olarak Proletarya Diktatörlüğünün REDDİ.

Ne diyebiliriz!
Son söz olarak Aydın Engin’e çıktığı bu Liberal Yolculukta bizden mümkün olduğu kadar uzaklarda seyretmesini!
Varılan nokta Utangaçca Marksizm’in ve kesin olarak Leninizm’in REDDİYESİ!
VEDA
« Son Düzenleme: 02 Ekim 2019, 17:32:32 Gönderen: veda » KayıtlıYeryüzüne tohum gibi saçmışım ölülerimi, kimi odesada yatar, kimi prag\’da, istanbul\’da kimi.
En sevdiğim memleket yeryüzüdür, sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi…NAZIM HİKMET

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu