Genel

1- EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜNDE NASIL BARIŞ SAĞLANIR?

Can ÖZCAN

Dünyada ve bölgemizde savaşlar bitmek durmak bilmiyor. Savaşların biri bitmeden diğerleri için savaş hazırlıkları devam ediyor. En çok savaşın merkezi Ortadoğu’da ve Asya ülkelerinde sürmektedir.

Dünyada enerjinin petrole bağımlı olması nedeniyle nerde ”Petrol” ve yeraltı madenleri Afganistan’da ”yakut, altın ve eroin” varsa orda küresel kapitalizm tarafından savaş alanı ilan edilmiştir.

Irak’ta özgürlük ve barış getirmek adında işgali ile başlayan serüven Saddam’ı idam etmelerine rağmen bitmedi! Ne özgülük geldi nede demokrasi getirdiler ülkeyi enkaz yığını haline bırakıp çıktılar.

ABD emperyalizmin işgali milyonlarca insan ölmesine sebep oldu. ABD işgali ülkeyi mezheplere böldü, savaş durmadı. Daha da şiddetlenerek 18 yıldır can almaya devam ediyor! Neden? ABD petrolünün üzerine oturmuş halkı birbirine düşürerek kukla yönetimler atayarak göstermelik seçimlerle dünyanın gözünü boyuyor.

Irak’ın Şengal’de, Mahmur mülteci kampı ve Medya savunma alanları hergün T.C devleti tarafından bombalanarak ormanlar, köyler yakılıp yıkılmaktadır. Ezidiler ve Kürtler ölürken! Dünya buna sesiz kalarak seyir etmektedir. Irak’ta savaş ve çatışmalar devam ederken nasıl barış olur?

Sonra sıra Suriye’ye geldi ve Esad rejimini devirmek için 10 yıldır savaş devam ediyor. Rusya Esad’ı kurtamak için savaşın baş aktörü bir yandanda Cihatcı örgütlere İŞİD’e karşı savaşırken bir bakıyorsun.

Kürt bölgesine, Türkiye’ye yol veriyor Afrin’i Kürtlerin olmasın diye, Türk devletinin işgal etmesine göz yumarak binlerce Kürt halkının ölmesine, mallarını, evlerini cihatcılar tarafından yağmalanmasına neden oldular. Dünya burda da iki yüzülü davranarak ses çıkarmadı. böylece kuzey doğu Suriye’nin işgaline yeşil ışık yakmış oldular. ABD petrol için burdayım diyerek YPG’e destek verdiğini söylüyor ama,savaşın sebebi Esad rejimi değil asıl neden petroldü diyor! Suriye’de savaş sürerken nasıl Barış olur?

Sıra bu defa Libya’ya gelmişti Kaddafi’yi linç edilerek öldürüldü savaş devam etmektedir.

Kala kala ortada Erdoğan kalmıştır. Bölgede Askeri gücüne ve NATO üyesi olması sebebi ile etrafında ne kadar sınır komşuları varsa düşman poltikası izleyerek.

Savaş tehditi savurmaktadır. Suriye’de Esad rejimini devirmek Şam’da Emevi camii de namaz kılacaklardı(!) Suriye batağına çakılıp kalırken, İç politikaya ve kendi tabanını ve Milliyetçi tabanı konsüle etmek için savaşa naralarını sürdürmaktedir.

Dünya emeryalizmin gözü Libya petrollerinde ve Akdenizde savaş donanma gemileri hazır beklernıken! Burada nasıl barış olur?

Türkiye toprakların’da ise Kürt halkına karşı 100 yıldır hız kesmeden soykırım savaşı devam etmektedir. Her ne kadar üstünü betonlamaya çalışsada köylerini toprakları yaksa da. Kürt halkı her zaman olduğu gibi yeniden ayağa kalkarak ne toprakların vaz geçmekte nede Kürt kimliğinden vaz geçmekte aksine 100 yıldır Türk devletine ne boyun eğmiştir nede diz çökmüş direnmeye devam etmektedir. Kürt halkı Suriye’de Erdoğan’ın desteklediği İŞİD’İ KOBANİ’de yenerek ROJOVA devrimini zaferle taçlandırmıştır.

Erdoğan iktidarının desteklediği Cihatcı ÖSO çeteleriyle birlikte ROJOVA devrimini hazm edemeyerek hergün ROJOVA’ya Kürt halkına karşı saldırısı sürmektedir.

İran’da Molla rejimi aynı şekilde. Kürt katliamları ve hergün Kürtleri idam etmektedir. Güney Kürdistanın bazı bölgelerini bombalamaya devam etmektedir. İran’da Kürt sorunun çözümüne yaklaşmayarak savaş ilan ettiği bir günde nasıl bir barış olur?

Türkiye ise, kendi içinde barışı sağlamayan, anlayışla Kürt sorunu çözmeye yanaşmadığı gibi, Kürtlerin varlığını inkar eden şoven bir anlayışla savaşa devam eden Türk devleti, Güney Kürdistan’ın hergün köylerini, dağlarını, topraklarını bombalamaya devam etmektedir. Yıllardır Kürt soykırım operasyonlarıyla imha etme poltikasından baska bir şey düşünmeyen! Türk devleti ile nasıl barış olunur?

ABD Emperyalizmin 20 yıl önce işgal ettiği Afganistan’dan askeri yedek gücü NATO’ ile birlikte 20 yıl savaştığı ”Taliban”a Afganistan’ın anahtarını gümüş tepsi içerisinde hediye ederek çıktılar. Türk hükümeti ve Erdoğan askerlerini çekmesine rağmen halen Taliban rejimi ile anlaşarak Kabik hava alanını çalıştırma peşinde acaba bu kadar ısrar neden?

İŞİD intihar bombaları katliam yaparken ortalık insan cesetlerinden geçilmezken bura nasıl barış sağlanır?

1.-Eylül dünya barış gününe denk gelmesi nedeniyle dünyada-bölgemizde barışın ne kadar ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Savaşa karşı barışı savunmayı bir de Lenin’den ögrenelim.

’’İşçi sınıfının aklını karıştırma biçimlerinden biri de pasifizm ve soyut barış propagandasıdır. Kapitalist rejim altında özellikle de emperyalizm aşamasında savaşlar kaçınılmazdır. Üstelik öte yanadan, sosyal demokrat devrimci savaşların, yani emperyalist olmayan savaşların olumlu değerini inkar etmezler…. Bugün, kitleleri devrimci eyleme çağıran bir propagandayla birlikte yürütülmeyen bir barış propagandası, yanlızca yanılsama yayar, burjuvazinin insaniyetçi düşüncesine güven aşılayarak proletaryayı yozlaştırır ve onu savaşan ülkelerin gizli diplomasisinin elinde oyuncak haline getirir. Kesin olarak söylemek gerekirse, bir dizi devrim olmaksızın güya demokratik bir barışa ulaşılabileceği fikri tamamen yanlıştır.’’(Lenin.)

’’İkinci Enternasyonel’in 1907 Stuttgard ve 1912 Basel kongrelerinde başlayıp, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla netleşen bir ayrışmanın konusu’’ emperyalist savaşa ve pasifizme karşı tutum du. Komünistlerin İkinci Enternasyonal’den kopuşunda belirleyici bir rol oynayan savaşa ve barışa karşı tutum, Komünist Enternasyonal’e katılma koşulları içinde de ifadesini buldu:23:56:38’’Komünist Enternasyonal’e katılmak isteyen her parti sadece aleni sosyal-yurtseverliği değil ikiyüzlü ve uyduruk sosyal-pasifizmi de teşhir etmek zorundadır; kapitalizm devrim yoluyla yıkılmadıkca hiçbir uluslararası hakem kurumunun, silahsızlanma hakkındaki hiçbir tartışmanın . Milletler Cemiyeti’ni ’’demoktatikleştirmek’’ üzere yeniden örgütlenmesi yolunda hiçbir girişimin insanlığı emperyalist savaşlardan kurtarmayacağı işçilere sistemli bir biçimde gösterilmelidir.’’(Lenin.) Lenin ölümünden sonra bu yaklaşım unutuldu.

1934 ‘te II. Dünya savaşı’nın sonunda SSCB Birleşmiş Milletler’in kuruluşunda yer aldı. 1939’da SSC bile saldırmazlık paktı imzalandıktan hemen sonra. Nazi ordularının Polonya’ya girdiği gün olan 1 Eylül Dünya Barış Günü kabul edildi ve bu günün en hararetli taraftarları komünistler oldu; barış hareketi ile komünistlik neredeyse özdeş kabul edilir oldu; AGİK ve Helsinki belgesinin onaylanması’’sosyalist sistemin ve proletaryanın bir zaferi’’ olarak benimsendi. Bugün barışçılıkla komünizm arasındaki ayrım zihinlerde bir bulanıklık olarak durmaya devam ediyor.

Sosyalist sistemin, dağılmasıyla birlikte dizginlerinden boşalan ABD emperyalizmi ve Küresel kapitalizm geliştirdiği savaşlarla dünyayı ve Ortadoğu,Asya kana bulamaya devam ediyor.

Lenin Barışa Karşı nasıl Tutum aldı?

Lenin barış taleplerini birbirinden ayırederek şu tansifi yaptı: ’’ Kapitalist ülkelerin somut poltikaların içinde barış varlığının üç farklı biçimi görülebilir.

İleri görüşlü milyonerler bir an evvel barış elde etmek isterler çünkü devrimden korkarlar.

”Demokratik” yani ilhaksız ve silahlanmayı sınırlandıran vs. Bir barışın kapitalist rejim altında bir ütopya olduğunu berrak ve aklıbaşında bir bakış açısıyla kabul edenler.

Kitlelerin henüz bulanık olan devrimci arzusunu beraklaştırmak için; onların deneyiminden ve ruh halinden destek alarak, onları savaş öncesi siyasetten alınmış binlerce örnek olguyla eğiterek; burjuvaziye ve kendi hükümetlerine karşı devrimci eylemlere girişmeleri gerektiğini ısrarla ve usanmaksızın metodik bir biçimde göstererek, sosyalizm ve demokrasiye giden tek yolun bu olduğunu öne çıkarırlar.’’(Lenin )

”Devrimci eylem lehine bir propaganda olmaksızın, barış hayalleri, sadece savaş karşısındaki dehşeti ifade eder ve bunun sosyalizmle hiçbir ortak yanı yoktur.”Lenin

”Hiç bir anlama gelmeyen, hiçbir yükümlülük getirmeyen barışçı dilekleri imanla tekrarlayan biri demokratik bir barışın gerçek taraftarları değildir; bugünkü savaşın emperyalist karekterini, bu savaşın hazırladığı emperyalist barışı teşhir eden ve halkları kendine cani hükümetlerine karşı bir devrime çağıran biri demokratik bir barışın gerçek taraftarıdır.”(Lenin, Burjuva Pasifizmi, Sosyalist Pasifizm)

”İşçileri kandırmayan, aksine onların gözünü açan bir poltika şöyle olmalıdır: -Barış konusu gündeme geldiğinde, sosyalistlerin yapması gereken kendi burjuvazisinin ve hükümetinin maskesini her zamankinden daha gayretli bir biçimde indirmek, emperyalist müttefikleri ile yapmış oldukları ya da yapmaya hazırlandıkları gizli anlaşmaları ifşa etmektir.

Her ülkede sosyalistlerin kitlelere ajitasiyonları sırasında herşeyden çok üzerinde durmaları gereken şey, yanlız kendi hükümetlerinin her bir siyasal sözcüğüne değil, kendi sosyal-pasifistlerininkilere karşı da tam güvensizlik beslemek gerekliliği olmalıdır. Her ülkede sosyalistlerin kitlelere şu açık gerçeği açıklaması gerekir:..gerçekten kalıcı ve gerçekten demokratik(ilhaksız vb.)bir barışın mevcut hükümetler, yahut genel olarak burjuva egemenliğini devirmiş ve burjuvaziyi mülksüzleştirmeye başlamış olan proleter hükümetler tarafından imzalanmasıdır. Her ülkede sosyalistler şu tartışmasız gerçeği kitlelere açıklamalıdır:..işçilerin böyle bir barışa sahiden ve hemen şimdi elde etmelerinin tek yolu vardır o da silahlarını kendi hükümetlerine çevirmektir.

Sosyalistlerin burjuva fikirleriyle devrimci işçi hareketinin her zaman yozlaştıran reformizme karşı mücadeleyi güçlendirmelidir, özellikle de onun yeni görünümüne karşı; bu reformizm burjuvazinin savaş bittikten sonra yapacakları reformları vaadetmektedir.

”(Lenin)Anlaşılacağı gibi bugün gerçek barışların sağlanabilmesinin koşulu uluslararası komünist hareketin yeni den yapılanarak, komünist enternasyonalin yaratılmasından ve dünya devrimlerinden geçiyor, her insanın önce insan olması ve birey olmasında yatmaktadır. Bireyinde tek başına değil, örgütlü mücadelenin içerisinde komünist örgütlerde ve partilerde örgütlenerek kapitalist sisteme karşı sınıf mücadelesinin güçlenmesinden geçiyor.

LENİN deyimiyle; Ancak kapitalist ve emperyalist sistemin yıkılmasıyla işçi sınıfının iktidarı ile gerçek barış sağlanmış olunur.KAHROLSUN KAPİTALİZM VE FAŞİZM!YAŞASIN 1-EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ!

29.8.2021

Mehmet Özcan

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu